Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/565 E. 2021/886 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/565
KARAR NO : 2021/886

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

MAHKEMEMİZE AİT 2021/565 ESAS SAYILI ASIL DAVADA:
DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … –
2- …- …
3- … – …
VEKİLİ : Av. … – ……
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 14/10/2010
KARAR TARİHİ : 08/10/2013
BİRLEŞEN BURSA 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2010/642 E SAYILI DAVADA:
DAVACILAR : 1- … –
2- … – …
VEKİLİ : Av. … – ……
DAVALI :… – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 01/11/2010
KARAR TARİHİ : 27/10/2021
YAZIM TARİHİ : 13/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
MAHKEMEMİZE AİT 2021/565 E SAYILI DAVADA:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı gerçek kişilerin uzun yıllar dost olduklarını ve aralarında güvene dayalı bir ilişki bulunduğunu davalı …, … ve … ortaklığında kurulan … Aracılık Hizmetleri Ltd Şti ünvanlı bir şirket kurulduğunu daha sonra vaki hisse devirleri neticesinde şirketin ortaklarının müvekkili … (%38,5 hisse) ve … olduğunu, şirket müdürünün … olduğunu, davalılardan …’ ın sahte imzalarla kendisini müdür tayin ettiğini, alınan kararlarda müvekkilinin imzalarının olmadığını, şirketin 31/12/1998 tarihi ile 31/12/2009 tarihleri arasında 1.175.705,10 TL birikmiş karın olduğunu ancak bu karın müvekkilinin tüm ısrarlarına rağmen hakim ortak davalılar tarafından kar dağıtımı yapılmayıp kendi özel işlerine kullanıldığını, Beyoğlu 3.Noterliğinden düzenlenen 20/08/2010 tarih … nolu ihtarname ile hisselerine ait kar payını talep ettikleri halde dağıtımın yapılmadığını, şirket kayıtlarında gözüken paraların fiilen şirkette bulunmadığını ve nerede olduğunun bilinmediğini, taraflar arasında karşılıklı güven ortamının kalmadığı iddia olunarak şirket yönetiminin kayyuma tevdi edilmesi, şirketin TTK 549/4 üncü maddesi uyarınca haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, TTK 552 ve TTK 441 ve devamı maddeleri gereğince tasfiye memuru atanması, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile 467.000,00 TL kar payı alacağını ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yanın kusurlu olup, dava açma hakkı bulunmadığını, şirketin fesih ve tasfiyesinin koşullarının oluşmadığını ve davacının 467.000,00 TL alacak talebinin dayanağı bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN BURSA 1.ASLİYE TİCAET MAHKEMESİ 2010/642 E SAYILI DAVADA
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı …’ nın 1999 yılında … Aracılık Hizmetleri Ltd Şti’ ni kurduklarını ve … Sigorta A.Ş.’ nin yetkili acentesi olarak faaliyete başladıklarını, davalının hissedar olduğu tarihten bu güne kadar İstanbul şube faaliyetlerinden doğan karlarını Bursa kasaya göndermediğini şirketin maliyeye olan sorumluluklarından hiçbirini yerine getirmediğini, davalının bu güne kadar şirkete ait olan 1.000.000 TL üzerinde alacağı tahsil ettiğini ancak bu tahsilatı şirket kasasına göndermediğini, davalı … zimmetinde bulunan şirket alacağının her türlü sorumluluk bakımından belirlenmesi ve şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı iddialarının yerinde olmadığını, müvekkil davalının davacı şirketten alacaklı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
KANITLAR:
Şirket ana sözleşmesi, ticaret sicil kaydı, ihtarname, bilirkişi incelemesi, tanık anlatımları vs.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Asıl dava; davalı şirketin fesih ve tasfiyesi ile kar payı alacağı, birleşen dava ise şirket alacağının tahsili talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama sonunda asıl davanın reddine,birleşen davanın kısmen kabulune dair verilen temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.HD’nin 16/12/2014 tarih ve 2014/674 esas-2014/19885 karar sayılı ilamı ile; “…Mahkemece, şirket ortakları arasında geçimsizlik bulunduğu, ancak davacının şirkete ait paraları uhdesinde tutması ve usulsüz harcamalar yapması nedeniyle daha fazla kusurlu olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, gerek bilirkişi raporu ve gerekse tanık beyanlarına göre, davacının ve davalı …’ın başında bulundukları şubelerden elde edilen karların doğrudan kendilerine kaldığı, kar payı dağıtımının hiç yapılmadığı, giderlerin de her bir şube tarafından kendi kazancından ödendiği, şirketin kuruluşundan beri işlerin bu şekilde süregeldiği, acentesi olunan … Sigorta A.Ş’ye her bir şubenin üretimi yaptığı poliçelere göre merkez şube tarafından yapılan hesaplama sonucu prim ödemesi ve komisyon kesintisi yapıldığı, davacının başında bulunduğu şubenin gelir ve gider kayıtlarının merkez şubede tutulduğu anlaşılmakta olup, hernekadar bilirkişi tarafından davacının yaptığı giderlerin bir kısmının gerçek gider olmadığı belirtilmiş ise de, bu giderlerin şirket merkezinde tutulan defterlerde kayıtlı olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu itibarla, mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları ve davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı yapmış olduğu itirazlar gözönüne alınarak, bilirkişiden ek rapor veya yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak alınacak rapor sonucu ortaklar arasındaki anlaşmazlıkta hangi ortağın daha fazla kusurlu olduğunun belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.Ayrıca, birleşen dava, davacı-birleşen davalı …’nın zimmetine geçirdiği iddia edilen paranın tahsili istemine ilişkin olup, iddia edilen paranın şirkete ait olması nedeniyle davacı …’ın aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Bu itibarla, mahkemece anılan davacı yönünden aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, anılan davacı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış…” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrasında mahkemece dosya yeniden esasa kaydı yapılarak yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda asıl davanın reddine, birleşen davada ise … yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı şirket yönünden ise esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine,YARGITAY 11 HD ‘nin 14/02/2021 tarih ve 2019/4314-2021/3657 E/K sayılı kararı ile; …kararı asıl dava davacısı- birleşen dosya davalısı vekili ile asıl dava davalısı- birleşen dosya davacısı … Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl davanın davacısı vekilinin, asıl davanın davalıları gerçek kişilere yönelik tüm, davalı şirkete yönelik aşağıdaki (2) numaralı bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları, asıl davanın davalısı- birleşen davanın davacısı şirket vekilinin ise aşağıdaki (3) numaralı bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2- Asıl davada, davacı diğer taleplerin yanında davalı şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesini de istemiştir. Mahkemece, davacının en az diğer ortak kadar kusurlu olduğu, bu sebeple fesih ve tasfiye isteyemeyeceği gerekçesiyle fesih ve tasfiye talebinin reddine karar verilmişse de davalı şirket iki ortaklı olup ortakların şikayeti nedeniyle davacı ortak ile davalı ortağın oğlu olan şirket müdürü hakkında sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarından cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açıldığı, uzun süredir Bursa ve İstanbul Şubelerinin gelir ve giderlerinin ayrıştırıldığı, Bursa Şubesinin gelirinin davalı ortak, İstanbul Şubesi gelirinin davacı ortak tarafından kullanıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dinlenen tanık …, 9 yıl boyunca şirket müdürlüğü yaptığını, ortakların stopaj ödememesi için şirketçe kâr payı dağıtılmadığını beyan etmiştir. Dairemizin 16.12.2014 tarih ve 2014/674-19885 E.