Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/184 E. 2022/983 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/184
KARAR NO : 2022/983
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … -T.C.N. … …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2015
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2022
Mahkememize tevzi edilen Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı …’in müvekkili şirkete 12/07/1999-01/10/2008 tarihleri arasında Bakım onarım şefi olarak çalıştığını, ardından kendisine yeni bir görev teklif edildiğini ve davalının da kabul üzerine mamul üretim şefliğine atandığını ve bu görevde de 26/08/2014 tarihine kadar çalıştığını, davalının müvekkili şirketten 26/08/2014 tarihine kadar çalıştığını, davalı müvekkili şirketten 26/08/2014 tarinde ödemeleri yapılmak suretiyle işten ayrıldığını ve çok kısa bir zaman sonra müvekkili şirketten rakibi olan vibracousticBlacktech şirketi nezdinde yine aynı iş kapsamında çalışmaya başladığını, davalının müvekkilinin rakibi olan şirket ile müvekkilinin ticari sırlarını kendisine aktarma konusunda anlaştıklarını, sonra müvekkili şirketten ayrıldığını, 2008 yılında müvekkili şirketin eski mamul üretim şefi …’in rakip şirket olan …’de çalışmakr üzere işten ayrıldığını, …’in işten ayrıldıktan sonra onun yerine alınan davalının OEM yani ilk üreticilik alanında hem ürün özellikleri hem de üretim teknikleri hususunda bilgi ve deneyim sahibi olduğundan yaklaşık 1,5 yıl önce müvekkili şirketten ayrılıp rakip firmada çalışmaya çalışmaya başlayan …’nun yanına giderek yine OEMden sorumlu yönetici olarak göreve başladığı kanaatinde olduklarını, … otomotiv ve Lastik Sanayi A.Ş. İle VibracousticBlackTech şirketinin körük piyasasında faaliyet göstermekte olduğunu, bu şirketlerin dünyanın birçok yerinde tesislerinin bulunduğu gibi Türkiye’de de üretim tesisi bulunduğunu, rakip firmanın müvekkili çalışanlarına çeşitli vaatlerde bulunarak ve transfer ücreti gibi bir takım ödemeler ile kandırarak bünyesine almaya çalıştığını ve aldığını, …’in müvekkilinin eski çalışanana da böyle bir ödeme yapıldığını ayrıca yine müvekkili eski çalışanı …’ın kullanmış olduğu şirket hattına da “paranız gelmiştir” şeklinde bir mesaj geldiğini ve bu sebeple de kendisine ihtarname çekildiğini, rakip firmanın müvekkili şirketin işçilerini almak ve bu suretle müvekkili şirkete ait ticari sırları bünyesine katmak suretiyle iş gören bir firma olduğunu, müvekkili şirketin eski genel müdürünün şuan bu firmada genel müdür statüsünde görev yapmakta olduğu gibi müvekkili şirketten ayrılan işçilerin de aynı statülerde çalıştırılmak üzere işe alındığını, ayrıca müvekkili şirket tarafından en yeni teknolojilerin uygulandığını ve %100 olarak ürünlerini tedarik ettikleri ana müşterilerden birine 2015 itibariyle rakip firmanın %30 oranında sevkiyat yapmak üzere anlaşma yapıldığını, bu gelişmenin altında ise müvekkili şirketten transfer edilen know how ve her türlü sanayi casusluğu yattığını, Bursa Ticaret Odasının yapılan araştırmalar neticesinde de müvekkili şirketin … Otomotiv ve Lastik San. A.Ş.’den daha büyük bir firma olduğunun ortaya konulduğunu ve bu sebeple işbu rakip firmanın müvekkili şirketin bilgilerinden faydalanmaya ihtiyaç duyduğunun anlaşıldığını, davalı işçinin sözleşmeye, kanuna uygun olarak konulmuş rekabet yasağına aykırı olarak rakip bir işletmede çalışmaya başladığını ve halen de çalışmaya devam ettiğini,rekabet yasağının özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamayacağının belirtildiğini, nitekim davalının sözleşmesinde de iki yılı aşmayacak şekilde belirlendiğini, bu sebeple sınırlama, kanunun açık lafzına ve dolayısıyla hukuka uygun olduğunu, ancak davalının bu süreye uymayarak işten ayrıldıktan sonra çok kısa bir süre sonra rakip firmada işe başlamış bulunduğunu, rakip firmada tam olarak hangi tarihlerde işe başladığının tespit edilebilmesi için SGKdan sorgulama yapılmasının gerektiğini, davalının müvekkili şirkete vermiş olduğu beyanlarda emeklilik sebebi ile işten ayrılmak istediğini söylemiş olup müvekkili şirketin kötü niyetli olarak kandırma yoluna gittiğini, hal