Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/234 E. 2021/347 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/234
KARAR NO : 2021/347
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI :
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … –
: 2- … – … …
3- … – …
DAVA : Tazminat (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/10/2011
KARAR TARİHİ : 18/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili davacı şirketin çok uzun yıllardan bu yana marka patent danışmalığı hizmetleri alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin TPE nezdinde yapılan işlemlerde ve tescil başvurularında Türkiye 1.’si ve Dünya 2.’si olduğunu, yine müvekkilinin 1983 yılından 2003 yılana kadar Bursa ve çevre illerde ve yurt dışı işlemlerinde Bursa Patent Markası ile faaliyet alanına yönelik hizmetler sürdürdüğünü, 2003 yılı başında ise Bursa Patent Bürosu LTD. ŞTİ. ile Destek Patent AŞ.’nin aktif ticari faaliyetlerini birleştirdiğini ve Bursa Patent Bürosu LTD. ŞTİ.’nin halen Bursa Ticaret Sicilinde kayıtlı olduğunu belirterek davalı şirket kurucusu …’nın Destek Patent AŞ.’nin Bursa şubesinde 2006-2009 yılları arasında marka ve patent danışmanı olarak çalıştığını, daha sonra kendi rızası ile görevinden istifa ederek diğer ortakları ile birlikte … Patent Danışmanlık Tic. Ltd. Şti.’ni kurduğunu, daha sonra bu şirkete, yine müvekkili şirkette çalışmakta iken istifa eden … isimli şirket çalışanını da almak sureti ile müvekkili şirketin müşteri bilgilerini ve potansiyelini kullanarak haksız rekabet sureti ile kendilerine yeni iş imkanı sağladıklarını oysa davalıların müvekkili şirket ile imzalamış oldukları iş sözleşmesinin 2. sayfasının IX. Kısmında personelin sadakat borcu ve rekabet yasağının düzenlendiğini belirterek davalıların bu yasağa aykırı davranışlarının haksız rekabet olduğunun tespiti ile önlenmesi ve durdurulmasına, haksız rekabetten kaynaklanan maddi zararın telafisi için 1.000,00.-TL ve manevi zararın telafisi için her bir davalıdan ayrı ayrı 10.000,00.-TL olmak üzere toplam 30.000,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere davalı … …’nun rekabet etmeme hükmüne aykırı davrandığı için 12 aylık ücreti tutarında cezai şart olan 18.422,76.-TL ‘nin şimdilik 5.000,00.-TL ‘lik kısmının ve iş sözleşmesi ile sulh ve ibraz sözleşmesinin 5/1-B maddesinde yer alan müşteri portföyünün çalınması sebebi ile 12 aylık ücret tutarında cezai şart olan 18.422,76.-TL’nin şimdilik 500,00.-TL ‘lik kısmının olmak üzere 5.500,00.-TL ‘nin dava tarihinden itibaren, diğer davalı … ‘ın rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davrandığı için 12 aylık ücreti tutarında cezai şart olan 18.422,76.-TL ‘nin şimdilik 5.000,00.-TL lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle : 6100 sayılı HMK ‘ya göre kısmi dava açılamayacağından dava dilekçesinin kanunda yazılı unsurları ihtiva etmediği ve delillerinin ibraz edilmediğini, dava dilekçesinde harca esas değerin eksik hesaplandığını belirtmiş ayrıca davanın konusunun iş ilişkisi sona erdikten sonra hizmet akdinden kaynaklanan cezai şart olması nedeni ile görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu belirterek görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların beyanı, tanık beyanları, talimat bilirkişi raporu, bilirkişi raporu, bilirkişi ek raporu. Türk Patent Enstitüsü Kayıtları, yazılan müzekkere cevapları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ile rekabet yasağının ihlalinden kaynaklandığı ileri sürülen maddi ve manevi tazminat ile cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup, davacı ile davalı … ve İlkay arasında rekabet yasağı sözleşmesinin bulunduğu, davalıların iş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağını ihlal ettikleri iddiasıyla bu dava açılmıştır.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Mahkememizce 27/02/2012 tarihli 2011/625 Esas ve 2012/81 Karar sayılı Karar ile mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş ve davacı vekili tarafından karar temyiz edilmiş ve dosya Yargıtay’a gönderilmiştir.
