Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1114 E. 2022/1014 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/1114 Esas
KARAR NO : 2022/1014

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C.N…. –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 2- … – T.C.N…. – …
3- … – T.C.N….
VEKİLİ : Av. … – [16261-62983-22282] UETS
DAVA İHBAR OLUNAN : … -…
VEKİLİ : Av. … – [16261-62983-22282] UETS

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/03/2015
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin babası 13/10/2013 tarihinde Bursa Yıldırım ilçesinde Kazım Karabekir Mahallesinde seyir halinde iken Yanardağ Sokak Kavşağı girişinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybettiğini, dava konusu olay tarihinde davalılardan …’un sevk ve idaresindeki 16 DH 126 plakalı kamyonu ile Kazım Karabekir caddesini takiben Sevinç Caddesi istikametine seyir halindeyken Yanardağ Sokağı girişi kavşağı 82 nolu yer önüne gelip, seyir istikametine göre yolun sol tarafında kaplama üzerinde bekleyen müteveffa …’e çarpması sonucu müteveffa hayatını kaybettiğini, aleyhe kısımları kabul etmediklerini, müteveffanın müvekkili …’ün babası olduğunu, veraset ilamının dilekçe ekinde olduğunu, kaza nedeniyle 1960 doğumlu müteveffa …’ün vefat etmesi müvekkilinin maddi ve manevi zararlarının doğumuna neden oludğunu, davalı …’un kazayı yapan kişi olduğunu, davalılardan …’ın kazaya karışan 16 DH 126 plakalı aracın ruhsat sahibi olduğunu, bununla birlikte kazaya karışan 16 DH 123 plakalı aracın …. tarafından T-41321876-0-0 numaralı poliçe ile zorunlu mali sorumluluk sigortası altına alındığını, müvekkilinin maddi zararlarının tazmininden araç sahibinin sürücü ile birlikte sigorta şirketinin de müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, ruhsat fotokopisi ve sigorta poliçesini sunduklarını, müvekkili …’ün müteveffa …’ün kızı olduğunu, müvekkilinin epilepsi hastası olduğu için müteveffanın bakımına muhtaç olarak yaşadığını, müvekkili …’e ait özürlü sağlık raporu olduğunu, müvekkilinin babasını kaybetmenin üzüntüsünün yanı sıra babasının desteğinden de yoksun kaldığını, nitekim müteveffanın ölümünden önce kıız ile beraber aynı evde yaşamakta olup gazete dağıtarak çalıştığını, haftalık 250,00 TL kazançla kızının ve kendisinin geçimini sağlamakta iken davaya konu kazada hayatını kaybettiğini, müteveffanın ölümüyle desteğinden yoksun kalan müvekkilinin …’ün manevi dünyasında meydana gelen zararın kısmen de olsa tatmini için 70.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’dan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle: Kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü kusur yöneltilmesinin kabul edilemez olduğunu, davalı sürücünün kazanın oluşumuna engel olabilmek için almadığı bir tedbirden bahsedilemez olduğunu, mevcut olayda müteveffa yaya taşıt için ayrılmış yolda sol arka tekerin önünde bulunduğunu, yayaların yolda uymaları gereken kuralların KTK 68. Maddede belirlendiğini, davacının zararının bir kısmının SGK tarafından yine bir kısmının da ZMMS Trafik Sigortacısı tarafından giderilmiş olduğunu, dava konusu maddi ve manevi tazminatın belirlenmesinde yapılan ödemelerin takdir hakkını etkiler nitelikte olduğunu, zararlı olayın meydana gelmesinde davacıların kusurunun ve başkaca indirim sebeplerinin zarar miktarına oranlanarak düşülmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verimesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafın 21/12/2012-2013 vade tarihli 16 DH 126 plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde motorlu araçlar ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğundan bahisle …’ün vefatına istinaden varisleri için destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiğini, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, KTKnun 109 maddesinde belirtildiği üzere motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar görenin, zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl içinde zamanaşımına uğrar, sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan tüm hak ve taleplerin 2 yıllık zaman aşımına tabii olup, dava dilekçesinde belirtilen kaza tarihi olan 13/10/2013 tarihi olarak belirtilmiş olup, kaza tespit tutanağı tebliğ edilmeden kaza tarihi göz önüne alındığında 2 yılı aşkın bir zaman geçirmiş olup, davanın zaman aşımına uğradığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ihbar dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, mirasçılık belgesi, tanık beyanları, trafik kazası tespit tutanağı, Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/609 E – 2014/220 K sayılı ilamı, kaza yapan aracın ruhsatname örneği, sigorta poliçesi, davacıya ait 12/08/2010 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporu, SGK kaydı, bilirkişi raporu, ıslah dilekçesi, yazılan müzekkere cevapları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davacının bildirdiği tanık …’ ün celse sırasındaki ifadesinde ” ben kazayı görmedim, ancak müteveffa abim Şefrim gazete satıcılığı yapardı, haftada 300,00.-TL bir gelir vardı, bunu da özürlü kızı olan davacıya yardım eder, ona harcardı,abim Şefrim ölmeden önce kızı ve damadı özürlü olduğu için onlarla birlikte ikamet ederdi, abim Şefrim’in hanımı olmadığı için yalnızdı dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacının bildirdiği tanık …’ ün celse sırasındaki ifadesinde ” ben kazayı görmedim, ancak eşimin abisi olan Şefrim gazete dağıtıcılığı yapardı, bildiğim kadarıyla haftalık 300,00.-TL ücret kazanırdı,Şefrim’in eşi de ölü olduğu için özürlü olan davacı ve ailesiyle birlikte yaşardı dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/609 Esas sayılı dosyası celp edildikten sonra dosya kusur konusunda rapor düzenlenmesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesine gönderilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 22/11/2017 tarihli raporunda özetle: 1.durum
Kazanın, yayanın tretuvar taşı üzerinde beklediği sırada davalı sürücü idaresindeki kamyon, yanından geçerken sendeleyerek aracının sol arka dingil tekeri önüne düşmesi neticesi meydana gelmesi;
A)Davalı sürücü … sevk ve idaresindeki kamyon ile seyri sırasında sağ tarafında park halinde bulunan araç nedeniyle karşı yön bölümüne geçerek seyrettiği sırada hareket alanını yeteri kadar kontrolü altında bulundurmadan yolun sol tarafına tretuvar taşına yakın seyrettiği, bu şekilde seyri neticesi yayanın sendeleyerek aracının sol arka dingil tekeri önüne düşmesi neticesi meydana gelen olayda tali derecede kusurludur.
B)Maktul yaya … olay mahallinde tretuvar taşı üzerinde beklediği sırada bir anlık dikkatsizliği neticesi sendeleyerek yanından geçmekte olan davalı sürücü idaresindeki kamyonun sol arka dingil tekeri önüne düşmesiyle meydana gelen olayda asli derecede kusurludur.
2.durum
Kazanın, yayanın kaplama içerisinde beklediği sırada davalı sürücü idaresindeki kamyonun bu yayaya çarpması neticesi meydana gelmesi;
A)Davalı sürücü … sevk ve idaresindeki kamyon ile seyri sırasında sola manevrayla kontrolsüzce karşı yön bölümüne geçip yolun soluna yakın seyrederek kaplama içerisinde bulunan maktul yayayının varlığını dikkate almadan seyrini sürdürmesi neticesi bu yayaya çarptığı olayda kusurludur.
B)Maktul yaya … olay mahallinde kendi can güvenliğini tehlikeye atarak kaplama içerisinde bulunduğu, yaklaşmakta olan davalı sürücü idaresindeki kamyonun varlığını dikkate almayıp bu kamyona karşı gerekli korunma tedbirine başvurmadığı olayda kusurludur.
