Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/216 E. 2021/893 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/216
KARAR NO : 2021/893

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … –
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/02/2009
KARAR TARİHİ : 28/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 07.09.2004 tarihinde imzalanan nakliye sözleşmesinin,müvekkili şirket tarafından Bursa 3. Noterliğinin 30.05.2008 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 07.09.2004 tarihinde fesih edildiğini,sözleşmenin devam ederken davalı şirket tarafından yapılan taşıma sırasında davalının sözleşmeye aykırı olarak taşınan araçlara zarar verdiğini,müvekkili şirketin bu zararların giderilmesi için davalı tarafa çektiği ihtarnamelere cevap verilmemesi üzerine davalı şirket aleyhine Bursa 6.İcra Müdürlüğünün 2008/… esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını,davalı şirketin icra takibine yetki ve esastan itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini belirterek davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin asıl alacak üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte takibin devamına ve alacağın % 40’ı oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde davalının adresi belirtilmediği için öncelikle dava dilekçesinin iptaline karar verilmesine,ayrıca sözleşmenin devamı süresinde müvekkili tarafından davacının araçlarına zarar verildiği iddiasının doğru olmadığı bu nedenle davanın reddine ve ayrıca alacak da likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; niteliği itibariyle lojistik hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın takibi için yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Bursa 6.İcra Müdürlüğünün 2008/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … S.A olduğu, borçlunun … AŞ olduğu,14.902,50.-TL EURO asıl alacağa,31.12.2008 tarihinden itibaren 97,99.-EURO işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.000,49.-EURO ( 31.748,54.TL.) alacağa işleyecek % 10 faizi ile fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası üzerinden tahsili için icra takibi yapıldığı, borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki nakliye sözleşmesi dosya içerisine celp edilmiştir.
Davalının ayıp ihbarının TTK 25/3 maddesindeki ayıp ihbar süresinde yapılmadığı yönündeki itirazı taraflar arasındaki sözleşmenin bir satış sözleşmesi olmaması nedeniyle yerinde bulunmadığından ret edilmiştir.
Davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itiraz davanın konusunun bir miktar para alacağı olup BK ‘nun 73. ve İcra İflas Kanunun 50.maddesi uyarınca para borçları alacaklının ikametgahında ödenecek borçlardan olduğundan ve alacaklının ikametgahı da Bursa ili olduğundan 21.12.2009 tarihli oturumda ret edilmiştir.
Davalının ticari defterlerinin incelenmesi için yazılan talimat uyarınca SMMM bilirkişi tarafından düzenlenen raporda,davalının ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı,davalının defter kayıtlarına göre davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı bildirilmiştir.
Tarafların ticari defter ve belgeleri celp edilerek dosya mali müşavir, hukukçu,taşıma hukukçusu ve makine mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 21.07.2011 tarihli raporda;taraflar arasında 07.09.2004 tarihli nakliye sözleşmesi başlıklı sözleşmenin imzalanmış olduğu ancak sözleşmenin incelenmesinde; sözleşmenin sadece nakliye konusunu düzenleyen bir sözleşme olmadığı ve esas itibarı ile taşıma işini de kapsayan lojistik hizmet sözleşmesi olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın ve dava konusu olan taşınan araçlarda meydana gelen hasarların tazminine ilişkin olarak CMR ve başka Uluslararası Sözleşmelerin değil taraflar arasında imzalanan sözleşme ve eklerinin dikkate alınarak değerlendirme yapıldığını,davacının icra takibine toplam 14.912,50 EURO bedelli 14 adet faturaya dayandırdığını,toplam 5.114,41 EURO bedelli 11 adet faturanın davalı defterlerinde yer almadığını, bu faturaların davalıya tebliği edildiğinin ispatlanamadığını,diğer 9.798,09 EURO tutarındaki 3 adet faturanın davalı şirket tarafından iade faturası düzenlenmek suretiyle iade edildiği,ancak bu faturaların davalı tarafından ticari defterlerine hangi tarihte işlendiğinin belirlenemediği, dava konusu hasar bedellerine ilişkin davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı şirket sürücülerinin de imzalarının bulunduğu hasar tespit tutanaklarına göre düzenlenmiş olduğu,faturalarda yer alan rakamlar ile hasar tespit tutanaklarında belirlenen hasarlara ilişkin olduğu belirlenen rakamların sözleşmeye ve eklerine uygun olduğu ve satış karı vs. unsurları da içermemek suretiyle rayiç bedellere uygun olduğu ve hatta rayiç bedellerden düşük olduğunun tespit edildiğini belirterek davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 13.853,76 EURO alacaklı olduğunu belirtmiştir.
