Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/336 E. 2022/858 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/336 Esas – 2022/858
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/336
KARAR NO : 2022/858
HAKİM :
KATİP :
DAVACILAR : 1- … –
2-
3-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : …. ….. ÇELİK LOJİSTİK ORGANİZASYON İNŞAAT OTOMOTİV SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/04/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/08/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Taraflar arasındaki ticari ilişki ve bu ilişkiye dayalı e-fatura gereği davalı şirket tarafından Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/221 D.İş dosyası ile ihtiyati haciz kararı alınmış olup bu karar kapsamında Bursa 9. İcra Müdürlüğü 2221/2397 E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, Orhangazi İcra Müdürlüğü 2021/164 Tal. Dosyası ile 18/03/2021 tarihinde davacı şirkete hacze gelindiğini, haciz mahallinde davalı tarafça ödeme takvimine dair protokol ve protokolün teminatı olarak senet verilmesi halinde muhafaza yapılmayacağı bilgisi verildiğini, bunun üzerine müvekkil ticari faaliyetin sonlandıracak şekilde muhafaza yapılmaması amacı ile içinde bulunduğu zor durum gereği davalının talebini kabul etmiş ve aynı gün 18/03/2021 tarihli protokol yapılmış ve 18/03/2021 düzenlenme 19/03/2021 vade tarihli 176.300 TL bedelli senet alındığını, bu senede ise icra dosyasında borçlu olmayan, borçlu şirketle herhangi bir bağlantısı olmayan borçlu … adına keşide edildiğini, davacı Hun Demir ise kefil alınmış, şirket yetkilisine de eski bir teamül gereği aval sorumluluğu aktarılmadan iki imza atması yönünde zorlandığını, 18/03/2021 tarihli protokolde senedin vadesi geldiğinde ödeme yapılmaması halinde tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takibe konulabileceği yazılmışsa da senedin vadesi görüleceği üzere protokol tarihinden bir gün sonraya ait olduğunu, dolayısıyla senedin hangi amaçla alındığı sabit olup; protokol kapsamında ödeme yapılmaması kaydıyla takibe konulmak için alındığı bu hali ile kayıt ve şarta tabi tutulduğu aşikar olduğunu, protokolde senedin ödenme tarihleri başlığı altında 19/03/2021 – 25/06/2021 tarihleri arasında olacak şekilde 12 taksit yapıldığını, müvekkil davalı ilgili protokol kapsamında 18/03/2021’de 12.700 TL, 22/03/2021 ‘ de 25.000 TL, 12/04/2021 ‘ de 4.000 TL, 13/04/2021’de 11.000 TL olacak şekilde 1 aydan az bir sürede toplam 52.000 TL ödeme yaptığını, protokole göre 09/04/2021 tarihinde ödenmesi gereken 15.000 TL nakit sıkışıklığı sebebi ile 12/04/2021 ve 13/04/2021 tarihlerinde mazur görülebilecek bir kaç günlük gecikme ile ödendiğini, 26/03/2021 tarihinde Bursa 9. İcra Müdürlüğü 2021/2357 E. Sayılı ilamsız icra takibine itiraz edildiğini, lakin itirazdan sonra EK-3 olarak gönderilen dekontlarda da görüleceği üzere ödeme yapılmaya devam edildiğini, davalı tehdit ve korkutma ile aldığı senet hakkında protokoldeki kayıt ve şart oluşmaksızın hakkında Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/300 D.