SONUÇ :
Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda;
1.durumda;
A)Davalı sürücü …’un % 20 ( yüzde yirmi ) oranında kusurlu,
B)Maktul yaya …’ün % 80 ( yüzde seksen ) oranında kusurlu,
2.durumda;
A)Davalı sürücü …’un % 50 ( yüzde elli ) oranında kusurlu,
B)Maktul yaya …’ün % 50 ( yüzde elli ) oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir.
Dosya, davacı tarafın destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanması yönünden aktüer bilirkişiye tevdi edilerek, bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Bilirkişi tarafından mahkememize sunulan 18/05/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Esasen 22 yaşını tamamladığını, evli ve çocukları olan davacının yerleşik Yargıtay görüşleri doğrultusunda babasının desteğini kaybetmiş olmasını ileri sürerek, destek zararı talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, ancak müteveffanın kızı ile birlikte yaşantısında herhangi bir geliri olmayan engelli kızına gazete satıcılığından elde ettiği gelirinin bir kısmını ya da tamamını vererek aile bütçesine katkıta bulunduğu anlaşıldığını, davacı kız çocuğunun babasının desteğini kaybetmiş olduğu olgusuna göre hesaplama yapıldığı, davacı kız çocuğunun babasından 1 pay alacağı kabulüne göre müteveffanın %80 ve %50 kusur oranlarına göre hazırlanan ATK raporlarına göre; müteveffanın %80 kusuru dikkate alındığında davacının net zararının 16.108,49 TL, müteveffanın %50 kusuru dikkate alındığında, davacının net zararının 40.271,23 TL olduğu mütalaa edilmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazlar doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi tarafından mahkememize sunulan 15/08/2018 havale tarihli ek bilirkişi raporunda özetle: Davacının talep tavanının %80, müterafik kusura göre 13.584,39 TL, %50 müterafik kusura göre 33.960,98 TL olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 31/10/2018 havale tarihli dilekçesinde özetle: Maddi tazminat alacağını 40.171,23 TL arttırarak, toplam 40.271,23 TL olarak ıslah etmiştir.
Davacı tarafın ıslah dilekçesine karşı davalılar tarafından zamanaşımı defi ileri sürüldüğü anlaşılmakla, dosyanın zamanaşımı yönünden değerlendirildiğinde, dava konusu trafik kazasının 13/10/2013 tarihinde gerçekleştiği, eylemin KTK’nın 109. maddesinin 2.fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” olup kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesinde öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında ıslah tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla zamanaşımı defiinin yerinde olmadığından itibar edilmemiştir.
O halde toplanan delillerden somut olayda, davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu 16 DH 126 plakalı kamyonun 13/10/2013 tarihinde Kazım Karabekir Caddesini takiben Sevinç Caddesi istikametine doğru seyir halinde iken sağ tarafında park halinde bulunan araç nedeniyle karşı yön bölümüne geçip seyredek Yanardağ sokak girişi kavşağı no:82 önüne geldiğinden davacının murisi …’ e çarpması sebebiyle meydana gelen trafik kazasında, düzenlenen kaza tespit tutanağı, Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/609 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu, ATK raporu, bu dosyada düzenlenen ATK raporunda belirtilen 2. durum “Davalı sürücü … sevk ve idaresindeki kamyon ile seyri sırasında sola manevrayla kontrolsüzce karşı yön bölümüne geçip yolun soluna yakın seyrederek kaplama içerisinde bulunan maktul yayayının varlığını dikkate almadan seyrini sürdürmesi neticesi bu yayaya çarptığı olayda kusurludur.
