Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/667 E. 2022/994 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/667 Esas – 2022/994
TÜRK MİİLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/667
KARAR NO : 2022/994

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
2020/667 ESAS SAYILI DAVADA:
DAVACI : ….. GIDA SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
TEMSİLCİ :
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR : 1-
2- …. …. SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ GIDA HAYVANCILIK TARIM İNŞAAT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 27/03/2019
BİRLEŞTİRİLEN 2020/907 ESAS SAYILI DAVADA
DAVACI :

TEMSİLCİ :
DAVALI : 3-
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 18/11/2020
KARAR TARİHİ : 21/09/2022
YAZIM TARİHİ : 14/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
2020/667 ESAS SAYILI DOSYADA
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından davalı Mücahit Ceylan’a verilen vekalet görevinin davalı tarafından kötüye kullanıldığını, müvekkili şirketin haberi olmadan, Bursa ili Nilüfer ilçesi Demirci Mah. 3990 ada 8 parselde kayıtlı taşınmazın davalı … … Süt ve Süt Ürn. Ltd.Şti.’ne satışı yapılarak devredildiğini, satışın müvekkili şirketin bilgi ve onayı olmadan yapıldığını belirterek, satışın iptaline tapunun müvekkili adına tesciline bunun mümkün olmaması halinde satış tarihindeki bedelinin dava tarihinden itibaren işletilecek en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacı şirketin müvekkiline 30/06/2018 tarihi itibarıyla 445.000,00 TL borçlu olduğu bu nedenle dava konusu taşınmazın devrinin yapılarak borç miktarının 45.000,00-TL’ye indirildiğini, davacının dava konusu taşınmaz için 02/07/2018 tarihinde 84180 nolu … … süt ve Süt Ürn…. Ltd.Şti. adına 400.000,00-TL bedelli fatura kesilerek fatura üzerinde taşınmazın ada ve parsel numaralarının bildirildiğini, davacının satıştan haberdar olduğunu belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞTİRİLEN 2020/907 ESAS SAYILI DOSYADA
DAVA:
Davacı şirket temsilcisi dava dilekçesinde özetle; Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/251 E. nolu dosya ile şirketi tarafından Mücahit Ceylan ve … … Süt ve Süt Ürünleri Gıda Hayvancılık Tarım İnş. San. Tic. Ltd. Şti aleyhine , vekalet yetkisi kötüye kullanılarak yapılan yolsuz tescil nedeni ile 27.03.2019 tarihinde tapu iptali ve tescili davası açıldığını, Bursa İli Nilüfer İlçesi Demirci Mah. H21C09B3B Pafta, 3990 Ada, 8 Parselde kayıtlı arsa niteliliğindeki taşınmazımızın zilyeti taraflarındayken ve dava devam ederken muvazaalı olarak davalı … … Süt ve Süt Ürünleri Gıda Hayvancılık Tarım İnş. San. Tic. Ltd. Şti tarafından LEYLA KAHRAMAN nedim kızı’na 03/11/2020 tarihinde davalıdır ve kesinleşmemiş mahkeme kararlarının şerhi ile devredildiğini, bu durumun davanın derdest olduğu mahkemenin Nilüfer Tapu Müdürlüğüne yazılan müzekkere ile fark edildiğini, Leyla Kahraman ın diğer davaya dahili olarak eklenmesi yasal olarak mümkün olmadığından huzurdaki davanın ikame edildiğini, Leyla Kahraman’ın huzurdaki dava neticesi ile diğer davaya davalı olarak eklenmesi zarureti hasıl olduğunu, davaların birleştirilmesi ve dava konusu Bursa İli Nilüfer İlçesi Demirci Mah. H21C09B3B Pafta, 3990 Ada, 8 Parselde kayıtlı arsa niteliliğindeki taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulması ve dava konusu taşınmaz aynımızın bütünleyici parçası olan Kira Gelirlerinede tedbir konularak kiraların mahkeme dosyasına depo edilmesini talep ve dava etmiştir.

