Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/4 E. 2021/382 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/4 Esas
KARAR NO : 2021/382
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – ….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/02/2015
KARAR TARİHİ : 25/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA :
Davacı vekili duruşmada tekrarladığı dava dilekçesinde özetle;taraflar arasında 8.3.2010 tarihli bayılik sözleşmesi düzenlendiğini,davalının sözleşmeyi haklı bir neden olmaksızın süresinden önce feshettiğini, fesih tarihine kadar oluşmuş bulunan 8.750,00 TL % 5 yıl sonu pirim alacağını, 6.000,00 TL mimar desteğini ve 9.334,00 TL kira alacağını ödemediğini, keşide edilen ihtarlara verdiği cevapta bir takım afaki iddialarda bulunduğunu, oysa bu alacaklarının mevcudiyetine dair davalının bölge yetkilisi … isimli kişinin düzenlemiş olduğu makbuz da bulunduğunu belirterek 24.084,00 TL alacaklarının 8.3.2011 fesih tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili duruşmada tekrarladığı cevap dilekçesinde özetle;sözleşmedeki yetki hükmüne göre Bursa mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin yerleşim yerinin ise İnegöl olduğunu, dava bu yerlerden birinde açılmadığından mahkemenin yetkisiz olduğunu, sözleşmenin 3 yıl süreli olduğunu, davacının sözleşmenin kurulmasından kısa bir süre sonra işyerini çalışanına devrederek sözleşmeyi bozmak istediğini, sözleşmenin bu şekilde davacının talebi ile sona erdirilmiş olduğunu, davacının dayanak olarak gösterdiği tahsilat makbuzunun müvekkili şirket yetkilisi tarafından düzenlenmiş olmadığını, davacı dayanağı ifadelerin sonradan eklenmiş bulunduğunu, kaldı ki; davacının gerçekte bir alacağı olmuş olsa idi bu makbuz düzenlenirken mahsup edilmesi gerektiğini, davacının henüz müvekkiline 20.749,60 TL borcu bulunduğunu, uzun süreli olacağı düşünülerek sözleşmeye konulan destek hükümlerinin sözleşmenin erken feshedilmesi nedeniyle davacıya bir hak sağlamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava,hukuki niteliği itibariyle bayilik sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yetkisizlik kararı verilerek dosya mahkememiz esasına kaydolmuştur.
Yetkisizlik kararı veren Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından dosya talimat yolu ile İnegöl Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilerek konusunda uzman SMMM İbrahim Tanır’a tevdii edilmiş,bilirkişiden aldırılan 13/03/2013 tarihli bilirkişi raporunda;dosya içerisindeki belge ve bilgiler ile mahkemenin talepleri doğrultusunda davalı şirketin şirket merkezinde 2010,2011 ve 2012 yıllarına ait tutulan ticari defterler üzerinde yapılan inceleme sonucunda;davalı şirketin davacı şirket ile olan ticari işlemlerinin 06/01/2010 tarihinde başladığını,18/05/2011 tarihinde dona erdiğini,davalı şirketin davacı şirket ile olan ticari işlemlerini defterlerinde 120.01.E 057 kod nolu Alıcılar cari hesabında takip ettiğini,ticari faaliyetin sona erdiği 18/05/2011 tarihi itibariyle cari hesap bakiyesinden davacı şirketin davalı şirkete 20.749,60.-TL borçlu olduğunu,inceleme dönemine kadar olan sürede bu borcun ödendiğine dair herhangi bir kayda rastlanmadığını,dava dosyasında fotokopisi bulunan tahsilat makbuzu bedeli olan 25.000,00.-TL’lik çekin cari hesaba alacak verilmiş olup ayrıca alacak konusu yapılmayacağını,davalı şirketin davacı şirket ile olan ticari işlemlerini TTK’nın 87.ve 88.maddelerinde öngörülen cari hesap şeklinde kayıtlarına geçirdiğini,davacı vekilinin beyanınde belirttiği ve Ankara 31.Noterliği ile 20/06/2011 tarihinde gönderilen ihtarnamede belirtilen 9.334,00.-TL kira yardımı,6.000,00.-TL mimar desteği ve 8.750,00.-TL prim alacağını ispatlayan bir fatura veya borç dekontunun olmadığının görüldüğünü,davalı şirketin tutmuş olduğu ticari defterlerin kanunlara uygun olarak tutulmuş olup TTK’nın 66.maddesine göre açılış tasdiklerinin yaptırıldığını,70 ve 72.maddelerinde öngörlen kapanş tasdiklerinin yaptırılmadığını,ancak bu davada ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğundan delil olarak kabul edilebileceğini bildirmiştir.