İş dosyası ile 12/04/2021 tarihinde ihtiyati haciz kararı almış olup Bursa 9. İcra Müdürlüğü 2021/3357 E. Dosyası ile takibe koyduğunu, Orhangazi İcra Müdürlüğü 2021/223 Tal dosyası ile 14/04/2021 tarihinde müvekkil şirket adresine hacze gelindiğini, son hacze gelinen 14/04/2021 tarihinde davalı tarafça ilk icra dosyası ile ikinci icra dosyası arasında 33.000 TL fark olduğu bu fark sebebi ile kendilerine yeni bir senet daha verilmesi aksi halde fiili haciz ile kaldırma yapılacağı söylendiğini, Bursa 9. İcra Müdürlüğü 2021/3357 E. Sayılı dosyasına konu edilen senet 18/03/2021 tarihli haciz mahallinde; davalı tarafından haciz ve icra baskısı altında adeta “Senet verilmezse malları kaldırırız! ” şeklinde cebir ve tehdit ile alındığını, dikkat edileceği üzere senedin tanzim tarihi ile bağlı protokol tarihi ve haciz tutanağı birebir aynı tarihli olduğunu, ayrıca 18/03/2021 tarihli haciz tutanağında da “alacaklı ile mutabakat yapıldığı mutabakat doğrultusunda ödeme yapılacağı” ifade edildiğini, sonrasında 14/04/2021 tarihli haciz tutanağında da ” alacaklı ile karşılıklı protokol yapıldığı bu doğrultuda 52.000 TL ödeme yapıldığı alacaklıya göre 3 bize göre 1 günlük gecikme sebebi ile icrai işlem yapıldığı” ifade edildiğini, her ne kadar alınan senet haciz tehdidi altında alınmışsa da senet protokoldeki ödemeleri temin etmek saiki ile ödeme yapılmaması şartıyla takibe konulmak kaydı ve şartı ile alındığını, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2013/3316 E. 2013/19621 K. ve 10.12.2013 Tarihli kararında; “Haciz sırasında şirketin diğer ortağı olan davacının mal kaldırılmaması için dava konusu senedi düzenleyerek haczedilen menkul malların muhafaza altına alınmasına engel olduğu, bu durumda bononun haciz baskısı altında düzenlendiğinin kabulü gerektiği, davacının davalıya herhangi bir hukuki ilişkiden doğan borcunun da bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti yönünde yerel mahkeme tarafından verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan onanmasına… ” verilen senet fiili haciz ile muhafaza yapma korkutması ve baskısı sonucunda; protokolün ödenmemesi şartı ile protokolün teminatı olarak alınması sebebi ile kayıtsız ve şartsız bir para borcunu ihtiva etmediğinden kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını, kabul manasına gelmemek kaydı ile müvekkil davacıların davalıya e-fatura dışında senet vermesini gerektiren 18/03/2021 tarihinde bir ticari ya da hukuki ilişkisi olmadığını, takip konusu senedin haciz mahallinde alındığı yönündeki iddiamızı 18/03/2021 tarihli protokol ve 18/03/2021 tarihli ve 14/04/2021 tarihli haciz tutanakları ile yazılı olarak ispatlandığını, bu hali ile davacı müvekkillerin Bursa 9. İcra Müdürlüğü 2021/3357 E. Sayılı icra takibi ve takibe konu edilen 18/03/2021 düzenlenme tarihli senet bakımından davalıya borçlu olmadığı sabit olduğunu, bilindiği üzere bono kyıtsız ve şartsız para borcunu ihtiva eden bir ödeme vaadi olduğunu, teminat bonosu; bono üzerinde bu konuda herhangi bir kayıt olmadan inançlı muamele şeklinde düzenlenebileceğini, bononun sözleşmenin teminatı olarak düzenlendiği senet metninden anlaşıldığı hallerde ödenip ödenmemesi söz konusu sözleşme çerçevesinde tarafların edimlerini yerne getirip getirmedikleirne bağlı olacağından ilgili senet kayıtsız şartsız bir ödeme vaadi niteliği taşımayacak dolayısıyla bono olarak nitelendirilmesi mümkün olmayacağını, bu hali ile davalı tarafça müvekkillerin iradesi fesada uğratılarak alınan bono; özellikle ihtiyati haciz sırasında senet verilmesi doğrultusunda borç ikrarına dair beyanlar haciz baskısı altında alınmış