KANITLAR:
Tapu kaydı, bilirkişi raporu, tanık beyanları, dosyadaki bilgi ve belgeler
KANITLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; dava konusu taşınmazı 400.000 TL bedelle sattığına dair Temmuz 2018 yılına ait Katma Değer Vergisi Beyannamesini vergi dairesine ibraz ettiği, aradan 2 yıl , dava tarihinden yaklaşık 1 yıl geçtikten sonra 08/01/2020 tarihinde sehven işlenen faturanın iptali için vergi dairesine başvurulduğu, davacının ticari defterlerini tutturduğu muhasebecinin davacının talimatı dışında hareket edemeyeceği ,davacının basiretli bir tacir gibi davranarak 2 yıl gibi bir süre ticari defterlerini denetlememesinin kendi kusuru olduğu, davacının muhasebecisinin davalı ile birlikte işbirliğiyle hareket ettiğine dair delil sunamadığı, taşınmazın bilirkişi tarafından tespit edilen satış tarihindeki değerinin 1.190.869 TL olduğu, satış tarihinde bu taşınmazın üzerinde 1.500.000 TL tutarında ipotek bulunduğu, Bu ipoteğin miktarı gözönüne alındığında taşınmazın 400.000 TL bedelle satılması normal sayılması gerektiği, gerçek bedelle satış bedeli arasında fahiş bir fark bulunmadığı, gerekçesiyle davacının vekaletname verdiği davalı Mücahit Ceylan’ın vekalet yetkisini kötüye kullanarak taşınmazı sattığı iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın İstinaf edilmesi üzerine Bursa Bam .1HD’nin 21/10/2020 tarih ve 2020/1329-2020/999 E/K sayılı ilamı ile ;”…Mahkemece, taşınmazın ipotek borcu (1.5000,00TL) ile birlikte devralındığı, gerçek bedelle satış bedeli arasında fark bulunmadığını, davacının basiretli bir tacir gibi davranmayarak iki yıl gibi bir süre ile ticari defterlerini denetlememesinin kendi kusuru olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemece davacı tarafın delillerinin tam olarak toplandığı söylenemez, zira sadece davalı tarafın defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme ile karar verilmesi yerinde olmadığı gibi, davacı tarafın tanık imza ve yazı incelemesine ilişkin deliller de toplanılmamıştır. Öte yandan davalı taraf ipotek borcundan 366.000,00TL ödediğini, ileri sürmesine rağmen akit tablosu getirtilerek borcun kime ait olduğu ve kim tarafından ödendiği de araştırılmamıştır. Kabulü göre ise, davacı taraf yemin deliline dayanmasına rağmen yemin teklif edip etmeyeceği hatırlatılmaksızın karar verilmiştir. Bu nedenlerle davacı temsilcisinin istinaf sebepleri yerinde görüldüğünden başvurusunun HMK/353/1-a-6 maddesi gereğince başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesi, ihtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine…” karar verilerek mahkememiz hükmünün kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bursa 3.Asl.Tic.Mah 2020/907 esas sayılı dosyasında açılan dava; mahkememizin 2020/667 esas sayılı dosyası ile arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan dosyanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Dava konusu taşınmazın yargılama sırasında 03/11/2020 tarihinde birleştirilen dosya davalısı Leyha Kahraman’a devredildiği anlaşılmakla 6100 sayılı HMK nin 125. Maddesi uyarınca davacının tercih hakkı hatırlatılmadan yeni malik Leyla Kahraman hakkında birleştirme talepli dava açıldığı, birleştirilen dosyadaki talep ve eldeki bu davadaki talepler dikkate alındığında açılan davaların aynı amaca yönelik tek bir dava olup davacı tarafın HMK 125/a maddesi uyarınca seçimlik hakkını dava konusu devralmış olan kişiye karşı kullanmış olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Taraflarca gösterilen tanıklar dinlenmiş, yargı çevresindeki tanık için talimat yazılmıştır.
Davacı şirket yetkilisi 15/12/2021 tarihli oturumdaki beyanında; bildirilen tanıklardan Zeki Kurt ve Mertcan Boz ile telefondan görüştüğünü, kendilerinin tanıklık yapmak istemediklerini bildirmeleri üzerine bu tanıkların dinlenmesinden vazgeçtiğini bildirmiştir.
Dinlenen davacı tanığı Büşra Eymir beyanında; ” Ben davacı şirket yetkilisi Bedri Beyle 2017 yılında ev kiralamak için ilan sonrasında tanıştım, kendisine ait Demirci Mah. Bodrum ve 2 kattan oluşan yapının 2.katını kiraladım, 800.00 TL ödeme yapıyordum, bu evde giriş tarihini tam hatırlamıyorum ancak 2018 yılının 8 .ayında evi boşalttım, evlilik birliğim bittiği için bu evi boşalttım, ben son kira ödemesini de Bedri beye yaptım, ben bu evin satımı ile ilgili herhangi bir bilgi sahibi değilim, ben bu evi boşalttığımda mağdur olmaması için kendisine kiracı önerdim , bizim evin yanında davacı şirket yetkilisi ikamet ederdi, onun alt katında ise bildiğim kadarıyla eşinin kardeşi … bey otururdu, onun için herhangi bir ücret almazdı, yanında oturduğunu yardım ettiğini söylerdi, satışla ilgili bir bilgim yoktur. Biraz önce ifade ettiğim gibi eşinin kardeşi … beyin ,taşınmazı satın alacak durumda olup da olmadığına dair bir bilgim yoktur, ekonomik durumuna yönelikte bir bilgim yoktur şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dinlenen davacı tanığı Sabri Uyar beyanında; “Ben davacı şirket yetkilisini 2016 yılında ev kiralama sebebiyle tanıdım, dava konusu 3 katlı ve bodrumdan oluşan apartmanın bodrum katında kalıyordum, 2020 yılı Eylül ayına kadar kiracı olarak ikamet ediyordum, son çıktığımda kira bedelim 900,00 