Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/46 E. 2022/495 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/46
KARAR NO : 2022/495

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … –
VEKİLİ : Av. … – [16771-77387-30290] UETS
DAVALI : … – T.C.N…. – Çağlayan Mah. 1.Şehitler Sk. No:11 İç Kapı No:1 Osmangazi/BURSA
VEKİLİ : Av. … – [16652-56186-49522] UETS

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2020
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2019/12278 E. Sayılı dosyası ile davalı … aleyhine ilamsız icra takibi yapılmış olup davalı yan süresinde borcun tamamına itiraz ettiğini ve yapılmakta olan takip durduğunu, yapılan itiraz haksız ve mesnetsiz olup iptali gerektiğini, davacı müvekkil kurum ile davalı arasındaki ticari iş gereğince davalıya davacı müvekkilim … PAKETLEME tarafından 1.165,00 kg şeftali, 6.260,00 kg nektarin KDV dahil toplam 83.626,02 TL” ye fatura edilmiş ve ürünler sağlam ve tam bir şekilde teslim edilmiştir.Buna rağmen borçlu yapılan ticari işten doğan borçlarını ödemediğini ve hakkında icra takibi başlatılmış ve ödeme yapmayan davalı yan söz konusu takibe kendisi sebebiyet vermiş, haksız şekilde borca itirazda bulunmak suretiyle takibi durdurduğunu, borçlu yapılan zorunlu arabuluculuk kapsamındaki görüşmeler de sonuçsuz kaldığını, Bursa Arabuluculuk Bürosunun 2019/143933 Arabuluculuk numaralı arabuluculuk son tutanağının aslı da ekte sunulduğunu, borçlunun takibe karşı yaptığı itirazlar yerinde olmadığını, amacı takibi durdurmak ve işlemleri geciktirmektir. Borçlunun itirazlarının iptaliyle takibin devamına karar verilebilmesi için mahkemenize başvurma zorunluluğu doğduğunu, takip konusu alacak ticari işten kaynaklı bir akitten doğduğuna ve likit alacak olduğuna göre talep gereğince müvekkil-davacı yan yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle mahkemenizde icra inkar istemli itirazın iptaline karar verilerek alacağın % 20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı dava dilekçesinde icra takibine konu faturada yazılı malları sağlam, tam ve eksiksiz olarak teslim ettiğini belirtmişse davalıya davacının belirttiği nitelik veya miktarlarda bir mal teslim edilmediğini, davacının bu yönde bir iddiası olduğuna göre davacının bu iddiasını HMK md. 200 de göz önüne alınarak yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, bunun yanında belirtmek isteriz ki davalı ile davacı arasında önceden beri süregelen ticari ilişki mevcut olduğunu, davalı, davacıdan daha önceleri birçok kez mal almış ve bunların bedelini de ekte sunulu hali ile nakit, banka havalesi veya çek yolu ile ödediğini, ödemeleri miktarı dikkate alındığında davacının davalıya sağlam, tam ve eksiksiz olarak teslim etmiş olduğu tüm mallara karşılık ciddi miktarlarda ödemeler yapıldığını, söz konusu ticari ilişki boyutu defter incelemeleri neticesinde ortaya çıkacağını, davalı tarafından davacıya bu kadar ciddi miktarlarda ödeme yapılmışken tam ve eksiksiz olarak teslimi gerçekleşmiş bir mal olması durumunda davalının ödeme yapmaması hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2019/…. sayılı icra takip dosyası, icra inkar belgesi, ticari defterler, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından faturaya dayalı olarak 30/10/2019 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri 26/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde borca itiraz etmiştir.
