Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/240 E. 2021/852 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/110
KARAR NO : 2021/857
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 04/03/2020
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı ile davalı arasında yapılan ticari mal satımı neticesinde davalıdan alacağı mevcut olduğunu, alacağın tahsili için Bursa 18. İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, davalının icra takibinde takibe, yetkiye, borca, faize, faiz oranına ve borcun tüm fer’ilerine itiraz etmiş olduğunu, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisini ve davalıdan alacaklı oldukları 11.05.2018 tarihli proforma faturası olduğunu, icra takibine yapılan haksız itiraz neticesinde davacının zor duruma düşmüş olduğunu, tarafların defter ve kayıtları incelendiğinde davalının itirazının haksız olduğunu, bu nedenlerle % 20’den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafından müvekkili lehine Bursa 18. İcra Müdürlüğü 2019/… Esas sayılı dosya kapsamında icra takibi başlatılmış olduğunu, yapılan işbu haksız takibe ilişkin tarafımızca takibe, yetkiye, borca, faize, faiz oranına ve borcun tüm fer’ilerine itiraz edilmiş olduğunu, davacının itirazın iptali istemi haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı tarafından tanzim edilen 11.05.2018 tarihli proforma faturaya istinaden davalının KDV tutarını ödemediğinden bahisle borçlu olduğunu iddia etmekte olduğunu, taraflar daha sonra keşide edilen asıl faturaya istinaden, faturada yazılı ve tarafların karşılıklı olarak mutabık kaldıkları rakamı yine mutabık olunan ödeme yöntemine göre ödemiş olduğunu, davacıya olan olan tüm borcunu ifa etmiş olduğunu, Türk Ticaret Hukuku ve Vergi Hukuku bakımından aslında uygulamada proforma fatura ya da sadece proforma şeklinde bahsi geçen evrak, bir fatura olmadığını, proforma faturanın herhangi bir hukuki, mali veya ticari niteliği olmadığını, sadece teklif niteliğine haiz olan proforma fatura, ürünün ya da hizmetin tam açıklaması, toplam miktarı, navlun yani taşıma bedeli, sigorta durumu, teslim şekli, tarihi ve yeri ve buna benzer detayları içeren ön bilgilerden oluşan fatura benzeri bir belge olduğunu, davacı tarafından keşide edilen 15.05.2018 tarihli faturanın içeriğinde “5000007749 numaralı proforma fatura 15.05.2018 tarihinde revize edilmiştir.” ifadelerine yer verilmiş olduğun, söz konusu faturada KDV bedeline dair herhangi bir rakam bildirilmemiş olduğunu, taraflarca mutabık olunan rakama istinaden mutabık kalınan ödeme yöntemi belirlenmiş olduğunu, buna göre faturanın keşide tarihi ile aynı olan 15.05.2018 tarihinde 20.000,00-TL nakit havale gerçekleştirileceğini, daha sonraki ödemelerin ise 30.10.2018 vadeli 115.000,00-TL bedelli ve 30.12.2018 vadeli 100.000,00-TL bedelli çek ile yapılacağının kararlaştırılmış olduğunu, davalı tüm bu ödeme planına sadık kalarak 20.000,00 TL havaleyi gerçekleştirmiş olduğunu, 115.000,00 TL bedelli çekin davacı tarafından davalıdan tahsil edilmiş olduğunu, son kalan 100.000,00 TL bedelli çekin davalı hesaplarında vade günü bulunamaması sebebiyle davacı tarafından Bursa 15. İcra Dairesinde 2019/… E. sayılı dosya kapsamında icra takibi başlatılmış olduğunu, yapılan protokol ile birlikte avukatlık vekâlet ücretleri de dâhil olmak üzere tüm borcun ödenmiş olduğunu, davacının müvekkillerinden başka hak ve alacağı kalmadığına dair belge ve ibraname keşide edilmiş olduğunu, bu nedenlerle davanın reddi ile dava konusu değerin %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 18. İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı icra takip dosyası, Bursa 15. İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından cari hesap ekstresine dayalı olarak 12/10/2019 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde borca ve yetkiye itiraz etmiştir.
Davalının yetki itirazı yönünden dosya incelendiğinde, ticari defterlerin incelenmesi sonucunda İİK 50. Maddesi ve TBK’nun 89. maddesi uyarınca temel ilişkinin varlığı anlaşıldığından, davacının bir para alacağı söz konusu olup bu durumda, davacının ikametgahındaki mahkeme ve icra müdürlüğü yetkili olması sebebiyle yetki itirazı yerinde olmadığından itibar edilmemiştir.
Davalı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması amacıyla Vakıfkebir Nöbetçi Asliye Hukuk mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş olup, davalı tarafça ibraz edilen ticari defteler 1 mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu 24/03/2021 tarihli raporunda özetle: Davalının defter kayıtlarına göre 367.800.00 TL borçlu olduğu, davacı alacağının 25.800.00 TL üzerinden icra başlattığı için davacının defterleri üzerinde yapılacak olan incelemenin daha gerçekçi olacağı mütalaa edilmiştir.