Maktul yaya … olay mahallinde kendi can güvenliğini tehlikeye atarak kaplama içerisinde bulunduğu, yaklaşmakta olan davalı sürücü idaresindeki kamyonun varlığını dikkate almayıp bu kamyona karşı gerekli korunma tedbirine başvurmadığı olayda kusurludur.” davacının murisi ile davalı sürücü …’ un %50 oranında kusurlu olduğuna itibar etmek gerektiği zira Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/609 Esas sayılı dosyasında verilen mahkumiyet kararın Yargıtay 12. Ceza Dairesinin vermiş olduğu Onama kararı ile kesinleştiği ve ceza mahkemesinin maddi olgulara göre kesinleşmiş saptamasının kesin delil niteliğindedir.( Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/6306 Esas ve 2017/11391 Karar sayılı kararında “Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi, TBK’nın 74. maddesinde düzenlenmiş olup Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. TBK’nın 74.maddesinde “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir” Bu açık hüküm karşısında, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun Hukuk Mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından Ceza Hâkiminin Hukuk Hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde bir Ceza Mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki Hukuk Mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 E, 2008/536 K.).”)
Diğer yandan davalı tarafın davacının murisi …’ ün destek olmadığı iddiası ve davacı ile muris arasında desteklik ilişkisi yönünden, tazminat isteyen kişiye fiilen, sürekli ve düzenli bir şekilde bakan veya ona bakması kuvvetle muhtemel olan kimseye destek denir. Bakma kelimesi, bir başkasının geçimini kısmen veye tamamen sağlama anlamında kullanılmakta olup, destek kavramı hukuki değil, fiili ilişkiyi belirleyen bir kavramdır.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/1249 Esas ve 2016/5551 Karar sayılı Kararında vurgulandığı üzere) Tanık anlatımları, SGK kayıtları, kolluk araştırması, Özürlü Sağlık Kurul Raporu, …’ ün ceza dosyasında vermiş olduğu müşteki ifadesi, sunulan deliller ile davacının murisi 53 yaşında hayatını kaybeden destek …’ ün, gazete dağıtım işinde çalıştığı, sabit bir gelirinin olmadığı, haftalık 300 TL ücret kazandığı, davacı kızı Güler , damadı ve bir torunu ile kaldığı, kızı davacı …’ in küçük yaşta havale geçirdiğinden nörolojik olarak %70 oranında özürlü, damadınında %50 oranında özürlü olduğu, muris …’ ün 1988 yılında eşinden boşandığı kızına bakması sebebiyle bir daha da evlenmediği ve bu şekilde 25 yıldır tek çocuğu olan davacı kızına yardımcı olduğu, her ne kadar davacı evli ise de, davacı ve eşinin özürlü olması, kızı davacının tek çocuğu olması, bakıma muhtaç olup gelirlerinin bulunmaması, birlikte yaşamaları, murisin evlenebilecek koşullarda iken evlenmeyerek davacı kızı ve ailesinin geçimine katkı sağlaması ve bakması sebebiyle muris … ile davacı arasında desteklik ilişkisi olduğu kanaatine varılmış olup aktüer bilirkişinin 15/08/2018 havale tarihli ek bilirkişi raporunda %50 oranında kusura göre hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının olaya uygun olduğu anlaşılmakla itibar edilerek 33.960,98 TL miktar yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebinin kabulune, davalı işleten ve sürücü yönünden kaza tarihi, davalı sigortacı yönünden dava tarihi itibariyle temerrüdün oluştuğundan bu tarihlerden itibaren faiz işletmek gerekmiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminat talebi yönünden değerledirildiğinde, bilindiği üzere Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önüne alarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı asıl olarak ne tazminat ne de bir cezadır. Amacı zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmak ve ruhi ızdırabını dindirmek olması nedeniyle tazminata benzer bir fonksiyonu vardır. O halde tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut durumda, meydana gelen trafik kazası sonucu muris …’ ün ölümü ile sonuçlanan olayda, tarafların kusur oranları, olayın meydana geldiği tarih, olayın meydana geliş şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, olay tarihindeki paranın alım gücü, desteğin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmende olsa giderilmesi amacıyla, 30.000 TL manevi tazminat’ ın hak ve nesafet kuralları çerçevesinde takdir edilerek manevi tazminat talebinin davalılar sürücü ve işleten yönünden kısmen kabulune karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Mahkememiz kararının taraf vekillerince İstinaf edilmesi üzerine Bursa BAM 13. Hukuk Dairesinin 2021/173 Esas ve 2021/232 Karar sayılı kararı ile; “Davaya konu olayda; tarafların kusur durumları, olayın meydana geliş biçimi ve tarafların sosyal ekonomik durumları ve yukarıdaki ilkeler nazara alındığında mahkeme tarafından davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının yerinde olması karşısında davacı vekilinin istinaf isteminin yerinde olmadığı görülmüştür. 