sayılacağından geçerli değildir ve iptali gerektiğini, hukuka uygun araçların amaca aykırı kullanımı ile borçlunun iradesinin sakatlanması hali TBK md. 38/2 düzenlenmiş olup madde uyarınca; bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde, korkutmanın varlığı kabul edileceğini, kanun maddesi uyarınca bir hakkın kullanılması, kullanılmasının ihbar edilmesi, hapis hakkının kullanılması, dava açılması, icra takibi yapılması muhafaza tedbirleri yapılması tehdit konusunu oluşturduğunu, Yargıtay kural olarak satış dışındaki diğer takip işlemlerinin borca veya imzaya itiraz prosedürü ile durdurulması imkanı ihtiyati haczi ve muhafaza tedbirleri gibi benzer şekilde cebri icra baskısını borçlunun iradesini sakatlayan bir vakıa olarak kabul ettiğini, davalının yapmış olduğu Bursa 9. İcra Müdürlüğü 2221/2397 E. Sayılı icra takibi ilamsız takip olması gereği itirazla beraber takip durduğunu, müvekkile ise “takibe avukatınız tarafından itiraz edildiği için haciz işlemi yapılacağı” şeklinde bir bilgi verildiğini, öncelikle itiraz yasal bir haktır. Ancak müvekkil itiraza rağmen yukarıda da açıklandığı üzere ödeme yapmaya devam ettiğini, davalı tarafından haciz mahallinde müvekkil üzerinde hukuki bir işlem yapacağından bahisle tehdit edip ilamsız icra takibinde borçlu olmayan kişiler bakımından senet alındığını, asiller arasındaki asıl borç ilişkisi e-fatura olması sebebi ile itiraz doğrultusunda takip durmuş iken salt itirazın iptali yargılaması ve diğer yasal yollarla uğraşmamak adına itiraza tabi olmayan takibi durdurmayacak bir yola başvurulmak sureti ile 176.000 TL bedelli alınan senetle beraber aşırı yararlanma unsuru da gerçekleşmiş vaziyette olduğunu, tüm bu iddialarımızı yazılı deliller ile ispat edebilmiş iken ayrıca senedin hata, hile veya tehdit sonucu verildiği tanıkla ispat edilebileceğini, bu sebeple bu hususta tanık dinletme hakkımız da saklı tuttuklarını, tüm bu hususlar değerlendirildiğinde alacaklının elindeki ihtiyati haciz kararını kötüye kullanmak sureti ile müvekkil üzerinde baskı oluşturarak tüm müvekkilleri haksız yere borçlandırdığı aşikar olup ayrıca kayda ve şarta bağlanan senedin ve buna bağlı olarak yapılan takibin iptali gerektiğini, halihazırda davalı tarafça Bursa 9. İcra Müdürlüğü 2021/3357 E. Sayılı dosyasından banka hesaplarına haciz konulmuş olup müvekkililer sürekli evine ve iş yerine hacze gelmek sureti ile arandığını, tüm bu açıklanan hususlar gereği alacaklının haksız fiili haczi tehdidi ile gelip tekrar senet alma yönündeki iradesi ve telafisi güç zararların doğmasını engellemek adına yargılama bitene kadar takibin durdurulmasını ve banka hesapları üzerindeki haczin kaldırılmasını talep etme zorunluluğumuz hasıl olduğunu, borçlanma olmaksızın 18/03/2021 düzenlenme, 19/03/2021 vade tarihli düzenlenen senedin kayda ve şarta bağlanmış olması ayrıca haciz mahallinde tehdit ve korkutma yolu ile alınmış olması sebebi müvekkillerin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile; bedelsiz kalan takibin ve takip konusu senedin iptalini istediklerini, Bursa 9. İcra Müdürlüğü 2021/3357 E. Sayılı takibi ve takip konusu senet bakımından davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takip ve senedin iptaline, haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine girişen davalı aleyhine alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının bu talebi ve bu talebe dayanak iddiaları hukuki dayanaktan yoksun olup, mesnetsiz olduğunu, davacı tarafın; talimat ile Orhangazi İcra Müdürlüğü 2021/164 Tal. Sayılı dosyadan taraflarına hacze gelindiğini, haciz mahallinde ödeme takvimine dair protokol yapıldığını ve bu protokole teminat olarak senet alındığını iddia ettiklerini ancak bu iddia dayanaksız ve hukuki olmadığı gibi gerçekte olmadığını, davacı Hun Demir Çelik Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti’ne karşı Bursa 9.İcra Müdürlüğü 2021/2397 E. Sayılı dosyadan takip başlatıldığını, işbu dosyadan davacı borçluya hacze gidilmiştir. Orhangazi İcra Müdürlüğü 2021/164 Tal. Sayılı dosyadaki haciz zaptından da görüleceği üzere davacı … kendisinin resmiyette herhangi bir sıfatı olmamasına rağmen şirketini yönettiğini, hatta başka bir şirketleri daha olduğunu ve muvazaalı olarak konkordato yapan şirketin adresinde bulunduklarını kabul ve beyan etmiştir. Anlaşılacağı üzere davacı … tüm şirketleri sevk ve idare etmekte ancak kağıt üzerinde başka biri tarafından yönetildiği görüldüğünü, haczedilen mallarda kendisine yediemin olarak bırakıldığını, davacılar haciz zaptından da açıkça anlaşıldığı üzere borcu kabul ettiklerini, işbu bu borcu kabul üzerine taraflar protokol yaparak borcu tasfiye konusunda anlaştıklarını, protokol kapsamında;
19/03/2021 – 25.000 TL 7. 21/05/2021 – 13.000 TL
09/04/2021 – 15.000 TL 8. 28/05/2021 – 13.000 TL
16/04/2021 – 13.000 TL 9. 04/06/2021 – 13.000 TL
26/04/2021 – 13.000 TL 10. 11/06/2021 – 13.000 TL
07/05/2021 – 13.000 TL 11. 18/06/2021 – 13.000 TL
14/05/2021 – 13.000 TL 12. 25/06/2021 – 19.300 TL şeklinde 12
taksit olarak anlaştıklarını, protokolden görüleceği üzere senet teminat olarak alınmadıklarını, taraflar arasında yapılan protokol sadece ödeme takvimini düzenlediklerini, kaldı ki borçluların iddiasının aksine; borçlu adresinde yapılan 18.03.2021 tarihli haciz sırasında tutulan haciz tutanağında da açıkça görüleceği üzere borçlu yetkilisi olduğunu öne süren … tarafından ;”Anladım, borca itirazım yoktur, biz alacaklı firma ile mutabakat yaptık. Şu an ödeme gücüm yoktur, alacaklının bana verdiği malları götürebilirsiniz.” şeklindeki beyanda bulunulmuş olup, işbu beyanla borcun kabul edildiği ve herhangi bir baskı ve tehdit altında olunmadığı açıkça anlaşıldığını, ayrıca davacılar vekili, borçlu …’ün şirketle borçla bir bağı olmadığını iddia etmiştir. Ancak haciz zaptında görüleceği üzere … tüm işleri sevk ve idare eden kişi olduğunu, özetle; davacılar kendi iradeleriyle ve sözleşme serbestisi kapsamında bu ödeme planını hazırlamış ve bu borca istinaden senet vermişlerdir. Kendi iradeleriyle bu borcu kabul ettiklerini, davacı taraf senedin teminat amaçlı verildiğini iddia etmiştir. Ancak bu husus dayanaksız olduğunu, taraflar arasında düzenlenen kambiyo senedi, kambiyo senedi olmanın gerektirdiği tüm vasıfları taşımakta olup, anılan protokol tamamıyla işbu senedin ödeme planı mahiyetinde olduğunu, işbu husus karşı taraf vekilince de ikrar edildiğini, taraflar arasında müvekkilin alacağına binaen düzenlenen senet, hiçbir kayıt ve şarta bağlanmadığını, karşı tarafın iddia ettiği gibi düzenlenen senedin;”’ protokol kapsamında ödeme yapılmaması kaydıyla takibe konulmak için alındığı bu haliyle kayıt ve şarta tabi tutulduğu ” yönünde bir ibareye ne senet