Mahkememizce davanın kısmen kabulune karar verilmiş ve hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş olup dosya Yargıtay’ a gönderilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Diaresinin 2012/13267 Esas ve 2014/12257 Karar sayılı İlamında ” Dava, taraflar arasında mevcut Nakliye Sözleşmesi uyarınca davalı tarafça yapılan taşımalar sırasında taşınan davacı araçlarına verilen zararlar nedeniyle doğan davacı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında 07.09.2004 tarihinde akdedilen Nakliye Sözleşmesi uyarınca davalı taraf, davacıya ait araçların taşınması işini üstlenmiş olup, bu sözleşme 07.09.2008 tarihinde feshedilmekle davacı, taraflar arasında yıllara Dayanan cari hesap ilişkisinin doğduğunu, davalının sözleşmeye aykırı olarak taşınan araçlara zarar verdiğini, davalı firmanın davacı nezdindeki cari hesabında 31.10.2008 tarihi itibariyle 14.902,50 Euro borç bakiyesi bulunduğunu ileri sürerek, sözkonusu miktarın tahsilini istemiştir.
Taraf defterleri ve dosya üzerinde yaptırılan incelemeler sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarında, davacının davalıdan talep ettiği hasar bedellerine ilişkin faturaların iki grup halinde düzenlendiği, birinci grupta yer alan 3 adet, toplam tutarları 9.798,09 Euro olan faturaların davalıya gönderildiği ancak davalı tarafından 19.09.2008 tarihli iade faturası ile söz konusu 3 adet faturanın iade edildiği, 19.09.2008 tarihli iade faturasının 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinde düzenlenen 8 günlük faturaya itiraz süresinde düzenlenip düzenlenmediği hususunun tespit edilemediği; ikinci grupta yer alan 11 adet, toplam tutarları 5.114 Euro olan faturaların ise davalı defterlerinde hiç yer almadığı, davalıya teslim edilip edilmediği ve hangi tarihte teslim edildiği hususlarının ise ispatlanamadığı belirtilmiştir. Davacı taraf alacağını dayandırdığı faturaların, davalı tarafından taşınırken hasarlanan araçların onarım bedellerine ilişkin olduğunu iddia etmiş ancak söz konusu faturaların davalı tarafa tebliği ile davalı tarafça 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesi uyarınca itiraz süresi içinde itiraz edilmediğini kanıtlayamadığı gibi davalı tarafından hasar tespit tutanaklarındaki sürücü imzalarının sürücülere ait olup olmadığı hususunun belli olmadığının da ileri sürülmüş bulunmasına rağmen bu husus üzerinde de durulmamıştır.Bu durumda davacı tarafından hasar onarım faturalarına dayalı olarak alacak isteminde bulunulmuş olmasına göre, dayanak faturaların davalı tarafa tebliğ edildiğini ve davalı tarafça itiraza uğramadığını ispatlaması gerekmektedir.Bunu ispatlayamadığı takdirde ise alacak isteminin dayanağı olan hasar tespit tutanaklarının geçerliliği üzerinde durulması gerekli olup, davalı tarafça hasar tespit tutanaklarına karşı itiraz edildiğinden, bu husustaki davalı itirazlarının da incelenerek sonucuna göre davalının yaptığı taşımalar sırasında taşınan araçlara hasar verdiğine ilişkin davacı iddiasının açıklığa kavuşturulması gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle davalı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Yargıtay Bozma İlamına 08/12/2015 tarihinde uyma kararı verilerek, kaza tespit tutanağında adı geçenler tanık olarak dinlenilmesine karar verilmiştir.
