Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/125 E. 2021/806 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/125
KARAR NO : 2021/806
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : … – … Konak Mahallesi Burak(120) Sk. Nilüfer/Bursa Nilüfer/ BURSA
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2020
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı-borçlu-şirket, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve ilgili mevzuat gereği işletmesi için istihdam etmesi mecburi olar iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve yardımcı sağlık personeli hizmetlerini icra takibine konu faturalarda belirtilen tarihlerde (2018 yılı Kasım-Aralık ayları) davacı-müvekkil şirketten temin ettiğini, bu hususta İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı şirketin 2018 yılı Kasım-Aralık ayları arasında iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı hizmetlerini hangi firmadan temin ettiğinin sorulmasını talep ettiğini, davacı-müvekkil-şirket davaya konu sözleşme uyarınca tüm edimlerini ifa ettiğini, ancak davalı-borçlu-şirket tarafından bir kısım borçlar ödenmediğini, davalı-borçlu, bakiye borcunu ödememesi üzerine tarafımızca Bursa 18.İcra Müdürlüğü 2019/7807 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirket tarafından takibe afaki bir şekilde itiraz edildiğini, bunun üzerine zorunlu olması hasebiyle tarafımızca Bursa Arabuluculuk Bürosuna başvurulmuş ancak davalı-şirket tarafından arabuluculuk sürecine katılım sağlanmadığını ve dolayısıyla sonuç alınamadığını, alacağın tahsil edilebilmesi için borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının ”şube” olması nedeniyle dava ehliyeti ve dava taraf ehliyeti olmadığını, somut olayda davacı konumunda olan …’dir davayı açan bir şubedir oysa yukarıda izah ettiğimiz nedenlerle bir şubenin dava açması kural olarak mümkün olmadığını, dava ehliyeti ve dava taraf ehliyeti olmamasına rağmen yukarıda bahsi geçen davacının dava açması dava şartlarını düzenleyen HMK M.114/1/d fıkrasına aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle davacının davasının usulden reddi gerektiğini, davalı müvekkil şirket ile davacı taraf arasında herhangi bir hizmet sözleşmesi akdedilmediğini, müvekkili tarafın davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı taraf ile müvekkil arasında akdedilmiş herhangi bir hizmet sözleşmesi bulunmadığını, davacı taraf her ne kadar iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sağlamak amacıyla müvekkil tarafa sağlık hizmeti temin ettiğini iddia etmiş olsa da müvekkil taraf davacı taraftan herhangi bir sağlık hizmeti almadığını, kötü niyetli bir şekilde müvekkil aleyhine takip başlatan davacı tarafın iddiaları yersiz ve dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 18. İcra Müdürlüğünün 2019/…. sayılı icra takip dosyası, borca itiraz dilekçesi, ticari defterler, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından faturaya dayalı olarak 26/06/2019 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde borca itiraz etmiştir.
Tarafların ticari defterleri talep edilmiş davacı tarafça ibraz edilen ticari defteler bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin raporunda özetle: Davacıya ait defterlerin tasdiki zorunlu defterlerden olduğu, 2018 yılları açılış ve kapanış tasdiklerinin T.T.K’nun 69. ile 213. sayılı V.U.K.’nun 220. Ve 222.inci maddelerinde öngörülmüş olan esaslara uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin kayıtlama sistemi olarak Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne ve Muhasebe İlke ve Kurallarına uygun olarak tutulmuş olduğu, tutulması zorunlu diğer defterlerin birbirlerini doğruladığı, Davacı Ticari defter ve kayıtlarına göre Davacının davalıdan ödeme emri tebliği (08.07.2019) tarihinden itibaren 2.884,84 TL alacak bakiyesi olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacının tarafların ticari defterlerine dayandığı anlaşılmakla ticari defterlerin delil olması yönünden bilindiği üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. (1086 sayılı HUMK’nın 326.) maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. (6762 sayılı TTK’nın 83/2.) maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220 (HUMK’nın 330.) maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde (HUMK’nın 330 ve sonraki maddeleri) anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 82.) maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. (6762 sayılı TTK’nın 69. vd.) maddeleri uyarınca da defterlerini yöntemince Tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4, 6762 sayılı TTK’nın 84,85)
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı tarafından 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında mecburi iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanını 2018 yılı Kasım ve Aralık aylarında görevlendirildiği, bu kapsamda da hizmet sözleşmesi düzenlendiği ve İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün 12/07/2021 tarihli yazı ve ekindeki belgelerde davacı tarafından davalıya işyeri hekimi ve iş güvenliği hizmeti verildiğinini sabit olduğu anlaşılmakla davalının sözleşme kapsamında hizmet aldığı sabittir. Uyuşmazlık hizmetin ödenip ödenmediği noktasında olup davalı tarafından ödemeye dair belge sunmadığı gibi davalı tarafın ticari defterlerininde mahkememizce belirlenen sürede sunulmadığından ödendiğinin davalı tarafından ispat edilemediği anlaşılmakla ve davacı tarafından usulune uygun olarak tutulan defterlere göre düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek 2.884,84 TL asıl alacak yönünden sübut bulan davanın kabulu ile icra inkar tazminatı talebi yönünden alacağın fatura alacağı olduğu, likit olduğu, davalının asıl alacak yönünden itirazında haksız olduğu anlaşıldığından icra ve inkar tazminatı talebinin kabulune karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın KABULÜ ile; davalının Bursa 18. İcra Müd.nün 2019/… esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 2.884,84-TL asıl alacak üzerinden ve bu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda ticari temerrüt faizi ile birlikte devamına,
2-İİK 67 maddesi uyarınca icra inkar tazminatının koşulları oluştuğundan alacağın %20’si olan 576,96-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 197,06 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 142,66 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 600,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 146,20 TL olmak üzere toplam 746,20 TL yargılama gideri ve 54,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 800,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 2.884,84 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, dava konusu uyuşmazlığın miktarının 2021 yılı itibariyle HMK 341 maddesi uyarınca 5.880,00-TL kesinlik sınırı altında olduğundan kesin olmak üzere karar verildi, verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 07/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.