böyle olunca davalının daha işten çıkmadan rakip firma ile görüşmelere başladığını ve tüm bu işlemlerin danışıklı olduğunun anlaşıldığını, şirket aleyhine rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davranan davalıdan müvekkili şirketin bu sebeple uğramış olduğu zararları faizi ile birlikte ve sözleşmede belirlenmiş cezai şart tutarının faizi ile birlikte hesaplanması ile müvekkili lehine hükmedilmesi gerektiğni, bu nedenlerle müvekkili şirketin uğramış olduğu zararların işlemiş ve işleyecek olan ticari temerrüt faizi ile birlikte hesaplanarak davalıdan tahsiline, iş sözleşmesinde belirlenmiş olan cezai şartın işlemiş ve işleyecek olan ticari temerrüt faizi miktarının hesaplanarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının cezai şart talep hakkının bulunmadığını, dosyaya ibraz edilen rekabet yasağı sözleşmesinin de hukuki bir geçerliliğinin olmadığını, rekabet etmeme borcunu doğuran bir sözleşmenin geçerli olabilmesi için yazılı olması, işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürmemesi, yer, zaman ve konu bakımından sınırlandırılmış olması gerektiğini, sözleşmenin bu açıdan incelendiğine müvekkilinin ekonomik geleceğini de tehlikeye düşürür nitelikle olduğundan yer ve zaman açısından makul bir bölge ve makul süre ile sınırlandırılmamış olduğundan ve konu bakımından da ayrıntılı bir düzenleme içermediğinden hukuki geçerliliğinin olmadığını, Borçlar Kanununun 447 maddede sözleşmenin işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshi halinde rekabet yasağının sona ereceğinin açıkça düzenleneceğini, müvekkili davacının işyeri ile olan iş akdini 1475 sayılı İş Kanunun yürürlükte olan 14/-4.5 maddesinde haklı nedenlerle sonlandırdığını, müvekkilinin yasanın kendisine vermiş olduğu hakkı kullanarak iş akdini sonlandırdığını, taraflar arasındaki iş ilişkisinin sona erdiğinden Borçlar Kanunu hükümleri gereğince taraflar arasındaki zaten geçerli olmayan rekabet yasağının sona ermiş bulunduğunu, müvekkilinin davalının hiçbir sırrına vakıf olmadığı gibi olmasının da mümkün olmadığını, müvekkilinin İstanbul Teknik Üniversitesi Düzce Meslek Yüksek Okulu Elektrik Bölümünü bitirip, elektrik teknikeri olarak mezun olduğunu, müvekkilinin görevinin hazır gelen karışımları kendisine gönderilen teknik resimler doğrultusunda mavi yakalı işçilere yaptırmak, iş ve çalışan planlaması yapmak, ürünün teknik resimlerdeki gibi çıkmaması halinde üretim müdürüne bilgi vermek, işçilerin koordinasyonunu sağlamak, çalışanların izin planlamaları yapmak olduğunu, müvekkilinin bölümüne üretilecek mamullerin karışımının hazır olarak geldiğini, müvekkilinin de teknik resimler doğrultusunda işçilerin bu mamullerin ürietim yapmasını sağlamak olduğunu, müvekkilinin üretilen mamulün sırlarına vakıf olmadığını, ayrıca üretilen mamüllerin içeriğinin bilinebilmesi için Kimya Mühendisi olunması gerekli olduğunu, müvekkilinin gerek eğitim durumu gerekse vazifesi gereği bu hususları bilmesinin mümkün olmadığını, üretilen mamullerin teknik özellikleri müşteriler tarafından belirlendiğini, müvekkilinin vazifesi gereği bu teknik verileri bilecek veya oluşturabilecek bir konumunun olmadığını, müvekkilinin satış bölümü ile bir alakasının olmadığını, müvekkilinin hali hazırda çalıştığı firmanın dünya çapında bir firma olduğunu, körük satın alan müşterilerin hep aynı özellikte ve kalitede ürün talep ettiklerini, müvekkilinin şuan çalıştığı firmanın müvekkilinin işe girmeden önce aynı özellikte ve kalitede ürün üretmekte şuanda da aynı kalite ve özelliklerde ürünler ürettiğini, müvekkilinin çalışmakta olduğu firmadaki makinalar ile davacı firmaya ait makinaların birbirinden farklı olduğunu, davacı tarafın sürekli varsayım ve farazi ifadeler kullandığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi, ikinci cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçesi, taraflar arasındaki iş sözleşmesi, davalının işten ayrılmak istediğine dair yazılı beyanı, ibraname, ikale sözleşmesi, ihtarnameler, Yargıtay kararları, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali iddiasına dayalı cezai şart ve maddi zarar istemine ilişkindir.

Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davacının defterleri ve dosya üzerinde inceleme yapılmak amacıyla dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 10/01/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: davalı işçinin rekabet yasağına aykırı davrandığını, davacı işveren tarafından hem cezai şartın hem zararların tazmininin talep edildiği ancak işçinin cezai şartını ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilmesinin mümkün olup, ödenecek cezai şart miktarının rekabet yasağı sözleşmesi 4. Maddesi gereği belirlenen son alınan net ücretin 20 katı tutarında olacağı, buna göre davalının Temmuz 2014 ayına ait ücret bordrosundaki net ücretinin 3.417,92 TL olduğu, buradan hareketle ödenecek cezai şart miktarının 68.358,00 TL olması gerektiği, davacı işverenin cezai şartı aşkın bir zararı olduğu yönünde dosyada bir talebi bulunmamakla beraber şayet böyle bir zararı varsa bu açıklattırılmalı işverenin aşkın zararı talep edebilmesi için cezai şart ile karşılanmayan bir zararı olduğunun ispatının zorunlu olduğundan ispata yönelik delil listesinde sunmuş olduğu tüm ticari defter ve delilleri doğrultusunda ve rakip firma defter ve kayıtları üzerinde yapılacak inceleme neticesinde ispatlanabilmesi halinde bu miktarın ayırca ödettirilmesi gerektiği mütalaa edilmiştir.
Taraf vekillerinin rapora karşı itirazları kapsamında ek rapor aldırılmak üzere dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 20/04/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: davalı işçinin rekabet yasağına aykırı davrandığını, davacı işveren tarafından hem cezai şartın hem zararların tazmininin talep edildiği ancak işçinin cezai şartını ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilmesinin mümkün olup, ödenecek cezai şart miktarının rekabet yasağı sözleşmesi 4. Maddesi gereği belirlenen son alınan net ücretin 20 katı tutarında olacağı, buna göre davalının Temmuz 2014 ayına ait ücret bordrosundaki net ücretinin 3.417,92 TL olduğu, buradan hareketle ödenecek cezai şart miktarının 68.358,00 TL olması gerektiği, davacı işverenin cezai şartı aşkın bir zararı olduğu yönünde dosyada bir talebi bulunmamakla beraber şayet böyle bir zararı varsa bu açıklattırılmalı işverenin aşkın zararı talep edebilmesi için cezai şart ile karşılanmayan bir zararı olduğunun ispatının zorunlu olduğundan ispata yönelik delil listesinde sunmuş olduğu tüm ticari defter ve delilleri doğrultusunda ve rakip firma defter ve kayıtları üzerinde yapılacak inceleme neticesinde ispatlanabilmesi halinde bu miktarın ayırca ödettirilmesi gerektiği, kök raporda herhangi bir değişiklik olmadığı mütalaa edilmiştir.