- K. sayılı ilamında davacının yaptığı giderlerin şirket merkezinde tutulan defterlerde kayıtlı olup olmadığının anlaşılamadığı belirtilmişse de 15.02.2013 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünün 5 nolu bendinde şirketin İstanbul Şubesinin 2002-2010 yılları arasında 1.007.273,23 TL gider yaptığı, bu giderlerin şirketin yasal defterlerinde kayıtlı olduğu ifade edilmiş, 31.05.2018 tarihli raporda da söz konusu giderlere ilişkin belgeleri teslim alıp ticari defterlerine kaydettikten sonra bu belgelerin bir kısmının gerçek olmadığını iddia etmenin iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı belirtilmiştir. Ortaklar arasındaki husumetin boyutu ve ortakların gelirleri fiilen ayırması gözetildiğinde iki ortaklı şirketin amacına ulaşmasının olanaksız bulunduğu, bu durumun meydana gelmesinde davalı ortağın da kusurlu olduğu gözetildiğinde davacının şirketin feshini talep etme ve davalı şirketin fesih şartlarının oluştuğunun kabulü gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamış, asıl davada verilen hükmün bu yönden asıl dava davacısı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.3- Birleşen dava davacısı şirket vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, mahkemece 08.10.2013 tarihli kararda birleşen davanın kabulü ile 10.000.- TL’nin birleşen davanın davalısından tahsiline karar verilmiş, Dairemizin 16.12.2014 tarih ve 2014/674 E.- 19885 K. sayılı ilamının 1 numaralı bendinde asıl davanın davacısı- birleşen davanın davalısı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilmiş, mahkeme kararı 2 numaralı bentte ortaklar arasında anlaşmazlıkta kusurlarının araştırılması gerektiği, 3 numaralı bentte ise diğer ortağın aktif dava ehliyetinin bulunmadığından bu ortak tarafından açılan birleşen davanın reddi gerektiği yönünden bozulmuştur. Bu durumda birleşen davada istenen 10.000.- TL’nin birleşen davanın davalısından tahsiline ilişkin hüküm bozma kapsamı dışında kalmakla birleşen davanın davacısı şirket yararına usuli müktesep hak oluştuğunun nazara alınması gerekirken birleşen davanın reddedilmesi yerinde olmamış, birleşen davada verilen hükmün de bu yönden birleşen davanın davacısı şirket yararına bozulmasını gerektirmiştir.Gerekçesiyle; yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davanın davacısı vekilinin, asıl davanın davalıları gerçek kişilere yönelik tüm, davalı şirkete yönelik diğer, asıl davanın davalısı-birleşen davanın davacısı şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davanın davacısı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davada verilen kararın davacı yararına bozulmasına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davanın davacısı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile birleşen davada verilen kararın mümeyyiz davacı yararına bozulmasına… karar verilmiştir.
Usul ve yasaya uygun bulunan yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflarca sunulan tüm deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş, şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