TL olup, en son kira ödemesini de davacıya yaptım, oturduğum katın üst katında oturan kiracı Zeki Bey bana taşınmazın devredildiğini, … beyin aldığını söyledi, tarih olarak 11/04/2020 tarihi idi, bende Zeki Beye , Bedri bey ile bu evi kiraladığımı, taşınmazı tahliye etmeyeceğimi söyledim, sonrasında … beyle telefonda görüştük, kendisi bana 2019 yılından itibaren kira sözleşmesini düzenleyerek oturabileceğimi , kira bedellerinin kendisine ödenmesi gerektiğini söyledi, bende 2019 yılı itibarıyla kira sözleşmesi yapılmasını kabul etmedim, hatta kira sözleşmesini benimle imzala, ödemeyi aynı şekilde Bedri Beye yapabilirsin dedi, ben bunları Bedri Beyle görüşmeden kabul etmedim, dava konusu taşınmazın, davacı şirket yetkilisinin satışa çıkardığını, buna ilişkin noterden vekaletname verdiğine dair bir bilgim yoktur, daha sonra taşınmazdan 2020 yılı eylül ayında taraflar arasında ihtilafın olması daha fazla tatsızlık çıkmaması için ben evden ayrıldım,taşınmazı satın alan … Bey, davacı tarafın evinin alt katında oturmakta idi, benim eşim, ile … beyin gelini tanışmakta idi, bende burdan tanıyordum, bunun haricinde herhangi bir bağlantım yoktur, … Beyin sosyal ekonomik durumu hakkında bir bilgim yoktur. Ben taşınmazdan çıkmadan son kirayı Bedri beye verdim, anahtarı da Bedri beyin alt kiracısına Bedri beyin bilgisi dahilinde teslim ettim. Ben biraz önce açıkladığım gibi telefonla görüştükten 3 ay sonra taşınmazın devredildiğine dair noterden bana ihtarname geldi, tam tarihi olarak hatırladığım gibi 2020 Temmuz ayı idi ..” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dinlenen davalı tanığı Yusuf İpek beyanında;” ben davalı … … firmasının mali müşavirliğini 2014 yılından beri yapıyorum, davacı firma ile davalı firma arasında normal ticari ilişkiler dışında dava konusu taşınmazın satışına ilişkin de fatura düzenlenip şirket merkezinden teslim edildi, bende defterlere işledim, ben faturanın miktarının 400.000,00 TL olduğunu hatırlıyorum, bunun dışında başkaca bir taşınmazın satış bedeline ilişkin anlaşma olup olmadığına dair bir bilgim yoktur, aralarındaki akdi ilişkiye dair de bir bilgim yoktur, sadece bana fatura geldi, bu faturadaki miktar kadar taşınmazın satın alındığına dair bilgi geldi, bende bunu deftere işledim , satışın nasıl gerçekleştiği , vekilin vekaletname kapsamında müvekkiline ait vekalet ilişkisinin kötüye kullanıp kullanılmadığına dair de bir bilgim yoktur dedi.
Davalılar vekilinin talebi ile soruldu. Taşınmazın satışına ilişkin faturayı deftere işlemeden, karşı tarafın muhasebecisi ile görüşüp, mutabakat sağlandı, BA -BS formu ile de vergi dairesine bildirildi, ben karşı tarafın muhasabecisi ile bizzat görüşmedim, muhasebede çalışan personeller görüşmüşlerdir, büyük olasıkla görüşen kişi Ramazan pek’tir , dava konusu taşınmazı, … … firması satın alabilecek güçte, büyüme aşamasında idi, zira o dönemlerde biz 2-3 şube açtık , taşınmazın satışının yapıldığı dönemde davacı firmanın , davalı benim muhasebeci olduğum firmaya borcu vardı, ancak ne kadar olduğuna dair bir bilgim yoktur , dava konusu taşınmazın satışına ilişkin fatura üzerine banka kanalıyla ödeme yapılmıştır, ödemenin yapıldığını biliyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dinlenen davalı tanığı Önder Gözeldere beyanında; ” ben peynircilik işi ile uğraşıyorum, şuanda peynir firmasında çalışıyorum, davalı peynir firması ile aynı zamanda da komşuyuz, bu nedenle davalı firmayı tanırım, davacı şirket ile ticari ilişkisi olduğunu … beyden öğrendim, kendisi sıkıntısı olduğunu , yani kendisine ödeme yapılmadığını, kefil olduğuna dair problemleri vardı, ancak ticari ilişkinin içereği, ne kadar alacaklı olduğu, ne kadar ödeme yapıldığına dair bir bilgim yoktur. Ben peynir pazarında davalı … ile çalıştığım dönemlerde, … beyin ekonomik durumunun olduğunu biliyorum, şu andaki ekonomik durumuna ilişkin bir bilgim yoktur ..” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dinlenen davalı tanığı Cafer Kahraman beyanında; “.. davalı Leyla Kahraman , benim kardeşimin eşi olur, dava konusu taşınmazı biz emlakçı Ramazan aracılığıyla satın aldık, bu emlakçıyı da ilanlardan bulduk, daha sonra satın alma sürecinde bende bizzat eve bakmaya gittim, satıcı Mücahit Beyle de görüşüldü. Dava ile ilgili bize bir bilgi verilmedi, dava konusu taşınmazı 1.250.000,00 TL ‘ye Mücahit Beyden satın aldık, ödemeyi banka aracılığıyla nakit olarak gerçekleştirdik, öncesinde taşınmazın satışına ilişkin anlaşma sırasında tapuyu görmedik, devir sırasında tapuya gittiğimizde tapu bilgilerini öğrendik, ancak ben tapu müdürlüğüne covit sebebiyle 1 kişiyi aldıklarından içeriye girmedim, içeriğe davalı Leyla hanım gitti, tapu müdürlüğüne gittiğinde tapuda şerhin olduğunu, davalıdır olduğunu görmediğini bana Leyla hanım söyledi, sadece bankada haciz olduğunu biliyorum, ödemeyi de banka yoluyla yaptık, bu haciz şerhi de kaldırıldı, ben bu şekilde biliyorum başka bir bilgim yoktur, davacı şirket ile davalı firma arasında ihtilafın olduğu , dava açıldığını sonradan öğrendik, taşınmaz devri öncesinde bilmiyorduk . davalıları davacıları tanımıyorum aralarındaki ihtilaftan da haberim yoktur.. “şeklinde beyanda bulunmuştur.
