Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/540 E. 2021/916 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/540
KARAR NO : 2021/916
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – T.C.N…. …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/07/2021
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 04/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı aleyhine Bursa 5. İcra Müdürlüğü 2021/… E. sayılı dosyası ile 50.000,00 TL’den kaynaklanan alacak için başlatılan icra takibine borçlu tarafından itiraz edilmiş olduğunu, bu itiraz neticesinde takip durdurulmuş olduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup, itirazın iptalini talep etme gereğimiz doğmuş olduğunu, davacı davalı ile 16 … 483 Plakalı 2015 model Mercedes Sprinter aracını 145.000,00 TL’ye satın almak için anlaşmış ve bu araç için 12.01.2021 tarihinde 50.000,00 TL kapora vermiş olduğu, ancak satış işlemi gerçekleştirilmediğini, müvekkil tarafından gerek sözlü gerekse yazılı olarak kaporanın iadesi talep etmişse de davalı borçlu tarafından verilmiş olan kapora iade edilmemiş olduğunu, söz konusu alacak bedelinin tahsili için davalı borçlu kişi aleyhine icra takibi başlatılmış olduğunu, bu takibe borçlu tarafından haksız olarak itiraz edilmiş olduğunu, davalı haksız ve kötü niyeti itirazları alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olup itirazın iptali davasının sonuçlanmasına kadar geçecek olan süre içerisinde alacağın tahsilinin imkansız hale gelmesi ihtimali karşısında müvekkil açısından sonradan telafisi mümkün olmayan zararlar doğabileceğini, bu nedenlerden dolayı teminatsız olarak davalı adına kayıtlı malvarlığı üzerinde tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı verilmesini, itirazın iptali ile % 20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı taraf taraflar arasında yapılan sözleşmenin şekle aykırı olduğunu ileri sürerek bedelin iadesini talep etmiş olduğunu, davacı taraf açıkça kötüniyetli davranmakta, taraflar arasında kurulan sözleşme yükümlülüklerine aykırı davranarak müvekkilden haksız çıkar sağlamaya çalışmakta olduğunu, söz konusu sözleşme tarafların özgür iradeleriyle kurulmuş olduğunu, davacı taraf müvekkilden haksız çıkar sağlamaya çalışmakta olduğunu, bu durum bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını teşkil ettiğinden ve hakkın kötüye kullanılmasını da hukuk düzeni korumayacağından davanın reddi gerekmekte olduğunu, taraflar arasında kurulan 12/01/2021 tarihli sözleşme gereğince aracın satımı için 145.000TL bedel için anlaşılmış olduğunu, müvekkile 50.000TL 12/01/2021 tarihinde verildiği, taraflar kalan 95.000TL’nin 1 ay içerisinde ödenmesi konusunda anlaşıldığını, müvekkil sözleşme gereği kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmiş sözleşmenin kurulmasının akabinde hemen aracı davacı tarafa teslim etmiş olduğunu, müvekkil ticari ilişkilerini, iş düzenini bu sözleşmeye gereği yapılacak ödemelere göre planlamış ve davacı tarafın ödeme yapmaması sebebiyle zarara uğramış olduğunu, sözleşme kurulduktan 1 ay sonra davacı tarafın ödemesi gereken tutar vadesinde ödenmeyince müvekkil bedelin iadesini teklif ederek aracın kendisine teslimini istemiş olduğunu, davacı taraf aracı teslim etmeyerek haksız kullanımına devam ettiğini, aracın davalıya 19/03/2021 tarihinde teslim edilmiş olduğunu, davalı bu süreçte aracı kullanamamış, 3 ay boyunca araçtan elde etmesi gereken menfaatlerden mahrum kaldığını, müvekkili kendisinde vadesinde yapılmayan ödemeler sebebiyle uğramış olduğu zararları karşılamak adına aracı piyasa değerinden düşük bir bedele satmak zorunda kalmış olduğunu, davacı taraf ile yapılan görüşmelerde müvekkil davacı tarafın haksız kullanımı nedeniyle kaporadan hakkaniyete uygun bir miktarın indirilmesini teklif etmiş, davacı taraf 3 aylık kullanımı nedeniyle 22.500TL’ye anlaştıklarını, kalan 27.500 TL bedel davacı tarafa nakden iade edilmiş olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, müvekkili aleyhine haksız ve kötüniyetli takip başlatan davacı taraf hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2021/… sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde mutlak ticari davalar: [(1) Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1. m.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;,
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012 – 6335 s. K. 1. m.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır] şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında, TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanununun havale hakkındaki 457 – 462 ve vedia hakkındaki 463 – 482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispî nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu Kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
O halde toplanan delillerden somut olayda, davacı tarafından davalı ile ticari ilişki kapsamında araç sattım sözleşmesinin geçersiz olup ödenen kapora bedeli alacağı olduğunun ileri sürüldüğü, davalı ise davacının iddilarını kabul etmediği anlaşılmakla, uyuşmazlık mal satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayandığı, yukarıda açıklandığı üzere alacak davasının mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır.
Diğer yandan davanın nispi ticari dava olması için her iki tarafın tacir olup mal alım ve satımın tarafların ticari işletmeyle ilgisinin bulunması zorunludur. Bu durumda davacının sermaye şirketi olup tacir olduğu, davalının ise gerçek kişi olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının tacir sayılması için, bilindiği üzere TTK’nın 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Yasa’nın 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nın 15. maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Yargıtay yerleşik uygulamaları gereğince, bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalının 17/01/2005 tarihinde Bursa Servis Aracı İşletmecileri ve Halk Otobüsçüleri Esnaf Odasına kayıt yaptırdığı halen kaydının devam ettiği, ticaret sicil müdürlüğünde kaydının olmadığı, Uludağ Vergi Dairesinin vergi kaydında, Şehir İçi Banliyö ve Kırsal Alanlarda Kara Yolu İle Personel, Öğrence vb Grup Taşımacılığı faaliyetinde bulunduğu, işletme defteri tuttuğu, 2020 yılı itibariyle vergisi beyannameleri ile dönem içinde elde edilen hasılatın 4795 TL, dönem içindeki giderlerin 7027,97 TL olup zararda olduğu anlaşılmakla 2020 yılı Bakanlar Kurulunun Kararına göre belirlenen esnaf sınırların içerisinde kaldığından davalının tacir olmadığı esnaf olduğu sabit olduğundan açılan davanın nispi ticari davada sayılamayacağından mahkememizin görevsizliğine Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Bursa Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğuna,
2-HMKnun 20 maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince takdirine, yargılamanın görevli mahkemede devam etmediği takdirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.