Yargıtay11. Hukuk Dairesinin 2012/5960 Esas ve 2012/9874 Karar sayılı Kararda “BK’nun 348.maddesi “iş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerin esrarına nüfus etmek hususunda işçiyle müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapmamasına ve rakip bir müessesede çalışmamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olmamasını şart edebilirler. Rekabet memmuniyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfusundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar hükmüne sebebiyet verebilecek ise caizdir. İşçi akdin yapıldığı zamanda reşit değilse rekabet memuniyetine dair olan şart batıldır” hükmünü haiz olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere bu madde sözü edilen sırlara vakıf işçinin mukavele yapmak şartıyla işten ayrılması halinde aynı işi kendi adına yapmamasını, rakip bir müessesede çalışmamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olmamasını düzenlemektedir. Düzenleme hizmet sözleşmesi içinde yer almakla birlikte hizmet akdi süresince yapılmaması gereken bir hususu değil, hizmet akdinin sona ermesinden sonra yapılmaması gereken bir hususta düzenleme getirmektedir. Hizmet akdinin devamı sırasında yapılan bir sadakatsizlik bu ister sözleşme ile düzenlensin ister kanunla düzenlensin elbette ki iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturacaktır. Oysa davada davacı taraf davalının akdin sona ermesinden sonra gerçekleşen eylemi nedeniyle cezai şart istemekte ve bu eylemin durdurulmasını talep etmektedir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibarıyla davanın iş mahkemesinde görülmesini gerektirir bir durum mevcut değildir. Ayrıca ticari sırrın ne olduğunun değerlendirilmesinin uzman mahkemelerce yapılması gerektiği de yadsınamaz bir gerçeklik olduğu gibi, “Rekabet Yasağı” kavramı da piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Kaldı ki, TTK’nun 4 ncü maddesiyle yasa koyucu çok açık bir şekilde BK’nun 348 nci maddesinden kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğunu öngörmüştür. Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalar olup somut olayda olduğu gibi düzenlenen bir hizmet sözleşmesi içinde yer alması davanın mutlak ticari dava olduğu niteliğini değiştirmez. Nitekim Dairemizin yerleşmiş içtihatları da bu yoldadır (2008/7321 E- 2008/9007 K, 2000/8808 E – 2000/10150 K, 2006/9411 E – 2007/12223 K, 2007/4507 E – 2008/6825 K, 2005/6508 E- 2006/9306 K). Ayrıca doktrinde de (Bkz.Prof.Dr. Polat Soyer, Rekabet Yasağı Sözleşmesi, Ankara 1994 s. 14) davanın mutlak ticari dava olduğu kabul edilmektedir. Nitekim bir kısım yazarlar (Bkz. Prof. Dr. S. Arkan, Ticari İşletme Hukuku, Onuncu Bası, s. 96) davanın mutlak ticari dava olduğunu, ancak böyle sayılmanın anlamsız olduğunu kabul etmektedir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle mahkemece mutlak bir ticari dava olan davaya bakılmak gerekirken, anılan hususlar nazara alınmadan dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
