Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/575 E. 2021/392 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/575 Esas
KARAR NO : 2021/392
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
: Av. … – …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2016
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/07/2021
Mahkememize görevsizlik youlyla tevzi edilen Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili firmanın İstanbul Küçük Çekmecede bulunan üretim tesislerine ait 403230 Abone numarası üzerinden taraflarca karşılıklı düzenlenene abonman sözleşmeleri çerçevesinde 31/05/201001/06/2016 tarihleri arası davalı … şirketince sağlanan elektrik hizmetinden yararlandığı, Müvekkili şirket adına tahakkuk ettirilen faturalarda haksız olarak tahsil olunan Kayıp-kaçak bedeli, Dağıtım Bedeli, Sayaç okuma bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, İletim Sistem Kullanım Bedeli, ve bu bedeller üzerinden alınan KDV, TRT Payı, Enerji Fonu, Belediye Tüketim Vergisi vs haksız kesintiler yapıldığı “ beyan olunarak “ Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL’nın dava tarihinden işleyecek TCMB avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini “ talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Öncelikle usule ilişkin zaman aşımı, yetki ve ihbar ve müdahilliğe ilişkin itirazda bulunmuş, Esasa dair ise; müvekkili şirketin daha önce tedarik ettiği enerjiyi sözleşme gereği müşterini sayacında teslim ettiği, böylece müşteri sayacında teslim alınan enerjinin sözleşme birim fiyatı üzerinden hesaplanan enerji bedeli ile ilgili mevzuattan kaynaklanan iletim ve/veya dağıtım nakil masrafları (sistem maliyetleri) tedarikçi tarafından karşılandığı, 2010 yılından sonra EPDK tarafından getirilen uygulamalar kapsamında getirilen ve dava konusu edilen sistem maliyet bedellerinin müvekkili şirketten kaynaklanmadığı ve müvekkili şirketin hesabında bulunmadığı, fatura bileşenleri içerisinde yer alan bedellerin kayıp kaçak bedeli dışında hizmet karşılığı alınan bedeller olduğu, bu tip iddiaların başvuru yerinin idari yargı olması gerektiği, davacının tedarik dönemlerinde müvekkili şirket tarafından gönderilen tüm faturalara ilişkin ödemeleri itirazsız ödediği, müvekkilinin EPDK uygulamasının kendisi için dezavantaj teşkil etmesi nedeniyle Danıştay 13. H.D. nezdinde yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtığı, davacının dava konusu ettiği bedellerinin yasal dayanağının bulunduğu için tahsilinde hukuka aykırılık olmadığı, Kurul Kararlarına göre tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili açılmış olan her türlü davanın elektrik piyasası kanununun 17 maddesi gereğince EPDK kararı ile alındığından davacının yasal dayanağının bulunmadığı “ beyan olunarak “ Öncelikle yetki itirazının kabulüne, husumet ve usule ilişkin itirazlarının kabulüne, davanın Boğaziçi ve EDAŞ ve EPDK’ya ihbarına, esas yönü ile hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini “ arz ve talep etmiştir.
Mahkememize Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/567 Esas ve 2017/569 Karar sayılı görevsizlik kararı ile gelen dosya yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçeleri, ticaret sicil kayıtları, taraflar arasında tanzim edilen dağıtım sözleşmesi, bilirkişi ek ve kök raporu, tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, davalılar ile davacı arasındaki elektrik aboneliği sözleşmesi kapsamında faturalara yansıtılan fazla ücretlerin iadesine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Dosya tarafların iddia ve savunmaları, davalı tarafından faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli ve bu bedeller üzerinden alınan KDV, TRT payı, enerji fonu, belediye tüketim vergisi gibi kesintilerin yasal mevzuata, EPDK kararlarına uygun olup olmadığı, haksız kesinti yapılıp yapılmadığı, bu kapsamda davacının alacağının varlığı, miktarı konusunda rapor düzenlenmesi 1 elektrik bilirkişiye tevdi için tevdi edilmiştir.
Bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 28/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı taraf talep kapsamında yer alan Belediye Tüketim Vergisi, TRT Payı, Enerji Fonu ve KDV gibi fatura bileşenlerinin ilgili yasa hükümleri gereğince tahsil olunduğu, ve kamuya aktarılan bedeller olması nedeniyle davalı … şirketince bu bedellerin faturalar üzerinden tahsili sonrası Maliye Bakanlığı hesabına aktarılmıştır. Bu nedenle adı geçen fatura bileşenleri yönünden yasaya aykırı bir durum mevcut değildir. Davacıya ait abonelik üzerinden tüketilen elektrik enerjisi için davalı tarafça tahakkuk ettirilen aylık elektrik tüketim faturalarında dava konusu yapılan diğer fatura bileşenleri Kayıp-kaçak bedeli, , Sayaç okuma bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, İletim Sistem Kullanım Bedeli, Dağıtım bedeli, incelendiğinde, faturalara kayıp-kaçak bedeli ve sayaç okuma bedelinin yansıtılmadığı ( tahsil olunmadığı ) görülmektedir. Dağıtım bedeli, İletim Sistem Kullanım Bedeli Perakende Satış Hizmet Bedelini ise taraflar arası enerji alışverişi ilişkisi gereği EPDK kararları ve uygulamaları doğrultusunda “Adınıza yapılan dağıtım, İletim ve PSH masrafı” adı altında hep birlikte tahsil olunarak ilgili kurum ve şirketlere aktarıldığı tespit olunmuştur. Bu noktada bir kamu kuruluşu olan EPDK’nun aldığı ve düzenleyici birer işlem olan ve ülke genelinde uygulanan kararlar mahkemece iptal edilmedikçe veya yetkili merci tarafından geri alınmadıkça geçerli ve yürürlükte olduğunun kabulü gerekir . * Dava konusu faturalar yönünden yapılan tahakkukların yasada işaret olunan ve kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile düzenlenerek EPDK tarafından onaylanmasını takiben yayımlanarak yürürlüğe giren tarifeler ile örtüştüğü görülmektedir. Diğer yandan Mahkemenizde görülen dava sürecinde TBMM Genel Kurulunda yasalaşarak Resmi Gazetenin 17/Haziran/2016 gün ve 29745 sayısı ile yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6719 sayılı Kanun kapsamında dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak ; “ Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. “ denilerek “ Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.nci madde hükümleri uygulanır.” hükmü getirilmiştir. * Fatura bileşenleri uygulamalarına dair teknik yönden ele alınan ve kısaca aktarılan yasa uygulaması ihtilafın aynı zamanda hukuki boyutunu oluşturduğundan şüphesiz Sayın Mahkemenizin takdirinde kalmaktadır. Dava konusu yapılan fatura bileşenlerine dair aylık faturalara yansıtılarak tahakkuk ettirilen bedellere ilişkin yürürlükte olan Kurul Kararları meri mevzuatın bir parçasıdır. Bu kararlara dayanılarak dava konusu faturalar üzerinde yapılan kontrollerde söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin hukuksal yönden 6179 sayılı kanunun 20 maddesi uyarınca kurumun düzenleyici işlemlerine (EPDK tarifelerine) uygun olduğu şeklinde mütalaa edilmiştir.
