Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/168 E. 2020/764 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Türk Milleti Adına
“Karar”

Esas No : 2020/168
Karar No : 2020/764

Hakim : … …
Katip : … …

Davacı : …-
Vekili : Av. … –
Davalı : … – …
Vekili : Av. … – UETS
Dava : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
Dava Tarihi : 01/03/2016
Karar Tarihi : 24/11/2020
Yazım Tarihi : 24/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkil şirketin belirli bir dönem davalı şirketin Bursa ili sınırları içerisinde Traktör satış vs. Konularında bayiliğini yaptığını, müvekkil şirket ile davalı şirket arasındaki bayilik ilişkisi kapsamında davalı şirketin müvekkil şirketin borçlarını ödemediğinden bahisle müvekkil şirkete ait Asya Katılım bankası Nilüfer bursa şubesine ait 750 TL lik teminat mektubunun, Yapı Kredi bankası Fomara Bursa şubesinden alınan 1.000 TL, 1.000 TL, 350.000 TL, 300.000 TL ve 165.000 TL bedelli teminat mektuplarını, Denizbank Uluyol şubesine ait 600.000 TL lik bedeli teminat senedini, Akbank- Gençosman Bursa şubesi 18583 numaralı hesaba ait 237,000 TL’lik ve 8.000 TL lik teminat mektubu, şekerbank Bursa şubesine ait 190.00 TL miktarlı teminat mektubu, TEB organize sanayi Bölgesi şubesinden alınan 150.000 TL, 150.000 TL ve 200.000 TL’lik teminat mektupları, iş bankası BUrsa Ticari şube Müdürlüğünden alınan 250.000 TL’lik teminat mektubunu paraya çevrilmek suretiyle talsil ettiğini, davalı şirketin müşterilerinden alıp cirolayarak davalıya teslim ettiği kambiyo senetleri hakkında da çeşitçi icra dosyaları ile icra takipleri başlattığını, müvekkil davacı tarafnıdan kambiyo senetleri ve teminat mektupları haricinde davalı şirkete nakit ödemeler yaptığını, müvekkilin davalı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, aksine davalı şirketin kendilerine borçlu olduklarını, müvekkil şirketin davalı şirketin bayisi olarak sattığı traktörler karşılığında traktör alan müşterilerinin keşideci-tanzim eden sıfatına haiz olan bir bono aldığını ve bu bonoları da cirolayarak davalı şirkete verdiğini, davalının bu şekilde alacaklarını elde ettiğini, müvekkil şirketin ve müşterilerinin borçlu olduğu bonolar nedeniyle davacı şirkete ait teminat mekturlarından ve nakit ödemelerden yapılan tahsilatlar neticesinde davacı şirketin ciranta sıfatına haiz olduğu bonoların müvekkil davacı şirkete iade edilmesi gerektiğini, davalı yanın müvekkil şirket tarafından yapılan ve müvekkil şirkete iadesi gereken bonoları ihtarnameye rağmen müvekkil şirkete iade etmeyerek temerrüde düştüğünü, tüm bu sebeplerle fazalaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla davacı şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, davalı şirket tarafından müvekkil davacıdan fazla tahsil edilen paraların şimdilik 10.000 TL’sinin haksız edinme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davaıldan tahsili ile müvekkil davacıya ödenmesine, davacı şirket tarafından yapılan nakit ödeme ve teminat mektup tahsilatları neticesinde davacı şirkete iade edilmeis gereken davalı şirketin ciranta olduğu kambiyo senetlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkil şirket arasında 28/11/2008 tarihli bayilik sözleşmesi gereği fesih tarihinde kadar yapılan bir ticaret söz konusu olduğunu, davacının müvekkil şirketten müşterilerce bayilik aracılığı ile alınan traktörlere karşılık kendi cirosunun da olduğu senetler ile borçlandığını, bunların dışında bayilik ilişkisi gereği çeşitli edimlerden dolayı cari hesap gereği borçlanmaların olduğunu, müvekkil şirkete yapılan müşteri başvurularından, davacı şirketin satışını gerçekleştirdikleri traktörlere ilişkin olarak cirolamak sureti ile müvekkil ve yetkili hamili müvekkil şirket olan bono bedellerini hiçbir yetkisi olmadığı halde müşterilerden talsil ettiği fakat müvekkil şirkete göndermediğinin tespit edildiğini, davacının sözleşme gereklerini yerine getirmediği için gecikmiş borcu ve senetlerin ödenmesi için noter aracılığıyla ihtar çekildiğini, davacının cevabı ihtarname ile borcu kabul ettiğini ve ödemek için 6 ay süre talep ettiğini, geçen süreye rağmen davacı şirket borcunu ödemediği gibi sözleşmeye