Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/55 E. 2021/749 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/55 Esas – 2021/749
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/55
KARAR NO : 2021/749
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 21/01/2021
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı … tarafından Bursa Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapılarak Bursa Arabuluculuk Bürosu Büro Dosya Numarası 2020/2602 Arabuluculuk Numarası 2020/102327 esas numaraları ile ticari davalarda zorunlu arabuluculuk başvurusu yapıldığını, arabuluculuk son tutanağı taraflar arasında bir anlaşma belgesi olduğunu, hukuki işlem bakımından sözleşme hükümlerine tabi olduğunu, sözleşmenin geçersizliği nedenleri olarak hata, hile, ikrah hallerinin varlığı sözleşmenin geçersizliğine neden olan nedenler olarak Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlendiğini, bir hukuki işlemin geçerli ve amaca uygun hukuki sonuçlar doğurabilmesi için, o hukuki işlemi yapan kişi veya kişilerin sağlıklı bir şekilde oluşmuş ve istedikleri, amaçladıkları hukuki sonucun doğumunu sağlamaya yönelik iradelerinin bulunması ve bu iradelerinin istenilen hukuki sonucun doğumunu sağlamaya dönük şekilde açığa vurulması gerektiğini, psikolojik bir olay olan iradenin hukuki işlem ile istenilen sonucu meydana getirebilmesi için, bunun dış dünyaya yansıması, başkalarına ve özellikle muhatap veya diğer tarafa bildirilmesi, açığa vurulması eşdeyişle hukuki sonuç iradesinin dış dünyaya yansıtılarak iradenin yürürlüğe konulması ve iradenin icrası için harekete geçilmesi gerektiğini, “İrade sakatlığı” kavramı hukuki işlemin özü ve temel kurucu unsuru olan iradenin oluşumunda bir bozukluğun olması veya normal olarak meydana gelen bir iradenin açıklanmasında (beyanında) istem dışı bir durumun bulunması hallerinde ortaya çıktığını, böyle durumlarda, hukuki işlem istenilen hukuki sonuç doğurmadığını, bu açıklamalar ışığında irade sakatlığı kavramını; hukuki işlem yapılırken, bu işlemi yapan kişi veya kişilerin iradelerinin oluşumu veya açıklanması aşamasında ortaya çıkan bozukluklar, şeklinde tanımlanın mümkün olduğunu, irade beyanı bir hataya dayanan kişi tarafından, bu hatalı durum bilinseydi, o kişi tarafından bu hukuki işlem yapılmayacak idiyse bu durumda “esaslı hata”dan söz edilceğini. Eğer hata eden kişi gerçek durumu bilseydi gene de söz konusu hukuki işlemi yapacak idiyse bu durunda da “esaslı olmayan” hata söz konusu olacağını, esaslı hata hallerinde yapılan hukuki işlem geçerli kabul edilmemekte, esaslı olmayan hata hallerinde ise yapılan hukuki işlemin geçerliliği etkilenmediğini, mevcut arabuluculuk anlaşma belgesinin hukuki nitelemesi sözleşme hükümlerine tabi olduğundan ötürü arabuluculuk anlaşma belgesinin esaslı hata nedeniyle iptali gerektiğini, mevcut olayda başvurucu arabuluculuk bürosuna başvuru yaparak ölüm ve cismani zarar sebebi ile tazminat Bursa Arabuluculuk Bürosuna başvurduğunu, olaya bakıldığında başvurucu 9.01.2020 tarihinde Bursa ilinde meydana gelen trafik kazası dolayısı ile müvekkil şirkete karşı arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, müvekkil şirket yapmış olduğu incelemede başvurucunun maddi hasarı nedeniyle 15.000,00 TL tazminat ödenmesi kararlaştırıldığını, ödeme günü olarak 8/12/2020 tarihi kararlaştırılarak anlaşma belgesi imzalandığını, ancak şirket tarafından 8/12/2020 tarihinde yapılacak ödeme sırasında yapılan incelemede ödenmesi gereken tutara dair esaslı hataya düşülerek arabuluculuk görüşmeleri sırasında ödenmemesi gereken bir tutarın hüküm altına alındığı görüldüğünü, müvekkil şirket Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Varlık Fonu’na bağlı olarak faaliyet gösteren bir kamu şirketi olduğunu, şirketin halihazırda ödemiş olduğu bir tazminatı; hataya düşerek tekraren ödenmesi halinde bir kamu zararı ortaya çıkacağını, kamu zararının ortaya çıkacağının tespiti ile karşı taraf ile iletişime geçilmiş, ancak karşı taraf söz konusu durumu kabul etmeyerek icra yoluna başvuracağını ilettiğini, bu nedenle kamu zararının ortaya çıkmaması için sayın mahkemenizce tedbir kararı verilerek arabuluculuk anlaşma belgesinin tedbiren icrasının durdurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalı müvekkili … geçirdiği trafik kazası sebebiyle 2020/102327 Arabuculucuk Esas Numaralı dosyada Davacı şirket … Sigorta A.