Dosya tarafların itiraz ve beyanları doğrultusunda davalı taraftan faturalarda tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli.. gibi haksız kesintilerin miktarlarını açıkça hesaplar şekilde ek rapor düzenlenmesi için önceki bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 07/04/2021 tarihli ek raporunda özetle; Öncelikle davacı taraf itirazlarında işaret olunan ve davanın hukuki boyutunu hukuksal zeminde tartışılmasına yönelik itiraz ve açıklamalar tamamen Sayın Mahkemenin takdir ve denetiminde yer aldığından anılan konularda herhangi bir değerlendirme yapılmayacaktır. Bilindiği üzere huzurdaki derdest dava ile aynı dönemlerde özelleştirme sonucu elektrik dağıtım işini üstlenen şirketler aleyhine açılan benzer davalar için verilen yerel mahkeme kararlarının 6719 sayılı yasa çıkması sonrası geçen dönemde üst mahkemelerce bu yasa hükümlerine göre yeniden incelemek üzere iade olunmaktadır. Sayın Mahkemenizde de görülerek sonuca bağlanan çok sayıda benzer davada yapılmış incelemeler ve düzenlenmiş bilirkişi raporları dava dosyasına sunulan yada müzekkere ile getirilen dava konusu dönemler için tahakkuk ettirilmiş faturalarda yer alan fatura bileşenlerinin EPDK‘nın düzenleyici işlemleri ile tarifelerine uygunluk yönünden incelenmiştir. İtiraza uğrayan kök raporda dava konusu faturalarda yer alamayan yada sözleşme gereği davalı şirketçe tahsil olunduğunu gösteren teknik içerikli denetime açık bir delil sunulmayan fatura bileşenleri incelemeye alınmamıştır. Gereksiz tekrara neden olmamak bakımından kısaca hatırlatılmasında yarar görülen bir diğer husus dava konusu yapılan fatura bileşenleri içinde yer alan Belediye tüketim Vergisi, TRT Payı, Enerji Fonu, KDV adı altında yapılan tahakkukların yasa gereği enerji bedeli üzerinden tahsil olunması işlemlerine dair uygulamanın halen sürdürülmekte olduğudur. Aynı konu dağıtım bedeli ve iletim bedeli PSH adı altında tahsil olunan fatura bileşenleri içinde geçerlidir. Dava konusu uyuşmazlığa dair aynı zamanda davacı taraf dilekçesi (Hukuki Deliller) listesi (4) sırada yazılı olan deliler arasında yer alan fatura bileşenlerini ve hesaplama biçimlerini gösteren her bir aya ait ayrıntılı fatura tahakkuk fişleri dökümleri davalı şirketten talep olunmakla davalı kayıtlarından sağlanan belgeler ile birlikte ilgili dönemlere dair fatura hesaplamalarında esas alınan birim fiyatlar rapor ekinde ve ayrıca dava dosyasında fiziki olarak sunulmaktadır. İtiraza uğrayan kök raporda işaret olunan hususlara ilişkin rapor eki fatura dökümleri (tahakkuk fişleri) taraflarca karşılıklı imza altına alınan sözleşme hükümleri de gözetilerek hep birlikte incelendiğinde ilgili dönemlerde yürürlükte bulunan EPDK’nın düzenleyici işlemlerine ve tarifelere uygun olduğu şeklinde mütalaa edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık elektrik aboneliği sözleşmesi kapsamında davalı tarafından tahsil edilen faturalardaki kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli ve bu bedeller üzerinden alınan KDV, TRT payı, enerji fonu, belediye tüketim vergisi gibi kesintilerin yasal mevzuata, EPDK kararlarına uygun olup olmadığı, haksız kesinti yapılıp yapılmadığı, bu kapsamda davacının alacağının varlığı, miktarı hususundadır.
Bilindiği üzere elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirmektedir.
Bu bedellere yönelik Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun’nun 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı; öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı,gerekçeleriyle; kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiş ve ifade edilen bedellerin iadesine karar verilmiştir. Ancak 17/06/2016 tarihinde 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanun’ a ilave edilen geçici 20 . madde ile “(1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” ve anılan yasanın 17. maddesinin 5. fıkrasına göre “a) (Değişik: 4/6/2016-6719/21 md.) Bağlantı tarifeleri: Bağlantı tarifeleri, ilgili bağlantıanlaşmasına dâhil edilecek olan bir dağıtım sistemine bağlantı için eşit taraflar arasında ayrımyapılmaması esasına dayalı fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Bağlantı tarifeleri, şebekeyatırım maliyetlerini kapsamaz; bağlantı yapan kişinin iç tesisatının dağıtım şebekesinebağlanması için inşa edilen bağlantı hattı kapsamında katlanılan masraflar ile sınırlıdır. Bağlantıhattının tüketici tarafından tesis edilmesi hâlinde, bağlantı hattı işletme ve bakım sorumluluğukarşılığı dağıtım şirketine devredilir, bu tüketicilerden bağlantı bedeli alınmaz.b) İletim tarifesi: TEİAŞ tarafından hazırlanacak olan iletim tarifesi; üretilen, ithal veyaihraç edilen elektrik enerjisinin iletim sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm kullanıcılara eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak fiyatları, hükümleri ve şartları içerir.TEİAŞ’ın yapacağı şebeke yatırımları ve iletim ek ücretleri iletim tarifesinde yer alır.
