Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/677 E. 2021/469 K. 14.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Türk Milleti Adına ” Karar”

ESAS NO : 2020/677
KARAR NO : 2021/469

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2020
KARAR TARİHİ : 14/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkil ile Davalı arasında 06/12/2013 tarihinde Açık Satış Noktası Sözleşmesi tanzim edilmiş olup, bu sözleşme uyarınca taraflar karşılıklı olarak çeşitli yükümlülükler altına girdiklerini, Müvekkil Şirket tarafından sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken yükümlülükler eksiksiz olarak yerine getirilmiş ve çerçevede davalı borçluya 41.065,00-TL’lik fıakit bazlı katkı sağladığını, ancak karşı taraf sözleşmeye aykırı olacak şekilde taahhüdünü verine getirmeden işletmesini kapatarak Müvekkilden mal almaya son verdiğini, davalının söz konusu sözleşmeye aykırılığı sebebiyle kendisine önce ihtarname gönderildiği, akabinde Bursa 9. İcra müdürlüğünün 2020/… sayılı takip dosyası ile hakkında icra takibine girişildiğini, ancak davalının yapılan takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu, bu nedenle Fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla Müvekkilin alacağının tahsilini teminen, Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takip miktarının %|20’den az olmamak üzeıc icra inkar tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı borçluya yükletilmesinc karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini de talep ettiklerini, maddi hukuk kaynaklı sıfat (husumet) yokluğundan davanın reddine karar vermesi gerektiğini, huzurdaki davanın yetkisiz temsilci ve sözleşmenin gerçek tarafı olan …’a açılması gerekmekte olup müvekkilin ilgili olayda husumeti bulunmadığını, Davanın husumet yokluğundan reddini talep ettiklerini, müvekkilin dosyaya konu olan sözleşmeden herhangi bir bilgisi bulunmadığını, dosyaya sunulmayan açık satış noktası sözleşmesinin müvekkil … tarafından kabulü mümkün olmadığını, Mahkemeniz dosyasına hali hazırda söz konusu sözleşmeyi sunmayan davacı tarafın haksız ve kötüniyetli olduğu açık olduğunu, müvekkilden habersiz olarak kötü niyetli bir şekilde davacı tarafla sözleşme imzalayan, vekil kılındığı vekaletnamede böyle bir hakka sahip olmayan … müvekkili mağdur edildiğini, müvekkilin haberi olmadığı ve altında imzası dahi bulunmadığı sözleşmeden dolayı borç altına sokulması usul , yasa ve yerleşik mahkeme içtihatlarına aykırı olduğunu, davaya konu sözleşme de müvekkilin imzası dahi bulunmadığını tüm bu nedenlerle öncelikle davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkil hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce yargılama yapılarak tahkikat aşamasına geçilmiş, İlgili vergi dairelerinden taraflara ait Ba&bs formları, Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. Sayılı dosyası celp edilmiş, Bursa Esnaf ve Sanatkarlar odası, Bursa Ticaret ve Sanayi odası ile yazışma yapılarak cevabi yazılar dosyamız arasına alınmıştır.
İlgili icra dosyasının incelenmesinde davacı tarafından davalı hakkında 26/08/2020 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri 01/10/2020 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde 05/10/2020 tarihinde borca itiraz etmiştir.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 06/11/2020 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde açılan dava, davacı tarafça davalı tarafa açık satış noktası sözleşmesine istinaden yapılan nakit katkının, cezai şart bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesine ilişkindir.Mahkememizce yapılan inceleme neticesinde dava tarihi itibariyle davalının tacir ve esnaf kaydının olmadığı, davanın nispi ticari dava ve her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, davanın mutlak ticari davalardan da sayılmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine,Bursa Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.(Emsal nitelikte İzmir BAM 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/1191 Esas 2019/1336 Karar sayılı ilamı, İzmir BAM 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/1370 Esas 2019/1337 Karar sayılı ilamları da dikkate alınarak)
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Bursa Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğuna,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince takdirine, yargılamanın görevli mahkemede devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.