Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/351 E. 2022/654 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/351 Esas
KARAR NO : 2022/654

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI :… – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/11/2015
KARAR TARİHİ : 24/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalınn müvekkil şirkette kalite mühendisi olarak göreve başlayıp daha sonra proje lideri ve mühendisi olarak çalıştığını, işten ayrıldıktan sonra ise taraflar arasında imzalanan gizlilik sözleşmesine aykırı davranarak haksız rekabette bulunduğu belirterek sözleşme gereği cezai şart talebinde bulunmuştur.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; gizlilik sözleşmesinin bağlayıcılığının bulunmadığını, bu sözleşmenin müvekkile işe girerken imzalatıldığını ve davacı şirket tarafından tek taraflı olarak hazırlanıp müvekkile dayatıldığını, müvekkilin haksız rekabet teşkil edecek eyleminin bulunmadığını ve cezai şarta ilişkin hesaplamanın doğru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
KANITLAR:
Sözleşme, bordro, makbuz, tanık beyanları, sgk kayıtları, tacir kayıtlar, bilirkişi raporu, vs.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava; davalının sözleşmeye aykırı davranışı bulunup bulunmadığı, bu davranışının cezai şart (tazminat) gerektirip gerektirmediği, gerektirmesi halinde miktarının tespitine ilişkindir.
Mahkememizce tanık dinlenilmesine karar verilmiştir.
Davacı tanığı …; “Ben davacı şirkette satış ve mühendislik müdürü olarak görev yapmaktayım, davalı da aynı işyerinde proje mühendisi olarak görev yapıyordu, kendisi işi gereği şirketin ham madde fiyatları, kullanımları, kesim ve dikim sürelerinin hesaplanması konularında ve bunun dışında maliyeti oluşturmak için gerekli olan tüm alt yapının hazırlanması konusunda bilgili olan birisi idi, daha sonra işten ayrıldı ve davacı ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren Martur şirketinde çalışmaya başladı, bizim şirketimizide edinmiş olduğu şirketi Martur ‘da kullanması ve aynı projelere, aynı firmaalara teklif hazırlanması durumunda şirketimiz aleyhine haksız rekabet oluşturabilecektir, bu güne kadar böyle bir haksız rekabet oluştuğu konusunda bilgim yoktur bizdeki projeler 5-6 yıllıktır, davacı şirkette diğer şirketelrede olduğu gibi işe girişte elemanlarını gizlilik sözleşmesi imzalatılmaktadır, firmamız otomobil koltuk kılıfı üretmektedir, bu sektörde Türkiye ‘de büyük -3-4 firma vardır, bunların en büyüğü de davacı şirkettir, şirketimizde sözleşmelerin proje ile ilgili olarak müşterinin karşı bir teklifle gelmesi durumunda , karar verici yetkili kişiler çalışanlar olmayıp, şirketin genel müdürü ve yönetim kuruludur.”
Tanık …; ” ben davacı şirkette insan kaynakları müdürü olarak görev yapmaktayım, İlhan Beyde proje lideri olarak çalışmıştır, görevi nedeniyle belli projeler kapsamında her türlü bilgiye sahiptir, sahip olduğu bilgiler ile şirketimizden ayrılması ve aynı iş kolunda faaliyet göstermesi ve çalışmasınin şirketimiz yönünden haksız rekabete yol açacağı inancındayız, şirketimizde tüm şirket çalışanlarına kendi faaliyet alanlarında özel teknik eğitimler verilmektedir,ayrıca biresyel gelişimlerine katkı verecek İngilizce gibi yabancı dil eğitimi de verilmektedir, davalının şirketimizdeki çalıştığı pozisyon itibarıyla aynı iş kolunda faaliyet gösteren başka bir şirkette çalışması şirketimiz yönünden risktir, kendisi Tekstil mühendisi olup, tekstil işi ile uğraşan herhangi bir firmada çalışsa idi, böyle bir dava söz konusu olmazdı, dava dışı Martur şirketinde çalıştıktan sonra bizim şirketimize transfer olan elamanımız da olmuştur, ancak onun bizim şirketimizdeki pozisyonu itibarıyla haksız rekabete yol açabilecek bir durumu yoktur, şirketimizde İlhan bey proje mühendisi olup, kendisi üzerinde şef ve müdür vardır ancak bu davada önemli olan konu , karar verme mekanizmasında olmak değil, yapılan projelerden haberdar olmaktır.”
