Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/288 E. 2021/820 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/288 Esas – 2021/820
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/288
KARAR NO : 2021/820

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/04/2021
KARAR TARİHİ : 11/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. sayılı dosyası ile Belediye ve … aleyhine, konusu “18/06/2020 tarihinde şiddetli yağış sonrası rögar kapaklarının patlaması sonrası, yağmur sularının ve alt yapıdan kaynaklı taşan suların 16 … 75 plakalı araca zarar vermesi sonucu sigortalıya ödenen tazminatın rücusu” istemiyle 18.825,00 TL bedelli ilamsız icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibe karşı Belediye tarafından itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğini, … Genel Müdürlüğü yasal süre içerisinde itiraz ettiğinden takip … yönünden durduğunu, kesinleşen takibe istinaden Belediyemize bakiye borç muhtırası gönderildiğini, haciz tehdidi altında kalan müvekkil Belediye, icra dosyasına 22/01/2021 tarihinde 18.825,00 TL’yi ödemek zorunda kaldığını, fakat ödenen bedel haksız olduğundan borcu olmadığının tespiti ve ödenen paranın iadesi istemiyle öncelikle zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamadıklarını, icra takibinde ve arabuluculuk başvurusunda … A.Ş. taraf ise de 03/09/2020 tarihli Ticaret Sicil kaydından görüleceği üzere … A.Ş., … A.Ş. ile birleşmiş ve ünvanı değiştiğini, birleşmeye ilişkin evraklar davalı sigorta vekili tarafından arabuluculuk görüşmelerinde dosyaya sunulmuş ve bu hususun arabuluculuk tutanağına da geçirildiğini, bundan dolayı dava … A.Ş.’ye karşı davanın açıldığını, takibe dayanak ödeme emri incelendiğinde hasarın nerede olduğu belirtilmediğini, iddia edilen zararla ilgili Belediyemizde de hiçbir kayıt bulunmadığını, bundan dolayı borçlu olup olunmadığına ilişkin belge sunulması hali hazırda mümkün olmadığını, ayrıca ilamsız takiplere ilişkin açılan menfi tespit-istirdat davalarında alacak konusu belgeye dayanmıyorsa ispat yükü genel kuralın aksine davalı-alacaklı tarafta olduğunu, bu nedenlerle Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. sayılı dosyasına borçlu olunmadığının tespiti ve icra tehdidi altında ödenen 18.825,00 TL’nin ödeme tarihi olan 22/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini, haksız ve kötüniyetli takip başlatan davalı aleyhine alacağın 20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkil … (Eski adıyla …) sigortalısı …’ye ait 16 JIB 75 plakalı otomobilinde hasar meydana geldiğini, hasarın sigorta poliçesi kapsamında değerlendirilmiş ve akabinde hasara ilişkin bir ekspertiz incelemesi yaptırıldığını, ekspertiz raporunda hasarın, aracın içine, ani ve şiddetli yağış sonucu lastiklerin seviyesine kadar suyun içinde kalması sonucu yağmur suyu girdiği ve bu sebeple araç içi koltukların, taban halısının ve bagaj döşemelerinin tamamen ıslandığı tespit edildiğini, eksperin olumlu kanaati ve Müvekkil sigortalısının beyanları doğrultusunda Sigortalıya 18.825,00 TL ödeme yapıldığını, hasara konu olay değerlendirildiğinde Bursa Büyükşehir Belediyesi ve dava dışı …’nin hasarın meydana gelmesinde kusurlu olduğu tespit edildiğinden aleyhlerine Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibi, davacının sorumluluğunda bulunan su altyapı hizmetlerinin gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklı olarak meydana gelen yağış neticesinde sigortalıya kaskosu neticesinde ödenmiş olan bedelin rücuen tazminine ilişkin olduğunu, icra takibine … tarafından süresi içerisinde itiraz edilmişse de Davacı Bursa Büyükşehir Belediyesi yönünden takip kesinleştiğini, sürecin Davacı kurum içerisinde gerektiği gibi takip edilmediği vekil olarak icra dosyasının tahsiline yönelik görüşme ve yazışmalardan da anlaşıldığını, 18.825,00 TL icra dosyasına ödeme yapıldığını, icra dosyasından tespit edileceği şekilde gerekli cezaevi ve tahsil harcı kesintileri yapıldıktan sonra reddiyatının yapıldığını, davacı dava dilekçesinde, borcu bulunmadığı hâlde 18.825,00-TL Belediye tarafından itiraz edilmediğinden ve icra baskısı altında ödeme yapıldığını belirttiğini ancak söz konusu icra dosyası hâlen daha kapatılmadığını, kendilerince yalnızca anapara miktarı tutarınca ödeme yapılmış olup, geri kalan kısım için icra devam ettiğini, mail yazışmaları ile de görüleceği üzere, davacı taraf dosya ile ilgili bilgilendirildiğini, ayrıca belirtildiği şekilde yoğun bir haciz ve icra tehdidi yöneltilmediğini, süreç uzlaşma ve barışçıl bir anlayışla yürütülmeye çalışılmış ve gerekli açıklamalar ve konu ile ilgili tüm detaylar aktarıldıktan sonra davacı tarafından ödeme yapıldığını, bu nedenle takibin dayanağının ne olduğunu bilmedikleri ve ödemeyi bir icra tehdidi altında yaptıkları ile ilgili iddiaları yersiz olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı icra takip dosyası, arabuluculuk tutanağı, hasar dosyası, ekspertiz raporu, ödeme dekontu, mail görüntüleri, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından 23/09/2020 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur.
Davacının alacağın kaynağı, haksız fiil ve kusur sorumluluğu olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 49 ve devamı maddelerine dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 06/11/2020 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde açılan dava davacı tarafça, ilgili icra dosyasına icra tehdidi altında ödenilen tazminatın istirdatına karar verilmesine ilişkindir.Her ne kadar davacı belediye tarafından Asliye Ticaret Mahkemesi’nde istirdat davası açılmış ise de TTK’nın 16. Maddesinin 2. Fıkrası dikkate alınarak ” Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar. ” belediyelerin tacir sayılamayacaklarının belirtildiği, davanın mutlak bir ticari dava olmadığı, davacının tacir olmaması nedeniyle de davanın nispi bir ticari dava olmadığı dikkate alınarak davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Bursa Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.(Emsal mahiyette Ankara BAM 24. HD’nin 2017/912 Esas sayılı 2017/1313 Karar sayılı ilamına konu ilk derece mahkemesine ait kararda Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı hususu dikkate alınarak)
H Ü K Ü M.: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Bursa Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğuna,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince takdirine, yargılamanın görevli mahkemede devam etmediği takdirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.. 11/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.