6100 sayılı HMK 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacı lehine takdir edilen maddi tazminat hesabında yukarıda belirtilen ilkeler kapsamında hata yapılarak bu doğrultuda verilen karar usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2018 tarih ve 2015/415 – 2018/1578 sayılı kararının KALDIRILMASINA,Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,” şeklinde hüküm kurularak dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilerek, İstinaf İlamı doğrultusunda dosya önceki aktüer bilirkişiye tevdi edilerek, ek rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Aktüer bilirkişinin raporunda özetle: Dosyadaki delil durumu ve yukarıdaki tespitler doğrultusunda yapılan incelemede; Davacı çocuğun destekten yoksun kalma zararının 96.444,88TL olacağı mütalaa edilmiştir.
Bu durumda İstinaf İlamı doğrultusunda düzenlenen aktüer bilirkişinin 27/03/2022 tarihli ek raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacının evlenme ihtimali dikkate alınarak davacının payının belirlenmesine yönelik yapılan hesaplamada davacının destekten yoksun kalma zararının 96.444,88 TL olup taleple bağlı kalınarak 40.171,23 TL destekten yoksun kalma tazminat talebinin kabulune, davalı işleten ve sürücü yönünden kaza tarihi, davalı sigortacı yönünden dava tarihi itibariyle temerrüdün oluştuğundan bu tarihlerden itibaren faiz işletmek gerekmiştir
Diğer yandan davacının manevi tazminat talebi yönünden İstinaf başvurusunun reddedildiği manevi tazminat miktarının uygun bulunduğundan önceki karar aynen kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kabulü ile,
A-40.171,23 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …. Yönünden dava tarihi olan 27/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 13/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bütün davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine (Davalı ….nin poliçe limiti ile sorumlu tutulmasına), fazlaya ilişkin talebin reddine,
B-30.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 13/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.793,40 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 239,43 TL ve ıslah harcı 137,21 TL olmak üzere toplam 376,64 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.416,76 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına, (Davalı …. 2.367,45 Tlsinden sorumlu olmak üzere)
3-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan; bilirkişi gideri 450,00 TL, posta, talimat ve tebligat, ATK rapor ücreti gideri 756,50 TL olmak üzere toplam 1.206,50 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 699,81 TL yargılama gideri ile bozmadan sonra yapılan; tebligat gideri 76,00 TL olmak üzere toplam 775,81 TL yargılama gideri ve peşin alınan 239,43 TL ve ıslah harcı 137,21 TL olmak üzere toplam 376,64 TL harç olmak üzere toplam 1.152,45 TL yargılama giderinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (davalı …. 613,00 Tlsinden sorumlu olmak üzere)
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Destekten yoksun kalma tazminat talebi yönünden, davacının yargılama sırasında kendisinin vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Manevi tazminat talebi yönünden, davacının yargılama sırasında vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 3600 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’ dan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminatının reddi sebebiyle davalılar … ve …’ ın vekil ile temsil edildiğinden A.A.Ü.T’ nin 10/2. Maddesine göre belirlenen 3600 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
8-HMK’ nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.