Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/789 E. 2021/245 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Türk Milleti Adına “Karar”

ESAS NO : 2020/789
KARAR NO : 2021/245

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA İHBAR OLUNAN : … –
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/11/2015
KARAR TARİHİ : 22/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 99923620 abone numarası ile 01/10/2010 tarihinden 30/06/2014 tarihine kadar, 99972070 abone numarası ile 01/10/2010 tarihinden iptal edilen 30/06/2012 tarihine kadar davalı şirketten enerji satın aldığını, bu süre içinde kullanılan elektrik tüketim miktarı üzerinden müvekkili şirkete fatura tahakkuk edildiğini, bu faturalarda kayıp kaçak bedeli adı altında hizmet bedeli karşılığı olmayan meblağların taraflarına yükletildiğini, bu hizmet bedelinin karşılığının olmadığı, kayıp kaçak miktarı dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermekte olduğunu, elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlık suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin kurallara uyan dürüst abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığını, şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından olduğunu, ilgili yasal hükümler gereğince EPDK’nın kayıp kaçak bedellerinin abone faturalara yansıtılması hususunda aldığı karar mevcut yasal hükümlere, hukuk devletinin esaslarına aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 01/10/2010 tarihine kadar geçmişe dönük kayıp kaçak bedeli adı altında hukuksuz olarak müvekkili tarafından ödenen meblağın ödeme tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte şimdilik 10.000,00 TLnin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası veya kısmi dava olarak ikamesinin yasaya aykırı olduğunu, zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, davalı firmanın tedarik/toptan satış lisansına sahip firma olup, dağıtım firması olmadığından husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, davacının tacir olduğunu, TTK. 18 maddesi gereği dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacı tacir olduğundan dava konusu yapılan kayıp kaçak bedelini de içeren faturaları gider kalemi olarak vergiden düştüğünü ve ticari faaliyeti nedeni ile üretilen hizmet veya emtianın birim fiyatına maliyet olarak eklediğinden bu bedelin yansıtıldığını, tacir olan davacının bir zararı bulunmadığından dava açmakta hukuki bir yararının bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Davacı, 99923620 abone numarası ile 01/10/2010 tarihinden 30/06/2014 tarihine kadar, 99972070 abone numarası ile 01/10/2010 tarihinden iptal edilen 30/06/2012 tarihine kadar davalı şirketten satın almış oldukları enerji nedeniyle haksız olarak alınan kayıp kaçak bedellerinin tahsilini istediğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 01/10/2010 tarihine kadar geçmişe dönük kayıp kaçak bedeli adı altında hukuksuz olarak müvekkili tarafından ödenen meblağın ödeme tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte şimdilik 10.000,00 TLnin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, tacir olan davacının bir zararı bulunmadığından dava açmakta hukuki bir yararının bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Mahkememizce gerekli yargılama yapılarak elektrik mühendisi bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
10/01/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu yapılan 2 farklı aboneliğe ait 2010 ile 2013 yılları fatura dönemleri arasındaki 58 adet faturada kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli ve sayaç okuma bedeli tahsili hakkında geçerli olan EPDK tarifesine göre hesaplama yapıldığını ve tahsilatların mevzuata uygun olarak EPDK kararları doğrultusunda yapıldığını, davacıdan fazla tahsilat yapılmadığının değerlendirildiğini, tahsil edilen kayıp kaçak bedelinin toplam tutarının 103.614,34 TL olduğunun hesaplanmış olduğu anlaşılmıştır.
Alınan bilirkişi raporu kapsam ve nitelik itibarıyla hüküm vermeye yeterli görülmüştür.
Davacı vekili tarafından 6719 Sayılı Kanun hakkında Anayasa Mahkemesine dava açıldığını, açılan davanın bekletici sorun yapılmasını talep etmiş ise de; Mahkememizce 6719 Sayılı Kanunun Anayasaya aykırı olduğu konusunda görüşe katılmadığından; Anayasa Mahkemesine açılan, kanunların Anayasaya aykırı olduğu yönündeki davaların görülmekte olan davada, bu yola gidilmediği takdirde; bekletici sorun yapılması gerekmediğinden, Anayasa Mahkemesine açılan davanın bekletici sorun yapılmasına ve dava sonucunun beklenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Dosyadaki kanıt ve belgelere, bilirkişi kurulu raporuna ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin, davalı şirketten satın aldığı elektrik enerji bedeline karşılık düzenlenen faturalarda kayıp kaçak bedeli adı altında tahsilatlar yapılmasının 6719 Sayılı Kanunun 20.maddesi gereğince yapılan değişiklik ile 446 Sayılı Kanunun değiştirilen 17.maddesinin uygulanacağı belirtildiğinden, buna göre; ”Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile Mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun (EPDK nun) düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü gereğince bilirkişi raporuna göre; davacıdan tahsil edilen kayıp ve kaçak bedellerinin EPDK’nun bu konudaki düzenleyici işlemlerine ve tarife yönetmeliklerine uygun tahsil edildiği anlaşıldığından; Mahkememizin, davacıdan alınan kayıp kaçak bedellerinin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetlenmesi ile sınırlı yetkisi nazara alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz bu kararı davacı vekilinin 04/01/2019 havale tarihli dilekçesi ile temyiz edilmiştir.
İncelemeye tabi tutulan karararımız Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/2125 E, 2020/5634 K. Sayılı ilamı ” Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.
Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Yeniden mahkememiz esasına kaydedilen dava dosyasında Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 08/10/2020 tarih 2019/2125 Esas 2020/5634 Karar sayılı bozma ilamına uyularak, bozma ilamı doğrultusunda dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava açılış tarihindeki haklılık durumu dikkate alınarak davalı taraf yargılama gideri, vekalet ücretinden sorumlu tutularak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Her ne kadar 22/03/2021 tarihli duruşmada kanun yolu Bursa Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun olarak gösterilmiş ise de dosyada daha öncesinde Yargıtay’da temyiz kanun yoluna gidildiği dikkate alınarak kanun yolu Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere değiştirilmiştir
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Dava konusuz kaldığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin olarak alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile artan 111,48 -TL’nin karar kesinleşince talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen aşağıda dökümü yazılı 644,70 TL yargılama gideri ve 170,78 TL peşin harcın, 27,70 TL başvurma harcı, 4,30 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 877,48 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne ve HMK’ nın 331. Maddesine göre davacının dava açmakta haklı olduğu dikkate alınarak belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından karar tebliği için gerekli miktar kullanıldıktan sonra artan kısmın kararın kesinleşmesi halinde HMK’nın 333.maddesi uyarınca istek halinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde HMK’nın 333.maddesi uyarınca istek halinde davalıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı ve ihbar olunan vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içinde mahkememize veya mahkememize iletilmek üzere herhangi bir nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Yargıtay’a temyiz yoluna başvurma hakkı açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.