Davalı vekilinin zamanaşımı defii savunmasının, uyuşmazlığın sözleşmeye dayalı cezai şart istemine ilişkin olduğundan sözleşmeye uygulanacak zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu ve davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığından davanın açıldığı tarih itibariyle 10 yıllık sürenin dolmadığından yerinde olmayan zamanaşımı savunmasına itibar edilmemiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 19/09/2008 tarihli rekabet yasağı sözleşmesinin 3. ve 4. maddesinde ” Çalışan iş akdinin hitamından sonra 2 yıl süre ile İşveren’ in işletme merkezi, fabrika, şube ve bayilerinin bulunduğu yerlerde işverenin iş dalında kendi ve/veya birinci derecede akrabaları adına iş kurmamayı, rakip firmalara ortak, danışman, çalışan ve sair sıfatlarla alakadar olmamayı kabul ve taahhüt etmiştir. Çalışan bu şartlara aykırı davranması halinde , çalışan, iş verene son alınan net ücretin 20 katı tutarında tazminat ödemeyi kabul ve taahüt etmiştir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Rekabet yasağına dair sözleşmenin yapıldığı 19/09/2008 tarihinde yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanan Mülga 818 sayılı BK’nın 348. maddesinde “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler. Rekabet memnuniyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir. İşçi, akdin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuniyetine dair olan şart batıldır.”, aynı Yasa’nın 349. maddesinde de ”Rekabet memnuiyeti ancak işçinin iktisadi istikbalinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise muteberdir.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkememizce verilen kısmen kabul kararının taraf vekillerince İstinaf edilmesi üzerine Bursa 5. Hukuk Dairesinin 2019/380 Esas ve 2021/101 Karar sayılı kararı ile; “Mahkemece; davalının çalıştığı araçlar için körük üretimi faaliyeti itibariyle, davacı şirkette çalıştığı konum itibariyle ticari sırlara vakıf olup olamayacağının, davalının öğrendiği bilgileri rakip bir işletmede kullanarak eski işverenine önemli ölçüde bir zarar verme ihtimalinin bulunup bulunmadığının, içinde gerektiğinde sektör ve makine mühendisinin de bulunduğu heyetten rapor alınarak, yine davacı şirketin davacı şirketin merkezinin, fabrikalarının ve şubelerinin bulunduğu yerlerin nereleri olduğu tespit edilip, TBK’nın 445/1 maddesindeki şartlara uygun olup olmadığının incelenerek, aşırı nitelikte hüküm varsa TBK’nın 445/2. maddesine göre değerlendirme yapılarak, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, istinaf karar içeriğine göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Mahkemenin 30/10/2018 tarih, 2015/392 esas, 2018/1390 sayılı kararının KALDIRILMASINA,HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,” gerekçesiyle mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilerek, İstinaf İlamı doğrultusunda dosyanın 1 makine mühendisi, 1 körük üretimi konusunda uzman otomotiv sektöründe bilirkişi, 1 nitelikle hesap uzmanı hukukçu bilirkişiye tevdi edilerek rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 20/03/2022 tarihli raporlarını özetle; Taraflar arasındaki Rekabet Yasağı Sözleşmesinin TBK.m.444/2 düzenlemesi uyarınca davalının çalışmasının davacı şirketin ticari sır olarak kalmasında meşru bir menfaati olan bilgilere edinme imkanı sağladığı, aynı zamanda davalının öğrendiği bilgileri rakip bir işyerinde kullanarak eski işverenine önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunduğu, Rekabet Yasağı Sözleşmesinin TBK.445 düzenlemesi uyarınca zaman ve faaliyet alanı sınırlamalarına uygun olduğu, rekabet yasağının coğrafi yer yönünden sınırlamasının davacı şirketin Bursa ilinde faaliyet göstermesi ve davalının da Bursa ilinde aynı faaliyet konusunda yeni bir işveren adına çalışmaya başlaması nedeni ile TBK.m.445 uyarınca sınırlamalara uygun olduğu, mahkememizce davacı şirketin yurt içi ve yurt dışı başkaca tüzel kişilikler ile faaliyetinin bulunduğunun değerlendirilmesi durumunda, coğrafi yer yönünden sınırlamanın yasanın aradığı ölçünün üzerinde olduğu, buna karşılık davacı şirketin ana faaliyetinin Bursa ili sınırları içerisinde olması ile davalının aynı faaliyet konusunda iştigal eden dava dışı şirkette işe başladığı yerin de Bursa ili içerisinde bulunması dikkate alındığında davacı şirketin haklı menfaatinin sürdüğü ve rekabet yasağının TBK.m.445/2 kapsamında rekabet yasağının meşru sayılabileceği, cezai şart bedelinin fahiş olup olmadığı ve tenkisinin gerekip gerekmediğini değerlendirme yetkisinin TBK.m.182 uyarınca mahkememize ait olduğu mütalaa edilmiştir.
