Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/47 E. 2021/64 K. 01.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Türk Milleti Adına ” Karar”

ESAS NO : 2020/47
KARAR NO : 2021/64

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR :1- … – … …
2- … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 3- … – … …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/02/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilin Odunluk Mh. Lefkoşe Cd. 19 Eker İş merkezi A Blok D: A C/1 Nilüfer/BURSA adresinde … Lahmacun adı altında işletilen restorana 22/12/2017 tarihinde ortak olduğunu, davalılardan …’nun diğer davalı … Gıda Tur. Tar. Hayv. Tic. Ltd. Şti’nin temsile yetkili müdürü, davalı … Gıda Tur. Tar. Havy. Tic. Ltd. Şti ise tescilli … Lahmacun isimli firmanın marka sahibi olduğunu, belirtilen ticari işletmenin bu kapsamda davalı … tarafından franchising olarak işletilmekte iken müvekkil ile arasında adi ortaklık sözleşmesi akdedildiğini ve müvekkil işletmeye 430.000,00 TL bedel karşılığında işletmenin %50 hissesini satın alarak ortak olduğunu, bu ortaklığın diğer davalıların da haberdar olduğunu, müvkekilin söz konusu işletmeyi vergi levhası ve resmi işletme kaytıları davalı … adına olacak şekilde adi ortaklık kapsamında 22/12/2017 tarihi itibari ile fiilen de işletmeye başladığını ve düzenli olarak işyerine giderek işinin başında durduğunu, bu kapsamda diğer davalılarla da muhattap olduğunu, davalılarda kendisine muhatap olarak aldığını, söz konusu işletme ilk açıldığında aylık cirosunun 150-160.000,00 TL olacak şekilde iş yapmakta iken davalıların bu işletmenin bulunduğu mahalde iki ayrı yere daha franchising olarak … Lahmacun ismi altında işletme yetkisi verildiğini, bu hususun o mahalde açılan ilk işletme olan odunluk şubesi işletmesinin aylık cirosunu 90.000 TL civarına düşürmek sureti ile müvekkilin ticari anlamda mahvuna sebebiyet verdiğini ve davalıların da bunun bilincinde olacak şekilde hareket ettiğini, yine davalıların ayıplı ve eksik mal göndermeye başladığını, işletmenin çok ciddi anlamda zarar etmesine neden olduğunu, ortaklardan … ve …’nun sözleşme maddelerine aykırı bir şekilde ortaklık paylarını da zamanla …’a sattıklarını, bu satış sonrasında ortak çalışma durumunun 1,5 ay sürdüğünü …’ın ortaklık için çektiği kredi borçlarını ödeyemediğini ve hissesini borçlarını ödemek karşılığında müvekkile devrettiğini, müvekkilin 7 ay boyunca düzeni bu şekilde ilerlettiğini, ancak her geçen gün artan maddi sıkıntılar sebebiyle durumu firma sahibi … ve … Gıda Tur. Tar. Hayv. Tic. Ltd. Şti’ye izah ettiğini, ancak hiç bir şekilde yardım alamayan müvekkilin çaresiz durumda kaldığını, davalılardan …’nun aynı zamanda müvekkilden tabelasını indirmesini istediğini, müvekkile ait dükkanın paket servis telefon numarasını başka bir şubeye verildiğini, davalıların sırasıyla hisselerini önce …’a devir sonrasında tekrar Ahmet Bayhandan devir almak ve Veysel Sırlı adına hisseleri yeniden devir etmek suretiyle kötü niyetli olarak müvekkili zarara uğratmak kastıyla hareket ettiklerini, müvekkilin tüm varlığını bu işe yatırdığını, borç batağına sapladığını, davalıların müvekkilin bu ekonomik aciz içerisine düşmesinde ki kusurunun yadsınamaz olduğunu, tüm bu nedenlerle 22/12/2017 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin feshi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle görev ve husumet itirazlarının bulunduğunu, Müvekkil …’na ait “… LAHMACUN” markası daha sonra müvekkilin ortağı olduğu … Gıda Turizm Tarım Hayvancılık Tic.San.Ltd.Şti’ye devredildiğini, devredilmeden önce marka sahibi … ile diğer davalı … arasında Franchise sözleşmesi imzalanmış olup, Franchise sözleşmesi, sözleşmenin tarafları olan müvekkiller ile diğer davalı …’u bağladığını, davacının … ile imzalamış olduğu Adi Ortaklık Sözleşmesi kendi aralarında hüküm ifade edip davacıyı, müvekkiller ile diğer davalı … arasında imzalanan Franchise Sözleşmesinin tarafı haline getirmeyeceğini, bu sebeple müvekkillerin Franchise Sözleşmesi kapsamında davacıya yönelik hiçbir yükümlülüğü bulunmadığını,Franchise Sözleşmesi kapsamında … LAHMACUN markasının Odunluk Şubesini işletmekte olan … ile yapılan Adi Ortaklık Sözleşmesinden dolayı davacının, varsa uğramış olduğu bir zararı ancak ortaklık ilişkisi kapsamında diğer davalıdan talep edebilir. Müvekkiller bu taleplerin hiçbir şekilde hukuki muhatabı olamayacağını, diğer davalı …, Odunlu Şubesini verimli işletememesinden dolayı zarar etmesi üzerine bayiliği bırakmış, bunun üzerine davalının bulduğu dava dışı … ile müvekkil şirket arasında yeni