Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/766 E. 2021/1067 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/766 Esas
KARAR NO : 2021/1067
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı şirket tarafından müvekkilime akıllı telefon uygulaması (mobil otopark ücret toplama sistemi) için yazılım yapılması işi teklif edilmiş olduğunu, müvekkil şirket davalı firmanın bu isteğine karşılık vermiş ve taraflar ortak rızaları ile müvekkil şirket tarafından davalı tarafça istenen yazılım yapılmış olduğunu, bu belgede yazılım olarak kastedilen yazılımlar, Windows tabanlı Sunucu WebServis-Plaka Okuma yazılımı, Android tabanlı … Operatör uygulaması, Android tabanlı Son Kullanıcı … A.Ş. Uygulaması, IOS tabanlı Son Kullanıcı … A.Ş. Uygulaması, raporlamaları da içeren … A.Ş. Kurumsal Web Uygulamaları, müvekkil şirketçe daha önceden geliştirilen ve birçok projede kullanmış olduğu plaka okuma gibi yazılım kütüphanelerini ve lisanslarını içermekte olduğunu, müvekkil şirket davalının isteği doğrultusunda, yazılımı yapmış davalı taraf bu yazılım nedeniyle reklam yapmış olduğunu, bu yazılım nedeniyle hizmet verip para kazanmış ancak başından beri kötü niyetli olduğu için işin bitiminde birtakım bahaneler ileri sürerek hem yapılan yazılımın kendisinde kalmasını sağlamış hem de müvekkil şirketin ücretini ödemeyerek “ben bu programı almaktan vaz geçtim ” diyerek müvekkil şirketin 7 aylık emeğini çöpe atmış olduğunu, davalı tarafa İzmir 4 Noterliğinin 2773 yevmiye sayılı 10/05/2019 tarihli ihtarnamesi keşide edilerek kendilerinden yazılım bedeli ile yazılımın başka firmalara verilmesi nedeniyle tazminat istenmiş ancak davalı, Bursa 10 Noterliğinin 27/05/2019 tarih 21242 yevmiye sayılı cevabi ihtarı ile arada yazılı bir sözleşmenin olmadığı belirtilerek, taleplerimizi ret ettiğini, bu cevabi ihtardan da anlamaktayız ki müvekkil şirket işin başından itibaren iyi niyetle basiretli bir tacir gibi davranmış ancak davalı taraf işin başından itibaren kötü niyetle basiretli bir tacir gibi davranmamış olduğunu, kanun koyucu bazı özel sözleşmeler dışında söz- leşmenin yazılı olması şartını getirmemiş olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkilime akıllı telefon uygulaması (mobil otopark ücret toplama sistemi) için yazılım yapılması işi teklif edilmiş olduğunu, davalının yapmış olduğu bu teklif üzerine taraflar 20/09/2018 tarihinde buluşmuşlar ve müvekkil şirket, toplantı sonucunda istenen işle ilgili olarak 08/10/2018 tarihinde mail ile teklif vermiş olduğunu, taraflar 09/10/2018 tarihinde ikinci kez toplanmışlar ve yapılacak işin detaylarını görüştüklerini bu toplantı sonucuna göre de müvekkil şirket davalı tarafa 11/10/2018 tarihinde revize ettiği teklifi mail yoluyla iletmiş 4 gün sonra da davalı tarafın istekleri doğrultusunda 15/11/2018 tarihinde teklif tekrar revize edilerek davacıya mail olarak gönderilmiş olduğunu, müvekkil şirketçe 15/11/2018 tarihinde davalıya gönderilen revize teklif değerlendirilmiş ve müvekkil şirketin yukarıda belirtilen yazılımı yapması istenmiş olduğunu, müvekkil şirketin davalı şirkete göndermiş olduğu teklifte işin bedeli KDV hariç 1.010.000.