Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/284 E. 2020/313 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/284 Esas – 2020/313
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/284
KARAR NO : 2020/313
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : … SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av.
DAVALI : … (ŞAHIS ŞİRKETİ) – V.K.N –
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2020
KARAR TARİHİ : 14/07/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/07/2020
Mahkememize tevzi edilen İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Her iki tarafın da tacir olması ve davalı …’nun gerçek kişi tacir olarak icra ettiği ticari iş esnasında meydana gelen haksız fiilden kaynaklı olarak borçlu olmasının göz önünde alındığında TTKnun 4 ve 19 maddelerinde düzenlenen hükümleri gereği görevli mahkemeler Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili sigorta şirketi tarafından 239127355/0 poliçe numaralı … Sigorta Poliçesi ile dava dışı … adına sigortalı Özlüce Mah. Zeytin Sok. B Sitesi B Blok N:12 D:1 Nilüfer Bursa riziko adresindeki konutun risklerini teminat altına aldığını, dava dışı sigortalının maliki olduğu konutta tesisatın yapımı aşamasında klozet gider takılan borularında çatlama olması ve meyillerinin ters tarafa verilmesi dolayısıyla temiz su tesisatında patlama meydana gelmesi nedeniyle zeminde, duvarlarda, odalarda vs kısımlarda hasar meydana geldiğini, işbu nedenle dava konusu hasar davalı kurumun yapımından sorumlu olduğunu, konutta meydana gelen hasar kapsamında kdv hariç 5.578,00 TL tazminat bedeli hesaplandığını ve sigortalı ile oranım yapan asistan firmaya KDV de eklenerek ödendiğini, somut olayda usule uygun şekilde icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiğini, aynı zamanda takip konusu alacağın likit olduğunu, İİK madde 67 hükmü gereği davalının aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığına bakılmaksızın haksız olması halinde icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, sigorta poliçesi, eksper raporu, ödeme dekontu, fatura, teknik rapor, ihtarname, fotoğraflar, kamera görüntüleri, … sigorta poliçesi, ekspertiz raporu, fatura, ödeme dekontları, ihtarname, ödeme emri ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava, … Sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. Tarafların sıfatı, poliçenin niteliği, halefiyet ilkesinin özellikleri de göz önünde bulundurularak, öncelikle mahkemenin görevi ile ilgili dava şartının incelenmesi gerekmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da, görevli mahkeme, sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22/03/1944 Tarihli E.37, K.9 sayılı kararı, ” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindedir.
Davanın açıldığı 30/01/2018 tarihinde yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında öncelikle görev açısından inceleme yapılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Satıcı; Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi kapsar. Tüketici ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesinde de “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda; dava dışı sigortalı … ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin düzenlenen ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere, sigortalının 2017 yılı Şubat ayında sıfır olarak taşındıkları konutta ilk günlerden itibaren duvarlarda kabarmaları oluştuğu, 29/07/2017 tarihinde temiz su tesisatında patlamanın meydana geldiği ve sigortalı dava dışı …’ya zarar verdiği, zararın tesisatın yapım aşamasından kaynaklandığı, müteahhit firmanın sorumlu olduğunun ileri sürüldüğünden, davalı satıcı, dava dışı sigortalı arasındaki hukuki ilişki tüketici ilişkisi olup, mesken niteliğindeki konuttaki zarar sebebiyle dava dışı …’ nun 6502 sayılı yasa da tanımlanan tüketici konumundadır. Görüldüğü üzere halefiyet ilkesi gereğince, davacının yerine geçtiği sigortalı ile, satıcı davalı müteahhit gerçek kişi arasındaki uyuşmazlık, Tüketici Kanunundan kaynaklanan bir uyuşmazlık niteliğinde olup, davaya tüketici mahkemesinin bakması gerekmektedir. Bu sebeple mahkememizin görevsizliğine tüketici mahkemesinin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin, görevin kamu düzenine ilişkin olup asıl uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin değerlendirilmesi gerektiğinden ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin bu aşamada reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Açıklanan nedenlerle, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre;
1-Davanın görev, dava şartı noksanlığı sebebiyle USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Bursa nöbetçi Tüketici Mahkemesinin görevli olduğuna,
2-Kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık kesin süre içinde talep halinde dosyanın Bursa Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Tüketici Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
4-İhtiyati tedbir talebinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, bu aşamada mahkememizin görevli olmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK.’nın 341 ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/07/2020
Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.