Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/470 E. 2022/214 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/470 Esas
KARAR NO : 2022/214

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – T.C.N. … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2020
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı ile davacı arasındaki ticari ilişki kapsamında takibe konu cari hesap ekstresinde yer alan faturalar gereği asıl alacak miktarı olan 11.720,50 TL. borcu bulunduğunu, davalının ilgili cari hesap borcunu ödememesi nedeniyle davalı-borçlu aleyhine Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. sayılı dosyası ile 11.720,50 TL. asıl alacak üzerinden alacağa takip öncesi işlemiş faizi ile birlikte ilamsız icra takibine geçildiğini, davalı takibe borca ve faize itiraz ettiğini, bunun üzerine icra müdürlüklerince takip durdurulmuş olduğunu, davalı tarafın itirazları haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup iptali gerektiğini, müvekkilinin satışını gerçekleştirdiği ticari malların bedeli davalı tarafça ödenmediğini, ilgili malların bedelleri için kısmi bir ödemesi yapıldığını, davalının davacıya icra takibi yaptıkları tarih itibariyle takip miktarı kadar borcu bulunduğunu, bu nedenlerle davalının icra müdürlüğü dosyasına yapmış olduğu itirazın reddine karar verilerek % 20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının açmış olduğu davayı ve dava dilekçesinde ileri sürdükleri iddiaların tamamını kabul etmediklerini ve itiraz ettiklerini, davalının davacıya borcu bulunmadığını, davalının davacı ile olan ticari ilişkisi kısa bir süre sonunda kesilmiş olduğunu, bunun nedeni ise davacının müvekkile teslim ettiği malların ayıplı olması olduğunu, davaya konu olaylar davacı tarafın dava dilekçesinde iddia ettiği şekilde gerçekleşmediğini, davacı tarafından kesilen Seri No. A 16207 17.640,50-TL ve Seri No. A 44217 10.886,40 bedelli iki adet fatura taraflarına teslim edilmediğini, davalı 28.526,90-TL ürün alımı yapmış olmasına rağmen 10.000,00-TL bedelli çek, 806,40-TL bedelli fiyat farkı fatura kesimi ve 6.000,00-TL bedelli çek toplamda 16.806,40-TL’lik bir ödeme yapılmış olduğunu, ödenmeyen ve icra takibine konu edilen miktar davacı tarafın ödenmeyen kısımda yer alan ürünlerinin ayıplı ürün olmasından kaynaklandığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 6. İcra Müdürlüğünün 2019/… sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından faturaya dayalı olarak 28/06/2019 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri 31/07/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde 08/07/2019 tarihinde borca itiraz etmiştir.
Tarafların ticari defter ve bağlı kayıtları üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi için dosya SMMM bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin 11/03/2021 tarihli raporunda özetle: Davacı 2019 yılına ait yevmiye kebir envanter defterlerini ibraz ettiği, ibraz edilen defterlerin açılış tasdikleri yevmiye defterinin kapanış tasdiki yasal sürelerinde yaptırıldığı, defterler birbirleri ile uyumlu olup muhasebe ilkeleri tekdüzen hesap planına uygun tutulduğu, davalı incelemeye gelmediği ve defter ibraz etmediği, davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin davalıya mal satışından kaynaklanan cari hesap bakiyesi olarak 11,720,00-TL borcunu ödememesi üzerine icra takibi yaptıklarını ancak borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bu nedenle iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını ifade ederek takibin devamını ve davanın kabulünü talep ettiği, cevapta faturaları kabul etmiş 16.000 TL ödeme yaptığını ve 806.40-TL de fiyat farkı faturası kestiğini de belirterek kalan tutarı ödememe nedeni olarak malların bir kısmının ayıplı olmasını gösterdiği, davacı firma kendilerine herhangi bir ayıp ihbarı gelmediğini belirterek itiraz etmiş borçlu davalı ise mallardaki ayıbı hemen fark ettiklerini bunun üzerine davacı şirketin sigortalı çalışanı pazarlama elemanı Halit Göker’e durumu izah ettiklerini ürünlerdeki ayıpları da gösterdiklerini ayıpların pazarlamacı Halit Göker” e iletilmesinin nedenin ise ürünleri