Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/808 E. 2021/821 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/808
KARAR NO : 2021/821
HAKİM : … …

KATİP : … …
DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … -T.C.N…. …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2020
KARAR TARİHİ : 11/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Taraflar arasında satış sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmede belirlenen bedelin ödenmemesi üzerine bedelin iadesinin Noter aracılığıyla talep edildiğini, davalı hakkında Mudanya İcra Müdürlüğünün 2020/234 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini, davacı şirket niteliğinin anonim şirket olarak değiştiğini, UYAP’ta LTD ŞTİ olarak kayıtlı kaldığını, bu nedenle davacı alacağının ihtiyaten haczine, itirazın iptaline takibin devamına icra inkar tazminatına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı yan alacak taleplerini ve davasını tarihi olmayan satış sözleşmesi ne dayandırmış olduğunu, satış sözleşmesi incelendiğinde bunun ” Bursa ili Mudanya ilçesi Karafatma mahallesi İsmet mevkii pafta no:10 ada no:71 parsel no:1 de kayıtlı ahşap ev” satışına ait olduğunu, tapulu taşınmazların satışı TMK’nun 706, BK’nın 213 (6098 sayılı TBK’nun 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26 ve Noterlik Kanunu’nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve TMK’nın 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir geçerlilik şekil şartıdır. Bu sebeple resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez .Bu belgenin Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi olduğu düşünülse dahi yine kanuni şartları taşımamakta olduğunu, davacı tarafından alacak talebine ve davaya dayanak yapılan ve gayrimenkul satış sözleşmesinin hiçbir hukuki geçerliliğinin olmadığını, Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türü olduğunu, davacı yanın davasına dayanak yaptığı sözlemede bu hukuki şartları taşımamakta olduğunu, asla kabul anlamına gelmemek kaydı ile ;elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceğini, ortaklardan sadece birinin adının parafsız olarak sözleşmede yer alması sonucu bu yönde taleplerde bulunulması hukuken korunamayacağını davacı yanın tüm bu talep ve iddiaları da MK 2 iyi niyet kurallarına açıkça aykırı olduğunu, icra takibine konu edilen tarihsiz satış sözleşmesi’inde müvekkile verildiği söylenen 110.000-TL’nin ait satırda ki ad soyad sonradan elle doldurulmuş olduğunu ve herhangi bir paraf da taşımamakta olduğunu, davacının müvekkile elden yaptığını iddia ettiği ödemenin bir belgesininde olmadığını, bu konuda davacının tanık dinletemeyeceğini, asla kabul anlamına gelmemek kaydı ile ; davacı yanın sözleşmeyi usulüne uygun ve resmi şekilde yapmayışının sonuçlarına katlanmak zorunda olduğunu, davacı yan basiretli bir tacir olarak iddiasını resmi kayıt ve defterler ile ispat etmek zorunda olduğunu, alacaklının ödediğini iddia ettiği 110.000,00-TL sına ödeme tarihinde itibaren talep edilen faiz alacağının tamamına ve faiz oranına itiraz ettiklerini, alacaklı tarafın ödeme yaptığını iddia ettiği tarihten itibaren faiz talep etme hakkı bulunmamakta olduğunu, davacı yanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun alacak taleplerini içeren davanın reddine davalı müvekkil lehine %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 29/07/2020 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı TTK. 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen, 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1. fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde düzenlenmiştir.
TTK’nun 19.maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında taraflar arasındaki uyuşmazlığın,davacı şirket tarafından davalının hissedarı olduğu ahşap evin satışına ilişkin sözleşme yapılmasına ilişkin davalıya verilen 110.000,00 TL nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesine ilişkin olduğu, icra takibinin ilamsız olduğu, yapılan araştırmalar neticesinde her ne kadar davalının şirket ortağı olduğu tespit edilmiş ise de davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, ilgili icra takibine konu alacağa dayanak olan gayrimenkulün niteliğinin iki katlı kerpiç ev olduğu dikkate alınarak davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Mudanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna, hükmün İstinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde HMK’nın 21. ve 22. maddesi gereğince yargı yerinin belirlenmesi için derhal dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Mudanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna,
2-Hükmün İstinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde HMK’nın 21. ve 22. maddesi gereğince yargı yerinin belirlenmesi için derhal dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Mudanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkemede devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespitine ve hükmedilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.