Tanık …; “Ben davacı şirkette mühendislik şefi olarak görev yapmaktayım, İlhan bey de preje mühendisi olarak çalışıyordu, kendisinin görevi şirket içerisindeki maliyetlendirme aşamasında hazırlık yapmaktı, işten ayrıldıktan sonra şirketimizle aynı alanda faaliyet gösteren Martur’da çalışmaya başladı, kendisinin , bu şirkette , bizim şirketimize ait projeleri o şirkette kullanıp kullanmadığı veya bu projeler ile ilgili bilgi verip vermediği konusunda bilgi sahibi değilim, zira sektörümüz itibarıyla bunun ortaya çıkması birkaç yılı alır , proje olarak çalışıldığı için süreç uzundur.”
Tanık …; “Ben 2002 yılından beri davacı firmada çalışıyordum, şu an Renault firmasında çalışmaktayım, davalıyı da , davacı şirkette ben işe almıştım, kendisi benim departmanımda çalışmaya başlamıştı, görev tanımı itibarıyla işin teknik sorumluğu kendisinde idi, ancak işin ticari kısmı ile uğraşanlar , ticari konularda kendisinden teknik iyileştirmeler talep ederlerdi, bunun dışında patronlarla ve genel müdürlerle yapılan bazı ortak toplantılarda da işin teknik boyutu ile ilgili sorulan sorulara cevap verir, projenin takibi ile ilgili bilgiler verirdi, sıkıntı ve problem varsa o hususla ilgili bilgilendirme yapardı, çalışanların yaptıkları işler nedeniyle çalıştıkları işyerlerinde belilli bir tecrübeye ulaşmaları olağandır, ancak davalının çok özel bilgileri olduğunu, bunun Martur’a taşıdığını düşünmüyorum, ayrıca benim dahi projenin karlılığı ile ilgili bir karar verme yetkim yoktur, davacı vekili tarafından huzurunuzda tarafıma sunulan e-mail yazışmaları kumaş fiyatları ile ilgilidir, bunlar özel bir bilgi değildir, projeyi üreten tüm imalatcılar bu fiyatları bilir.”
Tanık …; Ben halen, davalının çalışmış olduğu Martur firmasında yönetici olarak görev yapmaktayım, davalı kılık geliştirme departmanında çalışmaktadır, bende bu bölümün yöneticisiyim , davalı şirketimizde müşterinin verdiği ,tasarıma göre, son ürün haline getirecek iyileştirmeleri yapmaktadır, fiyatla ilgili konularda bilgi sahibi olması mümkün değildir, ben dahi bu konularda bilgi sahibi değilim, zira şirketimizde bu hususlar iş geliştirme ve maliyet analiz bölümleri ilgilenmektedir,davalının müşteri iletişimi de söz konusu değildir, müşteri iletişimi proje departmanı tarafından gerçekleştirilmektedir.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Mahkememiz 2015/1555 E.sayılı dosyası Bursa Bam 5.HD’nin 10/07/2020 tarih, 2018/1469 E. 2020/650 K.sayılı ilamı ile bozularak mahkememize gönderilmekle, mahkememiz yukarıda esası belirtilen sırasına kaydı yapıldı.