c) Toptan satış tarifesi: Kurumun belirleyeceği usul ve esaslar kapsamında, elektrik toptansatış fiyatları taraflarca serbestçe belirlenir. Dağıtım şirketlerinin teknik ve teknik olmayankayıpları ile genel aydınlatma kapsamında temin edeceği elektrik enerjisi ile tarifesi düzenlemeyetabi tüketicilere yapılacak elektrik enerjisi satışı için TETAŞ’tan tedarik edilecek elektrikenerjisinin toptan satış tarifesi TETAŞ’ın mali yükümlülüklerini yerine getirebilme kapasitesidikkate alınarak Kurul tarafından belirlenir.
ç) (Değişik: 4/6/2016-6719/21 md.) Dağıtım tarifeleri: Dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde Kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul
d) (Değişik: 4/6/2016-6719/21 md.) Perakende satış tarifeleri: Serbest tüketici niteliğini haiz olmayan tüketiciler için, eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Serbest tüketici niteliğini haiz olmayan tüketicilere uygulanacak perakende satış tarifeleri, görevli tedarik şirketi tarafından önerilir ve Kurul tarafından incelenerek onaylanır. Tedarik lisansı sahibi şirketin lisansında, elektrik enerjisi tüketim miktarlarına göre değişen tipte tarifelerin veya fiyat aralıklarının uygulanmasına ilişkin yükümlülükler yer alabilir ve buna ilişkin hususlar Kurul tarafından düzenlenir. Perakende satış tarifeleri, aktif enerji maliyeti, faturalama ve müşteri hizmetleri maliyeti, perakende satış hizmet maliyeti gibi perakende satış faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur.
e) Piyasa işletim tarifesi: EPİAŞ’ın faaliyetlerini sürdürmesi için gereken gelir ihtiyacının karşılanabilmesi ve mali sürdürülebilirlik esasına göre hazırlanır.
f) (Değişik: 4/6/2016-6719/21 md.) Son kaynak tedarik tarifesi: Serbest tüketici niteliğini haiz olduğu hâlde elektrik enerjisini, son kaynak tedarikçisi olarak yetkilendirilen tedarik lisansı sahibi şirket dışında bir tedarikçiden temin etmeyen tüketicilerin rekabetçi piyasaya geçmesini teşvik edecek ve son kaynak tedarikçisinin makul kâr etmesine imkân verecek düzeyde, yürürlükteki perakende satış tarifeleri ile piyasa fiyatları dikkate alınarak hazırlanır. Ancak, bu sınırlamalarla bağlı olmaksızın; Kurulca sosyal ve ekonomik durumlar gözetilerek belirlenecek bir miktarın altında elektrik enerjisi tüketen tüketiciler için ayrı tarife yapılabilir. Son kaynak tedarik yükümlülüğü kapsamında uygulanması öngörülen tarifeler tedarik lisansı sahiplerince ayrıca teklif edilir. Son kaynak tedarik tarifesi, aktif enerji maliyeti, faturalama ve müşteri hizmetleri maliyeti, perakende satış hizmet maliyeti gibi son kaynak tedariği kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur.”Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu tarafına yetki verildiği ve bu bedellerin Elektrik Şirketleri tarafından faturalara yansıtılabileceği düzenlenmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/602 Esas ve 2017/507 Karar sayılı Kararı ve müstakar kararlarında “Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren (geçmişe etkili) 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. ” 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17,geçici 19 ve 20. Maddesinin somut olaya etkisinin değerlendirilmesi vurgulanmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/11758 Esas ve 2016/1570 Karar sayılı İlamında, da Tüketici Hakem Heyetine başvuru üzerine açılan hakem heyetinin iptali davalarında da aynı şekilde 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17,geçici 19 ve 20. Maddesinin somut olaya etkisinin değerlendirilmesi vurgulanmıştır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi’ nin 2016/12 Esas ve 2016/12 Karar sayılı İlamında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun geçici 20. Maddesi gereğince davanın konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderlerinin davanın açıldığı tarihte davacı haklı olduğundan davalı aleyhine hükmedilmesine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2017/43 Esas ve 2017/42 Karar sayılı kararında da, yasanın herkesi bağlayıcı ve emredici nitelikte olması karşısında kazanılmış hak kavramından bahsedilmesinin mümkün bulunmadığı, Anayasa Mahkemesinde bulunan dava açısından gerek aykırılığı eldeki dava nedeniyle götürülmediği ve gerekse bekleme süresinin de esasen geçmiş bulunması nedeniyle bekletici mesele yapılmamasının yerinde olduğunu ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği vurgulanmıştır.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2017/242Esas ve 2017/240 Karar sayılı kararda” Dairemizce tarafların aleyhinde yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi hakkaniyet kuralları ile bağdaşmayacağından, davacının vekalet ve yargılama gideri talebinin reddine” tarafların aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyet kurallarına aykırı olduğunu vurgulamıştır.