-TL olarak belirtilmiş ve davalı tarafça itiraz edilmemiş ve bu teklif doğrultusunda müvekkil şirket işe başlamış olduğunu, bu doğrultuda davalının Bursa’da bulunan şirket merkezinde müvekkil şirkete bir oda tahsis edilmiş ve müvekkil şirket elemanları takriben 4,5 ay boyunca haftanın 5 günü 4 kişilik ekiple davalı tarafın istediği yazılımı hazırlamış olduğunu, müvekkil şirket yazılımın geliştirilmesi için 12.11.2018 tarihinden itibaren davalının de isteklerinin tam olarak karşılanması için çalışmalara başlamış ve yazılımı davalı tarafından müvekkil şirkete tahsis edilen odada yazılmış olduğunu, bu süreç ortalama 4,5 ay süre ile devam ettiğini, müvekkil şirket her pazartesi 4 kişilik ekip olarak Bursa’ya gelmiş ve Cuma günü yeniden İzmir’e geri döndüğünü, geliş gidişlerde otel ücretleri ilk başlarda Konsol Reklam tarafından sağlanmış ve davalıya fatura edilmiş olduğunu, sonrasında ise otel ücretlerini davalı ödemiş olduğunu, konaklama yerleri Bursa … City Center, …. Otel Bursa ve … … Otel Bursa olduğunu, süreç içerisinde de müvekkil şirketin isteği doğrultusunda, taraflar arasında sözleşme imzalanacağını, davalı şirketin genel müdürü … tarafından müvekkil şirkete bildirilmiş, ancak geçen süre içerisinde ne zaman her sözleşme konusu açılsa “Yönetim Kurulu başkanı dışarıda, yönetime sunduk yanıt bekliyoruz, seçimler bitsin sonra yapalım” gibi oyalama sayılabilecek mazeretler öne sürülerek yazılı bir sözleşme yapılmamış olduğunu, müvekkil, davalı şirketin kurumsal kimliğine olan inancı nedeniyle yazılımı geliştirmeye devam etmiş olduğunu, 29/01/2019 tarihinde sistemin sahada çalışmasına taraflarca karar verilmiş olduğunu, müvekkil şirket çalışmaya devam etmiş ve Masterpass, Logo Muhasebe Programı ve Zebra Termal Yazıcının kullanılabilmesi için entegrasyonlar yapılmış olduğunu, Masterpass ile entegrasyon kısa sürede tamamlanmış ve davalı şirket bu entegrasyondan dolayı Masterpass firmasından 25.000 USD promosyon bedeli almış olduğunu, müvekkil şirket tarafından yazılmış olan ve Masterpass entegrasyonu yapılmış olan kullanıcı uygulaması Masterpass tarafından dünyanın en büyük teknoloji fuarı olan “Mobile World Congres” de Masterpass tarafından duyurulmuş olduğunu, bununla ilgili yazılım detaylarının talep edildiği mail 22.02.2019 tarihinde … tarafından müvekkil şirkete iletilmiş ve destek olunması talep edilmiş olduğunu, müvekkil şirket Masterpass firmasına gerekli dokümanları iletmiş ve davalı şirketin uygulamasının sergilenmesini sağlamış olduğunu, masterpass uygulamasının entegre edildiği davalı şirket uygulaması 22.02.2019 tarihinde Google Play mağazasına yüklenmiştir. 09.04.2019 tarihi itibari ile uygulama 22 kişi tarafından telefonlara kurulmuş ve kullanılmaya başlanmış olduğunu, bu yazılım ile kredi kartı ödemeleri davalı tarafından alınmaya başlamış olduğunu, davalı şirket tarafından, operatörler tarafından kullanılacak olan telefonlarda operatör yazılımı ile sunucu arasında veri transferi yapacak olan Turkcell telefon hatların müvekkil şirketten alınacağı söylenmiş ve hatlar müvekkil şirket tarafından alınmış olduğunu, müvekkil şirket tarafından alınan hatlar kullanılmak üzere davalı şirketçe alınmış ve paketlerinden çıkarıldıktan 3 ay sonra ,Türk Telekom firması ile anlaşma yapılacağı için hatların müvekkil şirketten alınmayacağı söylenmiş ve hatlar müvekkil firmaya iade edilmiş olduğunu, müvekkil şirket müşterisi olarak gördüğü davalının bu tavrını anlayışla karşılamış olsa da maddi olarak zarara uğramış olduğunu, hatlar alındıktan hemen sonra gerek yazılım testlerinde ve gerekse sistemin devreye alınmasından sonra davalı tarafından temin edilecek telefonların temin edilememesinden dolayı sadece Özlüce noktasında kullanıldığını fakat bu süre içinde müvekkil şirkete aldırılan tüm hatların faturaları müvekkil şirketçe ödenmiş olduğunu, yapılan seyahatlerde yol ve yemek giderleri müvekkil şirketçe karşılandığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 770.000,00TL alacaklarının şimdilik 10.000,00TL’ sinin 17/05/2019 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı beyanlarının tamamı hukuki dayanaktan yoksun olup davanın reddi gerektiğini, taraflar arasında yapılan mail görüşme kayıtları ile bir kısım belgelerin dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulduğu dava dilekçesinde belirtilmiş ise de tarafımıza gönderilen dava dilekçesi ve tensip zaptı içeren tebligat zarfı içerisinde mail kaydı yada başka bir belge bulunmadığı gibi dava dosyasının fiziken yapılan incelenmesinde dosya içerisinde de söz konusu mail kaydı ve belgelerin bulunmadığı tespit edildiğini, bu kapsamda dava dosyasına sunulduğu belirtilen ancak sunulmamış olan söz konusu mail kaydı vesair diğer belgelere ilişkin tüm itiraz haklarımızı saklı tuttuklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6100 sayılı hmk’nın “belirsiz Alacak ve Tespit Davası” başlıklı 107. maddesinde; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmü düzenlendiğini, işbu hükmi düzenlemeden açıkça anlaşıldığı üzere; belirsiz alacak davası açılabilmesi için uyuşmazlığa konu alacağın miktarının veya değerinin davanın açıldığı tarih itibariyle Davacı tarafından tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin objektif olarak imkansız olması gerektiğini, oysa ki dosya mündericatında açıkça görüldüğü üzere Davacı tarafça alacak tutarı tüm taleplerde KESİN VE NET OLARAK 770.000,00.-TL olarak talep edilmekte olmasına karşın dava değeri 10.000,00.-TL olarak gösterilerek dava açıldığını, bu kapsamda davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığı, dava harcının tamamlatılması gerektiğini, müvekkil Şirket ile Davacı arasında yazılım programı satın alınmasına ilişkin akdedilmiş herhangi bir sözleşme yada davacı tarafın teklifine müvekkil tarafından verilmiş herhangi bir kabul/onay bulunmadığını, taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulmamış, taraflar arasındaki ilişki davacının teklifi ve pilot/test çalışması aşamasında kaldığını, müvekkil Şirket; Büyükşehir Belediye Kanunun 7. Maddesinin (f) bendi; “Büyükşehir ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek” hükmü düzenlemesi doğrultusunda Bursalılara kaliteli, güvenli, modern otopark hizmeti sunabilmek ve Bursa Büyükşehir Belediyesine ait açık, katlı, yol boyu otoparklarını devralıp, tek elden, sistemli bir şekilde hizmete sunmak ve yönetmek amacıyla kurulmuş Bursa Büyükşehir Belediyesi iştiraki olduğunu, davacı taraf; Müvekkil Şirketin davet ve talebi olmaksızın doğrudan kendisi Müvekkil Şirkete başvurarak; “Müvekkil Şirketin faaliyet alanı ile ilgili olarak akıllı otopark sisteminin uygulandığı, e-fatura düzenlenebilen, cep telefonu ile entegre çalışma yapılabilecek bir yazılım programı yapabileceklerini” teklif ettiklerini, müvekkil Şirket genel müdürü … ise “olmayan bir yazılım ile ilgili olarak görüş bildirmesinin mümkün olmadığını, olmayan bir yazılım için bedel yada kabul olmayacağını, mevcut bir yazılımın olması durumunda yazılımın test edilip, satın alınıp alınmayacağına yönetim kurulu kararı ile karar verilebileceğini, Davacı teklifinin ticari mantığa ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu” belirtildiğini, devamla Davacı taraf “Müvekkil Şirket için pilot/test yazılım programını hazırlayacaklarını, Müvekkil Şirket faaliyet alanına uygun, kullanışlı bir program olup olmadığının pilot bir bölgede uygulanması/test edilmesi sonrasında Müvekkil Şirket tarafından kabul edildiğinde yazılım programının satın alınıp alınmayacağının değerlendirilebileceğini, bu sürece kadar doğacak masrafların kendi uhdelerinde olacağını, Müvekkil Şirket tarafından pilot/test yazılım programı uygun görülmez ise gelinen aşamaya kadar olan emek ve mesaileri için herhangi bir ücret talebinde bulunmayacaklarını” belirterek pilot/test yazılım programını hazırlamaya başladığını, davacı da söz konusu pilot/test yazılım programının tüm masraflarını kendisi karşılamak ve pilot/test yazılım programının bittiği aşamada pilot uygulama sonrasında Müvekkil Şirket tarafından kabul edilip edilmeme/satın alınıp alınmama riskini göze alarak pilot/test yazılım programını hazırlamaya başladığını, nihayetinde tüm masrafları Davacı tarafa ait olmak üzere hazırlanan pilot/test yazılım; Nilüfer ilçesi Özlüce Mahallesindeki Müvekkil Şirketin faaliyet gösterdiği otoparkta 1 ay pilot olarak uygulandığını, pilot uygulama sonrası yazılım programındaki hatalar ve eksiklikler Davacı tarafa bildirildiğini, davacı taraf söz konusu hata ve eksiklikleri gideremediğini, sonuç olarak Müvekkil Şirket genel müdürü … programın Müvekkil Şirket adına uygun olmadığını (hata ve eksikliklerin giderilip giderilmemesi ile ilgili olmaksızın) Davacı tarafa bildirdiğini, kaldı ki; söz konusu özellikle yazılım ve güvenlik açıkları dava dilekçesindeki beyanları ile de Davacı tarafında kabulünde olduğunu, 3 milyonluk nüfusa sahip Bursa ilinde her gün binlerce insanın aracının parklanması ile sisteme dahil olacağı ve de parklanma yapan kişilerin kişisel verilerinin sisteme entegre olması ile söz konusu güvenlik açıkları birlikte değerlendirildiğinde kişisel verilerin 3. şahıslarca ele geçirilmesi olasılığında Bursa Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan Müvekkil Şirketin hukuken ve kamuoyu nezdinde hesap vermesinin mümkün olmayacağı ve de bu şekilde bir programın hiçbir kimse tarafından kabul edilemeyeceği aşikar olduğunu, davacı dava dilekçesinde Müvekkil ile aralarında akdî ilişki bulunduğunu iddia etmekte ise de, Davacı ile Müvekkil arasında akdî ilişki bulunmamaktadır, satın alma anlaşması/sözleşmesi yapılmadığını, davacı taraf tüm masrafı ve satın alınıp alınmama riskini göze alarak söz konusu pilot/test yazılımı hazırladığını, kaldı ki; davacı tarafta iddia ettiği akdi ilişkiye ilişkin yazılı bir belge sunamadığını, kurulduğu iddia edilen temel hukuksal ilişki TBK’nın 470. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesidir. Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı olmasa da sözleşme inkâr edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamandaki miktar veya değeri HMK’nın 200. maddesindeki miktardan fazla ise akdî ilişkinin anılan yasa hükmü gereğince Davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunlu olduğunu, her ne kadar Müvekkil Şirket tarafından akdedilen bir sözleşme, verilen bir onay/kabul olmamasına karşın Davacı tarafın yoğun ısrar ve taleplerine sonrasında Müvekkil Şirket tarafından iyiniyetli olarak Davacı personelinin otel masrafları ve 30.000,00.-TL masraf ödemesi Davacı tarafa gönderildiğini, söz konusu ödeme herhangi bir anlaşmanın ödemesi değil sadece ve sadece Davacının masraflarının bir kısmına iyiniyetli olarak yardımcı olmak amacıyla yapılmış bir ödeme olduğunu, söz konusu ödemenin masrafa ilişkin ödeme olduğu hususu Davacı tarafça Müvekkile gönderilen İzmir 4. Noterliği 10.05.2019 tarih ve 02773 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile Davacının da kabulünde olduğunu, her ne kadar Davacı taraf yazılım programlarının Masterpass ile imzalanacak sözleşme için kullanıldığını iddia etmekte ise de Masterpass ile Müvekkil Şirket tarafından imzalanan sözleşme Davacı taraf teklifinden çok daha evvel imzalanmış bir sözleşme olup Davacı tarafın katkısı ile yapılan bir sözleşme olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte belirtmek gerekir ki; söz konusu hususun varlığında dahi Müvekkil Şirkete atfedilecek bir kusur bulunmayıp söz konusu iddia bilişim uzmanları tarafından yazılım programının incelenmesi ile anlaşılacak bir durum ve de 3. şahıs ile davacı arasındaki hukuki sorunsal olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, ihtarnameler, arabuluculuk