Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/185 E. 2021/889 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/185 Esas – 2021/889
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/185
KARAR NO : 2021/889
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : … ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av.
DAVALI : … TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/04/2020
KARAR TARİHİ : 28/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkil şirket tarafından Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) sigorta poliçesi ile sigorta edilen 16 … 2353 plaka sayılı aracın 17.11.2018 tarihinde sebebiyet verdiği trafik kazası neticesi Yavuz Sultan Selim köprüsü Mecidiye giriş gişelerinin zarar görmüş olduğunu, kazanın oluşumunda sigortalı 16 … 2353 plaka sayılı araç sürücüsü tamamen kusurlu olduğunu, sürücünün hiçbir haklı gerekçesi olmaksızın olay yerini terk ettiğini, bu hususların resmi tutanak ile sabit olduğunu, kaza sebebiyle zarar gören Yavuz Sultan Selim köprüsü Mecidiye giriş gişeleri zararının karşılanması hususunda müvekkil şirkete yapılan başvuru neticesi müvekkil şirket tarafından 03.01.2019 tarihinde 26.164,44-TL ödeme yapılmış olduğunu, müvekkil şirketin ödemiş olduğu tazminatı Trafik Sigortası Genel Şartları gereği sigortalısına rücu hakkı bulunmakta olduğunu, davalıya ait aracın olayda tamamen kusurlu bulunması, müvekkil şirketin büyük zararına yol açması, talebin de sadece trafik kaydına olduğu dikkate alınarak H.M.K. ya göre müvekkil şirketin ekonomik gücünün varlığı da gözetilerek , teminatsız olarak 16 … 2353 plakalı aracın trafik kaydına ve davalı yanın vergi kimlik numarası üzerinden yapılacak soruşturma sonucu borca yetecek kadar menkul ve gayrimenkullerinin üzerine 3. şahıslara devrinin önlenmesi maksadıyla icrai satışa da engel olacak şekilde ihtiyati haciz vasfında ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkil şirkete ait 16 … 2353 plakalı aracın 17.11.2018 tarihinde Yavuz Sultan Selim köprüsü Mecidiye giriş gişelerine vermiş olduğu zarar sebebi ile rücuen tazminat hakkı bulunmamakta olduğunu, davacı tarafça müvekkil şirkete 12.01.2019 tarihinde gönderilen yazıda müvekkil şirkete ait olan 16 … 2353 plakalı aracın sürücünün 17.11.2018 tarihinde Yavuz Sultan Selim köprüsü Mecidiye giriş gişelerine zarar vermesinin ardından olay yerini terk ettiği ve dolayısı ile rücuen tazminat haklarının bulunduğunu iddia ettiği görülmekte olduğunu, fakat bu iddiayı kabul etmek mümkün olmadığını, 16 … 2353 plakalı aracın sürücüsü gişeye vermiş olduğu zararı fark etmemiş olduğunu, kullanılan araçların büyüklüğü de bu zararı fark etmeye de elverişli olmadığını, dolayısı ile araç sürücünün olay yerini terk etmesi veya kaçması söz konusu olmadığını, davacının rücuen tazminat talebinde bulunabilmesi için yasal koşullar oluşmamış olduğunu, somut olayda meydana gelen zarar maddi bir zarar olup, değeri para ile ölçülebilen bir zarar olduğunu, bedensel bir zarardan söz edilemeyeceğini, müvekkil şirkete ait aracın sürücüsü olay yerini terk etmemiş olduğunu, sebep olunan maddi zararı fark etmemiş olduğunu, gişelerdeki kamera görüntüleri bu iddiamızı doğrulayacak olduğunu, davacı tarafın müvekkil şirkete ait menkul ve gayrimenkul mallar üzerine ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, fakat bu talebin kabulü mümkün olmadığı, böyle bir talepte bulunabilmek için kuvvetli bir mal kaçırma ve malları üçüncü kişilere devir şüphesinin bulunması gerekmekte olduğunu, müvekkil şirket yıllardır ticari hayatını aktif bir şekilde sürdüren saygın bir şirket olduğunu, müvekkil şirketin ticari hayatını aktif bir şekilde sürdürmesi sebebi ile menkul ve gayrimenkullerini üçüncü kişilere devretme ihtimalinin bulunduğundan söz etmek de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dolayısı ile davacı tarafın ihtiyati haciz mahiyetindeki ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, bu nedenlerler ihtiyati tedbir talebi ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, sigorta poliçesi, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, Karayolları Zorunlu Sorumluluk Sigortası kapsamında sigortalı aracın üçüncü kişilere verdiği zarar nedeniyle davacı tarafça yapılan ödemenin, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi, davalı sigortalı adına kayıtlı araç sürücüsünün meydana gelen kaza sonrasında olay yerini terk ettiğinden sözleşmeye dayalı olarak, üçüncü kişiye ödediği hasar bedelinin rücuen tahsilini istemiştir.