İstanbul 8. ATM’nce mali müşavir Kutlay Kaçan ile İşletme Hukuku uzmanı yard. Doç. Dr. Seniha Dal tarafından sunulan 06.08.2013 tarihli talimat bilirkişi raporunda, ” 1) Davacı şirketin 2010, 2011 ve 2012 yılları yasal defterlerinde TTK gereğince zorunlu yapılması gereken açılış tasdikleri ve kapanış tasdiklerinin mevcut olduğu, 2.) Davalı şirketin 2010, 2011 ve 2012 yılları yasal defterlerinde TTK gereğince zorunlu yapılması gereken açılış tasdikleri mevcut olup, kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, bu durum da davalının yasal defterlerinin durumu mahkememizin takdirinde olduğu, 3) Davacı şirket ile davalı şirketin 2010, 2011 ve 2012 yıllarına ait Yevmiye Defteri ve Defteri kebir kayıtlarının kendi içerisinde birbirlerini doğruladığı, 4) Davalılardan … ile …’ın davacı şirkette bir süre marka ve patent danışmanı olarak çalıştıktan sonra, her iki davalının da işten istifa ederek ayrıldıkları, 4857 Sayılı İş Kanunu çerçevesinde düzenlenen iş sözleşmelerinin IX/2. Bölümünde yer alan ” Rekabet Yasağı” başlıklı bölümünde bahsedilen iki yıllık süreye riayet etmedikleri, …’nın davalı … Patent Ltd. Şti.’ni kurduğu ve …’ın da davalı şirkette çalıştığı, 5) Tarafların 2010, 2011 ve 2012 yıllarına ait yasal defterlerinin incelenmesi sonucunda, davacı şirket ile 2010, 2011 ve 2012 yıllarında ticari ilişkisi bulunan ve raporlarının ( 6.2.) bölümünde listesini sıraladıkları firmaların davalı şahısların işten ayrılmalarına müteakip davalı şirket ile ticari ilişkilerinin başladığı, 6) Davalıların davacı şirkette çalışmış olduğu tarihlerde sorumlu oldukları müşteri portföyündeki firmalardan 2010, 2011 ve 2012 yıllarında sadece birkaç firma ile davalı şirketin ticari ilişkisinin gerçekleşmiş olduğu, ayrıca bazı müşterilerin 2010, 2011 ve 2012 yıllarında hem davacı şirket ile hem de davalı şirketle ticari ilişkilerinin olduğu, 7)Davacı tarafın yasal tabloları ile mali tablolarının ve davalı tarafın yasal defterlerinin incelenmesinde dava konusunu oluşturabilecek bir zararın tespit edilmesinin mümkün olmadığı, fiili zarar ve yoksun kalınan kazancın davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği, 8) Davalıların daha önce çalıştıkları davacı şirketteki görevleri gereği müşteri portföyünü biliyor olmaları ve işyerinden ayrıldıktan sonra davacının müşteri portföyü ile çalışıyor olmalarının haksız rekabet oluşturduğu, 9) Davacının bünyesinde faaliyetlerini sürdüren ” Bursa Patent Bürosu Ltd. Şti.”nin bu ticaret unvanı üzerinde tekel hakkına sahip olduğu, 10) Somut olayda “bursapatent.com” alan adının kim tarafından ve nasıl kullanıldığı, yani haklı mı haksız mı kullanıldığına ilişkin tespitin yapılması gerektiği, bu alan adının haksız kullanıldığının tespiti halinde yapılan eylemlerin davacının ticaret unvanına ve tescilli markasına tecavüz oluşturduğu ” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Taraf defterleri üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporuna kaşı itirazları değerlendirir rapor almak amacıyla İstanbul Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış ve SMMM bilirkişi , Ticaret Hukuku Öğretim Görevlisi, Borçlar Hukuku Öğretim Görevlisi bilirkişilerin düzenlediği 12/06/2014 havale tarihli raporda özetle: Davacı şirketin davalı …’ i marka ve patent danışmanı olarak 11/11/2006 tarihinde işe aldığı ve davalının 03/03/2009 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı ve yine davalı …’ı da marka ve patent danışmanı olarak 11/11/2006 tarihinde işe aldığı ve davalının 31/07/2011 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı ve davalı …’ in iş sözleşmesinde