tutanağı, mail yazışmaları, banka dekont örneği, muhasebe kayıtları, sanal post bilgileri, ticari defterler, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan davacı yüklenicinin hak ediş alacağı istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davacı tarafından bildirilen tanıklar celsede dinlenerek dosya 1 SMMM bilirkişi, 1 yazılım uzmanı bilirkişi, 1 borçlar hukuku konusunda uzman hesap bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek, taraflar arasındaki mobil otopark ücreti toplama sisteminin kurulmasına yönelik taraflar arasında akdi ilişkinin kurulup kurulmadığı davacı tarafından bu hizmetin verilip verilmediği, davacı tarafın yapmış olduğu iş sebebiyle hakediş alacağının hesaplanmasına ilişkin olarak ve açıklığa kavuşturulması yönünden, taraflar arasındaki ticari ilişkinin başlangıcından sonuna kadar olan dönemi kapsayan ticari defter ve bağlı kayıtlar üzerinde inceleme yapılarak, rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Dosyaya sunulan bilgi belgeler ile tanık beyanları incelendiğinde öncelikle çözüme kavuşturulması gereken husus, davacı ve davalı arasında sözleşme ilişkisinin olup olmadığı, diğer bir ifadeyle taraflar arasında sözleşme kurulup kurulmadığı olduğunu, Türk Borçlar Kanunu m.l uyarınca sözleşme, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun olarak irade beyanları ile kurulan hukuki işlemdir. TBK m. 12’de sözleşmelerin şekline ilişkin genel kural konulmuş ve hükümde kanunda aksi öngörülmedikçe sözleşmelerin hiçbir şekle bağlı olmaksızın kurulabileceği, diğer bir ifadeyle sözleşmelerde şekil serbestisi prensibi benimsenmiştir. TMK m. 12/1l’de ise kanunda sözleşmeler için bir şekil öngörülmesi durumunda bu şeklin geçerlilik şekli olduğu; öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmelerin hüküm doğurmayacağı düzenlendiğini, somut uyuşmazlığın esasını oluşturan sözleşmenin kurulup kurulmadığını tespitten önce sözleşmenin türü üzerinde durulmalıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunu bir yazılım oluşturmakta; bu yazılımın uygulanması ve kullanılmasına ilişkin uyuşmazlıkların ortaya çıktığı görüldüğü, öncelikle iş bu uyuşmazlık konusunun TBK bağlamında eser sözleşmesi olmadığı; 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında himaye edilmesi gereken bir eser olduğunu; dolayısıyla uyuşmazlığın FSEK bağlamında çözülmesi gerektiği izahtan vareste olduğunu, şöyle ki; FSEK m. 1/B’de hükme bağlanan tanımlardan ilki eser kavramı olduğunu, işbu hüküm gereğince eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eseri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini ifade ettiğini, yine bu başlıkta kanun koyucu bilgisayar programını ise bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmaları şeklinde tarif ettiğini, bir eserin FSEK anlamında korunabilmesi için gereken şartlardan ilki kanunda(FSEK) sayılan eser türlerinden birine dahil olması gerektiğini, Kanun Koyucu FSEK m.2’de “Fikir ve sanat eserlerinin çeşitleri” ni hükme bağlamış olup, iş bu kanunda düzenlenen ilk eser türü ilim ve edebiyat eserleri olduğunu, FSEK m.2 gereğince, herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ile bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları ilim ve edebiyat eserlerinden olduğunu, bu açıklamalar bağlamında somut uyuşmazlığın esasını oluşturan yazılım programını, diğer bir ifadeyle bilgisayar programı ve bunların hazırlık tasarımlarının FSEK bağlamında ilim ve edebiyat eserlerini oluşturduğu şüphe götürmeyeceğini, işbu tespiti yaptıktan sonra FSEK bağlamında “ilim ve edebiyat eseri” olarak kabul edilen bu yazılım programına ilişkin mali haklarının devrine ilişkin sözleşmeler üzerinde de durulması