Mahkememiz dosyası 1 trafik, 1 makine, 1 sigortacı bilirkişisine tevdi edilerek, davacı sigortacının sigorta ettirine rücu şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tam kusur ve olay yeri terk iddiaları açısından davacının alacağının varlığı ve miktarına ilişkin rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Trafikçi bilirki, sigortacı bilirkişi ve makine mühendisi bilirkişinin 08/02/2021 tarihli raporunda özetle: Dava konusu kazanın oluşumunda 16 … 2353 plakalı araç sürücüsü şerit izleme ve değiştirme kurallarına riayet etmediğinden % 100 ( yüzde- yüz ) oranında kusurlu olduğu, kaza sonrasında aracın bir kaç metre ileride duraksadığı, kaza yerini kontrol ettiği ardından kaza yerinden ayrıldığının kamera görüntülerinden anlaşıldığı, kaza nedeniyle davacı sigorta şirketinin davalı şirkete Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları B.4. (f) maddesi uyarınca olay yerini terk nedeniyle rücu edebileceği, hasar tutarının 26.164,43 TL olduğu, davalı şirketin ödeme tarihi olan 03.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte sorumlu olacağı, mütalaa edilmiştir.
Davacı sigorta şirketinin, davalıya ait aracın ZMSS poliçesini tanzim ettiği ve kaza sonrasında araç sürücüsünün kaza mahallini terk ettiğine ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı sigortalıya ait araç sürücüsünün kaza mahallinden ayrılmış olmasının tek başına rücu için yeterli olup olmadığı, terkin yanında alkollü araç kullanmak yahut ehliyetsiz araç kullanmak ve yahut kasıtlı olarak zararı getirmiş olmak gibi şartların gerekip gerekmediğine ilişkindir.
KTK’nun 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmüş olduğundan, sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi) olan sigorta ettiren davalı, sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür.
Sigorta sözleşmesine dayalı rücu davalarında, tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesinde, taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ilişkisi olması nedeniyle, poliçe ve poliçenin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan sigorta genel şartları nazara alınır.
Somut olayda, davacı ile davalı arasında tanzim edilen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası 08/5/2018 tanzim tarihlidir. Bu nedenle rücu şartlarının belirlenmesinde 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının nazara alınması gereklidir.
Sigorta Genel Şartlarında Sigortanın, sigortalıya rücu hakkı “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortanın Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde düzenlenmiş, ilgili maddede; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyet ameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
d) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” denilerek, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği durumlar belirlenmiştir. İlgili maddede sayılan rücu sebepleri birbirinden bağımsız sebepler olup, rücu sebeplerinden birinin bulunması halinde sigorta şirketi yapılan hasar ödemesinin rücuen tazminini sigortalısından talep edebilir.
Bu çerçevede, 01.06.2015 tarihinden önceki sigorta genel şartlarında olay yerini terk, kaza tutanağı ve alkol vb. belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması rücu şartı olarak öngörülmemişken, ilgili maddenin (f) bendinde, belirli durumların haricinde olay yerinin terk edilmiş olması, kaza tutanağı ve alkol v.b. belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması da, rücu şartı olarak düzenlemiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan somut olayda, davacının ZMMS sigortacısı, davalının ise sigorta ettiren olduğu 16 … 2353 plakalı aracın 17/11/2018 tarihinde dava dışı YSS köprüsü mecidiye giriş gişelerine zarar vermesi sebebiyle üçüncü kişiye yapılan ödemenin davalıdan rücuen tazmini talep edilmekle, davacı taraf, genel şartlar “B4-f” maddesi gereğince sürücünün olay yerini terkine dayandığından ispat yükü davalıdadır. Kaza görüntülerinde sürücünün kaza yerini kontrol ettiği, kazanın fark edildiği ancak buna rağmen olay yerini terk ettiğinin açık olduğu, davalı taraf ZMSS genel şartlarında öngörülen haklı sebeplerin varlığını ve haklı sebebe dayanılarak olay yerinin terk edildiğini ispatlayamadığı ve tek taraflı kazada sürücünün şerit izleme ve değiştirme kurallarına aykırı davranması sebebiyle %100 oranında kusurlu olduğu, bilirkişi heyetinin 08/02/2021 tarihli raporda hasar bedeline ait düzenlenen faturanın rayiç bedellere uygun olup 26.164 TL ödenen zarar bedelinin davalıdan rücuen talep edebileceğinden davanın kabulune , ödeme tarihinden itibaren faiz işletilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın KABULÜ ile; 26.164,00-TL rücu tazminatı alacağının 03/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.787,26 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 446,83 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.340,43 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 2.100,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 61,00 TL olmak üzere toplam 2.161,00 TL yargılama gideri ve 446,83 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.607,83 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı yanın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.