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesinin 3. Hukuk Dairesinin 2017/201 Esas ve 2017/164 Karar sayılı Kararda “ Bu durumda, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, mahkemece; “Karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekirken, “Davanın reddine” ilişkin karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Dava açıldığı tarih itibariyle haklılık durumunun değerlendirilmesi gerektiğine dair mahkeme gerekçesi yerinde bulunmuştur. Bununla birlikte, dava tarihi itibariyle değerlendirme yapıldığında, davacı lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken bu yöne dikkat edilmemiş olması doğru görülmemişse de, anılan hususun kamu düzenine ilişkin bulunmaması ve istinaf sebepleriyle bağlılık kuralı gözetilerek, davacı vekilinin istinaf itirazlarıyla sınırlı olarak inceleme yapıldığından bu husus sadece eleştirilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda belirtilen ve yerinde bulunan husus ise duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte olup, bu nedenle 6100 S. HMK 353/1-b.2. maddesi uyarınca mahkeme kararının yalnızca “davanın reddi” ne dair hüküm fıkrasının ilk fıkrası kaldırılıp, yerine “davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm tesisi ile düzeltilerek ve diğer hususlar taleple bağlı kalınarak aynen muhafaza edilerek aşağıdaki gibi yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
2- Hükmün sadece 1.bendi düzeltilerek ve diğer hüküm fıkraları aynen muhafaza edilerek yeniden hüküm tesisiyle;
a-“DAVANIN KONUSUZ KALMASI NEDENİYLE DAVANIN ESASI HAKKINDA HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
b-Alınması gereken 31,40.-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,78.-TL’den mahsubu ile bakiye 139,38.-TL fazla harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine;
c-Dava konusu taleplerin (anılan kanun değişikliği öncesinde) istenebilir nitelikte olmasına karşın, davanın açılmasından sonra yapılan kanun değişikliği ile istenmesi mümkün olmadığından, davanın açıldığı tarih itibarıyla haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren kanun değişikliği karşısında, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
d-Davanın açılmasına davacının sebebiyet vermediği anlaşıldığından, takdiren davacı ve davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına;
e-Davacı tarafından yatırılan ve arta kalan gider avansının, kararın tebliğe çıkartılmasından sonra talep halinde davacıya iadesine “ davanın konusuz kalmasına karar verilmesi ve yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
O halde davanın konusuz kalma hallerinin irdelenmesi ve somut olayda olduğu gibi yeni bir kanun hükmü yürürlüğe girdiğinde davanın konusuz kalıp kalmayacağının incelenmesi zorunludur.
Bu konuya dair Yargıtay Hukuk Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunun Kararlarında,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2010/11960 Esass ve 2010/12587 Karar sayılı İlamında “Ancak, her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir.