İstanbul 20.Asl.Tic.Mah.2021/106 Tal.sayılı dosyasında dinlenen davacı tanığı Cemal Ayaz beyanında; ” Ben 2015 yılından beridir Özceylan gıda firmasının mali müşavirliğini yapmaktayım, Özceylan gıdanın sahibi Bedri CEYLAN ile davalı … … şirketinin yetkilisi … Ceylan akrabadır, özceylan gıdanın peynir fabrikası Balıkesir’dedir Bursa’da da satış şubeleri vardır, Mücahit Ceylan’ı tanımıyorum ama özceylan gıda ile … … arasında ticari ilişki vardır, 2018 yılında Özceylan gıda firması iflasa girdi, alacaklılar ve bankalar davacı firma üzerine çullandılar, davacı şirketin yetkilisi Bedri Ceylan bunalıma girdi 1 ay kadar kendisine ulaşamadım, davalı … Ceylan da Özceylan gıda firmasının hem sigortalı çalışanıydı hemde kendi firması … … şirketi vasıtasıyla davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkisine devam etmekteydi, 2018 yılında … ceylan beni arayarak davacı özceylan şirketinin mallarının alacaklılar tarafından yok pahasına satılacağını bunu önlemek için davacı şirketin bir kısım taşınır ve taşınmazlarını kendi üzerine alarak bir kısmını satışını yaparak davacı şirketin borçlarını ödeyeceğini ve davacı şirketin bu şekilde önünü açacağını söyledi, kendisine Bedri Beyin haberi varmı diye sordum, haberi var dedi, özellikle 1 tane gayrimenkulün resmi kayıtlarda olup olmadığını sordu, sormuş olduğu gayrimenkülün villa olduğunu hatırlıyorum ancak şuan detaylı kaydını hatırlamıyorum, bilgisayardan baktım firma gayrimenkullerinde kayıtlı olduğunu söyledim, daha sonra … ceylan özceylan firmasının fatura koçanı kendisinde olduğu için bu gayrimenkulün satışına ilişkin davacı şirket fatura koçanından kendi şirketine satış faturası düzenlenmiş, bu faturayı bana gönderdi, ben davacının defterlerine satış olarak bunu işledim, davalı … ceylan’da kendi firmasının defterlerinden alış olarak işlemiş, daha sonra Bedri bey ile görüştük, Bedri bey benden habersiz olarak yapılmış bunu kabul etmiyorum dedi, yasal olarak 7.000 TL üzerindeki satışların bedelinin banka aracılığıyla gönderilmesi gerekiyor ancak bu satış faturası ile ilgili davacı şirkete gelen bir para olmadı, … Ceylan tarafından düzenlenen satış faturasının 400.000 TL tutarında olduğunu hatırlıyorum, bu gayrimenkulün davacı şirket kayıtlarına alındığı dönemdeki değeriydi, 2018 yılındaki değeri çok daha yüksekti ancak buna ilişkin herhangi bir gerçek satış olmadığından fatura da bu bedel üzerinden düzenlendi, herhangi bir bedel ödemesi de yapılmadı,.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Halk Bankası A.Ş.ye müzekkere yazılarak mahkememize gönderilen yazı cevabında ipotek akit tablosunun gönderildiği ancak bu ipoteğe dayalı borcun kime ait olduğu, borca ait kredi sözleşmeleri, bu kredi borcu ile ilgili ödemelerin kimin tarafından yapıldığı, hesap ekstresi davalı şirketin 366.000,00-TL ödemeye ilişkin kayıtlar, ayrıca dava konusu taşınmazın satışı yapıldığı 02/07/2018 tarihi itibariyle kredi sözleşmesindeki borç durumu, ipoteğin ödenip ödenmediği, belgeleri ile birlikte celp edilmiştir.