aykırı harekette bulunduğunu, bayilik sözleşmesi devam ederken akde aykırı olarak aynı iştigal konusundaki bir başka bayi olan hatat firması ile anlaştığını, müşterilerden faiz adı altında müvekkil şirketin bilgisi dışında çek ve senetler aldığını, aynı traktörü birden fazla çiftçiye satarak usulsüz işlemler yaptığını, davacı adına bu sefer fesih ihtarnamesi yapıldığını, davacının buna cevap vermek yerine mal kaçırmaya başladığını, davacı şirkete yapılan hacizlere ilişkin icra dosyalarının, kambiyo senetlerine mahsus ödeme emirleri gönderildiğini, davacının hacizlere itiraz etmediğini ve acmış olduğu menfi tespit davalarının da reddedildiğini, davacının cari hesabının kapatıldığını, kendisine durumu bildiren ihtarnameler çıkarıldığını, tebligat yapıldığını, davacının müvekkil şirket ile yaptığı bayilik sözleşmesinden itibaren borçlarına ve verdiği yazılı sözlere sadık kalmadığını, açılan menfi tespit davası ve istirdat davasının haksız olduğunu, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit, istirdat ve senetlerin iadesine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; davacı vekili dava dilekçesi ile özetle, davacı ile davalı şirket arasında bayilik ilişkisi olduğu, davalıya birtakım ödemeler yapıldığı, ödemeler ile ilgili eksiklik bulunması halinde ilgili banka kamu kurum ve kuruluşlarına yazı yazılarak ödeme akıbetlerinin araştırılması, davalı şirkete cirolanarak verilen müşteri senetlerinden protesto olmadan ödenen senetlerin miktarlarının bilinmediği, ilgili banka ve kamu kurum ve kuruluşlarından sorulması gerektiği, yine davalı şirkete cirolanarak verilen müşteri senetlerinden protesto olduktan sonra takibe konu edilmeden ödenen senetlerin, protesto olduktan sonra icra takibine konu edilen senetlerin hangi icra dosyası ile takibe girildiği ve ne miktarda tahsilat yapıldığı bilinmediği icra dairelerine ve ilgili kamu kurum kuruluşlarına müzekere yazılarak bu durumun belli olacağı, davalı şirketin davacı şirket hakkında yaptığı tüm icra dosyaların da celp edilerek yapılan tahsilat miktarlarının ticari defter ve kayıtları uyuşup uyuşmadığının irdelenmesi gerektiği, bu şekilde davacının davalıya ne kadar borcu olduğu, ne kadar ödeme yaptığı, davacını cirolayarak verdiği müşteri senetlerinden , teminat mektuplarından davalının ne miktarda ödeme aldığı, davacının ciroladığı bonoların kimler tarafından ödendiği bonoların halen nerede olduğu, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı vs hususların açıklığa kavuşması gerektiği bu şekil davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti, fazla tahsil edilen paraların iadesi, davalı şirketin ciranta olduğu kambiyo senetlerin de davacı şirkete verilmesini talep ve beyan etmiştir.Davacı vekiline dava dilekçesini açıklamak hangi olgudan dolayı spesifik olarak borçlu olduklarının, davalı tarafça fazladan tahsil edildiği için müvekkilinin alacaklı olduğu iddia ettiği hususlar ve senetlerin iadesi talebinde hangi senetlerle ilgili istemde bulunduğu hususunu ayrıntılı olarak açıklaması istenmesine rağmen yukarıda bahsedildiği şekilde cevap verildiği hangi senedin dava konusu edildiği hangi senet için fazla ödeme yapıldığı ya da hangi senedin iade edileceği davacı vekilince açıklanmadığı bu hususların kendileri tarafından bilinmediğinden bahisle tüm icra müdürlüklerine ve ilgili kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılarak mahkemece tespit edilmesinin istendiği anlaşılmıştır.Davacı vekili istemlerini somutlaştırmadığı gibi basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacı şirketin davalı tarafla olan ticari ilişkisinin başlangıcından sonuna kadar olan dönemler için alacak-borç kalemlerini cari hesap defter ve kayıtlarına usulüne uygun olarak işlemesi gerekirken cari hesap ve defter kayıtları adeta mahkeme tarafından düzenlenmesi ve tutulması istenmekte bu görev mahkemeye yüklenmektedir. Davacı taraf aradaki uyuşmazlığı net bir şekilde tespit etmeden birtakım örnekler vererek öncelikle ticari defterlerin incelenerek alacaklı-borçlu olup olmadıklarının tespiti sonrası mahkeme tarafından eksik kayıtların celbini istemektedir ki bu durum usul ekonomisine de uygun değildir.