Mahkememizce Bursa Bam 5. Hukuk Dairesi’nin ilamı ve tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi açısından dosyanın Oto Tekstil konusunda uzman Tekstil Müh. Bilirkişiye tevdi ile rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Alınan 19/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirkette de dava dışı davalının çalışmakta olduğu şirkette de dış kaynaklı müşteriler ile çalışmakta olup, çalışma prensipleri gereği müşteri tarafından gönderilen proje- tasarımların üretimlerinin gerçekleştirilmesi aşaması olduğu, yani proje- tasarım ile ilgili bir işlem yapılmayıp hazır olan tasarımın üretimi için gerekli hammadde ve yardımcı malzeme tedariki ve bu tedarik aşamasındaki fiyatlandırmaların analiz edilerek projenin üretim aşamasının maliyetlendirilmesi için üst mercie iletilmesi olduğu; buna göre davalının, davacı şirkette çalıştığı konum itibariyle davacıya ait ticari sırlara hakim olmadığı, piyasadan da kolaylıkla elde edilebilecek hammadde ve yardımcı malzeme fiyatlarına hakim olduğu; üretim teknolojisi veya özel üretim biçimi gibi üretim sırlarına hakim olduğu; davacı firmanın tüm üretim aşamalarnıa hakim olup, üretim proseslerinin adımlarını bilmekte ve diğer firmalarda bunlara göre gelişme sağlama ihtimalinin olduğu fakat bunun da müşteri kaybına neden olma ihtimali olmayıp; çalışma piyasasında her çalışanın, çalışmaları neticesinde tecrübe ve bilgi kazanımları olup, yeni başladıkları iş yerlerinde de bunu uyguladıkları ve bunun ticari örf ve adetlerce de bilindiği; fakat tüm bunlara rağmen, davacı işverene zarar verebilme ihtimal ve riskinin mevcut olmasının imkanlı olmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.
Mahkememizce davacı vekilinin itirazları ve tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi açısından dosyanın Tekstil konusunda uzman bilirkişiye tevdi ile rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Alınan 26/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Bir tekstil mühendisinin tüm çalışma hayatı boyunca, iplik, kumaş, hazır giyim vb. tüm tekstil
ürünlerinin beklenen özelliklerine uygun hammaddeyi seçmek, bu hammaddenin işlenmesinde kullanılan makinaların uygun çalışma şartlarını belirlemek ve kontrol etmek, üretim verimliliği ve ürün kalitesini etkileyen koşulları analiz etmek, problemleri çözmek ve şartları iyileştirmekle uğraşmak olarak bir mesleki tanımı olduğu,
Tekstil Mühendislerinin eğitimleri boyunca Tekstil’in tüm süreçlerinde kullanılacak olan ve
aynı şekilde davacı firmanın üretim süreçlerini de içerisinde barındıran; Dokumacılık esasları
ve makinaları, Örmecilik esasları ve makinaları, Boya ve Terbiye esasları ve makinaları, İplikçilik esasları ve makinaları, Konfeksiyon, Konfeksiyon makinaları, İş ve zaman etüdü, sistem
analizi ve tasarımı, Kalite kontrol, Tekstilde ürün ve süreç tasarımı, Üretim yönetimi, İşletmecilik, İstatistik gibi birçok konuda eğitim almakta oldukları, İşletmelerde yapacakları görevler
de bu temelin üzerine pratikte uygulamaları görerek veya gerçekleştirerek yapmakta ve deneyim sağladıkları, bir Tekstil mühendisinin tabi ki her tekstil işletmesinde çalışabileceği ancak deneyimi olduğu
kulvarda kazandığı deneyimlerin, onu deneyimli bir mühendis haline getirdiği, burada deneyimin tekstil içerisinde hangi sektörde sağlandığının önemli olduğu, takdiri sayın mahkemenize
ait olmak üzere Tekstil Mühendisinin deneyiminin otomotiv koltuğu üretimi olduğu ve istifa
dilekçesinde başka bir firmada işe başlayacağını belirtmiş olduğu bu nedenle dava dışı firmada çalışmaya başlamasının tecrübe, deneyim ile hayatını idame ettirebilmesi açısından
olağan olduğu, otomotiv sektöründe ise baş aktörler ya da ana sanayi olarak tanımlayabileceğimiz araç üreticileri belli olduğu, bu nedenle Otomotiv yan sanayi olarak tabir edilen tüm ekipman ve yedek
parça üreticilerinin de bu firmalarla çalışacağı, bu nedenle her iki firmanın da müşterilerinin
bir veya birkaçının ortak olmasının kaçınılmaz olduğu,
yine tarafların da belirtmiş olduğu üzere tasarımların otomotiv firmaları tarafından gönderildiği veya istenen standartların ve kriterlerin belirtildiği teknik ölçülere uygun olarak ürünlerin
üretilmesinin istendiği, tabii ki burada yine davacı vekilinin sunmuş olduğu deliller arasında