SMM bilirkişi Engin Dinçeli tarafından hazırlanan 15.02.2013 havale günlü bilirkişi raporunda şirketin yıllar itibarıyla yevmiye defterlerinin açılış tasdiklerinin mevcut olduğu ancak kapanış tasdiklerinin olmadığı, şirketin hesaplarının merkez ve şube olarak ayrı ayrı tutulmadığı, tamamının tek yevmiye defterinde tutulduğu merkez ve şube olarak ayrıştırılmadığı; kar zarar hesaplanırken merkez ve şube ayrıştırılmasının yapılmadığı, şirketin 2002-2010 yıllarına ait net satış gelirlerinin (merkez ve şube dahil olmak üzere) 5.155.958,07 TL olduğu, … Sigorta A.Ş.’nin AS400 sigorta programı kayıtlarından alınan bilgilere göre İstanbul Şubesinin 2002-2010 yılları arasında 8.647.652,96 TL tutarında poliçe ürettiği ve bunun karşılığında 1.379.214,81 TL komisyon geliri elde ettiği, bu gelirin şirketin gelir kayıtlarının içerisinde yer aldığı, şirketin İstanbul Şubesinin 2002-2010 yılları arasında 1.007.273,23 TL gider yaptığı, bu giderlerin şirketin şirketin yasal defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafın bu giderlerin 588.926,91 TL’lik kısmının gerçek olmadığı iddiasında olduğu, davalı tarafın gerçek olmadığını iddia ettiği ve raporda ayrıntılı olarak dökümü verilen 2002-2010 yıllarına giderlerin toplam tutarının 588.926,91 TL olduğu, bu giderlerin gerçek olup olmadığına ilişkin karar verme yetkisinin mahkemeye ait olduğu, davacı vekilinin beyanına göre İstanbul Şubesinde üretilen primlerin 01/2008 tarihine kadar olan kısmının Bursa Merkeze gönderildiği, 02/2008 tarihinden itibaren ise direk … Sigortaya gönderildiği, ayrıca gelir vergileri ile poliçelere ait %5 BSMV lerin Bursa Merkez’ e gönderildiği, ancak üretilen poliçelere ait komisyon gelirlerinin Bursa Merkeze gönderildiğine ilişkin herhangi bir beyan ya da belge ibraz olunmadığı,dosya münderecatındaki belgeler kapsamında bu raporun 5.maddesinde hesaplanan 2002-2010 yıllarına ait 1.379.214,81 TL komisyon bedelinin davacının uhdesinde kaldığı ve merkeze transfer olunmadığı, komisyon bedellerinden iş bu raporun 7 a bölümünde belirtilen şirketin İstanbul Şubesinin 2002-2010 yılları arasında yapmış olduğu giderler toplamı olan 1.007.273,27 TL nin tenzil olunması sonucunda 371.941,58 TL nin şirketin İstanbul Şubesinin uhdesinde kaldığı kanaatine varıldığı, şirketin dava tarihi itibarıyla dağıtılacak kar toplamının 1.124.233 Tl olduğu, bu karın 31.12.2009 yılına kadar elde edilen geçmiş yıllar karı olduğu, bu raporun 10.maddesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere bu karın TTK ve vergi mevzuatına uygun dağıtımının yapılması halinde …’ nın hissesine (%38,5) 331.482 TL isabet ettiği, davalı tarafın iddiaları doğrultusunda fiili durum göz önüne alınarak yedek akçe ve vergi prosedürü ihmal olunarak hesaplanan alternatif kar dağıtım hesabı sonucunda … nın hissesine (%35,5) 659.566 TL isabet ettiği bildirilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda 2.bilirkişi kurulundan aldırılan rapor ve ek raporda; davacının kar payının ödenmesi hususunda genel kurula herhangi bir talepte bulunmadığından kar payı ödenmesini dava yoluyla talep edemeyeceği,davacı ve davalının işletmekte oldukları şubelerde elde ettikleri satış gelirlerinin yaklaşık %73 ü oranında gider gösterdikleri, iddialarının yerinde olmadığı ve ortaklar arasındaki anlaşmazlıkta her iki ortağın %50 oranında kusurlu olduğu,haklı fesih koşullarının oluşmadığı,genel kurulda alınmış bir kar payı dağıtım kararı olmadığı için davacının kar payı dağıtımını talep edemeyeceği,birleşen davada ise;davacı şirketin davalının 2002-2010 yılları arasında yapmış olduğu giderleri defterlerine kaydettikten yaklaşık 8 yıl sonra bu giderlerin 588.926,91 TL’lik kısmının gerçek olmadığını iddia etmesi iyiniyet kurallarına uymadığı gibi,her iki şubenin de hasılatının yaklaşık %73 ünü gider olarak göstermesi nedeniyle bu hususta tarafların birbirlerinden talepte bulunamayacakları, davacı …’ın ise aktif dava ehliyeti olmadığını beyan etmişlerdir.
