Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/313 E. 2021/299 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/313 Esas
KARAR NO : 2021/299

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16728-27087-14571] UETS
DAVALI : … – …

DAVA : Alacak (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2021
KARAR TARİHİ : 09/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; 01.04.2004 tarihinde yapılan sözleşme ile …, … adına … tarafından ödenen bedel ile Beyler Kebap İşletmesine ortak edildiğini, Bahse konu hususi iş ortaklığı sözleşmesinin birinci maddesinde belirttiği üzere gizli ortak konumunda olan … iştirak bedelinin %50 tutarındaki bedel olan 100.000,000.000.TL(Yeni bedelle 100.000.TL.)nı karşıladığını, bahse konu sözleşmenin ikinci maddesinde ortak olarak faaliyet göstermekte olan … işletmeden 2004 itibari ile anlaşma gereği 1.000,000,000.TL(Yeni bedelle 1.000.TL.) işletmecilik ücreti alacak ve yarısı olan 500,000.000.TL(Yeni bedelle 500.TL.) yi …’a ödeyeceğini, hususi iş ortaklığı sözleşmesiyle ortak olunan işletmeden elde edilecek kar ve zarar, … ve … arasında %25, %25 olarak taksim edileceğini, taraflar arasında yapılan anlaşma belirtilen maddelerle sabit olduğunu, ancak …’ın bahse konu sözleşmeye riayet etmemesi sonucunda müvekkili …’a, Bursa 13. İcra Dairesi’nin 2008/2537 E. Sayılı dosyası ile takip başlattığını, müvekkili tarafından başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ve müvekkili tarafından Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/262 E. 2011/29 K. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını ve müvekkil lehine karar verildiğini, verilen mahkeme kararından sonra taraflar aralarında anlaşarak 11.03.2013 tarihinde bu dosyalara ilişkin olarak ibraname ve feragatname imzaladığını, 11.03.2013 tarihinde bahse konu ortaklık sonlandırılmamış ve bugün de halen ortaklık devam ettiğini, davalının 11.03.2013 tarihinden bu yana imzalanan hususi iş ortaklığı sözleşmesine riayet etmediğini, davalının sözleşme gereklerini yerine getirmemekte ve müvekkiline sözleşme maddelerinde belirtilen ödemeleri yapmadığını, taraflar açısından çekilmez hale gelen ortaklığın sonlandırılması için davalı tarafından, müvekkilinin ticari işletmeye ortak olunmak için ödenen bedelin iadesini talep etme zorunluluğu doğduğunu, müvekkilinin ticari işletmeye ortak olunmak için ödenen 100.000,00.TL’nin hususi iş ortaklığı sözlemesinin imzalandığı 01.01.2004 tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödenmesini, imzalanan sözleşme gereğini yerine getirmeyen davalının 11.03.2013 tarihinden bu yana işletmecilik ücretinin %50 oranında olan 500,00-TL’yi, yıl sonunda doğan %25 oranında hak kazandığı kar ve zarar gelirini, 11.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte müvekkiline ödenmesini, taraflar arasında çıkan uyuşmazlık sebebiyle dava şartı olan arabuluculuk kurumuna başvurulmuş ancak taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, müvekkilimizin yaşadığı maddi kaybın giderilmesi ve davalının sözleşmede yer alan bedelleri faizi ile birlikte müvekkiline ödemesini talep ve dava etmiştir.
KANITLAR:
İcra dosyası, fatura, muhasebe kayıtları, sigorta kayıtları, vs.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava, eser sözleşmesine dayalı alacak talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanun’larda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia, fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalar ile, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Türk Borçlar Kanununun 620. maddesinde “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” hükmüne yer verilmiştir. Adi ortaklık TBK’nın 620 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir. Somut olayda taraflar tacir olmadığından, adi ortaklık da TTK’da düzenlenmediğinden, malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/1409 E-2020/1604 K.) Bu nedenle eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir. Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu vicdani kanaatine varılmakla davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı gerekçeye göre;
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Bursa Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna,
2-HMKnun 20. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın BURSA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/04/2021

Katip …
¸E-imzalıdır.

Hakim …
¸E-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.