bulunan Volkswagen firmasının sözleşmelerinde belirtildiği üzere açılan proje taleplerinde
tüm kabul edilmiş tedarikçilerden portal aracılığı ile teklif istenebileceği, kaldı ki tüm tekstil
sektöründe ana sanayi firmaları tedarikçilerinin tüm maliyetlerine vakıftır ve kolaylıkla ulaşılabilir bilgiler olması sebebiyle üretim sırrı olarak nitelendirilemeyeceği,
otomotiv koltuk kılıfı üretiminde tüm firmalarda benzer makinalar kullanılmaktadır. Bu nedenle takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere eğer üretici firma tarafından özel olarak geliştirilmiş işlemi kolaylaştırıcı bir aparat veya teknik var ise bunlar üretim sırrı olarak tanımlanabileceği, özel aparat veya üretim teknikleri ile ilgili davacı firmanın dosya içerisinde
sunduğu deliller arasında veya ifadelerde firmanın özelinde belgelenmiş know-how hakkında bir belge olmadığı,
davacı firmanın da dava dışı üçüncü firmanın da kendi grup firmalarında veya tedarikçilerinden kumaş sağladıkları düşünüldüğünde, davacı firmanın geliştirmiş olduğu kumaşların tam
detaylı üretim bilgilerinin, davacının sunduğu e-mail yazışmaları incelendiğinde, sadece kendi
grupları içerisinde olduğu ve kumaşın fiyatı dışında detay belirtilmediği, bu nedenle takdiri
sayın mahkemeye ait olmak üzere davalının kumaş üretim sırrına vakıf olamayacağı,
kılıf üretiminde, nihai üründen istenen standartlar bilindiği için, dikiş işlemleri için kullanılmakta olan ipliklerin özelliklerinin belli olduğu, piyasada bu işlemler için üretim yapan firmalarında bu standartları karşılayacak üretimleri yaptıkları göz önünde bulundurulursa burada
üretim sırrı olarak nitelendirilecek bir durum bulunmadığı,
zaman etütleri yukarıda belirtildiği üzere tekstil mühendislerinin eğitimleri içerisinde öğrendikleri bir konu olduğu, zaman etütlerinin ne olduğuna vakıf olması bunu bir üretim sırrı olarak değil firmanın yapabilirliğinde ölçülerek değerlendirilen konular olduğu, aynı şekilde yeni kılıf üretimlerinde üretim süreçlerinin planlanması yine tekstil mühendisliğinin eğitimsel anlamda
hem de mesleki olarak bilgi ve deneyimleriyle planlama aşamasında dikkate aldıkları konular olduğu, üretim hattının planlanmasında yapılacak ürüne göre kullanılacak ekipmanlara ve numune üretimlerinde yapılan denemeler sırasında bu zaman etütlerinin kullanılacağı, zaman
etüdü bir üretim sırrı değil her firmanın personelinin deneyim ve kabiliyetine göre ortaya çıktığı,
burada en büyük pay çalışanın deneyimi, becerisi ve öğrenme kabiliyetinde olduğu, Bu faktörün hem üretim esnasında zaman etütlerini etkilemekte, hem de çıkan ikinci kalite ve fire oranlarını etkilediği, takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere davalının üretim sırrı olarak
paylaşabileceği bir durum bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce davacı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi için dosyanın önceki raporu sunan bilirkişiye tevdi ile ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Alınan 22/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacı vekilinin de belirttiği üzere her bir proje kendi içerisinde özel olduğu ve üretim bandı, kullanılan hammadde ve ekipmanların her bir proje için ayrı uygulandığı, her bir projenin maliyetlendirmesinin firmaların çalışan becerileri, işçilik, diğer giderler ve üretim giderleri olarak kendi içerisinde firmaların politikalarına göre farklılık göstereceği, davacı vekili tarafından özel teknik ve aparatlardan bahsedilmiş ve bu bilgilerin dava dışı firmaya kesin olarak aktarılmış olduğu belirtilmiş olsa da dosyada bununla ilgili bir belge görülemediğinden ve varlığı bilinmeyen bu ihtimalle ilgili tarafından kesin bir kanaate varılamayacağı, yine kök raporunda ve tarafların daha önce de belirtmiş oldukları gibi projelerin ana sanayiler ile 6 yıllık süreç için yapılmış oldukları, davalının ayrılıp tekrar işe başlamasının üzerinden 7 yıl geçmesi ve dava dışı firma tarafından sayın mahkemenin müzekkeresine verilen cevapta da belirtildiği üzere ortak müşterilerden yeni projelerin alınmamış olduğu kanaatine varıldığı, kök raporunda belirtilmiş olan kanaatinde bir değişiklik olmadığı görüş ve kanaatinde olduğu bildirilmiştir.
