Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/824 E. 2022/12 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/824
KARAR NO : 2022/12

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – Uluyol Kıbrıs Şehitleri Cad. No:32/1 Babadağ Apt. C Blok K:4/7 Osmangazi/ BURSA
DAVALI : … MÜHENDİSLİK HAV. SİS. İZO ÇEL. KNS. MAK. İNŞ. SAN. – …
VEKİLİ : Av. … – Kemalpaşa Mah. Adnan Menderes Blv. Adliye Sok. No:2 K:3 D:54 İnegöl/ BURSA

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/05/2017
KARAR TARİHİ : 11/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin davalı şirketen 11/05/2016 tarihli cari hesap gereği 6.209,74 TL alacağı olduğunu, davalı şirket tarafından bu borcun ödenmemesi üzerine Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2016/12677 sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, davalı şirketten gönderilen ödeme emrinin 12/12/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlu tarafından 15/12/2016 tarihinde itiraz edildiğini, bundan dolayı davalının itirazının iptalini sağlamak için mahkemeye başvurduklarını, müvekkili şirketin iş sağlığı ve güvenliği alanında hizmet verdiğni, müvekkili şirketin davalı şirketle iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hizmet vermek üzere anlaştıklarını, müvekkili şirketin davalının işyerinde incelemelerde bulunduklarını, ve yasal olarak gerekli iş güvenliği önlemlerini sağladığını, üzeirne düşen edimlerini yerine getiren müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili tarafından yerine getirilen işin her iki tarafın ticari defterlerinde mevcut olduğunu, davalı şirektin haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, bu nedenlerle Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2016/12677 sayılı dosyasında itirazın iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmeisni talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafından usulüne uygun kat ihtarı gönderilmediğini, bu nedenle alacağın varlığının yargılamayı gerektirir olduğunu, davacının dava dilekçesinde belirttiği gibi müvekkillerine borçlu olduğunu gösteren bir belge ve usulüne uygun olarak gönderilen herhangi bir hesap kat ihtarı bulunmadığını, bu hususun hem kanunun emredici hükmüne hem de evrensel bir hukuk ilkesi olan adil yargılanma, özelde adil savunma hakkına aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların yazılı beyan dilekçeleri, Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2016/…… sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, cari hesap ekstresi, fatura örnekleri, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından faturaya dayalı olarak 01/09/2016 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri 12/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde 12/12/2016 tarihinde borca itiraz etmiştir.
Tarafların ticari defterleri talep edilmiş davacı tarafça ibraz edilen ticari defteler bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin 24/05/2018 tarihli raporunda özetle: Davacının davalıdan takip ve 31/12/2016 tarihi itibariyle 6.476,40 Tl alacaklı göründüğünü, davacının taikbi 6.209,74 TL asıl alacak üzerinden başlattığını, davacının takip öncesi davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair dosyada bilgi ve belgenin bulunmadığı, bu nedenle takip öncesi gecikme faizi talep edemeyeceği mütalaa edilmiştir.
Davalıya ticari defterlerini sunmak üzere 13/02/2018 tarihli celse de yasal sürenin verildiği ve davalıya usulune uygun tebliğ edildiği ancak davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının tarafların ticari defterlerine dayandığı anlaşılmakla ticari defterlerin delil olması yönünden bilindiği üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. (1086 sayılı HUMK’nın 326.) maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. (6762 sayılı TTK’nın 83/2.) maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220 (HUMK’nın 330.) maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde (HUMK’nın 330 ve sonraki maddeleri) anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 82.) maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. (6762 sayılı TTK’nın 69. vd.) maddeleri uyarınca da defterlerini yöntemince Tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4, 6762 sayılı TTK’nın 84,85)
Davanın kabulune karar verilerek, kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bursa BAM 5. HD’nin 18/11/2020 tarih ve 2019/61-2020/1322 E/ K sayılı kararı ile; “Yerel Mahkemece verilen kararda, davalının ticari defterlerini ibraz etmediği belirtilerek davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacının davalıdan alacaklı olduğu belirtilmiş ise de, davacı dava dilekçesinde HMK. 222/5. madde gereğince münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine dayanmış değildir. Bu itibarla davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçınması aleyhine yorumlanamaz (Yargıtay Yüksek 19. Hukuk Dairesi’nin 25.01.2016 tarih, 2015/9018 Esas ve 2016/814 Karar sayılı kararı). Davacının davasını genel usullere göre ispat etmesi gerekmekte olup, buna göre Yerel Mahkemenin kabulünün aksine davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defter