Dosya önceki bilirkişiden ek rapor aldırılmakiçin talimat yolu ile İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmiş,bilirkişiden aldırılan 24/06/2013 tarihli ek bilirkişi raporunda;davacı şirket vekilinin talepleri doğrultusunda davalı şirketin 2008 ve 2009 yıllarına ait ticari defterlerinin incelenmesinde;davacı şirketin 2008 ve 2009 yıllarına ait cari hesap bakiyesinin sıfır olduğunu,borç ve alacağının olmadığını 2009 yılından 2010 yılına devrin 9.262,00.-TL olduğu iddiaları ve alacaklı olduklarını gösteren bir kayda rastlanmadığını,davacı şirket vekilinin davalı şirkete verildiğini ileri sürdüğü çeklerden toplamda 91.320,00.-TL tutarındaki çeklerin ticari defterlerde kaydına rastlanmamış olup bu çeklerin kimler tarafından çekildiğinin ve çek dotokopilerinin bankalardan getirtilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Yetkisizlik kararı veren mahkeme tarafından dosya konusunda uzman Hukukçu … ile YMM Yalçın Kotanoğlu’na tevdii edilmiş,bilirkişi heyetinden aldırılan 17/03/2014 havale tarihli bilirkişi raporunda;davacı şirketin ticari defterlreindeki kayıtların Tek Düzen Hesap Planına uygun olmadığını,Tek Düzen Hesap Planına göre kullanılması gerekli 120 kod nolu alıcılar hesabının defter kayıtlarında yer almaması nedeniyle davacı şirketin 3.şahıslardan alacaklı olup olmadığının defter kayıtlarına göre tespitinin mümkün olmadığını,raporun V nolu maddesinde belirtildiği üzere davalı şirkete ait hesap ekstresindeki bilgilere göre,davacı şirketin davalı şirketten 9.000,00.-TL kira alacağı,8.750,00.-TL’de prim alacağı olmak üzere toplam 17.700,00.-TL tutarında alacağının bulunduğunu,davacının delil olarak dayandığı 27/12/2010 tarihli tahsilat makbuzunun 17.700,00.-TL’lik bölümünün geçerli olduğunu,ancak tahsilat makbuzunun tamamen geçerli olabilmesi için davacı şirketin Showroom için yaptığını iddia ettiği iç dekorasyon işleri için 12.000,00.-TL tutarlı iç dekorasyon faturasını mahkemeye ibraz etmesinin gerektiğini,aksi halde davacının davalıdan olan alacak tutarının 17.700,00.-TL ile sınırlı olacağını bildirmiştir.
Dosya önceki bilirkişi heyetine tevdii edilerek,bilirkişi heyetinden aldırılan 18/07/2014 tarihli ek bilirkişi raporunda;davalı şirket vekilinin beyanı doğrultusunda 14/03/2014 tarihli raporlarının netice ve kanaat bölümünün 1.bendinde,davacı şirketin ticari defterlerindeki kayıtların Tek Düzen Hesap Planına uygun olmadığı,Tek Düzen Hesap Planına göre kullanılması gerekli 120 kod nolu alıcılar hesabının defter kayıtlarında yer almaması nedeniyle davacı şirketin 3.şahıslarından alacaklı olup olmadığının defter kayıtlarına göre tespitinin mümkün olmadığını,yine raporlarının 2.bendinde;raporlarının V nolu maddesinde belirtildiği üzere davalı şirkete ait hesap ekstresindeki bilgilere göre davacı şirketin davalı şirketten 9.000,00.-TL kira alacağı,8.750,00.-TL’de prim alacağı olmak üzere toplam 17.750,00.-TL tutarında alacağının bulunduğunun açık bir şekilde belirtildiği bildirmişlerdir.