alırken davacı şirket ile değil pazarlamacı ile muhatap olmalarından kaynaklandığını beyan etmiş olduğu, SGK dan alınan firmanın sigortalı çalışanlarını gösteren sgk dökümlerinde davalı borçlunun sözünü ettiği Halit Göker in işten 17.03.2020 tarihinde ayrıldığı, davacının cari hesap ekstreleri ve defter kayıtları incelendiğinde takip tarihinde davalıdan 11,720,00-TL alacaklı olduğu, faturalar her iki tarafında kabulünde olup BA&BS formlarının incelenmesi gerektiği, davalı tarafından iade faturası kesilmişse ki dilekçesine eklediği bir hesap ekstresinde 11.720.00- TL haziran ayında fatura kesilmiş gibi görünmekte ise de bu bir muavin defter olmadığı, davacı defterlerinde de böyle bir kayıt olmadığı, ürünlerin kısmen ayıplı olup olmadığı, satış personeline yapıldığı ifade edilen ayıp ihbarının geçerli olup olmadığı konusunda karar mercii sayın mahkeme olup böyle bir durumun kabul edilmemesi halinde davacı davalıdan 11.720.00-TL alacaklı göründüğü, dosyada takip öncesi temerrüt oluştuğuna dair bir belge mevcut olmadığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşmede bulunmadığı, mütalaa edilmiştir.
Davalı vekilinin 15/01/2021 tarihli dosyaya sunduğu beyan dilekçesi ve ekindeki defter kayıtları ve bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirir ek rapor düzenlenmek üzere dosya önceki bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin 15/07/2021 tarihli ek raporunda özetle: TTK.m.1530’un amacı; üretici, KOBİ ve fatura ya da eş değer ödeme talebi karşılığında mal veya hizmet sağlayan ticari işletmeler ile kişileri, güçlü konumda olan market, süper market, hiper market gibi büyük işletmelere karşı korumaktır, bu gerekçe hem TTK.m.1530/f.2 hem de TTK.m.1530/f4’te öngörülen ihtarsız temerrüt halleri için geçerli olduğu, buna göre söz konusu düzenleme her şeyden önce alacaklının küçük veya orta ölçekli işletme; borçlunun ise büyük ölçekli işletme olduğu hallerde uygulanacağı tedarik sözleşmelerinde geçerli olduğu gerekçede belirtildiği, dolayısıyla temerrüt oluşup oluşmadığının kararı sayın mahkemenin takdirinde olduğu mütalaa edilmiştir.
Davalının ticari defterleri üzerinde inceleme yapmak üzere inceleme günü verilmiş ancak davalı taraf inceleme gün ve saatinde ticari defterlerinin sunulmadığı anlaşılmaktadır.
Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen süreye rağmen davalı ticari defterlerini ibraz etmediğinden HMK 220 ve 222/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğu ve ticari defterlerinde davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
O halde yukarıdaki açıklamalar yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı şirket ile davalı tacir arasında mal ve hizmet alım satımına dair ticari ilişkinin kurulduğu, davacı tarafından malların teslim edildiği 20/05/2019 tarih ve 07/05/2019 tarihli faturaların düzenlendiği ancak fatura bedellerinin11.720,50 TL kısmının ödenmediği ileri sürülmüş davalı taraf ise malların teslim edilmediğini ve teslim edilen malların ise ayıplı olduğu savunulmakla taraflar arasındaki uyuşmazlık, fatura konusu malların teslim edilip edilmediği, teslim edilmiş ise malların ayıplı olup olmadığı ve ayıp ihbarının süresi içinde yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması için verilen inceleme gününde SMMM bilirkişi tarafından ibraz edilen davacının ticari defterlerinin usulune uygun tutulduğu,, ticari defterin kesin delil olduğu, davalı tarafın verilen süresi içinde ticari defterlerini sunmadığından bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğu, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayıldığı, bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğundan bu defterlerin HMK’ nın 220 ve HMK 222/3. Maddesi gereğince kabul edilebileceği anlaşılmakla dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden hüküm kurmaya elverişli kabul edilen 11/03/2021 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek fatura konusu malların davacı tarafından davalıya teslim edildiği ve 11.720,50 TL bakiye kısmının ödenmediği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğu ve davacı çalışanı Halit Göker’e ayıp ihbarının yapıldığını savunmuştur.