bir Franchise Sözleşmesi imzalanmış ve sözleşme bu kişi ile devam ettirildiğini, daha sonra … söz konusu şubeyi 3. bir kişi olan NAN GROUP Firmasına devrettiğini, davacının bu hukuki süreçlerin hiç birisinin tarafı olmadığından davacının bu sözleşmelerden kaynaklı olarak hukuken herhangi bir talepte bulunması mümkün olmayacağını, nitekim davacı sözleşmeyi diğer davalı … ile imzaladığı için her ne kadar dava dilekçesinde … isimli kişi ile birlikte çalıştığı ve onun sadece …’un hissesinin %50’sini satın aldığını, dolayısıyla kendisinin %50 hissesinin baki kaldığı ve bu sebeple … ile Odunluk şubesini birlikte ortak olarak ilettiklerini beyan etmiş ise de ona karşı dava açmamış ve herhangi bir talepte bulunmadığını, davacının dilekçesinde de beyan ettiği üzere %50 hissesine binaen dava dışı … ile bir müddet ortaklık yaptığını belirtmesine rağmen söz konusu bu kişiye karşı adi ortaklığın feshi davası açmamış oluşu da göstermektedir ki; hukuken diğer davalı ile yaptığı sözleşmenin tarafı olmayan kişileri bağlamayacağı ve bundan dolayı herhangi bir hukuki talep hakkının bulunmadığını gayet iyi bilindiğini, müvekkillere yönelttiği talebin tüm dayanağını bu ortaklığı biliyor olmaları üzerine inşa edildiğini, böyle bir talebin yasal dayanağının olmadığını, kaldı ki müvekkillerin davacı ile diğer davalı arasındaki hukuki ilişkinin mahiyetini bilme imkanları olmadığı gibi, ortaklığın hangi koşullarda gerçekleştiği, tarafların hak ve menfaatlerinin nelerden ibaret olduğu, ticari işletmeden elde edilecek kar paylaşımının hangi esaslara göre yapılacağını bilme olanağı bulunmadığını, davacının diğer davalıya güvenerek tesis ettiği işlemden kaynaklı olarak müvekkile yöneltebileceği bir talebi olmadığı gibi müvekkillerinde davacıya karşı herhangi bir hukuki sorumlukları bulunmadığını, bu nedenlerle haksız ve yersiz davanın müvekkil yönünden reddine, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, adi ortaklık sözleşmesinin feshi ve tazminatına ilişkindir.Bilindiği üzere, adi ortaklık; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK. 620/1 md.) Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.
Diğer taraftan, adi ortaklığın tüzelkişiliği bulunmadığından; ortaklık mamelekine ilişkin alacaklar hakkında aktif taraf ehliyeti tüm ortaklara ait olduğu gibi, üçüncü kişiler tarafından adi ortaklığa yöneltilen davanın konusu ortakların elbirliği ile tasarrufta bulunabilecekleri bir edimse, elbirliği ile mülkiyet ilkesi nedeniyle davanın tüm ortaklara yöneltilmesi gerekir. Nitekim, dava dilekçesinde bahsi geçen davanın da adi ortaklık sözleşmesinin diğer tarafı … yanında, … Lahmacun isimli firmanın marka sahibi … Gıda Tur. Tar. Hayv. Tic. Ltd. Şti.’ye, şirketi temsile yetkili müdür …’na karşı açıldığı anlaşılmaktadır.
Adi ortaklık sözleşmesinin, müşterek amacın gerçekleşmesinin zaman alacak olması nedeniyle ortaklar arasında sürekli bir borç ilişkisi teşkil etmesi ve bu sözleşme nedeniyle açılan davalarda ortakların taraf olması gözetildiğinde, davanın adi ortaklığı kuran davacı, adi ortaklık sözleşmesinin diğer tarafı …, davalı şirket müdürü ile davalı şirketin ticari işletmesine ilişkin olduğu açıktır.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 17/02/2020 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı TTK. 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen, 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1. fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde düzenlenmiştir.
TTK’nun 19.maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda, davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, adi ortaklık sözleşmesinin kurulduğu tarih itibariyle duruşmada alınan beyanında davacı tarafın memur olduğu,esnaf ve sanatkarlar odasında ve ticaret ve sanayi odasında kaydının bulunmadığı,davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, davanın mutlak ticari davalardan da sayılmadığından, adi ortaklık sözleşmesinin konusunun ticari iş olmasının adi ortakların birbirlerine karşı açtıkları davanın ticari dava olduğunun kabulü için yeterli olmadığından(Emsal Yargıtay 3.HD ‘nin 2015/12036 Esas -2016/20229 Karar , 2015/4952 Esas -2016/2783 Karar)mahkememizin görevsizliğine, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Bursa Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğuna,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkemede devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, davacı ve vekilinin yüzüne karşı diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.01/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.