Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/786 E. 2021/150 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/786
KARAR NO : 2021/150

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – T.C.N…. -…
2- … – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – T.C.N…. – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2019
KARAR TARİHİ : 24/02/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı … … sahibi olduğu GAB Özel Eğitim Kurumunun ilk ve orta okul öğrencilerinin kapsamlı bir eğitim alabilmesi için kurulduğu, müvekkili firmanın kısa süre içerisinde başarılı öğrenci sayısını arttırma amacıyla davalı …’in kardeşi … ile görüşerek, anaokulu kurulması yönünde anlaşma sağlandığı, iş bu anaokulun teknik giderleri için yeni bir şirket kurma noktasında uzlaşmaya varıldığı ve ESM Özel Eğitim Kurumları LTD ŞTİ’ni kurdukları, 50 adet paya denk gelen 50.000,00 TL nakdi sermaye ile masrafların karşılanması için taahhüt edilen ortaklık ödemesinin … tarafından gerçekleştirildiği, bunun üzerine de müvekkili tarafından şirket kurulması ile ilgili tüm prosedürün yerine getirilmeye başlandığı, bu işlemlerin akabinde davalının kız kardeşinin ortada bir neden yokken ortaklıktan vazgeçtiğini bildirdiği, sözleşmeye aykırı davrandıklarının bildirilmesine rağmen, davalı tarafından müvekkilleri aleyhine Bursa 3. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… E. Sayılı takip dosyası ile ortaklık için gönderilen meblağın tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığı, bunun üzerine …’in arandığı, …’in icra takibinden haberi olmadığını ve abisine icra takibini geri almasını söyleyeceği şeklinde beyanlarda bulunduğu, müvekkilinin de buna güvenerek icra takibine itiraz etmediği ve bu nedenle de takibin kesinleştiği, icra dosyasından hacze gidilmesi üzerine kendini baskı altında hissetmesi nedeniyle şirket yetkilisi davacının borcu kabul ettiği ve icra dosyasındaki borcu ödeyeceğini beyan ettiği, ortaklık için gönderilen ve hiçbir neden yokken usulsüz şekilde ortaklıktan vazgeçilmesi nedeniyle haksız olarak bedelin tahsil edilmesinin hukuka ve sözleşme hükümlerine aykırı olması nedeniyle, müvekkilinin icra dosyasına baskı altında ödediği meblağın istirdadına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacıların müvekkilinin kardeşinden ortak edeceklerine dair para talep ettiklerini, ancak talep edilen miktarda paranın olmaması nedeniyle müvekkilinden borç istediklerini, dava konusu olan 100.000,00 TL ve bunun dışında da bir miktar paranın davacılara verildiğini, davacılar tarafından bu paranın iade edilmemesi nedeniyle Bursa 3. İcra Müdürlüğü aracılığı ile icra takibi yapıldığını, davalı şirket yetkilisi davacı tarafından itiraz edilmeden kabul edildiği ve ödeme taahhüdünde bulunulduğunu, borcun kabul edilmesinden sonra haricen ödeme yapıldığı ve dosyanın işlemden kaldırıldığını, davacıların ortaklık nedeniyle zararlarını müvekkili alacaklıdan talep etmelerinin imkansız olduğunu, bu nedenle davacının kötü niyetli olduğunu savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 3. İcra Müdürlüğünün 2018/… sayılı icra takip dosyası, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, hukuki niteliği itibariyle istirdat istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde mutlak ticari davalar: [(1) Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1. m.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;,
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012 – 6335 s. K. 1. m.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır] şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında, TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanununun havale hakkındaki 457 – 462 ve vedia hakkındaki 463 – 482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispî nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu Kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
O halde toplanan delillerden somut olayda, davacılar tarafından, davalının kardeşi …’ in ESM Eğitim Kurumları Limited şirkete ortak olması için davalının eft yoluyla verdiği 100.000 TL bedelin verdiğini şirketten çıkma sebeplerinin gerçekleşmediğini, haksız olarak davalı tarafından başlatılan icra takibinin kesinleşmesi sebebiyle ödenen bedelin istirdadı talep edilmiş, davalı ise davacılara borç olarak paranın verildiğini savunmakla uyuşmazlık, davalı ile davacılar arasında karz akdinin kurulup kurulmadığı,ödemenin borç olarak verilip verilmediğine ilişkin olup yukarıda açıklandığı üzere alacak davasının mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır.
Diğer yandan davanın nispi ticari dava olması için her iki tarafın tacir olup mal alım ve satımın tarafların ticari işletmeyle ilgisinin bulunması zorunludur. Bu durumda davacının sermaye şirketi olup tacir olduğu, davalının ise gerçek kişi olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının tacir sayılması için, bilindiği üzere TTK’nın 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Yasa’nın 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nın 15. maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Yargıtay yerleşik uygulamaları gereğince, bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalının ticaret sicil müdürlüğünde şirket ortağı olarak kaydının bulunduğu, vergi kaydının bulunmadığı, şirkete ortak olmanın gerçek kişiye tacir niteliği kazandırmayacağı ayrıca davalının tacir olduğuna dair delil de bulunmadığı anlaşılmakla açılan eldeki davanın nispi ticari dava da olmadığından mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, yargı yeri uyuşmazlığına yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna,
2-Hükmü İstinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde HMKnun 21 ve 22 maddesi gereğince yargı yerinin belirlenmesi için derhal dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.