Hizmet sözleşmesi içerisinde rekabet etmeme yasağına dair hüküm bulunduğu hallerde, sözleşmenin, hem hizmet ilişkisinin devamı sürecinde geçerli olan bir hizmet sözleşmesini, hem de hizmet sözleşmesi sona erdirdikten sonra da yükümlülükler öngören bir rekabet etmeme sözleşmesini ihtiva ettiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, hizmet sözleşmelerinde sadece işçi aleyhine konulan cezai şart hükümlerin geçersiz olduğunu hüküm altına alan TBK’nın 420. maddesinin taraflar arasında akdedilen rekabet etmeme sözleşmesine uygulanma imkanı bulunmamaktadır (Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/3977- 2019/990 E. K. sayılı ilamı).
Rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için işçinin, hizmet ilişkisi içinde olduğu işverenin müşteri çevresi ve üretim sırları gibi ticari sırları bilebilecek bir pozisyonda çalışması ve bu bilgileri önceki işverenle rakip durumunda olan yeni işveren ile paylaşabilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Bu anlamda, ayrılan işçinin yeni işyerinde aynı pozisyonda çalışması da şart değildir. Keza rekabet yasağının varlığı için ayrılan işçinin, önceki işverene fiilen bir zarar vermesi şart olmayıp, zarar verebilme risk ve ihtimalinin varlığı yeterlidir. Rakip firmalarla paylaşması ve nüfuz etme imkanının bulunup bulunmaması önem arz etmektedir.
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden; bilirkişi raporlarına göre üretici firma tarafından özel olarak geliştirilmiş işlemi kolaylaştırıcı bir aparat veya teknik var ise bunlar üretim sırrı olarak tanımlanabileceği, özel aparat veya üretim teknikleri ile ilgili davacı firmanın dosya içerisinde
sunduğu deliller arasında veya ifadelerde firmanın özelinde belgelenmiş know-how hakkında bir belge olmadığı, davalının kumaş üretim sırrına vakıf olamayacağı,
kılıf üretiminde, nihai üründen istenen standartlar bilindiği için, dikiş işlemleri için kullanılmakta olan ipliklerin özelliklerinin belli olduğu, piyasada bu işlemler için üretim yapan firmalarında bu standartları karşılayacak üretimleri yaptıkları göz önünde bulundurulursa burada
üretim sırrı olarak nitelendirilecek bir durum bulunmadığı, davalının üretim sırrı olarak
paylaşabileceği bir durum bulunmadığı, davalının, davacı şirkette çalıştığı konum itibariyle davacıya ait ticari sırlara hakim olmadığı, piyasadan da kolaylıkla elde edilebilecek hammadde ve yardımcı malzeme fiyatlarına hakim olduğu, davacı işverene zarar verebilme ihtimal ve riskinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası gereği alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin alınan 792,40-TL harcın mahsubu ile arta kalan bakiye 711,70-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı yararına ölçümlenen 6.832,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Karar kesinleştiğinde taraflarca yatıralan avansın kullanılmayan kısmının HMK 333.md.uyarınca yatıranlarına iadesine,
Dair;taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.
24/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.