Tarafların ticari defterleri talep edilmiş davacı tarafça ibraz edilen ticari defteler bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin 21/03/2021 tarihli raporunda özetle: Davacı 2018 ve 2019 yıllarında e-defterlerinin rapor ekinde sunulan usb içinde yüklü olduğunu, Envanter defterleri yasal sürelerinde açılış tasdiki yaptırıldığını, davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin davalıya mal satışından kaynaklanan 83,626,02-TL borcunu ödememesi üzerine icra takibi yaptıklarını ancak borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bu nedenle iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını ifade ederek takibin devamını ve davanın kabulünü talep ettiğini, davalı Vekili Müvekkilinin Böyle Bir Borcunun Olmadığını İfade Ederek İtiraz Ettiğini, davacının cari hesap ekstreleri ve defter kayıtları incelendiğinde takip tarihinde davalıdan 79,316,02-TL alacaklı olduğu tespit edildiğini, takip ve davada asıl alacak tutarı 83,626,02-TL olduğunu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmamakla birlikte ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmamakla birlikte ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, davacı 2019 yılına ait yevmiye kebir ve envanter defterlerini incelemeye ibraz ettiğini, davacının tüm defterleri işe başlama tarihinde bursa ticaret sicil müdürlüğünce onaylattığı yevmiye defterinin kapanış tasdikini ise yasal süresinde yaptırdığı görüldüğünü, defterler birbirleri ile uyumlu olup muhascbe ilkeleri ve tekdüzen hesap planına uygun tutulduğunu, davalı 2019 senesinde işletme defteri mükellefidir. İncelemeye gelir idaresi başkanlığından alınmış defter çıktısı ibraz edildiğini, davalının tuttuğu işletme defterleri ticari defter niteliğinde olmadığını, tüm alış faturalarının gider bölümüne satış faturalarının gelir bölümüne kaydedildiği bir defter türü olan işletme defterinde kasa, banka, alıcılar, satıcılar, alınan çekler senetler verilen çekler senetler gibi cari hareketleri ilgilendiren hesaplar kullanılmadığı için ticari ilişki kurulan firmalarla ilgili borç alacak durumu görülemediğini, bu nedenle işletme defterleri denetime uygun olmadığını, işletme defterine bakarak bir borç alacak anlaşmazlığında karar vermek mümkün olmadığını, bu nedenle işletme defteri sahibi almış olduğu malın faturasını ödemiş gibi deftere kaydettiği için faturayı ödediğini ancak banka dekontu tahsilat-tediye fişleri çek alım bordroları ile ispatlayabileceğini, salt faturaya dayanarak alacaklı olduğunu ya da borcu olmadığını iddia edemeyeceğini, işletme defterinde cari hesap bakiyesi izlenememekle birlikte alınan ve kesilen faturalar görülebileceğini, davacı tarafından kesilen ve dava konusu olan 09,08,2019 tarih 25722 nolu 83.626.02-TL tutarlı fatura davalının işletme defterinde giderler bölümünde kayıtlı olmadığını, davacı tarafından daha önceki tarihlerde kesilen 380.349.00-TL tutarındaki 6 fatura işletme defterinde kayıtlı olduğunu, dava konusu fatura defterde kayıtlı olmadığını, önceki faturaların bedelleri tamamen ödenmiş olup bu durum davacı defterlerinde de kayıtlı olduğunu, ayrıca yapılan tüm ödemelerin makbuz ve dekontları dosyaya ibraz edilmiştir. Önceki faturalardan davalı 4310.00-TL alacaklı durumda olduğunu, davalı, işletme defteri mükellefi olduğu için BA&BS mükellefi olmadığını, bu nedenle bu konuda bir inceleme yapmak mümkün olmadığını, davacı her ne kadar kestiği faturayı BS formuyla maliyeye beyan etmişse de bu tür davalarda esas önemli olan malın alıcısı tarafından verilen BA formları olduğunu, işletme defteri mükelleflerinde bu konuda inceleme yapılamadığını, davalı işletme defteri tuttuğu için BA formu verme mecburiyeti olmadığından buna dayanarak malın ve faturanın teslim edildiğini