Mahkemece, 28.11.1997 tarih, 5/3 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre taşınmazın tamamının 3621 Sayılı Yasanın 4.maddesinde tarifi yapılan kıyıda kaldığı görülmektedir.O halde, bu belirlemeye göre davacı Hazinenin dava tarihi itibariyle davasında haklı olduğu sabittir.Ne varki, sonradan yürürlüğe giren yasa uyarınca davanın reddine karar verilmiş olması, davalıların yargılama giderleri ile bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulmamasını gerektirmez.
Hal böyle olunca, yargılama giderleri ile davada vekil ile temsil edilen davacı yararına avukatlık ücretinin takdir ve tayin edilerek davalıların sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” sonradan yürürlüğe giren yasa uyarınca davanın reddine dahi karar verilse davalıların yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutumasına karar verilmesi belirtmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1350 Esas ve 2013/1740 Karar sayılı Kararı, yine 2013/10-1860 Esas ve 2015/1451 Karar sayılı Kararında “Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. ” konusuz kalma hallerinin sayıldığı ve yeni bir çıkan kanun durumunda dava hakkında konusuz kalmaya karar vermesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından 2015/2478 Esas ve 2016/3518 Karar sayılı İlamında, ” somut olayda; dava açıldıktan sonra ancak karar tarihinden önce 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. 6292 sayılı Kanunla 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun ile 16/2/1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerinde de değişiklikler yapılmış, bu cümleden olarak, diğer bir çok hükmün yanı sıra, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanlara ilişkin tapu kaydına konulan şerhlerin silinmesi, bu alanlar için Hazine tarafından dava açılmaması, açılan davalardan vazgeçilmesi ya da davaların durdurulması, tapusunun iptaline karar verilen taşınmazların tekrar tapu sahibine iadesi gibi konular düzenlenmiştir. Anılan kanun ile davacının taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkını kısıtlayan 6831 sayılı Kanunun 2/B madde şerhinin re’sen silinmesi ve tapuda gerçek kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlara yönelik olarak Hazine tarafından 2/A veya 2/B madde iddiasıyla dava açılamayacağı veya açılmış ise vazgeçileceği yönünde emredici hüküm ihdas edilmiştir. Bu durum karşısında davacının açtığı davanın konusuz kaldığının kabulü gerekir. Konusuz kalan dava hakkında verilecek karar ise “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde olmalıdır. Bu sebeple, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden de 6100 sayılı Kanunun 331. maddesindeki düzenleme gereğince yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” HGK’ nun 2013/10-1860 Esas ve 2015/1451 sayılı kararına atfen davadan sonra ancak karardan önce 6292 sayılı yasanın yürürlüğe girdiğinden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini ve yargılama gideri yönünden HMK’ nın 331. Maddesinin uygulanması gerektiğinden bozma kararı verilmiştir.
Diğer yandan 6100 sayılı HMK’ nın 331. Maddesine göre :Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.
O halde toplanan deliller, yukarıdaki yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatlarındaki açıklamalar ışığında somut olayda, davacının kullandığı elektrik aboneliğinden faturalara yansıtılan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedelinin davanın açıldığı tarihten sonra yürürlüğe giren 6446 sayılı Yasanın 17, geçici 19 ve 20. Maddelerinin geçmişe etkili olarak açılmış davalarda da uygulanacağından ve yeni çıkan yasa ile hakkın konusuz kaldığı, faturalara yansıtılan bedellerin tarifelere ve yasaya uygun olduğundan esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Yargılama giderleri yönünden ise gerekçeli kanaat verici 28/01/2021 ve 07/04/2021 tarihli bilirkişi raporu, dosyadaki faturalar ile davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmakla yargılama giderleri yönünden haklılık durumu dikkate alınarak davalı aleyhine hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.707,75 TL’den mahsubu ile 1.648,45 TL fazla harcın karar kesinleştiğince talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL karar ve ilam harcı, 850,00 TL bilirkişi gideri, tebligat, posta gideri ve müzekkere bedeli 273,20 TL olmak üzere yargılama gideri olarak 1.182,50 TL’nin dava açılırken davacının haklı olduğu anlaşıldığından davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne ve HMK’nın 331. Maddesine göre davacının dava açmakta haklı olduğu dikkate alınarak belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.