Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/866 E. 2021/1008 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/866 Esas – 2021/1008
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/866
KARAR NO : 2021/1008
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : … – T.C.N. …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … OTOMOTİV MAKİNA TURİZM İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ İŞLETME ÜNVANI: … TURİZM SEYAHAT ACENTASI – ÇEKİRGE ŞUBESİ –
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2020
KARAR TARİHİ : 30/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilİ …’ya ait olan 43 … 447 plakalı Isuzu marka kamyonet …’nın sevk ve idaresinde; A101 marketlerine ait 10 palet 17.334 adet ürün ile Ankara Gölbaşı 101’den, A101 Elmadağ’ a sevkiyat yaparken, Sivrihisar civarında davalı şirkete ait 60 … 632 plakalı ve … sevk ve idaresindeki araç ile çarpışmak suretiyle kaza yaptığını, bu kaza sonucunda müvekkile ait araçta bulunan ürünlerden 15.486 adeti kırıldığını, bu kırılan ürünlerin ücreti davacı müvekkilden kesildiğini, kaza sonucu tutulan kaza tespit tutanağına göre davalı şirkete ait aracın şoförü …’ ın 2918 sayılı KTK’ nın 56/1-A maddesine göre ” Şerit İzleme ve Değiştirme Kurallarına Uymama” maddesini ihlal ettiği yapılan incelemeler neticesinde tespit edilmiştir. Aynı zamanda müvekkile ait araç sürücüsü …’ nın herhangi bir hatasının bulunmadığını, bu kaza sonucu müvekkilin; kırılan ürünlerin bedeli, kaza sebebiyle araç şoförünün otobüs ile gidiş dönüş masrafları, nakliye ücretleri, yola dökülen mazot, çekici bedeli, aracın çalışamamasından doğan zararları ortaya çıktığını, bu zararlara ilişkin davacı müvekkil mümkün olabildiği kadarıyla dekont aldığını, bu zarar kalemlerinin karşılanması amacıyla arabuluculuk kurumuna başvurulmuş ancak yapılan oturumlar sonucunda bir anlaşma sağlanamadığını, bu kaza sonucu araçta oluşan zararlar davalı firmanın araç sigortası tarafından karşılanmış ise de yukarıda saydığımız zarar kalemleri karşılanmamış bulunduğundan iş bu davayı açma gereği hasıl olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere şimdilik 1.000TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 24/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş ancak davalı tarafından savunmada bulunulmamıştır.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, arabuluculuk tutanağı, dökülen mazota ilişkin irsaliyeli fatura, kaza tespit tutanağı, kamyonette taşınan ürünlere ait fatura, depo kontrol formu örneği, gelir vergisi beyannameleri, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, haksız fiilden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacının alacağın kaynağı, haksız fiil ve kusur sorumluluğu olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 49 ve devamı maddelerine dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde mutlak ticari davalar: [(1) Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1. m.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;,
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012 – 6335 s. K. 1. m.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır] şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında, TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanununun havale hakkındaki 457 – 462 ve vedia hakkındaki 463 – 482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispî nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu Kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
O halde toplanan delillerden somut olayda uyuşmazlık, davacıya ait 43 … 447 plakalı kamyonet ile davalıya ait 60 … 632 plakalı araç arasında meydana gelen trafik kazasında davacının kamyonetinde kırılan ürünlerin bedeli, aracın çalışamaması sebebiyle ikame zarar, araçtan yola dökülen mazot bedeli, yol yardım sebebiyle hizmet alacağı, aracın nakliye bedeli ve otobüs masraf bedeline ilişkin alacak istemi olup yukarıda açıklandığı üzere alacak davasının mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır.
Diğer yandan davanın nispi ticari dava olması için her iki tarafın tacir olup mal alım ve satımın tarafların ticari işletmeyle ilgisinin bulunması zorunludur. Bu durumda davalının sermaye şirketi olup tacir olduğu, davacının ise gerçek kişi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının tacir sayılması için, bilindiği üzere TTK’nın 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Yasa’nın 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nın 15. maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Yargıtay yerleşik uygulamaları gereğince, bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacının 06/03/2006 tarihinde Kütahya Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Müdürlüğüne kayıt yaptırdığı halen kaydının devam ettiği, ticaret sicil müdürlüğünde kaydının olmadığı, Kütahya 30 Ağustos Verg Dairesinin vergi kaydında, işletme defteri tuttuğu, 2019 ile 2020 yılı gelir vergisi beyannameleri ile gider ve gelirlerin 17.000 TL nin altında olup Bakanlar Kurulunun Kararına göre belirlenen esnaf sınırların( 2019 yılı mal alış 115.000, mal satış 160.000, gayri safi 120.000TL) içerisinde kaldığından davacının tacir olmadığı esnaf olduğu sabit olduğundan açılan davanın nispi ticari davada sayılamayacağından mahkememizin görevsizliğine Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev, dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Bursa Asliye Hukuk mahkemesinin görevli olduğuna,
2-HMKnun 20 maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.