ispatlamak mümkün olmadığını, fatura davalının defterinde de kayıtlı değildir. Gider ve masraf faturaları arasında yer almadığını, bu durumda malı ve faturayı davalıya teslim ettiğini ispatlama davacıya ait olduğunu, fatura konusu malları hangi irsaliye ile ya da davalı kendisi gelip aldıysa hangi araç ile malın sevk edildiği ve davalı tarafın yetkilisi olarak kimin tarafından teslim alındığını belgelemek zorunda olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı vekilinin rapora karşı itirazları kapsamında ve davalı defterinde dava konusu icra takibine konu faturanın kaydedilip edilmediği, kayıttan sonra çıkarılıp çıkarılmadığına ilişkin ek rapor düzenlenmek üzere dosya önceki bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu ek bilirkişi raporunda özetle: Davacının itiraz dilekçesi incelendiğinde itirazında haklı olduğu KDV beyannamelerinin incelenmesi neticesinde faturanın davalı tarafından teslim alındığının net bir şekilde tespit edilebileceği, ilk beyanname süresinde verilen beyanname olup alınan mal ve hizmete ait bedel kısmında yer alan tutar 206,166,63-TL KDV 19,531,76-TL olduğunu, tam bir ay sonra verilen düzeltme beyannamesindeki alınan mal ve hizmete ait bedel kısmındaki tutar 128,735,13-TL KDV 13,337,24-TL olduğunu, aradaki fark davalının defterinde kaydetmediği davacı tarafından kesilen dava konusu fatura ile birebir aynıdır. Teslim alınan mal tutarı faturadaki 77,431,50-TL KDV de faturadaki 6,194,52-TL iki beyanname arasında farktan görüldüğünü, bu durum davalının faturayı teslim aldığını göstermekle te herhangi ayıp ihbarında bulunmadığı ve 8 günlük yasal iade ve itiraz süresinde de iade etmediği göz önüne alındığında davacının dava ve takip tutarı kadar yani 83,626,02-TL davalıdan alacaklı olduğu mütalaa edilmiştir.
O halde somut olayda toplanan delillerden, davacı tarafından 09/08/2019 tarihli fatura konusu malların davalıya teslim edildiğini ancak bedelinin ödenmediği ileri sürülerek alacaklı olduğu ileri sürülmüş olup davalı ise davacıya borçlu olmadığını bedelinin ödendiğini ibraname düzenlendiğne dair savunmada bulunmuştur.
Davalı tarafından ibraz edilen İbraname başlıklı belge ile 31/08/2019 tarihi itibariyle 09/08/2019 tarihli faturadan kaynaklı hak ve alacağının kalmadığı, ibra edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekili tarafından ibranamenin süresi içinde dilekçeler aşamasından sonra ibraz edildiğini kabul etmediğini iddia etmiş ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/7-2097 Esas 2017/894 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 11 HD 2020/3206 Esas ve 2021/5327 Karar sayılı Kararda vurgulandığı üzere yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğinden bu iddiaya itibar edilmemiştir.
Düzenlenen ibranamede imza inkarı üzerine dinlenen şirket yetkilisi …’ ın beyanında imzanın kendisine ait olduğunu, davalının borcu ödediğini alacağının kalmadığını beyan etmiştir.
Davacı tarafından yemin deliline dayanarak davalıya yemin teklif etmiş davalı usulune uygun yemini eda ederek borçlu olmadığın, ödendiğini beyan etmiştir.
Bu durumda somut olayda, davacının ileri sürdüğü 09/08/2019 tarihli fatura konusu malların bedelinin davalı tarafından davacıya ödendiği, borcun ibraname başlıklı belge ile ibra edildiği kalmadığı ve aksinin davacı tarafından yazılı ve kesin delillerle ispat edilmediğinden davanın sübut bulmadığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın subut bulmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.001,43 TL’nin mahsubu ile bakiye 920,73 TL nispi karar ve ilam harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 11.671,38 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/04/2022
Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.