Dosyanın SMMM bilirkişiye tevdi ile;davacı şirket yetkilisinin dosyaya sunduğu, E-Faturaya ilişkin flash bellekteki ticari defter kayıtları ve davalı tarafın ticari defterleri incelenerek düzenlenen bilirkişi raporu da incelenerek taraflar arasındaki alacak borç ilişkisi dava konusu vekalet görevinin kötüye kullanması kapsamında davacı şirket lehine davalı tarafından ileri sürülen fatura ve ödeme iddiaları açıkça raporda belirtilerek ve dosyaya celp edilen fatura aslının da irdelenerek faturanın usulüne uygun olup olmadığı, açık fatura mı kapalı fatura mı olduğu, faturanın defterlerdeki kayıt durumu da irdelenerek bilirkişi tarafından rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
SMMM bilirkişi tarafından sunulan 25/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda;
dosya içinde bulunan ve davacı tarafından ibraz edilen usb içindeki defter bilgileri
incelendiğinde usb içinde 2016-2017-2018 ve 2019 yıllarına ait yevmiye ve kebir defter
bilgilerinin bulunduğu, defter kayıtları incelendiğinde:
davacının defter kayıtlarına göre 2018 yılı 130.000.00-TL alınan avanslar hesabı borç
bakiyesi verdiği, yani davacı kendi defter kayıtlarına göre davalı … …’e
130.000.00-TL borçlu olduğu, 2019 yılı defterleri kasım sonuna kadar dökülmüş olup 2019 yılında 130.000-TL nin
ödendiğini gösteren bir kayıt bulunmadığı, 2020 yılına ait defterler usb de mevcut olmadığı, faturanın kapalı olarak kesildiği, dosyada kesin bir kanaat belirtebilmek için her iki tarafın Temmuz 2018 ayına ait BA&BS formları, Ocak 2020 yılına ait BA&BS
formlarının bağlı oldukları vergi dairelerinden talep edilmesinde fayda bulunduğu, ayrıca davacının 2018 ve 2020 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamesinin bağlı olduğu
vergi dairesinden istenmesinde fayda bulunacağı, davacının vergi dairesi ve nosu: Bayrampaşa vergi dairesi 6720005996
davalının vergi dairesi ve nosu bursa Uludağ v.d. 7290556865
, davacının defter kayıtlarına göre kapalı kesilen fatura aynı tarihte defterlere işlenmiş alıcılar
hesabına borç kaydedildiği, bu faturanın haricinde 20.000-TL hususi araç 25.000.00-TL
panelvan kamyonet satışı yapılmış olup bu satışlarda davacı defterlerine işlendiği , aynı ay içinde kesilen faturanın iptali için faturanın aslının alıcıdan alınarak nüshaları ile
birlikte zımbalanıp iptaldir ibaresinin yazılması gerektiği, bunun ancak aynı ay içinde
beyannameler verilmeden yapılabilecek bir işlem olduğunu, takvim ayı geçtikten sonra karşı taraf bu faturayı defterine işlemiş beyannamelerinde
göstermiş ise ancak alıcının iade faturası kesmesi yoluyla durum düzeltilebileceği, alıcının haberi
olmadan o taraf faturayı kayıtlarından düşmeden beyannamelerinde düzeltme yapmadan
sadece satıcının ben faturayı hatalı işlemişim deyip düzeltme beyannamesi ile kayıtlardan
silme yoluna gitmesi mümkün olmadığı, mümkün olsa da sadece KDV beyannamesinin
düzeltilmesi ile olmayacağı kurum beyannamesinin bilançoların değişmesinin gerektiği, ayrıca matrah
azaltıcı düzeltmelerin incelemeye tabi olduğunu, davacının , faturadaki imzanın kendisine ait olmadığını beyan ettiği, 02.07.2018 tarihli
084180 nolu faturanın bulunduğu fatura cildi ile önceki ve sonraki fatura ciltlerinin ya da bu ciltlerdeki fatura örneklerinin dosyaya ibrazı halinde faturadaki imzanın başka
faturalarda da kullanılıp kullanılmadığının ibrazı sorunun çözümü için faydalı
olacağı, böyle durumda çok önce kesilmiş fatura ancak alıcının iade faturası kesmesiyle düzeltilebileceği, davacının bu arada 08.10.2018 tarihinde konkordato talebinde bulunmuş ve konkordato ya tabi
olduğunu, dava açıldığı tarihte konkordatosu devam ettiği, davacı defterleri incelendiğinde dava
konusu arsa ile ilgili kayıt görülemediği, değişik bir isimle kayıtlarda yer alıyorsa bunun
davacı tarafından açıklanması gerektiği ayrıca konkordato talebinde bulunulduğunda dava
konusu arsa şirket aktifinde göstermiş midir alacak borç durumu nasıl beyan edilmiştir bunun
görülebilmesi için konkordato bilançosu ve bilançoya esas ayrıntılı mizanın da incelemeye
ibraz edilmesi halinde arsanın durumu ile alacak borç durumu daha net görülebileceği, davacının 2011 yılı aralık ve 2012 yılına ait e-defterleri ile davalı … …’e ait
2016-2017-2018-2019 ve 2020 yıllarına ait muavin defter dökümlerini de usb içinde
dosyaya sunması gerektiği, sonuç olarak, raporda istenilen, davacıdan ve bağlı oldukları vergi dairelerinden ibrazı
istenen beyannamelerin ve konkordato bilançosu ve ayrıntılı mizanın eksik olan e-defterlerin,
her iki taraftan raporda belirtilen aylara ait BA&BS formlarının ayrıca davacı Özceylan firmasından … … e ait muavin defter dökümlerinin dosyaya ibrazı halinde ek rapor
ile daha sağlıklı bir rapor düzenlenebileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Davacı şirket temsilicisinin imza ve yazı incelemesi talebinin kısmen kabulü ile; Bam ilamı doğrultusunda faturadaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi yapılmasına karar verildi.