gerekir. FSEK m. 20 gereğince henüz alenileşmemiş bir eserden her ne şekil ve tarzda olursa olsun faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine ait olduğunu, eser sahibinin mali hakları FSEK m. 21 ve devamında hükme bağlandığını, buna göre eser sahibinin mali hakları, işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı, umuma iletim hakkı olduğunu, FSEK m. 52’de eser sahibinin mali haklarına ilişkin sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesinin şart olduğu hükme bağlandığını, iş bu hüküm gereğince fikir ve sanat eseri kapsamında korunan eserlerin ve dolayısıyla bilgisayar programlarına ilişkin işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletim haklarının devrine ilişkin sözleşmelerin yazılı şekilde yapılması şart olduğunu, FSEK m. 52 hükmü TBK m. 12/11 gereğince kanundan doğan bir şekil şartı olup, iş bu hükme aykırılığın (şekle aykırılığın) yaptırımı geçersiz olduğunu, taraflar arasında geçerli bir sözleşme kurulduğundan bahsedebilmek için sözleşmenin bütün esaslı unsurları ihtiva etmesi ve tarafların yetkili temsilcilerinin imzalarını taşıması gerektiğini, dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden FSEK m. 52 anlamında geçerli şekilde kurulan bir sözleşmeye rastlanmadığını, kaldıki dosyaya davalı Vekili tarafından sunulan 15.10.2018 tarihli toplantı kararında da açıkça Impromatch Yazılım ve Bilişim Teknoloji San. Tic. Aş. yazılımının bir ay boyunca test edilmesine ve bir aylık süre sonunda satın alınıp alınmayacağına karar verilmesi dahi henüz taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulmadığını gösterdiğini, davacı tarafından otel ve diğer masrafların davalı tarafından karşılanmasının arada sözleşme ilişkisinin kurulduğunu gösterdiği iddia edilse de FSEK m. 52 anlamında geçerli bir sözleşmenin varlığından bahsedebilmek için sözleşmenin hiçbir tereddüte mahal vermeyecek şekilde yazılı şekilde yapılması şart olduğundan; yapılan bazı masrafların karşılanmasının aradaki hukuki ilişkiyi sözleşme olarak nitelendirmek için yeterli olmadığı kanaatine varıldığını, bu açıklamalar doğrultusunda ve dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ışığında uyuşmazlık taraflarının tacir olduğu açıktır. Taraflarının tacir oldukları göz önünde bulundurulduğunda taraflar arasında yazılı şekilde yapılması gereken bir sözleşmeyi yazılı şekilde yapmamak basiretli davranma yükümlülüğüne aykırılık teşkil edeceğini, her ne kadar taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduğu iddia edilse de FSEK m. 52 şartlarını taşıyan taraflar veya yetkili temsilcilerinin imzasını taşıyan bir sözleşmeye dosyaya sunulan bilgi ve belgeler arasında rastlanmamıştır. İş bu nedenle taraflar arasında geçerli bir bilgisayar programı devri sözleşmesi kurulmadığı kanaatine varılmış ve iş bu hususun takdiri sayın mahkemenize bırakıldığını, davaya konu mobil otopark ücreti toplama sistemi hizmetinin verilip verilmediği hususu; Hem davacı hem de davalı tarafın ifade ve beyanlarına göre, mobil otopark ücreti toplama sisteminin yazılımın test edilebilir seviyeye gelmesi ve cep telefonu ile termal yazıcı temin edilmesi sonrasında Bursa Özlüce Bulvarında yaklaşık 2 ay boyunca kullanıldığı ve sistem üzerinden ücret tahsilatı yapıldığı da anlaşıldığını, sonrasında davalı … A.Ş.’nin hazırladığı 38 maddelik açıklama ile sistemde yetersiz veya eksik olduğunu değerlendirdiği hususlar sebebiyle yazılımı kullanmaktan vazgeçtiği görüldüğünü, davaya konu mobil otopark ücreti toplama sistemi hizmetinin verilip verilmediği hususu; Hem davacı hem de davalı tarafın ifade ve beyanlarına göre, mobil otopark ücreti toplama sisteminin yazılımın test edilebilir seviyeye gelmesi ve cep telefonu ile termal yazıcı temin edilmesi sonrasında Bursa Özlüce Bulvarında yaklaşık 2 ay boyunca kullanıldığı ve sistem üzerinden ücret tahsilatı yapıldığı da anlaşıldığını, sistemin mobil uygulama programının, ücret tahsilatı, bilgi fişi, raporlama gibi bölümlerinin kullanılmadığı bir durumda zaten bahse konu mobil sistemin test edilmesi hususundan söz etmiş olamayacağını, test sonrasında davalı … A.Ş.’nin hazırladığı 38 maddelik açıklama ile sistemde yetersiz veya eksik olduğunu değerlendirdiği hususlar sebebiyle yazılımı kullanmaktan ve satın almaktan vazgeçtiği görüldüğünü, davacı İmpromatch Yazılım ve Bilişim Tek. San. ve Tic. A. Ş. firması tarafından test amaçlı kullanım seviyesine getirilmiş olan mobil otopark ücreti toplama sisteminin raporu hazırladığımız an itibariyle aktif olarak test edilmesi mümkün olmadığını, çünkü, bahse konu sistemin bütün bileşenleri işe aktif biçimde kullanım durumunda olması gerekli olduğunu, davalı firma test ettiği ve güvenlik açığı, fiyat raporlamalarında farklılıklar, mobil uygulama programlarındaki noksanlıklar vs.. gibi nedenlerle yetersiz bulduğu ve satın almaktan vazgeçtiği bahse konu yazılım sonrasında farklı bir firmadan mobil otopark ücreti toplama sistemi satın almış ve güncel olarak kullandığını, davacı tarafın yapmış olduğu iş sebebiyle hakediş alacağının hesaplanması; davaya konu mobil otopark ücreti toplama sistemi yazılımının güncellenmesi ve yukarıda özelliklerini açıkladığım tüm özellik ve eklentilere sahip olması amacıyla davacı firmanın 3-4 kişilik personelinin davalı … A.Ş. merkezinde tahsis edilen odada yalnız hafta içi çalışarak yaklaşık olarak 3-4 aylık bir çalışma yaptığı davacı ve davalı taraflara ait ifadelerden görüldüğünü. tarafımca yapılan değerlendirmede de davaya konu olan çapta bir yazılımın yukarıda özellikleri açıklanan tüm yönleri ile eksiksiz olarak hazırlanmasının, konusunda yetkin olan ortalama 3-4 yazılımcı personeli ile en az yaklaşık 4 aylık bir çalışma sonunda yapılabileceği değerlendirildiğini, bu yetkinlikteki yazılımcı personelinin yaklaşık 4 aylık zaman dilimine ait brüt maaşları, seyahat yol ve yemek masrafları ile davacı firmanın benzer sistemlerde kullanmak üzere daha önceden arge çalışmaları ile geliştirdiği kaynak program bedeli, şirket kârı faktörlerini göz önünde bulundurarak yaptığım hesaplamada davaya konu mobil otopark ücreti toplama sistemi bedelinin maliyetinin yaklaşık olarak KDV hariç 600.000-650.000 TL olduğu değerlendirildiğini, bahse konu mobil otopark ücreti toplama sistemi yazılım ve uygulaması şeklinde hazırlanan sistemlerde, sistem faal olarak kullanılırken eklenti veya sistemin güncellenmesi sırasında verilen hizmetler ile yazılımı hazırlayan firmanın en az 2 yıl süreyle verdiği garanti destekleri de yukarıda hesaplanan bedele dahil olarak sunulmaktadır. Davaya konu olayda sistemin 9690 seviyelerinde hazır olması ve aktif olarak 2 yıllık garanti süresince verilecek hizmetlerin sağlanamayacak olması sebebiyle yazılımsal açıdan yapılan çalışmanın bedelinin piyasadaki karşılığının KDV hariç 500.000-550.000 TL olduğu kanaatine varıldığını, tekrar altını çizerek belirtmek isterim ki, 500.000-550.000 TL’lik bedel hazırlanan yazılım ve uygulama programlarının sahada yaklaşık 2 ay boyunca test edilecek seviyeye getirilmesinde yazılımsal açıdan yapılan çalışmanın piyasadaki ortalama maliyeti olduğu mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 5846 Sayılı Fikri ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere 5846 sayılı FSEK’nın 1. ve 1/A. maddelerinde amaç ve kapsamı düzenlenmiş olup, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahiplerinin ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.
Davacı tarafından davalı ile mobil otopark ücreti toplama sistemine dair yazılım programı oluşturulmasına dair sözleşme ilişkisinin olduğu ileri sürülmüş olup davacı tarafın, davada “Fikri mülkiyet hakkına veya hak sahipliğine” diğer bir değişle 5846 sayılı Kanun’da korunan haklardan hiç birisine dayanılmadığından, hukuki ilişkinin bilirkişi heyeti tarafından 5846 Sayılı Fikri ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında değerlendirilmesine itibar edilmemiştir.
Somut olayda, davacı tarafından davalı tarafa yapılan mobil otopark ücret toplama sistemine dair yazılım programı işinin 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 470. Madde ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Diğer yandan davalı tarafından davacı ile yazılım programı satın alınmasına dair sözleşme ilişkisinin kurulmadığı savunulmuştur.
Bu durumda uyuşmazlık noktasının, taraflar arasında mobil otopark ücreti toplama yazılım programının satın alınmasına dair eser sözleşmesi ilişkisinin kurulup kurulmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğunun, sözleşmenin miktarı itibariyle tanıkla ispat sınırının üstünde olduğundan yazılı ve kesin deliller ile davacı tarafından ispat edilmesi gerekir. ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları gereği( 2017/394 Esas ve 2018/3129 Karar, 2016/4681 Esas ve 2018/6 Karar benzer davalarda da açıkça vurgulandığı üzere “Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir.Dava sözleşme ilişkisine dayalı olarak açılmış olup yazılı olarak sözleşme yapıldığı kanıtlanmamıştır. Sözlü eser sözleşmesi kurulduğu da miktar itibarıyla tanıkla kanıtlanamaz. Sözleşme ilişkisini ispatlayan yazılı belge bulunmadığı gibi, tanık dinlenmesini mümkün kılacak delil başlangıcı niteliğinde belge de bulunmadığından davalının dinlenmesine açıkça muvafakat etmediği tanık beyanı esas alınarak sözleşme ilişkisinin ispatlandığı kabul edilemez. Davalı ticari defterleri ile uyumlu olmayan kendi ticari defterleri ile de davacı davasını ispatlayamamıştır. Bu durumda, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından, davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile kabulü doğru olmamış”)
Davacı tarafından ibraz edilen 09/11/2018 tarihli mobil otopark ücreti toplama yazılım programının kurulmasına dair bir milyon TL artı KDV bedelli sözleşme başlıklı belgede tarafların imzalarının yer almadığı görülmektedir.
Dosyaya ibraz edilen … A.Ş nin 15/10/2018 tarihli 2018/29 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının yazılım programının test sonucunda karar verileceğinin belirtildiği, yazılımın satın alınmasına dair herhangi bir kararın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından ibraz edilen deliller, davalı kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi inceleme ile davalı şirket temsilcilerinin müşterek olarak dava konusu yazılım programının satın alınmasına dair eser sözleşmesinin kurulduğunu gösterir irade beyanlarına ait yazılı kayıtların bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla yukarıdaki açıklamalardan davacı ile davalı şirket yetkilileri arasında dava konusu mobil otopark ücreti toplama yazılım programının satın alınmasına dair eser sözleşmesinin kurulduğunun davacı tarafından yazılı ve kesin deliller ile ispat edilemediği kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla davacı tarafından götürü bedel ile düzenlendiği ileri sürülen sözleşmede iş bedeli olarak talep edilen 770.000 TL talebinden kısmi alacak 10.000 TL talebinin sübut bulmadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 TL’nin mahsubu ile bakiye 111,48 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.