rekabet yasağı sınırlamasına aykırı olarak davacı ile aynı iştigal konusunu sahip davalı şirketi kurduğu ve davalı …’ ında bu şirkette çalıştığı, davacı şirket ile davalı şirketin 2010,2011,2012 yıllarına ait gelir hesapları incelendiğinde, davacı şirket ile faaliyette bulunun firmaların davalıların işten ayrılmasından sonra davalı şirket ile ticari faaliyetlerine başladığının tespit edildiği, davalıların eylemlerinin rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiğini ve haksız rekabet oluşturduğunu, davacının davalılardan haksız rekabet sebebiyle 77879,76 TL talep edebileceği mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce 07/02/2017 tarihli celsede Taraf vekillerinin yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması taleplerinin kabulü ile tarafların iddialarının ve beyanlarının ayrıca daha önceki raporlara karşı itirazlarının da etraflı bir şekilde değerlendirilerek rapor tazminin istenmesine, üç kişilik bilirkişi heyetinini mahkememizce belirlenmesine karar verilmiş olmakla, bilirkişiler marka ve patent vekili …, SMMM … ile Ticaret Hukuku uzmanı Doç. Dr. …. …. tarafından mahkememize ibraz edilen 11/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda ” 1)Müşteki DESTEK PATENT A.Ş.’ne ait 2010/83491 nolu “BURSA PATENT ŞEKİL” markasın suça konu eylemlerin gerçekleştiği tarihte geçerli mülga 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile koruma altına alınmış olduğu, aynı şekilde yeni 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ilgili maddeleri uyanncada tescilli markaya sahip olmaları nedeniyle ilgili şikâyet ve dava açma haklarının bulunduğu, 2. Davacının bünyesinde faaliyetlerini sürdüren “BURSA PATENT BÜROSU LTD.ŞTİ” nin bu ticaret unvanı üzerinde tekel hakkına sahip olduğu, 3) Davalı … tarafından … alan adının kullanıldığına ilişkin kendi beyanı ve tarafımızca tespit edilen http://www.firmasec.com/firma/mmkmtb-…-patent/ linkindeki internet adresi iletişim bilgisinin ilgili alan adı olduğu tespitleri doğrultusunda davacı markasına yönelik marka hakkına tecavüzün meydana geldiği, 4) Taraflar arasında yapılan rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün geçersiz olduğu ve buna dayanılarak davacının davalılardan cezai şart talep edemeyeceği, a. Mahkemenin aksi görüşü benimsemesi halinde, ı) …’nın 12 aylık ücret toplamının 18.422,76 TL olduğu, ii)…’ın 12 aylık ücret toplamının 18.422,76 TL olduğu, 5) Davalılar, …’nın ve …’ın daha önce çalıştıkları Destek Patent A.Ş. Nin ticari sır niteliğinde müşteri listelerini kullandıklarının tespit edildiği ve bu nedenle davalının karlılık oranlarına göre elde ettiği menfaatin 2010 yılında 2.750,96 TL, 2011 yılında 14.288,53 TL ve 2012 yılında 3.591,08 TL olduğu, sonuç ve kanaatine varıldığı” belirtilmiştir.
Mahkememizce 10/10/2017 tarihli celsede Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı itirazlarını değerlendirir kanun yoluna elverişli gerekçeli ve denetime açık rapor düzenlenmesi için dosyanın önceki bilirkişilere tevdiine karar verilmiş olmakla bilirkişiler tarafından mahkememize ibraz edilen 26.03.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda ” kök raporda belirtilen ve tespit edilen davacı markasının kullanımı hususundaki tespit ve değerlendirmelerinde bir değişiklik olmadığı” belirtilmiştir.