üzerine ne de protokolde yer verilmemiş olup, işbu anlama gelebilecek herhangi ifade ve zımni kabul anlamına gelebilecek şifahi söz, davranış ve sair de kesinlikle söz konusu olduğunu, karşı taraf, işbu iddiasını somut delillerle ispatlayamamış olup anılan iddia soyut ve kötü niyetli beyanlardan ibaret olduğunu, düzenlenen 18.03.2021 tarihli protokol ile anılan senede atıf yapılmış olması bile senedin teminat için verildiğini göstermeyeceği açık olduğunu, taraflar arasındaki 18.03.2021 düzenleme ve 19.03.2021 vade tarihli 176.300 TL bedelli bono senedi mücerret borç kaydı içermekte olup, düzenlenen 18.03.2021 tarihli protokol tamamıyla senetteki toplam bedelin nasıl ve ne şekilde ödeneceğine ilişkin bir ödeme planı mahiyetinde olduğunu, işbu hususla ilgili olarak kötü niyetli şekilde protokol asıl amacından saptırılarak sanki senet şart ve kayda bağlanmış gibi gösterilmeye çalışıldığını, ancak, davacı tarafın dilekçesinde de ikrar edildiği üzere; taraflar arasındaki protokolde senedin ödenme tarihleri başlığı altında, senetteki belirtilen miktarın 19/03/2021 – 25/06/2021 tarihleri arasında olacak şekilde taksitler halinede ödeneceği kararlaştırıldığını, anılan husus da açıkça göstermektedir ki, taraflar arasındaki protokol karşı tarafın iddiasının aksine tamamıyla ödeme planı mahiyetindeki bir belgeden ibaret olduğunu, davacı tarafın kendi beyanıyla da kabul ettiği üzere; taraflar arasında ödeme planı yapılmasına rağmen ve borcu kabul etmelerine rağmen takibe itiraz ederek, icra takip işlemlerini durdurduklarını, borçlu olan davacılar kendi ikrarlarıyla da borcu kabul etmelerine rağmen takibe haksız olarak itiraz ettiklerini ve ödeme protokolüne uymadıkları takdirde kendilerine karşı takibe devam etmemizi engellemek istediklerini, ayrıca davacı vekili her ne kadar takibe itirazın yasal bir hak olduğunu iddia etmiş olsa da kabul ettikleri bir borca itiraz ederek, kendilerine yönelecek her türlü icrai işlemi engelleme maksadıyla bunu yaptıklarını da kabul ettiklerini, taraflar arasındaki 18.03.2021 düzenleme ve 19.03.2021 vade tarihli 176.300 TL bedelli bono senedi mücerret borç kaydı içermekte olup, düzenlenen 18.03.2021 tarihli protokol tamamıyla senetteki toplam bedelin nasıl ve ne şekilde ödeneceğine ilişkin bir ödeme planı mahiyetinde olduğunu, davacı borçlularca da kendi beyanlarıyla sabit olduğu üzere taahhüt edilen ödeme planına uyulmadığı gibi takibe de itiraz edildiğini, işbu kapsamda taraflar arasındaki protokole nazaran ödeme tarihleri aksatılmış ve protokole uyulmadığını, davacı tarafa neden takibe itiraz edildiği, neyi amaçladığı şifahen sorulduğunda; “ben bu borcu kabul ediyorum ancak bu borcu ödemeyeceğim, gidin dava açın, zaten konkordato var gelip mallarımı da alamazsınız” diyerek hem dava dışı diğer şirketin muvazaalı konkordatosundan faydalanmak suretiyle, hemde itiraz edilen takibin durdurulmuş olmasınından dolayı kabul etmiş oldukları borcu, ödememeye başladıklarını, anlaşılacağı üzere davacı borçlular her ne kadar takibe itiraz bir yasal hak olsa da kötü niyetli olarak takibe itiraz ederek takibi durduklarını, davacı taraf dilekçesinde 14/04/2021 tarihindeki hacizde taraflarına ilk icra dosyası ile ikinci icra dosyası arasında 33.000 TL fark bulunduğundan bahisle yeni bir senet istendiğini, senet verilmediği takdirde fiili haciz ile kaldırma