Davacının ticari defterleri talep edilmiş olup, davacı tarafça ibraz edilen ticari defteler bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 10/04/2021 tarihli raporunda özetle: Taraflar arsında imza altına alınan 15.05.2018 tarihli sipariş formu incelendiğinde makinenin adedi özellikleri fiyatı ve toplam tutarı fatura şeklinde ayrıntılı yazılmış ve fiyatının 235.000,00 TL olduğu belirtilirken KDV kısmı boş bırakılmış olduğu, ödeme şekli ve vade tarihleri formda yer aldığı, formda KDV ile ilgili olarak geçen kısımlara göre teşvik belgesi kapsamına dahil olmayan ürünlerin KDV tutarları ayrıca ödeneceği, bunun haricinde sipariş formunun 1. sayfasında ödemenin 235.000,00 TL olduğu belirtilirken KDV dahil, KDV hariç kutucuklarından KDV hariç kutucuğu işaretlenmiş olduğu, sipariş formu satıcı kısmında davacı kaşesi ve bölge müdürü Engin Koç isim ve imzası yer alırken, müşteri kısmında Oğuzhan Erkan isim ve kaşesi yer almakta olduğu, davalının kaşesi formda bulunmamakta olduğu, muavin defter dökümünden görüldüğü gibi nisan 2019 tarihinde 277.300.00 TL KDV li olarak kesilen fatura iade edilmiş aynı fatura 09.09.2019 tarihinde yine KDV li olarak tanzim edilmiş BS formunda da maliyeye beyan edilmiş olduğu, bu ürüne ait 11.05.2018 tarihli proforma faturada tutar 235.000.00 TL olarak belirtilirken son sayfasında ilk satırında fiyatlarımıza KDV dahil değildir faturada ayrıca eklenecektir ibaresinin yer aldığı, sipariş formunda çok net bir biçimde teklifin KDV hariç olduğu teşvik kapsamında bir mal teslimi olursa KDV siz olacağı ancak teşvik kapsamında olmayan mal teslimlerinin KDV hariç olduğu ve KDV nin eklenmesi gerektiği belirtilmiş olduğu, dosyada bulunan 24/03/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre davalı defterlerinde davacın kesmiş olduğu 2 fatura da kayıtlı olduğu, yaptığı ödemeler 320 hesapta görülmemekte olduğu, buna göre davalı davacıya SMMM bilirkişi Ahmet Demir’in tespitlerine göre 367.800.00-TL borçlu görünmekte olduğu, iki faturanın toplamı 425.300.00 TL olup bilirkişi raporuna göre yapılan ödeme 57.500.00.TL olup bu nedenle davalı defterlerinde 367.800.00TL davalının borçlu göründüğü ancak raporda, verilen avansların verilen avanslar hesabında kaydedilip kaydedilmediği konusunda bir araştırmaya raporda yer verilmemiş olduğu, sonuç olarak taraflar arasındaki sipariş formuna göre teklif KDV hariç olarak verilmiş olduğu, KDV tutara ekleneceği, davacının davalıdan takipteki tutar kadar yani 25.800.00 TL alacaklı olduğu mütalaa edilmiştir.
Davalı tarafın delil listesinde yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından, davalı vekiline yemin metni sunulması üzerine süre verilmiş olup, davalı vekilince sunulan yemin metni davacı şirket yetkilisine tebliğ edilmiştir.
Davacı şirkete davalı vekilinin dosyaya sunduğu 26/05/2021 tarihli yemin metni meşruhatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Davacı şirket yetkilisi 21/10/2021 tarihli duruşmadaki yemin beyanında; Şirketlerinin davalı taraftan asıl alacak ve KDV alacaklarının olduğunu, davalı tarafın asıl alacağı ödediğini, KDV alacağının ödenmediğini, bu alacağın halen devam ettiğini, son faturaya konu malların teslim edildiğini, teslim edildiğine dair sevk irsaliyeleri ve belgelerin bulunduğunu, önceki fatura bedellerinin ödendiğini, yalnızca son faturanın KDV bedelinin ödenmediğini beyan etmiştir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacının davalıya ticari ilişki kapsamında iki adet faturanın düzenlendiği, malların teslim edildiği, faturalar toplamı 425.300 TL bedelden 399.500 TL kısmının ödendiği bakiye 25.800 TL kısmının ödenmediği ileri sürülerek alacaklı olduğu iddia edilmiş olup taraflar arasında TTK m. 89 anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin, uygulamada sıkça karşılaşılan “açık hesap” ilişkisinin olduğu, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı defter kayıtlarına işlendiği kayıtlı olduğu, faturalara açıkça davalı tarafından 8 günlük sürede itiraz edilmediğinden fatura içeriklerinin kesinleştiği, taraflar arasındaki sipariş formunda KDV nin tutara ekleneceğinin belirtildiğinden, düzenlenen faturaların usulune uygun olduğu anlaşılmakla mali müşavir bilirkişinin 10/04/2021 tarihli raporuna itibar edilerek davacının KDV alacağının olduğu aksinin davalı tarafından yazılı ve kesin deliller ile ispat yükü altında olup sunulan deliller ile ispat edilemediğinden davanın kabulu ve itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatı yönünden alacağın fatura alacağı olduğu, likit olduğu, davalının asıl alacak yönünden itirazında haksız olduğundan koşulları oluşmakla, icra inkar tazminatı talebinin kabulu ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın KABULÜ ile; davalının Bursa 18. İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-İİK 67. Maddesi uyarınca icra inkar tazminatı koşulları oluştuğundan alacağın %20’si olan 5.160,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.762,40 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 440,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.321,80 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 750,00 TL, talimat bilirkişi gideri 750,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 131,50 TL olmak üzere toplam 1.631,50 TL yargılama gideri ve 440,60 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.072,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekilleri ve davacı şirket yetkilisinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.