Mahkememizce davanın kısmen kabul ve reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. HD’nin 05/11/2020 tarih ve 2019/1642 -2020/4806 E/K sayılı kararı ile; ” (1) Davacı, müvekkili ile davalı … arasında akdedilen iş sözleşmesinde rekabet yasağına ilişkin madde bulunduğunu, davalının işten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başlayarak bu hükmünü ihlal ettiğini iddia ederek, cezai şart talebinde bulunmuştur.Davalının iş akdinin sona erdiği ve yeni bir iş yerinde çalışmaya başladığı tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348. maddesinde İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir ış yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler. Rekabet memnuniyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir. İşçi, akdin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuniyetine dair olan şart batıldır.”, aynı Kanunun 349. maddesinde de “Rekabet memnuiyeti ancak işçinin iktisadi istikbalinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise muteberdir, hükmü düzenlenmiştir.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti başlığı altında düzenlenen 48. ve devamı maddelerinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu anayasal teminat altına alınmıştır. 818 sayılı BK’nın 19. maddesinde bir akdin mevzunun, kanunun gösterdiği sınır dairesinde serbestçe tayin olunabilir denilmekle birlikte 20. maddesinde ise akdin mevzunun gayrimümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) aykırı olması halinde o akdin batıl olacağı belirtilmiştir. Sözleşmenin tarafları, sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu belirlemede özgür iseler de bu özgürlüğün sınırsız ve sonsuz olduğu söylenemez. 818 sayılı BK’nın 19, 20, 349. maddelerinde bu özgürlüğün sınırları çizmiştir. Sözleşmede öngörülen rekabet yasağı; ancak işçinin iktisadi geleceğinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, yer ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise geçerlidir.Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “Rekabet Yasağı” başlıklı bolumu “…sona erdirilmesini takip eden 2 yıl süre içinde Destek Patent A.Ş. ileaynı iştigal konusuna haiz bir kuruluşun herhangi bir kademesinde ücretli veya ücretsiz olarak görev almamayı ve aynı işi kendi nam ve hesabına yapmamayı kabul ve taahhüt eder…aksi davranışı halinde işverenin uğrayacağı zararların karşılığı olarak 30 aylık brüt ücret tutarında cezai şart ödemeyi kabul eder” şeklindedir. Sözleşmede bir coğrafi alan sınırlaması bulunmaması işçinin iktisaden mahvına sebep olacak mahiyette olup, çalışma özgürlüğüne, akit serbestisine ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olan haksız rekabete ilişkin sözleşme hükmünün batıl sayılması gerekmektedir. Bu husus gözetildiğinde davacının cezai şart talebinin esasında taraflar arasında imzalanan hizmet aktinde yer alan rekabet yasağına ilişkin düzenlemenin batıl olduğundan bahisle reddi gerekeceğinden, davalı … yönünden cezai şart isteminin reddine ilişkin sonucu itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararının, HUMK 438/son madcesı uyarınca gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar vermek gerekmiştir. (2) Davacı, davalıların tamamı hakkında haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulması ile maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece kararın hüküm kısmında “Davanın kısmen kabulü ile davalı … Hamamcıoğullarının davacıya ait” … alan adının kullanması sebebiyle bu davalının davacının tescilli bursapatent markasına yönelik yapılan haksız rekabetin tespiti ile önlenmesine, davalı …, davalı … Patent Dan. Tic. Ltd. Şti. ve davalı …’tan 1.000 er TL maddi tazminatın ayrı ayrı olmak üzere 30.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davalı … ve davalı … Patent Dan. Tic. Ltd. Şti. nden 3.000 er TL manevi tazminatın ayrı ayrı olmak üzere 30.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davalı … yönünden 1.000 TL manevi tazminatın 30.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine,davacı vekilinin fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir. Yani mahkemece, davalılardan sadece …’nın haksız rekabetinin tespitine, karar verilmiş, diğer davalı … yönünden ise haksız rekabetin tespiti talebi fazlaya ilişkin taleplerin reddine denilmek sureti ile reddedilmiştir. Bu itibarla mahkemece, davalı …’ın hangi eyleminin haksız rekabet oluşturduğu incelenip değeıiendirilmeksizin anılan davalı hakkında tazminata hükmedilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı … yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.(3) Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin mahkeme kararının davalı … yönünden cezai şart talebinin reddine ilişkin temyiz itirazlarının reddi İle hükmün gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA” gerekçesiyle mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilerek, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacınının iş sözleşmesindeki cezai şart istemi yönünden dosya değerlendirildiğinde:
Bilindiği üzere BK’nun 348.maddesi “iş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerin esrarına nüfus etmek hususunda işçiyle müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapmamasına ve rakip bir müessesede çalışmamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olmamasını şart edebilirler. Rekabet memmuniyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfusundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar hükmüne sebebiyet verebilecek ise caizdir. İşçi akdin yapıldığı zamanda reşit değilse rekabet memuniyetine dair olan şart batıldır” hükmünü haiz olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere bu madde sözü edilen sırlara vakıf işçinin mukavele yapmak şartıyla işten ayrılması halinde aynı işi kendi adına yapmamasını, rakip bir müessesede çalışmamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olmamasını düzenlemektedir.