yapılacağını iddia ettiklerini, bu husus tamamen gerçek dışı olduğu gibi hukuki değildir. Karşı tarafın iddiasının aksine; 14.04.2021 tarihli haciz sırasında; ” senet verilmezse malları kaldırırız ” şeklinde tarafımızca hiçbir beyan, telkin ve söylemde bulunulması mümkün olmadığını, zira, böyle bir beyanda bulunulması halinde karşı tarafın talebiyle işbu hususun haciz tutanağına kolaylıkla geçirilebileceği açık olduğunu, ayrıca zaten müvekkilin yasal hakkı olan fiili haciz için anılan yönde bir yaptırım tehdidinde de bulunmasına gerek bulunmadığını, istenildiği takdirde alacağımıza dayanarak zaten fiili haciz ve muhafaza işlemleri yapılabileceklerini, tüm bu sebeplerle; karşı tarafın bu yöndeki beyanı mesnetsiz ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi tamamıyla kötü niyetli olup, borçluların davasının reddi gerektiğini, zira bu hususların haciz zaptına geçmemesi gibi bir ihtimal olmadığını, iddia edilen hususlar yaşanmadığı gibi kabul etmemekle birlikte bu husus yaşanmış olsaydı zaten icra memurunca haciz zaptına işleneceği tartışmasız olduğunu, davacı vekilinin bu iddialarının yegane amacı işbu davayı başka bir yöne saptırarak gerçekten uzaklaşmak ve alacaklı müvekkilin alacağını tahsilini güç hale getirerek müvekkili yıldırmaya çalışmaktan başka bir amaç taşımadığını, borçlunun kabul ettiği bir borca itiraz etmesinin başka bir amacı olmadığını, protokolden de görüleceği üzere; protokol taraflarca sözleşme serbestisi kapsamında imzalandığını, davacı vekili senedin haciz tehdidi altında alındığını iddia ettiklerini, bu iddia hukuki olmadığı gibi mesnetsiz olduğunu, zira taraflar sözleşme serbestisi kapsamında bu borç miktarında zaten anlaştıklarını, karşı tarafın iddia ettiği gibi hile, hata gibi bir durum olmadığı tartışmasız olduğunu, davacı vekili işbu davayı ikame ederek kayıt ve şartsız borç ikrarı içeren senedin iptalini istemiş ve bu senede dayanak takibin de iptalini istediklerini, ancak yukarıda açıklanan sebepler ve ekte sunmuş olduğumuz protokolden de anlaşılacağı üzere senet herhangi bir kayıt ve şarta bağlanmadığı gibi, tarafların kendi iradeleriyle alındığı da ortada olduğunu, bu sebeple davacı vekilinin bu iddiası sadece soyut söylemlerden ibaret olduğunu, ayrıca dava değeri ve somut durum gereği davacının senetle ispat zorunluluğu bulunduğunu, HMK 200. Maddesi “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.” denildiğini, bundan dolayı davacıların bu hususta soyut iddialar dışında yazılı belge sunamadığı göz önünde bulundurulduğunda davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2019/2397 sayılı icra takip dosyası, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/211 Değişik iş sayılı ihtiyati haciz kararı, 18/03/2021 tarihli protokol ve senet sureti, ödeme dekontları, Orhangazi İcra Müdürlüğü 2021/573 esas sayılı icra takip dosyası, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, İİK 72. Maddesine göre menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Mahkememiz yargılaması sırasında dosya hesap uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında davacı tarafından icra takibine yapmış olduğu ödemeler ve protokolde dikkate alınarak dava tarihi itibariyle Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2021/3357 esas sayılı dosyasında borçlu olup olmadığı hususlarında rapor tanzimi talep edilmiştir.
Bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 01/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Taraflar arasında yapılan protokol gereğince düzenlenen dava konusu 176.300,00 TL bedelli bono, Bursa 9.İcra Dairesinin 2021/2397 Esas sayılı dosyası kapsamındaki tüm alacak için ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile Bursa 9.İcra Dairesinin 2021/3357 Esas sayılı dosyasına konu edilmiş olduğu, taraflar arasında imzalanan protokol kapsamında verilen mehil uyarınca davacı borçlunun uyup uymadığı, vadelerde gecikme ya da ödememe durumunun alacaklıya bonoyu tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takibe koyma hakkı verip vermediği, davalı alacaklının bonoyu icra takibine koymada protokol hükümlerine uygun davranıp davranmadığı ve bononun haciz baskısı altında alınıp alınmadığını takdir ve değerlendirme yetkisi Sayın Mahkemeye ait olduğu, protokol kapsamında davacı borçlu tarafından toplam 52.700,00 TL ödeme dikkate alındığında Bursa 9.İcra Dairesinin 2021/3357 Esas sayılı icra takip tarihi olan 13.04.2021 tarihi itibari ile bono sebebi ile davacı borçlunun toplam 125.021,35 TL borcunun bulunduğu, Bursa 9.İcra Dairesinin 2021/3357 Esas sayılı icra takibi ile dava tarihi olan 16.04.2021 tarih itibari ile davacı alacaklının 145.875,33 TL alacağının bulunduğu mütalaa edilmiştir.
Taraf vekillerinin rapora karşı itirazları kapsamında dosya önceki bilirkişiye tevdi edilerek, dava konusu Bursa 9.İcra Dairesinin 2021/3357 Esas sayılı dosyasının icra takip tarihi itibariyle asıl alacak, işlemiş faiz, ihtiyati haciz, vekalet ücreti ve masrafı ayrı ayrı belirtir dava tarihi itibariyle asıl alacak işlemiş faiz, ihtiyati haciz, vekalet ücreti ve masrafı ayrı ayrı belirtir protokol hükümleri ve ödemeleri değerlendirilerek ek rapor tanzimi talep edilmiştir.
Bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 13/04/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle: Taraflar arasında imzalanan protokol kapsamında verilen mehil uyarınca davacı borçlunun uyup uymadığı, vadelerde gecikme ya da ödememe durumunun alacaklıya bonoyu tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takibe koyma hakkı verip vermediği, davalı alacaklının bonoyu icra takibine koymada protokol hükümlerine uygun davranıp davranmadığı ve bononun haciz baskısı altında alınıp alınmadığını takdir ve değerlendirme yetkisi Sayın Mahkemeye ait olduğu, Protokol kapsamında davacı borçlu tarafından toplam 52.700,00 TL ödeme dikkate alındığında (A Seçeneği) Protokol tarihi olan 18.03.2021 tarihinde alacaklının talep edebileceği alacak miktarı ve (B Seçeneği) Ödeme vadesi dikkate alınarak alacak miktarı dikkate alınarak yapılan hesaplama kapsamında; (A Seçeneği) uyarınca Bursa 9.İcra Dairesinin 2021/3357 Esas sayılı icra takip tarihi olan 13.04.2021 tarihi itibari ile davacı borçlunun toplam 137.011,68 TL borcunun bulunduğu, dava tarihi olan 16.04.2021 tarihi itibari ile 145.231,61 TL borcunun bulunduğu, (B Seçeneği) uyarınca Bursa 9.İcra Dairesinin 2021/3357 Esas sayılı icra takip tarihi olan 13.04.2021 tarihi itibari ile davacı borçlunun toplam 148.860,39 TL borcunun bulunduğu, dava tarihi olan 16.04.2021 tarihi itibari ile 158.479,80 TL borcunun bulunduğu mütalaa edilmiştir.