Davacı tanığı olarak dinlenen … “Ben 10 yıl önce emekli oldum ben daha önce davalı firmada 8-9 yıl şoför olarak çalıştım, ben davanın ne olduğunu bilmiyorum, herhangi bir trafik kazasına karışmadım şahit oldum ve hatırladığım herhangi bir trafik kazası da yoktur ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … beyanında ” Ben …’ın nakliyesini yaptım, taşıdığım malları limanda görevlilere teslim ettim, taşıma sırasında malların bir kısmında mutlaka hasar oluşur idi, en ufak çizikler bile hasar olarak geçiyordu, ancak bu hasarlar … şirketi tarafından bir şekilde örtbas edilip, hatta bu hasarlar çoğu zaman şoföre kalır, ancak taraflar arasındaki ilişkide benim taşıdığım mallara yönelik bana herhangi bir zarar bildirimi olmadı, dosya içerisinde bulunup bana göstermiş olduğunuz hasar tespit tutanakları taşıma sonrasında malın teslimi sırasında tutulur, ancak bana göstermiş olduğunuz 08/08/2008 tarihli 17;30 saatli … nolu tutanaktaki isim bana ait ancak imza bana ait değildir, ancak belirtilen plakalı tırı ben o tarihlerde kullanıyordum, taşıma sırasında yanımda yardımcı birisi yoktu, imza neden başkasına ait bilemiyorum, ancak bazen nakliye sırasında şoförler olarak birbirimiz yerine imza atmışlığımız oluyordu, ben bu şekilde başkası adına imza atmadım, ancak benim yerime başka bir şoför imzalamış olabilir, hatta Borusan elemanları da bazen imzalıyordu, göstermiş olduğunuz tutanağı Borusan elemanları da imzalamış olabilir, bana göstermiş olduğunuz 23/01/2008 tarih ve 16:15 saatli, … numaralı hasar tutanağındaki imza bana aittir,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … beyanında ” Ben …’a ait tırlarda şoför olarak çalışıyor idim, …’a ait malları yükleyip limandaki görevlilere teslim ediyorduk, teslim sırasında mallardaki hasar tespit edilir, bu … firması tarafından davalı …’a bildirilirdi, oluşan zararlar şoförlerin maaşından kesilirdi, bu şekilde benim maaşımdan da defalarca kesinti yapılmıştır, hatta ben sırf bu kesintiler nedeni ile işi bırakmak zorunda kaldım, ancak somut olarak hangi taşımaya ilişkin zarar olduğunu bilemem, bana göstermiş olduğunuz hasar tespit tutanağı olan 06/06/2008 tarih 08:50 saatli, … numaralı tutanaktaki imza bana aittir, diğer tutanak olan 31/12/2007 tarih ve 11:35 saatli 00585650 numaralı tutanaktaki imza net okunmadığından bana mı ait bilemiyorum, ancak bu şekilde tutanaklar tutuluyordu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Bozma İlamı ışığında önceki bilirkişi heyetine tevdi edilerek ek rapora aldırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 19/06/2018 tarihli raporunda özetle: Hasar tutanaklarında araç sürücüsü olarak yer alan kişilerden dinlenen tanıkların taraflar arasındaki hasar tazmin uygulamasına ilişkin bilgiler verdiklerini sürücülerin ifadelerinin davacının hasar tazminindeki uygulamaya ilişkin beyanlarını doğruladığını, hasar tespit tutanaklarındaki hasar bedellerinin 5114,41 EURO ve 8739,35 EURO olmak üzere toplam 13853,76 EURO olarak hesaplandığı ve bu miktarın sözleşme hükümlerine ve taraflar arasındaki hasar uygulamasına uygun olduğunu, ve istenilen tazminat miktarlarının da meydana gelen hasarlarla uyumlu bulunduğu mütalaa edilmiştir.
Mahkememiz kararının taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/290-2020/3915 E/K sayılı kararı ile; “1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Dava, taraflar arasında mevcut nakliye sözleşmesi uyarınca davalı tarafça yapılan taşımalar sırasında taşınan davacı araçlarına verilen zararlar nedeniyle faturalara dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dairemizin 2012/13267 esas 2014/12257 karar sayılı bozma ilamında “Davacı taraf dayanak faturaların davalı tarafa tebliğ edildiğini ve davalı tarafça itiraza uğramadığını ispatlayamadığı takdirde, alacak isteminin dayanağı olan hasar tespit tutanaklarının geçerliliği üzerinde durulması gerekli olup, davalı tarafça hasar tespit tutanaklarına karşı itiraz edildiğinden, bu husustaki davalı itirazlarının da incelenerek sonucuna göre davalının yaptığı taşımalar sırasında taşınan araçlara hasar verdiğine ilişkin davacı iddiasının açıklığa kavuşturulması” hususlarında eksik inceleme yapıldığı ifade edilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş ise de, bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamında mahkemece yapılması gereken tahkikat gösterildiği halde, mahkemece, hasar tutanaklarında imzası bulunan araç sürücülerinden mernis adresiyle ulaşılabilen üçü tanık olarak dinlenmiş, tutanak altındaki imzaları kendilerine gösterilerek beyanları alınmış ve sadece iki tutanak altındaki imza tanıklarca kabul edilmiştir. Bu halde, mahkemece, düzenleyici şahıslar tarafından imzası kabul edilen 2 adet hasar tutanağının ihtiva ettiği zarar ve bu zararın rayiç değerinin işin uzmanı bilirkişilerce değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bütün hasar tutanaklarının geçerli olduğuna