Davalı … ile davacı arasında düzenlenen iş sözleşmesinin IX/2 maddesindeki rekabet yasağı hükmüne ve sulh ve ibraname anlaşmasının 5. Maddesine aykırı olarak davalı … Hamamcıoğullarının aynı iştigal konusuna sahip davalı şirketi kurduğu ve sözleşmenin 2006 tarihinde düzenlendiğinden 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre geçerli olduğu ve gerekçeli denetime açık 11/07/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile taleple bağlı kalınarak 5000 TL cezai şart ve 500 TL müşteri listelerinin kullanılması sebebiyle davalı … Hamamcıoğullarından tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizin 2012/494 Esas, 2018/961 Karar sayılı kararının 1-E ve F bendinde davacının ceza-i şart talepleri yönünüden Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/1640-2020/4806 E/K sayılı kararı ile gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verildiğinden bu taleplerle ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda somut olayda, davacı şirketin davalı … Hamamcıoğullarının marka ve patent danışmanı olarak 11/11/2006 tarihinde işe aldığı ve davalının 03/03/2009 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı ve yine davalı …’ı da marka ve patent danışmanı olarak 11/11/2006 tarihinde işe aldığı ve davalının 31/07/2011 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı ve davalı … Hamamcıoğullarının iş davacı ile aynı iştigal konusunu sahip davalı şirketi kurduğu ve davalı …’ ında bu şirkette çalıştığı sabittir. Davacıya ait ” …” alan adının davalı … tarafından kullunıldığının davacı tarafından gönderilen Bakırköy 1. Noterliğinin 06/01/2011 tarihli ihtarnamesine verilen cevapta sabit olduğu ve bu alan adının davacıya ait 2010/83491 numara ile tescilli markasının aynı içeriğinin kullanıldığı anlaşılmakla markasına ve ticari unvanına tecavüz oluşturduğu ve iltibasa yol açması sebebiyle davalı … …. tarafından ” …” alan adının kullanılmasının haksız rekabet teşkil ettiğinden bu davalı yönünden haksız rekabetin tespiti ile önlenmesine talebinin kabulune, tarafların ticarı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, SMMM bilirkişi , Ticaret Hukuku Öğretim Görevlisi, Borçlar Hukuku Öğretim Görevlisi bilirkişilerin düzenlediği 12/06/2014 havale tarihli raporda açıklandığı üzere davacı şirket ile davalı şirketin 2010,2011,2012 yıllarına ait gelir hesapları incelendiğinde, davacı şirket ile faaliyette bulunun firmaların davalıların işten ayrılmasından sonra davalı şirket ile ticari faaliyetlerine başladığının tespit edildiği ve gerekçeli denetime açık 11/07/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile davalılar … ve davalı şirketin, ticari sır niteliğindeki davacıya ait müşteri listelerin kullanmaları sebebiyle eylemlerinin haksız fiil olup haksız rekabet nedeni sayıldığından davalı tarafından 2010,2011,2012 yılı elde edilen menfaat ve davacının kar kaybı yönünden taleple bağlı kalınarak 1000′ er TL maddi tazminata karar verilmiştir.
