Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/697 E. 2020/41 K. 27.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/697 Esas – 2020/41
T.C.
BURSA “Türk Milleti Adına”
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR

Esas No : 2019/697
Karar No : 2020/41

Hakim : …
Katip : …

Davacı : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –
Vekili : Av. …
Davalı : … İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İŞLETMESİ –
Vekili : Av. …
Dava : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Dava Tarihi : 23/07/2019
Karar Tarihi : 27/01/2020
Kararın Yazım Tarihi : 05/02/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; 24/05/2018 tarihinde Bursa ili, Mudanya ilçesinde meydana gelen trafik kazasında sürücü …’ün sevk ve idaresindeki, …’ün maliki olduğu, alacaklı şirkete kasko sigortası 16 … 252 plakalı araç ile yol üzerinde bulunan ve aşırı yağış nedeniyle yukarı kalktığı fark edilmeyen rögar kapağına aracın alt tarafı ile çarpması sonucu tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazası sonucu ağır hasarlanan 16 … 252 Plakalı sigortalı aracın pert total işlemine tabi tutulmuş olup aracın kasko teminatı kapsamında davacı sigorta şirketi tarafından hak sahiplerine 06/07/2018 tarihinde 71.000,00 TL tazminat ödendiğini, davacı şirketin TTK md. 1472 vd. Hükümleri gereği haiz olduğu yasal halefiyete binaen, ödemiş olduğu tazminattan aracın sovtaj değeri olan 47.800,00 TL’sinin tenzilinden sonra kalan 23.200,00 TL’sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte hasarın sorumlusu kurumdan tahsili için Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2019/… E. Sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibine geçildiğini, borçlunun söz konusu icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, ancak davalının itirazında haksız olduğunu, bu nedenle davanın kabulüne, borçlu davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, itirazında haksız olan borçlu davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görev konusunda itirazlarının bulunduğunu, kazanın meydana geldiği yere ait trafik tespit tutanağından başka herhangi bir belge bulunmadığını, davacı tarafın hesap özetinde belirttiği hasar bedelinin fahiş olduğunu, müvekkil idarenin tüm tedbirleri almış olup, iddia olunan zararın davacının kusurundan kaynaklandığını, davacının hızını yola göre ayarlamakla yükümlü olup, bu yükümlülüğü ihlal ettiğini, bu nedenle davanın usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık Bursa 14 . İcra müd. 2019/… E. Sayılı icra dosyasında borçlu davalının borca itiraz neticesinde takibin durması sonucunda itirazın iptali ve icra inkar istemine ilişkindir.
Mahkememizce yargılama yapılmış, Bursa 14 . İcra Müdürlüğünün 2019/… E. Sayılı dosyası celp edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen zarar bedelinin haksız fiil sorumluluğu gereği yolun bakım ve onarımından sorumlu olduğu iddia edilen Buski’den rücuan tahsili isteminden kaynaklanmaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22. 03.1944 tarih 37 Esas 9 Karar R.G.3.7.1944 sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığı gibi davaya konu aracın ruhsat bilgisinde kullanım amacı hususi olduğundan bu durumda uyuşmazlığı genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Bursa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli mahkeme olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, HMK 20.md.gereği kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize başvurulduğunda dosyanın yetkili ve görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, 2 haftalık süre içerisinde başvuru yapılmazsa AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLECEĞİ HUSUSUNUN İHTARINA, (ihtar edildi)
2-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğundan hükmün tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır.


Hakim …
¸e-imzalıdır.