kanaat getirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilerek, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava; niteliği itibariyle lojistik hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın takibi için yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamında vurgulandığı üzere davacı tanıkları … ve …’nin beyanlarında bulunduğu imzası kabul edilen 23/01/2008 tarihli … numaralı hasar tutanağı ve 06/06/2008 tarih 827933 numaralı hasar tutanakları yönünden davacı tarafın zararının raiç bedeli konusunda rapor aldırılmak üzere dosya önceki bilirkişiler dışında 1 makine mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Makine mühendisi bilirkişi …’ in 24/07/2021 tarihli raporunda özetle: Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamında vurgulandığı üzere davacı tanıkları …’ın beyanda bulunduğu , imzası kabul edilen 23/01/2008 tarihli 00585099 numaralı hasar tutanağında belirtilen, Renault Clıo marka hasarlı aracın, hasarın oluştuğu bölge : Spoiler , hasar tipi : lekeli , hasarın şiddeti : ağır olarak belirlenen hasarın , hasar bedeli olan 78,22 EURO bedel , davacı tarafın zararının rayiç bedeli olarak normal bir bedel olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamında vurgulandığı üzere davacı tanıkları …’ nin beyanda bulunduğu , imzası kabul edilen 06/06/2008 tarihli … numaralı hasar tutanağında belirtilen , Renault -Clıo 3 ( X85 ) aracın hasarın oluştuğu bölge : Arka Tampon , hasar tipi : Lekeli , Çökük , Hasarın şiddeti : Orta olarak belirlenen hasar bedeli : 602,18 EURO olduğu, bu bedele , değiştirilen yedek parça , işçilik ve vernik dahil bir bedel olduğu, davacı tarafın zararının rayiç bedeli olarak normal bir bedel olduğu, dava konusu her iki aracın hasar tamir bedeli 78,22 EURO ve 602,18 EURO olmak üzere toplam 680,40 EURO olduğu, davacı tarafın zararının rayiç bedeli olarak normal bir bedel olduğu mütalaa edilmiştir.
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden Yargıtay Bozma İlamı ışığında, taraflar arasında mevcut Nakliye Sözleşmesi uyarınca davalı tarafça yapılan taşımalar sırasında taşınan davacı araçlarına verilen zararlar nedeniyle doğan davacı alacağının tahsili talep edilmiş olup davacı tarafından bildirilen tutanak tanıkları … ve …nin beyanında tutanakların bu şekilde tutulduğunun ifade edildiği ve makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 24/07/2021 tarihli raporda, dinlenen bu tutanak tanıklarınca düzenlenen hasar tutanaklarındaki zararların sözleşme ve taraflar arasındaki hasar tazmin uygulamasına uygun olduğu ve rayiç bedelinin tespit edildiği anlaşılmakla gerekçeli denetime açık bu rapora itibar edilerek davacının 680,40 Euro yönünden alacağının ispat edildiğinden bu miktar yönünden davanın kısmen kabulune, alacağın likit olmadığı bilirkişi incelemesi gerektirdiği gibi davacı tarafından mahkememizin önceki kararına temyiz yoluna başvurulmadığından icra inkar tazminatına yönelik red kararının davalı lehine usuli kazanılmış oluşturduğundan icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının icra takibi başlatmasında kötü niyetli olduğunun ispat edilmediği ve alacağın bilirkişi incelemesi gerektirdiği likit olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Bursa 6. İcra Müdürlüğünün 2008/… esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 680,40-Euro üzerinden ve bu asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda uygulanmak suretiyle devlet bankalarının euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesaplarına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden yıllık %10 oranını aşmamak kaydıyla hesaplanan faiz ile birlikte fiili ödeme tarihinde merkez bankasının efektif satış kuru üzerinden hesaplanan TL karşılığı ile BK 84 maddesinin uygulanması,icra, vekalet ücreti ve icra giderleri ile sınırlı olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olmadığından davacının % 40 icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE;
3-Davacının kötü niyeti ispatlanamadığından davalının ret edilen kısım yönünden kötü niyet tazminat talebinin reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 98,59 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 272,20 TL’den mahsubu ile bakiye 173,61 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan; 2.668,00 TL yargılama gideri ile bozmadan sonra yapılan; bilirkişi gideri 800,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 22,00 TL olmak üzere toplam 3.490,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 159,24 TL yargılama gideri ve 98,59 TL peşin harç olmak üzere toplam 257,83 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan posta-tebligat gideri 100,20 TL’den davanın kabul ve red oranı gözetilerek 95,63 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 1.443,33 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 4.528,58 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.