Davalı … ‘ın davacı şirkette marka ve patent danışmanı olarak 11/11/2006 tarihinde işe başladığı ve 31/07/2011 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı, davalı şirkette çalışmaya başladığı ancak davalı …’ ın ticari sır niteliğindeki davacıya ait müşteri bilgilerini kullandığı, eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin yapılan bilirkişi incelemesi ve dinlenen tanık beyanları ile davacı tarafından ispat edilemediğinden bu davalı yönünden maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının diğer davalılar yönünden manevi tazminat isteminin, davalıların davacı şirketin ticari sır niteliğindeki müşteri listelerin kullanmaları sebebiyle eylemlerinin hukuka aykırı olduğundan, davalı …, davalı şirketin kurucusu olduğu ve davalı şirket yönünden menfaat elde edildiği ve eylemin ağırlığı olayın özelliği dikkate alınarak davalı … ve davalı … Patent Dan. Tic. Ltd. Şti yönünden tadiren 3.000 er TL manevi tazminata hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
A-Davalı … …. davacıya ait ” …” alan adının kullanması sebebiyle bu davalının davacının tescilli bursapatent markasına yönelik yapılan haksız rekabetin tespiti ile önlenmesine,
B-Davalı …, davalı … Patent Dan. Tic. Ltd. Şti’den 1.000er TL maddi tazminatın ayrı ayrı olmak üzere 30.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
C-Davalı … ve davalı … Patent Dan. Tic. Ltd. Şti.’nden 3.000 er TL manevi tazminatın ayrı ayrı olmak üzere 30.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
D-Mahkememizin 2012/494 Esas, 2018/961 Karar sayılı kararının 1-E ve F bendinin Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/1640-2020/4806 E/K sayılı kararı ile gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verildiğinden bu talepler ile ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
E-6762 sayılı TTK’nun 61 (6102 sayılı TTK’nun 59 md.) uyarınca hükmün kesinleşmesinden itibaren masrafın davalıların ait olmak üzere tiraji yüksek Türkiye genelinde 1 gazetede hükmün bir defaya mahsus olmak üzere ilanına,
F-Davacı vekilinin fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 546,48 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 601,43 TL’den mahsubu ile bakiye fazla kalan 54,95 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan; bilirkişi gideri 4500TL, posta, talimat ve tebligat gideri 600,80 TL olmak üzere toplam 5100,80 TL yargılama gideri ile bozmadan sonra yapılan; posta ve tebligat gideri 49,00 TL olmak üzere toplam 5.149,80 TL yargılama giderinden 1.017,24 TL yargılama gideri ve 601,43 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.618,67 TL yargılama giderinin davalılar … ve davalı … Patent Dan. Tic. Ltd. Şti.’nden müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalılar tarafından yapılan posta, tebligat , talimat gideri 327,45 TL’ nin davanın kısmen kabul ve red oranına göre 262 TL’ nın davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yönünden; AAÜT 13/2. Maddesine göre belirlenen 4080 TL vekalet ücretinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı vekil ile temsil edildiğinden maddi tazminat yönünden; AAÜT 13/2. Maddesine göre belirlenen 4080TL vekalet ücretinin davalı … Patent Dan. Tic. Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden manevi tazminat yönünden; AAÜT 13. Maddesine göre belirlenen 3.000 TL vekalet ücretinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı vekil ile temsil edildiğinden manevi tazminat yönünden; AAÜT 13. Maddesine göre belirlenen 3.000TL vekalet ücretinin davalı … Patent Dan. Tic. Ltd. Şti.’nden alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı …’ ın yargılama sırasında vekil ile temsil edildiğinden A.A.Ü.T göre 4080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
10-Davalı …’ ın yargılama sırasında vekil ile temsil edildiğinden manevi tazminat yönünden A.A.Ü.T göre 4080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine
11-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/05/2021
Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.