Ş ile 15.000,00-TL (On beş bin TL) ödenmesi konusu kararlaştırıldığını, Arabulucuk son tutanağı bir anlaşma belgesi olup, hukuki işlem bakımından sözleşme hükümlerine tabi olduğunu, davacı … Sigorta A.Ş sözleşme niteliği taşıyan belgenin irade sakatlığı sebebiyle geçersiz olduğunu, söz konusu arabuluculuk son tutanağı üzerinde anlaşıldığını, ve söz konusu miktarın ödenmesi için 08/12/2020 tarihi kararlaştırıldığını ve imzalandığını. Sözleşme niteliğinde olan söz konusu arabulucuk tutanağında esaslı yanılma hükümleri sebebiyle geçersizliği öne sürülemeyeceğini, davacı … Sigorta A.Ş ödeme günü geldiğinde ödemeyi yapmadığını, söz konusu borç sebebiyle icra takibi başlatılmış ve bu süre içinde davacı şirketin herhangi bir itirazı olmadan takip kesinleştiğini, hem Arabuluculuk tutanağında miktar üzerinde anlaşma hem de icra takibine itiraz edilmemiş olması sebebiyle daha sonra açılan iptal davası dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilemesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, arabulucuk tutanağı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, taraflar arasında düzenlenen 13/11/2020 tarihli ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğa ilişkin anlaşma belgesinin hata hukuksal sebebine dayalı iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından davalının trafik kazası sebebiyle arabuluculuğa başvurduğu , maddi hasar sebebiyle 08/12/2020 tarihi itibariyle 15.000 TL davalıya ödenmesi kararlaştırıldığı ancak ödenmesi gereken 15.000 TL tutarda esaslı hatanın olduğunu ödenmemesi gerektiği ileri sürülerek arabuluculuk anlaşmasının iptali talep edilmiştir.
Bu durumda anlaşmaya varılan hususlarla ilgili olarak sözleşmenin iptali Türk Borçlar Kanunu (m. 30 vd., m. 39) hükümleri çerçevesinde talep edilerek dava açılabilir. Elbette anlaşma belgesinin ehliyetsizlik, emredici hukuk kurallarına, kamu düzenine, ahlaka, kişilik haklarına ve şekle aykırılık gibi sebeplerle mutlak butlanla sakatlanması da düşünülebilir. Böyle bir durumda butlanın tespiti mahkemeden istenebilir. Bu anlamda, Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesindeki kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin hükümsüzlüğüne dayanılabilir. Aşırı yararlanmanın koşulları varsa bu konuda da mahkemede dava açılabilir (TBK m. 28). İkinci ihtimal, arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılması durumunda düzenlenen anlaşma belgesinin sahteliğinin ileri sürülmesidir. Anayasa Mahkemesi’nin Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na ilişkin kararında da aynen, “Yine, icra edilebilirlik şerhi verilmesi sürecinde hata, hile ve ikrah gibi irade fesadı halleri taraflarca ileri sürülebilecektir. Aynı şekilde, icra edilebilirlik şerhi verilen anlaşmanın ilam niteliğini taşımaması, bir başka ifadeyle maddi anlamda kesin hüküm niteliğine sahip olmaması gibi hususların da genel hükümler çerçevesinde ileri sürülmesi her zaman mümkündür.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır (AYM 10.7.2013, 2012/94, 2013/89; RG 25.1.2014, S. 28893)
Diğer yandan davacı tarafından dava dilekçesi ve arabuluculuk tutanağı dışında delil ibraz edilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda somut olayda, davacının 13/11/2020 tarihli ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğa ilişkin anlaşma belgesinin hata hukuksal sebebine dayalı iptali istemi yönünden düzenlenen arabuluculuk tutanağı incelendiğinde, anlaşma belgesinin hukuki ve mali sonuçlarının anlaşıldığı, davacı tarafından 15.000 TL tazminat bedelinin ödenmesi , başvurucu …’ nin hesabına aktarılmasını ayrıca kabul ettiği, yine davacının iradesinin, tazminat bedelinin daha az bir miktar ya da hiç ödenmemesi gerektiğine dair bir beyanın olmadığı gibi maddi vakıa ve delil de ibraz edilmediğinden ve ayrıca davacı tarafın tüzel kişi tacir olup bütün iş ve işlemlerde basiretli davrandığı kabul edilmekle hata hukuksal sebebine dayalı arabuluculuk tutanağının iptali talebinin sübut bulmadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın subut bulmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 256,17 TL’nin mahsubu ile bakiye fazla kalan 196,87 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.