Taraflar arasında imzalanan 08.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin üç yıllığına imzalandığı,bu sürenin bitiminde sözleşme süresinin bayilik verenin oluru ile 1’er yıllık olarak yenileneceği, sözleşme süresinin bitiminden iki ay önce tarafların yazılı olarak bildirmeleri halinde süre sonunda sözleşmenin feshedilmiş sayılacağı hükmüne rağmen, davalı tarafından haklı sebep olmaksızın ve sözleşmedeki önceden ihbar süresine uyulmadan yapılan fesih haksız fesihtir.
Aldırılan 17.03.2014 tarihli bilirkişii raporu ve 14.03.2014 tarihli ek rapor yasaya ve dosya kapsamına uygun ve gerekçeli olması nedeniyle denetime elverişli bulunduğundan bu raporlar doğrultusunda ,davacının davalı şirketten 9.000,00 TL kira alacağı, 8.750,00 TL prim alacağı ve 12.000,00 TL iç dekorasyon işlerinden olmak üzere toplam 29.750,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmış olup, taleple bağlı kalınarak 24.084,00.-TL’nin faizin başlangıç tarihi 11/07/2011 tarihli ihtarname nedeniyle bu tarihten başlatılarak, bu tarihten itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilerek,aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 19. Hukuk Dairesine gönderilmiş olup, Yargıtay 19. HD’nin, 27/04/2016 tarih ve 2015/17330-2016/7629 E/K sayılı ilamı ile; “Taraflar arasında, 08/03/2010 tarihli 3 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi imzalandığı ve akdin 08/03/2011 tarihinde feshedildiğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bahsi geçen ve davacı tarafından sunulan 27/12/2011 tarihli ”Tahsilat Makbuzu” başlıklı belge altındaki imza … isimli kişiye aittir. … ‘ın davalının işçisi olduğu, bir başka deyişle davalı şirketi temsil ve ilzam ve borçlandırmaya yetkili kişi olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, 27/12/2011 tarihli belge borç kabulü olarak değerlendirilemez. Ne var ki akdin, süresinden önce feshedildiği ve feshin haklı nedene de dayanmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının dava dilekçesinde belirttiği zarar kalemlerinin, sözleşme hükümlerine göre talep edip edemeyeceği yönünde yeni bir bilirkişi incelemesiyle rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, yargılamaya devam edilmiştir. Yargıtay ilamı doğrultusunda dosya önceki bilirkişiler dışında yeni bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 15/02/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacının 2,5 aylık kira bedelinin 10.000,00 Tl olduğunu, ayrıca kira yardımı borcunun 2,5 ay değil, sözleşme başlangıç tarihi 08/03/2010, fesih tarihinin 19/04/2011 olduğunu, bu iki tarih arasındaki geçen sürenin 13 ay 10 gün olduğunu, ödenen kira tutarının 11 aylık olduğunu, ödenmeyen sürenin ise 2 ay 10 gün olduğunu, davacının 9.334,00 TL kira yardım alacağı hesabında hata bulunmadığını, sonuç olarak davalının davacıya 24.084,00 TL borçlu olduğu mütalaa edilmiştir. Davalı tarafın bilirkişi raporuna karşı itirazları kapsamında bilirkişi heyetinden ek rapor alınmak üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 23/05/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davalı defterlerinde yapılan incelemede 25.000,00 TL tutarındaki çeke yer verilmediğini, davalı defterlerindeki alacak tutarının raporda belirtildiği gibi 20.749,60 TL olarak kabul görürse davacının sözleşme hükümleri gereği 24.084,00 TL alacaklı olduğunu, davalı ise aralarındaki ticari ilişkiden dolayı 20.749,60 TL alacaklı olduğu mütalaa edilmiştir. O halde toplanan deliller ve Yargıtay Bozma İlamı ışığında somut olayda, taraflar arasında, 08/03/2010 tarihli 3 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi imzalandığı ve akdin 08/03/2011 tarihinde feshedildiği, feshin haklı nedene dayanmadığından, sözleşmenin haksız feshi sebebiyle 8.750 TL prim alacağı, 6.000 TL mimar desteği ve 9334 TL kira alacağının isteyebileceğinden bilirkişi heyetinin