kayıtlarının lehine delil olabilmesi için dayanak kayıtlarıyle desteklenmesi gerekir. Davalının defterlerini ibrazdan kaçındığından bahisle davanın kabulü doğru olmamıştır. Kaldı ki; kabule göre de HMK’220. Madde uyarınca davalıya yapılan ihtaratta defter sunmamanın sonucu tam olarak açıklanmamıştır. Ayrıca İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığı, müzekkereye verilen 05/04/2018 tarihli cevapta davalı şirketin ünvanında birden fazla iş yeri bulunduğundan bahisle SGK sicil numarası bildirilmesi halinde talep edilen bilgilerin müzekkere cevabıyla bildirileceği belirtilmiştir. Yerel Mahkemece davalıya ait ilgili işyerinin SGK sicil numarası tespit edilerek yeniden müzekkere yazılmaksızın karar verilmesi de doğru değildir. Açıklanan gerekçelerle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesi karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilerek, BAM ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davalı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yaparak rapor düzenlenmek üzere dosya SMMM bilirkişi ve makine mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davalıya ait yukarıda yazılı defterlerin 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 224 ve 225. maddeleri ile 6762 Sayılı eski T.T. Kanunun 66. Maddesi ve 6102 Sayılı – Yeni T.T.Kanunun 64. Maddelerine göre açılış ve kapanış tasdiki zorunlu Yevmiye Defterlerinin süresi içinde yaptırıldığı, davalının | Sıra Nolu Elektronik Defter Genel Tebliği gereği 2016 Yıllarına ait Ticari Defterlerini E-Defter olarak kayıt altına alındığı. 2 Sıra Nolu Elektronik Defter Genel tebliği 3. Maddesi gereği ise Yevmiye ve Kebir defteri beratlarını süresi içerisinde takip eden 3.ayın sonuna kadar Gelir İdaresi Başkanlığı sistemine yüklediği, Davalı kayıtlarına göre Takip tarihi (01.09.2016) ve 31.12.2016 itibariyle davacıya takip tutarı kadar 6.209,74 TL borçlu göründüğü, kök raporda açıklandığı üzere Davacının, davalıdan takip ve 31.12.2016 tarihi itibariyle 6.476,40 TL alacaklı göründüğü ancak Davacının takibi 6.209,74 TL Asıl Alacak üzerinden başlattığı, davacının, takip öncesi davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair dosyada bilgi ve belgenin bulunmadığı bu nedenle takip öncesi gecikme faizi talep edemeyeceği mütalaa edilmiştir.
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı tacirin davalı şirkete iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda hizmet sunduğu ve hizmet kapsamında düzenlenen faturalara dayalı alacağının olduğu ileri sürüldüğü, davalının ise davacının iddialarının inkar edildiği anlaşılmakla, taraflar arasında TTK m. 89 anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin, uygulamada sıkça karşılaşılan “açık hesap” ilişkisinin olduğu, tarafların ticari defterlerinin usulune uygun tutulduğu ve ticari defterlerin birbiri ile uyumlu olduğu yine davacı tarafından düzenlenen faturaların davalının ticari defterine kaydedildiği ve HMK’ nın 222. Maddesi gereğince davacı tarafın ticari defterlerin kesin delil olduğu ve 12/06/2021 tarihli kanaat verici alınan mali müşavir ve iş güvenliği uzmanı bilirkişinin ek raporuna itibar edilerek davacının faturadan kaynaklı 6209,74TL alacağın olduğu ve davalı tarafından ödenmediği sabit olduğundan sübut bulan asıl alacak yönünden talebin kabulu ile icra takibinin devamına, davalı borçlunun icra takip tarihinden önce TBK’nın 117. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğinden asıl alacak yanında takip tarihine kadar olan dönem içerisinde işlemiş faize yapılan itirazın iptaline yönelik talebin reddi ile davanın kısmen kabulune, icra inkar tazminatı yönünden alacağın fatura alacağı olduğu, likit olduğu, davalının asıl alacak yönünden itirazında haksız olduğundan koşulları oluşmakla icra inkar tazminatı talebinin kabulune, davacının takipte kötü niyetli olduğu sabit olmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kısmen kabulü ile, davalının Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2016/1267 esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 6.209,74 TL asıl alacak üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-İİKnun 67 maddesi gereğince icra inkar tazminatının koşulları oluştuğundan alacağın %20si olan 1241,94 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İİK’nun 67 maddesi uyarınca davalı lehine kötü niyet tazminatının koşulları oluşmadığından reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 424,19 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 74,12 TL’nin mahsubu ile bakiye 350,07 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan; bilirkişi gideri 900,00 TL, posta ve tebligat gideri 112,00 TL olmak üzere toplam 1.012,00 TL ile bozmadan sonra yapılan; posta ve tebligat gideri 43,20 TL olmak üzere toplam 1.055,20 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 1.026,21 TL yargılama gideri ve 74,12 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.100,33 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 175,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/01/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.