Taraflar arasındaki ilişki ticari satım sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Ticari satım sözleşmesinin düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan hükümler değerlendirildiğinde,
6098 Sayılı TBK’nun 219.maddesine göre, satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmamasından da sorumludur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.
Ticari satımlarda, 6102 Sayılı TTK 23/1-c bendine göre, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK 223.maddesi 2.fıkrası uygulanır.
6098 Sayılı TBK’nun 223/1 fıkrasına göre, alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
6098 Sayılı TBK’nun 223/2. fıkrasına göre ise , alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Ayıpları bildirmenin içeriğini ve zamanında yapıldığını ispat külfeti, alıcıya düşer.
TBK’nun 223.maddesindeki ihbar süreleri hak düşürücü süre olup, hakim tarafından re’sen gözönünde tutulur.
Ayıp ihbarının süresinde yapılmamış olması halinde, satıcı ayıplı maldan sorumlu olmaz.
Diğer yandan 6102 Sayılı TTK.18 maddesinin 3 fıkrasında “tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığı ile taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır” düzenlemesi bulunmaktadır.
Satılan maldaki ayıpların ihbarı herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Ancak, uyuşmazlık halinde ayıp ihbarının kanıtlanması şekle tabidir. Tacirler arası ticari satımlarda ayıp ihbarının 6102 Sayılı TTK.’nun 18/3 maddede öngörülen şekilde yapıldığı kanıtlanmalıdır. Diğer bir anlatımla bu yön ispat koşuludur.
Somut olayda, davalı tarafından ayıp ihbarının davacı çalışanına yapıldığı savunulmuş ise de ayıp ihbarının davacı şirket temsilcisine ve TTK 18/3.maddesi uyarınca belirtilen usule uygun olarak yapılması zorunlu olup bu şekilde yapıldığının tanıkla ispatının mümkün olmadığı ve yemin delilinin hatırlatılmasına rağmen yemin deliline dayanmadığından ayıp ihbarının usulune uygun yapılmadığı dolayısıyla davacı satıcı ayıplı maldan sorumlu değildir. Bu itibarla davacının 11.720,50 TL asıl alacağın talep edilmesinde haklı olduğundan bu miktar yönünden talebin kabulü ve itirazın iptali ile takibinde devamına, işlemiş faiz yönünden,TTK 10.maddesine göre, aksine sözleşme yoksa ticari bir borcun faizi vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlayacağından, davalı borçlunun icra takip tarihinden önce usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğinden asıl alacak yanında takip tarihine kadar olan dönem içerisinde işlemiş faize yapılan itirazın iptaline yönelik talebin reddi ile davanın kısmen kabulune, icra inkar tazminatı yönünden alacağın fatura alacağı olduğu, likit olduğu, davalının asıl alacak yönünden itirazında haksız olduğundan koşulları oluşmakla, icra inkar tazminatı talebinin kabulune, davacının takipte kötü niyetli olduğunun sabit olmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; davalının Bursa 6. İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin asıl alacak 11.720,50-TL üzerinden ve bu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-İİK 67.maddesi uyarınca icra inkar tazminatının koşulları oluştuğundan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 2.344,1-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İİK 67 maddesi uyarınca davalı tarafın kötü niyet tazminatı taleplerinin koşulları oluşmadığından reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 800,63 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 144,62 TL’nin mahsubu ile bakiye 656,01 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’den davanın kabul ve ret oranlarına göre hesaplanan 1.292,06 TL’sinin davalıdan, bakiye 27,94 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 650,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 74,60 TL olmak üzere toplam 724,60 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 709,26 TL yargılama gideri ve 144,62 TL peşin harç olmak üzere toplam 853,88 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 253,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/03/2022
Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.