Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/707 E. 2021/215 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/707 Esas – 2021/215
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/707
KARAR NO : 2021/215
BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI –
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- … SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – …
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 23/07/2020
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
YAZIM TARİHİ : 25/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya ilişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Vergi Müfettişi … tarafından düzenlenen vergi raporunda; Davalı … Nikelaj Kaplama A.Ş. Temsilcileri tarafından Bursa 24. Noterliği aracılığıyla …’a şirkete ödenecek olan her nam altında olursa olsun bilumum paraları ilgili veznelerden ve ilgili birimlerden talep, tahsil, ahzu kabza, sulh ve ibraya, bununla ilgili makbuz, dekont ve diğer bilumum evrak, belge ve ibranameleri imzalamaya, elden evrak alıp vermeye ibraza münferiden yetki verildiğinin tespit edildiğini, müvekkelef kurumun hisselerinin kuruluşunda %50 paya hasip olan … …’ın … Kaplama San. Ve Tic. A.Ş.’nin sahibi ve şirket müdürü olduğunun tespit edildiğini, ortak … … tarafından Bursa 24. Noterliği 11/05/2017 tarih ve 9108 sayılı anonim şirket pay devri sözleşmesi ile ortaklık paylarının tamamının …’ye devrettiğinin tespit edildiğini, …’nin şirket yönetim kuruluna başvurarak söz konusu devir işlemini ortaklar pay defterine kayıt ettireceğini anonim şirket pay devri sözleşmesinde beyan ettiğini ancak ticaret sicil gazetesinde devir ile ilgili herhangi bir husus yayınlanmadığını ve buna göre devrin gerçekleşmediğini fakat şirketin alış yaptığı firmalarla genelde muhatap olanın … olduğunun mükellef kurum temsilcisi tarafından beyan edildiğini, çekleri bankadan tahsil edenin genelde … olduğunun anlaşıldığını, rapora ekli tutanakta geriye kalan %50 paya sahip şirket yetkilisi Murat Afyon’un verdiği cevaplarda mükellef kurumla aynı yerde … Kaplamayı sevk ve idare edenin … olduğunu, nikelaj işi için onun kendisine teklifte bulunduğunu, noter aracılığıyla çek tahsilatları için kendilerinden yetki istediğini, kontrolün onda olduğunu, şirketi başkalarına devretmek için durmadan birilerini getirdiğini, şirketin gayri faal olduğu dönemde hakkında sahte belge düzenleme yönünden Vergi Tekniği Raporu düzenlenen Eren Kabak adlı şahsa devrettirdiğini, bu sebeple şirketi sevk ve idare edenin asıl … olduğunun anlaşıldığını, …’un mükellef kurumun sahte fatura düzenleme faaliyetine fiilen katıldığı ve mükellef kurumun gizli ortağı olduğu sonucuna varıldığından mükellef kurum adına tarh edilecek vergi ve kesilecek cezalardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiğini, … hakkında takip yapılabilmesi için bu kişi ile mükellef kurum arasındaki ortaklığın tespitine yönelik Ortaklığın Tespiti Davası açılması gerektiğini, davalıların taşınır taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacaklarının üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar adına usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya yazılı cevap verilmemiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, vergi tekniği raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, gizli ortaklık ve organik bağ bulunduğu hususunun tespitine ilişkindir.
Mahkememizce ihtiyati tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın istinaf edilmesi üzerine, Bursa BAM 5 HD’nin, 30/10/2020 tarih ve 2020/1425 – 2020/1101 E/K sayılı ilamı ile; ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararıa yapılan istinaf başvurusunun reddine, esasa ilişkin olarak da ön inceleme duruşması yapılmadan dosya üzerinden karar verilmesinin iddia ve savunma hakkının kısıtlanması olarak kabul edilerek mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı doğrultusunda, dosya yeniden esasa kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır ve eda davasının öncüsü durumundadır. Henüz koşulları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ilerdeki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından, kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası güncel bir yarar var ise açılabilir. Tespit davasının konusu maddi vakıalar değil, yalnız hukuki ilişkiler olabilir ve hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespitinde davacının güncel bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yararın varlığı, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden gözönünde tutulur. Dava, hakkın ihlali nedeniyle mahkemeden hukuki korunma istemidir. Dava hakkı da, hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlal edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunmalıdır. Bu bağlamda, hukuki korunmada (davada), zorunluluk olmalıdır. Tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmasında hukuki yararı yoktur. Îdeal veya geleceğe dönük bir yarar yeterli değildir. Kural olarak, eda davalarında hukuki yararın varlığı asıldır ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğü yoktur. Eda davası ile aynı zamanda davanın dayandığı hakkın veya hukuki ilişkinin var olduğunun tespiti de hüküm altına alınır ve buna bağlı olarak eda emrini kapsar. O halde eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz. Tespit davalarında ise; hukuki ilişkinin varlığının, hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Bu da, üç şartın birlikte varlığına bağlıdır.
a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı;
b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı;
c)Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
Öte yandan mevzuatımızda sermaye şirketlerinde gizli ortaklık kavramı kabul edilmiş değildir. Şirket işlemleri ve bu arada VUK ve 6183 sayılı yasalar çerçevesinde muhatap olunacak kişiler şirketin kayıtlı ortaklarıdır.
O halde somut olayda yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı …’ un diğer davalı … Nikelaj Kaplama San. Tic. Ltd Şti’ nin gizli ortağı olduğunun tespiti talep edilmiş ise de şirket işlemleri ve bu arada VUK ve 6183 sayılı yasalar çerçevesinde muhatap olunacak kişiler şirketin kayıtlı ortaklarıdır. Davalıların davacıya zarar vermeleri muvazalı işlem yapılmaları için eda istemli dava açılması muhtemel olduğu, tespit davasının açılmasında güncel hukuki yararın olmadığı kanaatine varılarak hukuki yarar dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.( Bursa BAM 5 HD 2018/222 Esas ve 2018/268 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere, idarenin yapması gereken açık ve emredici bir hüküm olduğu, tespit hükmü ile idari işlemlerden dolayı gidilecek kanun yollarında sorunlara neden olabileceği, ihtiyati tedbir istemi için de hukuki yararın olmadığı, ayrıca idarenin tasarrufun iptali ve tüzel kişiliğin perdesinin aralanması gibi yollara başvurabilmesi için ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı alması gerektiğinden, eldeki davanın konusunu teşkil eden tespit ve tedbir talepleri yönünden hukuki yararın bulunmadığı anlaşılmaktadır “Yargıtay 11 HD 17/06/2016 tarih 2016/2100 Esas 2016/6849 sayılı Kararı”)
Davacı idare ileride lüzum hâsıl olduğunda tasarrufun iptali davaları açmak veya şirketin sicile kayıtlı ortakları hakkında mukayeseli hukukta “tüzel kişilik perdesinin kaldırılması” diye adlandırılan davaları da açabilir. Ancak tüm bu işlemler için bir vergi veya ceza tahakkuku yapılması gerekecektir. Davacı idarenin elinde ihtiyati tahakkuk yapma imkanı da bulunmaktadır. Tüm bu işlemler için (özel hukuktaki uygulamanın aksine) mahkemece verilecek ihtiyati haciz kararına ihtiyaç yoktur. O halde eldeki davanın konusunu teşkil eden tespit ve tedbir talepleri yönünden hukukî yararın bulunduğu da söylenemez.
Tüm dosya kapsamına göre açılan davada hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı gerekçeye ve kurulun takdirine göre;
1-Hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine,
2-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 10/03/2021

Başkan …. Üye …. Üye …. Katip ….
¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır.