Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/11 E. 2020/59 K. 03.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/11 Esas
KARAR NO : 2020/59

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … ENERJİ ELEKT.PER.SAT.A.Ş….
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … -(TC NO:…)

DAVA : Yargılamanın İadesi
DAVA TARİHİ : 26/10/2016
KARAR TARİHİ : 03/02/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA :
Davalı …’in mahkememize sunmuş olduğu 21/01/2020 havale tarihli dilekçesinde özetle; dosya kapsamındaki gerekçeli kararın tarafına usulüne uygun tebliğ edilmeden dosyanın kesinleştirildiğinden bahisle HMK 447 gereği yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Talep dilekçesi, Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1366 esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava; yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkindir.
Davalı …’in mahkememize sunmuş olduğu 21/01/2020 havale tarihli dilekçesinde özetle: dosya kapsamındaki gerekçeli kararın tarafına usulüne uygun tebliğ edilmeden dosyanın kesinleştirildiğinden bahisle HMK 447 gereği yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir.
Kanun yolları, olağan ve olağanüstü kanun yolları olarak iki kısımda incelenmektedir. Henüz kesinleşmemiş bulunan kararlara karşı başvurulan kanun yollarına “Olağan Kanun Yolları”, şekli anlamda kesinleşmiş kararlar aleyhine başvurulan kanun yollarına ise, “Olağanüstü Kanun Yolları” denir. Bir karar aleyhine henüz kesinleşmeden bir kanun yoluna başvurulabiliyorsa, bu olağan kanun yoludur. Genel olarak, olağan kanun yolları istinaf ve temyiz kanun yoludur. Kararın kesinleşmesinden sonra istisnai olarak bir kanun yoluna baş vuru imkânı tanınmışsa, bu olağanüstü kanun yoludur. Nihai kararlara karşı süresi içinde bu yollara başvurulmaz veya başvurulur da başvurudan olumlu sonuç alınamazsa ve başka bir olağan kanun yolu da kalmamışsa, karar kesinleşir. Kararın kesinleşmesinden sonra başvurulabilecek kanun yolu, olağanüstü kanun yolu olarak ortaya çıkmaktadır. Olağanüstü kanun yolu, yargılamanın yenilenmesi ve kanun yararına temyiz olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu noktada konumuz açısından olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi ile ilgili genel bilgilere göz atacak olursak, yargılamanın yenilenmesinin, doktrinde, kesinleşmiş bir kararda ağır hukuki hatalar olma ihtimaline binaen kabul edilen bir olağanüstü kanun yolu olduğu kabul edilmektedir. Hem doktrinde hem de 31.03.1937 tarih, 1/13 sayılı ve 23.05.1956 tarih, 8/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararlarında yargılamanın yenilenmesi ayrı bir dava olarak kabul edilmektedir. Gerçekten de uygulamada yargılamanın yenilenmesi talep edildiğinde ayrı bir esasa kaydedilmekte ve HMK hükümlerine göre yargılama yapılmaktadır. HMK 374-381 madde hükümlerinde (HUMK 444-454) düzenlenen özel usul hükümleri de uygulama alanı bulmaktadır (Somut olayımızda da mahkeme HMK’nın 374-381 madde hükümlerini uygulamıştır.). Yargılamanın yenilenmesinin kabul edilmesi halinde verilecek karar eski hükmü kaldırdığından yenilik doğurucu bir karar verildiğinden yargılamanın yenilenmesinin bir dava olarak kabulünü de zorunlu kılmaktadır. Yargılamanın yenilenmesi, ancak maddi ve şekli anlamda kesinleşmiş kararlara karşı gidilebilen bir olağanüstü kanun yolu olduğu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıktır. Tüm bu nedenlerle yargılamanın yenilenmesi yolunun ayrı bir dava olduğunun kabulü zorunluluk arzeder. Ayrı bir davada verilecek kararın da ilk davadan bağımsız kanun yoluna tabi olduğu sonucu da kendiliğinden çıkmaktadır. Nitekim, Medeni Usul Hukuku, 15. Baskı, Cilt 3’de Pekcanıtez Usul kitabında 2346 sayfada “Yargılamanın iadesi talebi bir dava olarak açılıp görüldüğünden, dava hakkında mahkemenin verdiği karara karşı süresi içerisinde diğer koşulların da bulunması halinde olağan kanun yollarına başvurulabilir.” denilmektedir.
Öte yandan HMK’ nın 375. Maddesine göre ” Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.” yargılamanın iadesi sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır.
O halde somut olayda, davacı tarafından gerekçeli karar tebliğinin usulsüz olduğu ileri sürülmüş olup yukarıda belirtildiği üzere HMK’ nın 375. Maddesi uyarınca tebligatın usulsüzlüğünün yargılamanın iadesi sebebi sayılmadığı gibi davalının adresine gerekçeli kararı içeren davetiyenin iade edilmesi üzerine mernis adresine davetiyenin yapıldığı bu davetiyenim Tebligat Kanunun 21/2. Maddesi uyarınca usulune uygun olduğundan davalının yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine, kaldı ki biran için tebligatın usulsüzlüğü kabul edilse dahi davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurması gerektiğinden, yargılamanın yenilenmesi talebinin yine bu davada reddine karar verilmesi gerekli olup talep halinde istinaf dilekçesi kabul edilerek dosyanın gönderilebileceğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Yargılamanın yenilenmesi talebinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken karar ve ilam harcı peşin alındığından başkaca alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmeisne yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMK’ nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/02/2020

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.