Mahkememiz dosyasının yargılaması sırasında dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilerek ek rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 13/08/2022 tarihli ek raporlarında özetle; Kök rapordaki kanaatlerinin değişmediği, davalının kök rapora itirazlarında ileri sürdüğü görevi kapsamında davacı işverenin müşterileri tarafından paylaşılan üretim modelleri, kauçuk reçeteleri, ürün teknik resimleri gibi ticari sır mahiyetinde kalan bilgilere vakıf olduğu, davalı tarafından ürün teknik resimleri kontrol etmek ve koordinasyonun sağlamak, ürünün teknik resimlere göre uygun yapıldığını bilmek müşteri ve istenen ürünler hakkında bilgi sahibi olması, davalının görevi kapsamında yürüttüğü işi nedeni ile davacının üretim proseslerine, işverenin üretim teknolojisi, makinaların yapısı, ürünlerin içeriği ve benzeri üretim sırları ve müşteri çevresi gibi, işveren açısından saklı kalması gereken bilgilere sahip olduğu, davalının vakıf olduğu bilgileri rakip bir işyerinde kullanarak eski işverenine önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunduğu mütalaa edilmiştir.
O halde toplanan deliller, İstinaf İlamı doğrultusunda yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, davalının davacının iş yerinde 12/07/1999 tarihinde çalışmaya başladığı ve 01/10/2008 tarihinde mamül üretim şefi olarak göreve devam ettiği, davalının, davacının iş yerinden 26/08/2014 tarihinde ayrıldığı ve davalının dava dışı … Otomotiv ve Lastik San. A.Ş şirketinde çalışmaya başladığı ileri sürülerek taraflar arasında akdedilen 19/09/2008 tarihli rekabet yasağı sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart ve maddi tazminat talep edilmiş olup tarafların bildirdiği tanıkların duruşma sırasındaki müşterek beyanlarında, davalının dava dışı … Otomotiv ve Lastik San. A.Ş de şirkette çalıştığı, bu şirketinde süspansiyon körüğü ürettiklerini davacı firma ile aynı iş kolu olduğunu beyan ettikleri, İstinaf İlamı doğrultusunda 20/03/2022 tarihli bilirkişi raporu ve 13/08/2022 tarihli ek bilirkişi raporu ile davalının rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davrandiğının tespit edildiği anlaşılmakla, rekabet yasağı sözleşmesinin 3 ve 4. maddesine göre davalının bizatihi aynı iş dalında iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren dava dışı 2 yıl içinde … Otomotiv ve Lastik San. A.Ş de çalışmasının rekabet yasağına aykırı olduğundan 20/03/2022 tarihli bilirkişi raporu ve 13/08/2022 tarihli ek bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli gerekçeli denetime açık olmakla bu raporlara itibar etmek gerektiği diğer yandan sözleşmede coğrafi sınır yönünden, davalı işçinin davacı şirkette 1999 yılından itibaren çalıştığı, üretim şefi olduğu, yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunduğu, davacının Bursa İlinde faaliyet gösterdiği, önceden Çerkezköy’de şubesinin olduğu ancak bu şubenin faal olmaması sebebiyle terkin edildiğinden sadece davacının Bursa İlinde aynı faaliyet alanı olması sebebiyle coğrafi olarak TBK 445. Madde uygulaması sınırlamalarına uygun olup rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olduğu kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla davacının talepte bulunabileceği cezai şart miktarının 68.358,00 TL olduğu ancak davalının aldığı ücret miktarı, sözleşmedeki , yer sınırı 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 182. maddesi (818. sayılı Borçlar Kanunu’nun 161. maddesi) nazara alınarak 30/100 oranında indirilmesinin hakkaniyete uygun olduğu sonucuna varılmış ve 47.850,60 TL cezai şarta hükmedilmiş ve davacı tarafın cezai şartı aşkın zararının ispat edilemediğinden maddi tazminat yönünden ise talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
A-Davacı vekilinin maddi tazminat talebinin reddine,
B-47.850,60 TL cezai şart alacağının davalıdan dava tarihi olan 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin cezai şart talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.268,67 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 85,39 TL, tamamlama harcı 100 TL ıslah harcı 1200 TL’ nin mahsubu ile bakiye 1883,28 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan; bilirkişi gideri 1800,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 121,00 olmak üzere toplam 1.921,00 TL yargılama gideri ile bozmadan sonra yapılan; bilirkişi gideri 2.400,00 TL, posta ve tebligat gideri 38,90 TL olmak üzere toplam 4.359,90 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 3.051,89 TL yargılama gideri ile 85,39 TL peşin harç ve 1.300,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 4.437,28 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden davacı tarafın cezai şartı aşkın zararına dair maddi tazminat talebi yönünden AAÜT’ye göre belirlenen 2180 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekiline e-duruşma ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/09/2022

Katip …
¸E-imzalıdır.

Hakim …
¸E-imzalıdır.