Davacı şirket yetkilisi dava konusu faturadaki imza ve yazıların kendisine ait olmadığını beyan etmesi üzerine davacı şirket temsilcisinin imza örnekleri alınmış, ilgili kurum kuruluşlardan imza asılları celp edilerek dava konusu 02/07/2018 tarihli faturadaki imza ile davacı şirket temsilcisinin imzasının aynı olup olmadığı, davacı şirket yetkilisi tarafından faturadaki imzanın atılı olup olmadığı hususunda Grafolog bilirkişisinden rapor aldırılmıştır.
Grofoloji bilirkişi tarafından düzenlenen 23/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda; inceleme konusu fatura aslı, ön yüzü üzerinde atılı bulunan imzanın, imza hatlarının seçilir durumda
olduğu, bulunduğu kağıt bölümünde herhangi bir aşınma, madde kaybı veya benzeri fiziksel bir arızanın
mevcut olmadığı, kişiye ait kaligrafik ve karakteristik özellikleri ihtiva eden imzalar olduğu hususlarını
tespit ile değerlendirilerek, Bedri CEYLAN’a ait mukayese imzaların asıl belgeler üzerinde üzerinde bulunduğu ve inceleme
konusu fatura düzenlenme tarihinden sonraki tarihleri içerdiği, yıllar içerisinde istikrar gösteren, doğal
çeşitlilik (natural varyasyon) çerçevesinde yeterli derecede işlekliğe ve kişiye ait kaligrafik ve karakteristik
özelliklere haiz imzalar olduğu hususları tespit ile değerlendirildiği, inceleme konusu fatura aslı ön yüzü üzerinde atılı bulunan imza ile Bedri CEYLAN’ın inceleme konusu
faturanın düzenleme tarihinden sonraki en yakın tarihli mukayese belgelerindeki örnek imzalarından
başlayarak asıl olan mevcut mukayese belgelerdeki örnek imzaları arasında yukarıda inceleme ve bulgular
başlığı altında benimsenen metot çerçevesinde ayrı ayrı karşılaştırmalı olarak yapılan inceleme
neticesinde;
imzaların genel şekli,
imzaların başlangıç hareketinin yapılışı,
imzalardaki buklesel hareketlerin yapılışı,
imzalar içerisindeki dairesel dönüş hareketinin yapılışı,
imzalardaki yatay çekiliş ve dikey çıkış hareketlerinin yapılışı,
imzaların bitim hareketinin yapılışı yönünden farklılıklar görüldüğü, belirtilen, farklılıkların, fotoğraflar ve diğer uygun görüntü teknikleriyle işaretlemeler
yaparak desteklenen inceleme ve bulgular neticesinde; inceleme konusu Fatura aslı ön yüzü üzerinde atılı bulunan imzanın, Bedri Ceylan’a ait mevcut karşılaştırmaya esas örnek imzaları arasında gözlenen
farklılıklara istinaden, Bedri Ceylan eli ürünü olmadığı bildirilmiştir.
Davalı ve birleşen dosya davalı taraflarca yemin deliline dayanılmamıştır.
Bu durumda İstinaf İlamı doğrultusunda toplanan deliller kapsamında dosya değerlendirildi.
Davacı şirket yetkilisİ tarafından, anılan işlemlerin şirketin bilgi ve iradesi dışında gerçekleştirildiğini, bedelin ödenmediğini ve şirketin zararlandırıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Eldeki davada, dava dilekçesinde belirtilen olgulardan ve ileri sürülen hususlardan, davanın vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal sebebine dayandırıldığı açıktır.
Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu’nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu’nun 390.) maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK’nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK’de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK’nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2022/1255 Esas ve 2022/5017 Karar sayılı Kararda açıkça vurgulandığı üzere )
Vekil, vekil edenin haklarını korumak, görevini sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Bu nedenle, kendisine dilediği bedel ve koşullarda taşınmaz satışı için yetki verilmiş olsa dahi vekil, vekâlet verenin zararına olacak şekilde taşınmazı gerçek değerinin çok altındaki bir değerle satamaz. (Yargıtay Hukuk Genel Kurul 2017/1-1272 Esas ve 2019/1399 Karar sayılı Kararda vurgulandığı üzere)
Yukarıda değinilen ilkeler ve belirtilen olgular karşısında somut olayda, davacı şirketin maliki olduğu Bursa İli Nilüfer İlçesi Demirci Mah 3990 Ada, 8 Parselde kayıtlı taşınmazın satışı bakımından davalı Mücahit Ceylan’ı Bakırköy 37. Noterliğinin 29/06/2018 tarihli ve 24097 Yevmiye numaralı vekaletname ile vekil tayin etmiştir. Davalı Mücahit Ceylan edindiği vekaletname ile çekişme konusu taşınmazı 02/07/2018 tarihinde, diğer davalı … … Süt ve Süt Ürünleri Gıda Hayvancılık Tarım İnş. San. Tic. Ltd. Şti’ ye devrettiği ve taşınmazın gerçek değerinin yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi ile 1.190.869 TL olduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafından taşınmaz için davacının kendisine 445.000 TL borçlu olduğunu, taşınmazın 400.000 TL ile devredildiği ve ipoteğin fekki için 366.000 TL yapılan ödeme ile toplamda 766.000 TL ödeme yapıldığını ileri sürdüğü, davacının ise bu ödemeleri kabul etmediği inkar ettiği görülmektedir.
Davacının ticari defter kayıtlarında 400.000 TL bedelli faturanın kayıtlı olduğu ve bu faturanın kaydından sonra 8 günlük yasal süre içinde davacı şirket tarafından faturaya itiraz edilmediğinden faturanın içeriğinin kesinleştiği ve 400.000 Tl nin taşınmaz için ödendiğinin sabit olduğu her ne kadar grafolog bilirkişisi tarafından faturadaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edilmiş ise de faturanın içeriğinin kesinleştiğinden bu ödemenin yapıldığı kabul edilmiştir. Yapılan kaydın sehven yapılan muhasebe kaydı olmadığı, davacı tarafından bu kaydın aksini yine yazılı ve kesin delille ispat edilmediğinden davacının 400.000 Tl ödenmediği iddialarına itibar edilmemiştir( Yargıtay 19. HD’nin, 31/05/2018 tarih ve 2016/18667-2018/3139 E/K sayılı bozma ilamında da vurgulandığı üzere)
Davalı tarafından taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin fekki için 01/12/2016 tarihinde 329.400 TL, 01/12/2016 tarihinde 36.600 TL olmak üzere toplam 366.000 TL yapılan ödemelerin davacı tarafından verilen vekaletname tarihi ve satış tarihinden önce bu ödemelerin yapıldığı, taşınmazın satış için verildiğinin ispat yükünün davalı tarafta olduğu ve ispat edilmediğinden bu ödemelerin taşınmaz satışı kapsamında verildiği savunmasına itibar edilmemiştir. Kaldı ki davalının cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazın değerinin açıkça 400.000 TL olduğu bu miktar üzerinden anlaşma yapıldığını ve bu miktar üzerinden devrin gerçekleştiğinin kabul edildiğini beyan etmekle 366.000 TL ödemenin taşınmazın satışı için verilmediğinin ikrar edilmiştir.
Diğer yandan taşınmazın satışının yapıldığı 02/07/2018 tarihinde taşınmaz üzerinde sadece Halkbank A,Ş ye ait 1.800.000 TL bedelli ipotek olduğu, başka ipoteğin olmadığı, bu ipoteğin davalı … … Süt ve Süt Ürünleri Gıda Hayvancılık Tarım İnş. San. Tic. Ltd. Şti’ ye ait kredi borcundan kaynaklandığından taşınmazın bu davalıya satışında gerçek değerine bir etkisinin olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu durumda dava konusu taşınmazın bilirkişi tarafından tespit edilen gerçek değeri 1.190.869-TL nin altında 400.000 TL ile satışında vekil Mücahit Ceyhan’ ın davalı … … Süt ve Süt Ürünleri Gıda Hayvancılık Tarım İnş. San. Tic. Ltd. Şti ile el ve işbirliği içinde hareket ederek, davacıyı zararlandırdıkları, davacı ile davalılar arasında taşınmazın satışına yönelik sözleşme yapılmadığı, vekil aracılığıyla satışın yapıldığı, davacı tanığı Cemal Ayaz’ ın beyanı ile de davacı şirket yetkilisi tarafından, anılan işlemlerin şirketin bilgi ve iradesi dışında gerçekleştirildiği, diğer bir söyleyişle vekilin vekalet görevinin kötüye kullanıldığı sabittir.
Öte yandan davalı … … Süt ve Süt Ürünleri Gıda Hayvancılık Tarım İnş. San. Tic. Ltd. Şti tarafından yargılama devam ederken taşınmazın birleşen dosya davalısı Leyla Kahraman’ a satışı yapılmıştır. Ancak taşınmazın tapu kaydına satıştan önce mahkememizce “davalıdır” şerhi ihtiyati tedbir olarak konulmuştur.