Ticaret sicil dosyasından davalı-karşı davacı şirketin 2 ortaklı bir şirket olup davacının şirkette %38,5 pay sahibi oldukları anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu ve dosyaya sunulan belgelere göre; şirketin yıllar itibarıyla yevmiye defterlerinin açılış tasdiklerinin mevcut olduğu ancak kapanış tasdiklerinin olmadığı, şirketin hesaplarının merkez ve şube olarak ayrı ayrı tutulmadığı, tamamının tek yevmiye defterinde tutulduğu merkez ve şube olarak ayrıştırılmadığı; kar zarar hesaplanırken merkez ve şube ayrıştırılmasının yapılmadığı, şirketin 2002-2010 yıllarına ait net satış gelirlerinin ( merkez ve şube dahil olmak üzere) 5.155.958,07 TL olduğu, … Sigorta A.Ş.’ nin AS400 sigorta programı kayıtlarından alınan bilgilere göre İstanbul Şubesinin 2002-2010 yılları arasında 8.647.652,96 TL tutarında poliçe ürettiği ve bunun karşılığında 1.379.214,81 TL komisyon geliri elde ettiği, bu gelirin şirketin gelir kayıtlarının içerisinde yer aldığı, şirketin İstanbul Şubesinin 2002-2010 yılları arasında 1.007.273,23 TL gider yaptığı, bu giderlerin şirketin şirketin yasal defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafın bu giderlerin 588.926,91 TL lik kısmının gerçek olmadığı iddiasında olduğu, davalı tarafın gerçek olmadığını iddia ettiği ve raporda ayrıntılı olarak dökümü verilen 2002-2010 yıllarına giderlerin toplam tutarının 588.926,91 TL olduğu, bu giderlerin gerçek olup olmadığına ilişkin karar verme yetkisinin mahkemeye ait olduğu, davacı vekilinin beyanına göre İstanbul Şubesinde üretilen primlerin 01/2008 tarihine kadar olan kısmının Bursa Merkeze gönderildiği, 02/2008 tarihinden itibaren ise direk … Sigortaya gönderildiği, ayrıca gelir vergileri ile poliçelere ait %5 BSMV leri Bursa Merkez’ e gönderildiği, ancak üretilen poliçelere ait komisyon gelirlerinin Bursa Merkeze gönderildiğine ilişkin herhangi bir beyan ya da belge ibraz olunmadığı,dosya münderecatındaki belgeler kapsamında bu raporun 5.maddesinde hesaplanan 2002-2010 yıllarına ait 1.379.214,81 TL komisyon bedelinin davacının uhdesinde kaldığı ve merkeze transfer olunmadığı, komisyon bedellerinden iş bu raporun 7 a bölümünde belirtilen şirketin İstanbul Şubesinin 2002-2010 yılları arasında yapmış olduğu giderler toplamı olan 1.007.273,27 TL nin tanzil olunması sonucunda 371.941,58 TL nin şirketin İstanbul Şubesinin uhdesinde kaldığı kanaatine varıldığı, şirketin dava tarihi itibarıyla dağıtılacak kar toplamının 1.124.233 Tl olduğu, bu karın 31.12.2009 yılına kadar elde edilen geçmiş yıllar karı olduğu, bu raporun 10.maddesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere bu karın TTK ve vergi mevzuatına uygun dağıtımının yapılması halinde …’ nın hissesine (%38,5) 331.482 TL isabet ettiği, davalı tarafın iddiaları doğrultusunda fiili durum göz önüne alınarak yedek akçe ve vergi prosedürü ihmal olunarak hesaplanan alternatif kar dağıtım hesabı sonucunda … nın hissesine (%35,5) 659.566 TL isabet ettiği anlaşılmıştır.
Ancak bilirkişi raporunun 7.b bendinde ayrıntısı gösterilen giderlerden 588.926,61 TL lik kısmının gerçek olmadığı, fahiş iddiası (aynı günde alınan akaryakıt bedelleri, sabahlık, ayakkabı, iç çamaşırı giderleri, kontör alım giderleri, kuruyemiş giderleri gibi vs.giderler) mahkememizce de kabul görmüştür.
Bu durumda davalı şirketin İstanbul şubesince merkeze transfer olunmayan 1.379.214,81 TL komisyon gelirlerinden ve raporun 7/a bölümünde hesaplanan 1.007.273,23 TL giderin mahsubundan sonra kalan 371.941,58-TL’nin ve raporun 7/b bölümünde belirtilen ve mahkememizce de gerçek olamayacağı ve şirketin sorumlu tutulamayacağı kabul edilen 588.926,61 TL kısmı olan (588.926,61+371.941,58 TL = 960.868,49 TL davacı …’ nın kar payı alacağından mahsup edildiğinde davacının şirketten alacağı bulunmadığı, şirkete 301.301,58 TL borçlu olduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirket iki ortaklı olup,ortakların şikayeti nedeniyle davacı ortak ile davalı ortağın oğlu olan şirket müdürü aleyhine Bursa C.Başsavcılığı 2010/57751 soruşturma, 2013/1851 iddianame nolu iddianamesi ile davalılar … ve … ve davacı … hakkında sahtecilik ve Emniyeti suistimal suçlarından kamu davası açılmış olması, uzun süredir şirket şubelerinin gelirlerinin İstanbul Şubesinin gelirinin davacıda Bursa Şubesinin gelirinin davalı da kalacak şekilde ayrıştırıldığı, ortaklar arasındaki husumetin boyutu ve ortakların gelirlerini fiilen ayırması gözetildiğinde iki ortaklı şirketin amacına ulaşmasının olanaksız bulunduğu, bu durumun meydana gelmesinde davalı ortağın da kusurlu olduğu gözetildiğinde davacının şirketin feshini talep etme ve davalı şirketin fesih şartlarının oluştuğunun kabulü gerektiğinden asıl dava da şirket feshi talebinin kabulüne ve şirkete tasfiye memuru olarak SMMM …’ın atanmasına, tasfiye memuruna 3.000,00 TL ücret takdirine karar verilmiştir.
Davacı genel kuruldan kar payı dağıtılmasını talep etmediğinden ve genel kurulca bu yönde verilmiş bir kararda olmadığından davacının kar payı dağıtılması talebi yerinde görülmemiştir.
Şirket feshi ve kar payının ödenmesi davası şirkete karşı açılması gerektiğinden asıl dava da gerçek kişilere karşı açılan davanın bu yönden reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/642 e sayılı dosyasında açılan davacı …’ın aktif dava ehliyeti bulunmadığından bu davacı yönünden davanın aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Aldırılan bilirkişi raporundan Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/642 e sayılı dosyada ise davalının davacı şirkete 301.301,58 TL borçlu olduğu anlaşılmış ise de, dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla 10.000,00 TL alacak talebinde bulunulmuş olup, taleple bağlılık kuralı gereği talep olunan miktardan fazlasına hükmolunamayacağından ( mahkememizin 08/10/2013 tarihli kararı ile davacı şirket lehine hükmolunan 10.000,00 TL tazminat bozma kapsamı dışında bırakılmıştır) bu miktar hükme esas alınmıştır.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı gerekçeye göre;
1-Mahkememizin 2011/565 e sayılı asıl davada,
-a) Davalı şirkete karşı açılan davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı şirketin fesih ve tasfiyesine,
-Tasfiye memuru olarak …’ın tayinine,
-Tasfiye memuru için 3.000,00-TL ücret takdirine, ücretin ileride haksız çıkacak taraftan alınmak kaydıyla şimdilik davacı tarafça yatırılmasına,
b)Kar payı dağıtımı için açılan davanın REDDİNE,
c)Davalılar … ve … aleyhine açılan davanın REDDİNE,
d-Harçlar yasası gereği alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 6.934,95 TL den mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 6.875,65 TL harcın karar kesinleştiğinde istem halinde yatıranına iadesine,
e-Davacı yararına ölçümlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
f-Davalılar … ve … yararına ölçümlenen 40.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
g-Davacı tarafından yapılan 3.346,85 TL yargılama giderinin 1/2 oranındaki 1.673,43-TL yargılama gideri ile 59,30 TL peşin harcın davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
h-Davalı … tarafından yapılan 410,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, diğer davalı tarafından yapılan gider olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
2-Birleşen Bursa 1. ATM’nin 2010/642 esas sayılı dosyası yönünden;
a)Davacı …’ın açtığı davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
b)Davacı ….Ltd.Şti.’nin davasının KABULÜ ile; 10.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c)-Harçlar yasası gereği alınması gereken 683,10 TL harçtan peşin alınan 148,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 534,60 TL harcın davalıdan tahsiline,
d-Davacı ….Ltd.Şti yararına ölçümlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davalı yararına ölçümlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
f-Davacı tarafından yapılan 260,70 TL posta tebligat giderinin 1/2 oranındaki 130,35-TL yargılama gideri ile peşin alınan 148,50 TL harcın davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta Yargıtay yolu yolu açık olmak üzere karar verildi.27/10/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır.

Asıl davada davacı gideri;
48,05 TL ilk gider,
2.650,00 TL bilirkişi ücreti,
648,80-TL , tebligat, posta, talimat gideri,
3.346,85 TL toplam gider,