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden somut olayda; davalı tarafından Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2021/2397 esas sayılı icra takip dosyasında başlatılan faturaya dayalı ilamsız takip dosyasında alınan ihtiyati haciz kararı üzerine 18/03/2018 tarihli haciz sırasında davacı tarafın 18.03.2021 düzenleme ve 19.03.2021 vade tarihli 176.300 TL bedelli bononun ve protokolün düzenlendiğini, düzenlenen bu bononun haciz tehdidi altında düzenlendiği ileri sürülerek bonoya dayalı Bursa 9. İcra müdürlüğü 2021/3357 esas sayılı icra takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitinin talep edidiği, davalı ise düzenlenen protokol ile alacağın ikrar edildiği, bononun cebri icra tehdidi altında düzenlenmediğini savunmakla uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen protokol ve bononun haciz tehdidi altında düzenlenip düzenlenmediği, geçerli, bağlayıcı olup olmadığı soncunu göre davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2021/2397 esas sayılı icra takip dosyasında faturaya dayalı başlatılan ilamsız takip ve alınan ihtiyati haciz kararı üzerine 18/03/2021 tarihinde haciz tutanağının düzenlendiği, düzenlenen tutanakta davalı tarafın açıkça borca itirazının olmadığını, alacaklı ile mutabakat yaptığını ikrar ettiği ve haciz tutanağı dışında ayrıca belge ve protokol başlıklı borcun kabul edildiği belgenin düzenlendiği ve yine icra takibine konu bononun düzenlendiği anlaşılmakla bononun haciz tehdidi altında düzenlendiğinin ancak yazılı delilli ispat edilmesi gerektiği ( Yargıtay 13. Hukuk 2017/3639 Esas ve 2020/4713 Karar sayılı Kararda vurgulandığı üzere) davacı tarafın yazılı ve kesin delillerle bononun haciz tehdidi altında düzenlendiğinin ispat edilemediğinden davacının bu iddiasına itibar edilmeyerek, bononun geçerli ve tarafları bağlayacağı olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu durumda davalı alacaklı tarafından bonoya dayalı başlatılan Bursa 9.İcra Dairesinin 2021/3357 Esas sayılı 13/04/2021 tarihli takipte 147.300 TL asıl alacak, 1713,39 TL işlemiş faiz , ihtiyati haciz vekalet ücreti ve ihtiyati haciz masrafı talep edilmekle, bilirkişi heyeti tarafından yapılan hesaplamalar ile 13/04/2022 tarihli rapor içeriğinde vurgulanan davalının icra takip tarihi olan 13/04/2021 tarihi itibariyle asıl alacağın 146.108,64 TL, işlemiş faizin 1.676,25 TL, ihtiyati haciz vekalet ücreti ve ihtiyati haciz masrafı olduğu hesaplamanın gerekçeli denetime açık olduğundan bu hesaplamaya itibar edilerek davalının icra takip tarihi itibariyle fazla talepte bulunduğu 1191,36 TL asıl alacak 37,14 TL işlemiş faiz olmak üzere 1.228,5 TL kısım yönünden davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine dair aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabuluna karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu alacak yönünden davalının takipte kötü niyetli olduğunun sabit olmadığından davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine, davacının ihtiyati tedbir uygulanarak davalının alacağına kavuşmasının engellenmediğinden davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Bursa 9. İcra müdürlüğü 2021/3357 esas sayılı icra takip dosyasında davacıların davalıya 13/04/2021 tarihli icra takibindeki alacak ile ilgili olarak 1191,36 tl asıl alacak 37,14 TL işlemiş faiz olmak üzere 1228,5 TL kısmı yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-İİK 72 maddesi uyarınca davacılar ve davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından ayrı ayrı reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 83,92 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL ve tamamlama harcı 447,61 TL olmak üzere toplam 506,91 TL’nin mahsubu ile bakiye fazla 422,99 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan; posta, talimat ve tebligat gideri 85,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 0,70 TL yargılama gideri ve peşin alınan 59,30 TL ve tamamlama harcı 447,61 TL olmak üzere toplam 506,91 TL harç olmak üzere toplam 507,61 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacılar vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 1.228,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 18.091,74 TL vekalet ücretinin davacılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.05/07/2022

Katip 146195
¸e-imzalıdır.

Hakim 125958
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip 146195
¸E-imzalıdır.