gerekçeli hüküm kurmaya elverişli rapor ve 22/05/2018 tarihli ek rapora itibar edilerek 24.084 TL asıl alacak yönünden kabulune, faiz yönünden ihtarname tarihinden itibaren temerrüde düşüldüğünden bu tarihten itibaren başlatılarak aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulune dair hüküm kurmak gerekmiştir. Mahkememiz kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. HD’nin 14/10/2020 tarih ve 2020/3294-2020/4091 E/K sayılı kararı ile; “1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bend kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,2- Davacı vekili 6.000.- TL mimar desteği alacak isteminde bulunmuş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sözleşmede mimar desteğine ilişkin hüküm olmadığı, mimar desteğinin alındığı ve ücretinin davacı tarafından ödendiği hususunun davacı tarafından ispatının gerektiği bildirilmiştir. Taraflar arasında yapılan 08.03.2010 tarihli ek sözleşmenin 7. maddesinde’’Showroom’a yapılan iç dekorasyonun %50’si Donat Mobilya tarafından mal olarak verilmek suretiyle ödeme yapılacağı’’ hükme bağlanmıştır. Sözleşmenin bu maddesi uyarınca davacı mimar desteğine ilişkin ücreti ancak showroom’da iç dekorasyon yaptırılması sırasında mimardan herhangi bir destek alınmış ise isteyebilecektir. Ayrıca eğer şayet mimar tarafından destek yapıldığı davacı tarafından ispat edilirse bu durumda o günkü piyasa rayiç fiyatlarına göre mimarın yapmış olduğu emek ve mesai ücretinin tespiti ile mimar desteği alacağı konusunda toplanacak deliller doğrultusunda sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurul raporunun aksine sözleşmede mimar desteği alacağının kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bu yönden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bendde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bendde açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA” gerekçesiyle ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyma kararı verilerek, davacı tarafından mimar desteği verilip verilmediği, verilmiş ise mimar desteğine ilişkin belgeler talep edilmiş ancak davacı tarafça mimar desteğinin verildiğine dair belge ibraz edilmemiştir.
O halde somut olayda toplanan delillerden ve Yargıtay Bozma İlamı ışığında, taraflar arasındaki 3 yıl süreli bayilik sözleşmesinin 08/03/2018 tarihinde feshedildiği, sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanmadığından, davacının haksız fesih sebebiyle 8.750 TL prim alacağı, 9334 TL kira alacağının isteyebileceğinden toplamda 18.084 TL alacağın ihtarname ile temerrüde düşülen 11/07/201 tarihinden itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte hüküm kurulması gerekmiştir.
Davacının 6000 TL mimar desteği alacağı yönünden ise taraflar arasında yapılan 08.03.2010 tarihli ek sözleşmenin 7. maddesinde’’Showroom’a yapılan iç dekorasyonun %50’si Donat Mobilya tarafından mal olarak verilmek suretiyle ödeme yapılacağı’’ hükmü kapsamında showroom’da iç dekorasyon yaptırılması sırasında mimardan herhangi bir destek aldığının davacı tarafça ispat edilmediğinden mimar desteği alacağı yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 18.084,00 TL alacağın 11/07/2011 tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.235,32 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 357,65 TL’nin mahsubu ile bakiye 877,67 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan; 2.356,30 TL yargılama gideri ile bozmadan sonra yapılan 16,50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2.372,80 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 1.781,67 TL yargılama gideri ve 357,65 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.139,32 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 422,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 105,13 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.