Dava açılmasında olduğu gibi mahkemeye yapılan her talep için talepte bulunanın korunmaya değer bir menfaatinin bulunması gerektiği açıktır.HMK 114/1-h maddesi gereğince davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması şarttır.Bu şart dava şartı olup her aşamada ve re’sen dikkate alınır.Yasanın gerekçesine göre; hukuki yarar, davacının hakkına kavuşmak için halihazırda mahkeme kararına muhtaç bir konumda değilse onun hukuki yararının bulunduğundan söz etmek mümkün değildir.Ayrıca davacının yararının hukuki olması gerektiği de izahtan varestedir.Her dava türünün hukuki yararı birbirinden farklıdır.Eda davası ile tespit davasında murad edilen hukuki yarar birbirinden farklıdır.Davacı yan davasında aynı anda davalıya borçlu olmadığının tespitini yine belirsiz alacak davasıyla eda hükmünü içerecek şekilde talepte bulunmuştur.Belirtildiği üzere davacının borçlu olmadığının tespitini istediği husus ve vakıalar ile belirsiz alacağını dayandırdığı vakıa ve iddialar için mutlak surette hukuki yararın mevcut olması gerekmektedir.
Hal böyle iken davacının genel-geçer ibareler ile yanlar arasındaki tüm ticari döneme ait muhasebe çıkarılmasını temin babında işbu davayı açmasında hukuki yararı yoktur.Davacının yapması gereken bir mali müşavirlik şirketine başvurup her iki şirketin tüm kayıtlarını çıkartıp muhasebeleştirmesi ve müvekkili şirketin bilançosunu çıkartmasını sağlamaktan ibarettir.Bu itibarla davacının HMK 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine yönelik karar verilmiştir.
Mahkememiz bu kararı davacı vekilinin talebi üzerine istinaf incelemesine tabi tutulmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2019/1913 E. Sayılı 2020/195 K. Sayılı ilamı ve “davacı dava dilekçesinde menfi tespit, alacak ve senetlerin iadesi talebinde bulunmuş ise de; bu talebini somutlaştıramadığı ve dava dilekçesinde talep sonucunun açıkça gösterilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken HMK’nın 119/2 maddesi uyarınca, yasal sonuçlarını da göstererek ara kararı oluşturmak suretiyle sonuca gitmekten ibarettir. Ancak mahkemece hukuki yarara ilişkin dava şartı yanlış değerlendirilerek sonuca gidildiğinden, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.”gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizce 12/10/2020 tarihli duruşmada, ilgili Bam bozma ilamı- HMK’nın 119. maddesi dikkate alınarak; davacı vekiline HMK’nın 119/1. maddesinin (ğ) bendi uyarınca dava dilekçesinde yer alan taleplerini açık bir şekilde açıklaması amacıyla bir haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin sürede davacı vekili tarafından beyan dilekçesi sunulduğu, ilgili beyan dilekçesi incelendiğinde özetle; davacı tarafça davalı şirkete cirolanarak verilen müşteri senetlerinden protesto olmadan ödenen senetlerin miktarının taraflarınca bilinmediği, bu müşteri senetlerinden protesto olduktan sonra ancak icra takibine konu edilmeden ödenen senetlerin miktarının taraflarınca bilinmediği, protesto olduktan sonra icra takibine konu edilen senetlerin hangi icra dosyası ile takibe başlanıldığının , tahsilat yapılan miktarların taraflarınca bilinmediğinin, protesto olan senetlerden hangilerinin davacı tarafından davalı tarafa yapılan ödemeler gereğince tahsil edildiğinin, bu senetlerin kime nasıl iade edildiğinin taraflarınca bilinmediğinin,protesto olan ve icra takibine konu edilen senetlerden hangilerinin davacı tarafça davalı tarafa yapılan ödemeler gereğince tahsil edildiğinin , bu senetlerin kime nasıl iade edildiğinin taraflarınca bilinmediğinin,davalı şirketin rehinli icra takibi olup olmadığının taraflarınca bilinmediğinin, davacı tarafça; davalı tarafın , davacı taraftan/ davacı adına banka- üçüncü kişilerden hangi tarihte ne kadar para tahsil edildiği talep edilmiş ise de bu hususların somutlaştırılamadığı, davacının davalıdan satın alınarak müşterilerine sattığı traktörler nedeniyle borcu olunmadığının tespiti, davacı tarafın davalıdan alacaklı olduğu iddiasına dayalı olarak alacak bedelinin tespit edilerek davacıya verilmesi, davacı tarafça cirolanan davalıya teslim edilen , bedeli daha sonra davacıdan/davacı adına alınan teminat mektubu /havale vs. Tahsil edilen bonoların taraflarına iadesi talep edilmiş ise de ; davacı tarafın bu hususlara ilişkin taleplerini ayrıntılı olarak somutlaştıramadığı kanaatine varılarak HMK’nın 119/1. maddesinin (ğ) bendi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 54,40 TL harcın peşin alınan 170,78 TL’den mahsubu ile bakiye 116,38 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından karar tebliği için gerekli miktar kullanıldıktan sonra artan kısmın kararın kesinleşmesi halinde HMK’nın 333.maddesi uyarınca istek halinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde HMK’nın 333.maddesi uyarınca istek halinde davalıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.