Bilindiği üzere 4721 sayılı TMK’nun 1010. Maddesi uyarınca taşınmazın davalı olduğunun açıklanması, TMK 1023. Maddesindeki iyiniyet iddiasının ortadan kaldırılması mahiyetinde bulunduğu, Yüksek Yargıtay HGK’nun 21/10/2015 gün 2015/2-247 E. – 2015/2323 K ve 1. H.D.’nin 24/05/2012 gün 2012/6976 E. – 2012/6023 K ve 01/03/2011 gün 2010/11608 E. – 2011/2254 K. Sayılı kararlarında da belirtildiği üzere konulan belirtmenin bu anlamda sonradan taşınmazı devralacakların iyiniyet iddiasını ortadan kaldıracak nitelikte bulunduğundan davalı Leyla Kahraman’ ın 4721 s. TMK’ nun 1024. maddesi aracılığı ile 4721 s. TMK’ nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, diğer bir deyişle iyiniyetli sayılmayacaklarından kazanımlarının korunamayacağı açıktır. Hal böyle olunca; vekil ile ondan taşınmazı edinen davalı … … Süt ve Süt Ürünleri Gıda Hayvancılık Tarım İnş. San. Tic. Ltd. Şti arasında el ve işbirliğiyle gerçekleştirildiği anlaşıldığından vekalet görevinin kötüye kullanılması ve birleşen dosya davalı Leyla Kahraman’ ın yargılama devam ederken davalıdır şerhi ile taşınmazı edinmesinden iyiniyetli sayılamayacağından davanın kabulu ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından yargılamada taşınmazı devralana yönelik açılan birleşen dosya davasında her iki dosyanın tek dava mı ayrı ayrı davalar mı olduğu yönünden dosya değerlendirildiğinde:
01.11.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 125. maddesi hükmü; “(1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
Somut olayda, mahkememizce tercih hakkı hatırlatılmadan önce davacı yanca yeni malik Leyla Kahraman hakkında birleştirme talepli dava açılmış olmakla, davacı esasen tercih hakkını davayı yeni malike karşı devam etmek olarak kullanmıştır.
Birleşen davanın aynı nedene dayalı olarak taraf teşkilini sağlanmaya yönelik olarak açıldığı ve eldeki dava ile birlikte görüldüğü açıktır. Bu durumda asıl davanın ve birleştirilen davaların, aynı amacı gerçekleştirmeye yönelik tek bir dava olarak değerlendirilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davalar tek bir dava olarak kabul edilerek, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile ilgili aşağıdaki şekilde tek hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 26/06/2013 tarih 2013/726 Esas 2013/10693 Karar )

HÜKÜM:
1-Mahkememizin iş bu dosyası ve bu dosyayla birleşen Bursa 3. Atm’nin 2020/907 E. -2020/649 K. Sayılı dosyaları yönünden açılan :
Davanın KABULÜ İLE,
Davalı Leyla KAHRAMAN adına kayıtlı dava konusu Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Demirci Mah. 3990 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tescil ve kaydına,
2-Hüküm özetinin bir suretinin derhal tapu müdürlüğüne gönderilmesine,
3- Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 96.296,26- TL harçtan peşin alınan ‭24.228,47‬- TL (44,40 TL + 24.029,67-TL + 100,00 TL ıslah harcı+ 54,40 TL ) harcın mahsubu ile bakiye‭ 72.067,79-TL harcın davalılar ve birleşen dosya davalısından tahsiline maliye hazinesine gelir olarak kaydına
4-Davacılar yararına ölçümlenen 82.139,33-TL vekalet ücretinin davalılar ve birleşen dosya davalısından alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan aşağıda dökümü yazılı ‭3.951,45‬ TL yargılama gideri ile peşin alınan 24.228,47- TL harcın davalılar ve birleşen dosya davalısından alınarak davacıya verilmesine,
6-Mahkememizin 15/02/2022 tarihli adli yardımdan muafiyet ara kararı gereğince davacı adli yardımdan faydalandığı, 800,00 TL devlet hazinesinden karşılanan bilirkişi ücretinin davalılar ve birleşen dosya davalısından alınarak hazineye gelir olarak kaydına,
7-Karar kesinleştiğinde taraflarca yatıralan avansın kullanılmayan kısmının HMK 333.md.uyarınca yatıranlarına iadesine,
Dair, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/09/2022

Başkan 125958 Üye 151390 Üye 194065 Katip 66319
¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır.

2020/667 sayılı dosyada davacı gideri;
116,70 TL ilk gider
135,00 TL taksi ücreti,
314,00 TL keşif harcı,
1.900,00 TL bilirkişi ücreti,
‭1.376,95‬ TL tebligat ve posta gideri,
108,80 TL birleşen dosyada yapılan gider
‭3.951,45‬ TL toplam gider