Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/686 E. 2021/615 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/686
KARAR NO : 2021/615

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2019
KARAR TARİHİ : 13/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket olan … … Bursa Organize Sanayi Bölgesinde 8.000 m2 alan üzerinde kurulu kendi tesislerinde faaliyet gösteren, … sektörünün gazlı amortisör ihtiyacını karşılamak üzere 1987 yılında kurulduğunu, gazlı amortisörün ülkemizde ve yurtdışında kullanım ve uygulama alanlarının gittikçe yaygınlaşması neticesinde ürün gamını genişleterek birçok sektöre çözümler sunan, ülkemizin en büyük gazlı amortisör üreticisi haline geldiğini, gerek ana sanayide gerekse yedek parça sektöründe dünyaca tanınan birçok firma müvekkil şirket ile çalıştığını, konusunda dünya çapında tanınan bir firma haline gelen … …, ürünlerini başta Avrupa ülkeleri olmak üzere 5 kıtada 60’tan fazla ülkeye ihraç ettiğini, makine mühendisi olan Davalı …, … …’de 02.05.2018 tarihi itibariyle teknik ressam olarak işe başladığını, 22.03.2019 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını, çalıştığı dönem ile ilgili olarak müvekkil şirketi ibra etmiş, istifa dilekçesinde de kendi el yazısıyla bu durumu ifade ettiğini, davalı … işten ayrıldıktan sonra müvekkil şirket ile aynı iş kolunda (Metallerin makinede işlenmesi ve şekil verilmesi) faaliyet gösteren … LIFT firmasında çalışmaya başladığını, … LİFT, müvekkil ile aynı işkolunda faaliyet gösterdiğini, davalı … ile müvekkil şirket arasında işe giriş tarihinde yazılı şekilde yapılan Gizlilik ve Rekabet Yasağı Sözleşmesine göre personel, hizmet akdinin herhangi bir sebeple feshedilmesi ve ortadan kalkması halinde, işten ayrıldığı tarihten itibaren 1 yıl içerisinde Marmara Bölgesinde, işveren ile aynı faaliyet alanında çalışan diğer şirketlerle herhangi bir iş ilişkisine giremeyeceğini, davalı personel mevcut rekabet yasağının aksine hareket etmesi halinde işverene herhangi bir yazılı ikaz ve ihtara gerek olmaksızın dört brüt maaş tutarında tazminat ödemeyi gayri kabili rücu kabul ve taahhüt ettiğini, bu tazminat cezai şart nitelinde olup uğranılan zararın karşılığı niteliğinde olmadığını, aynı alanda iş yapan kişi veya şirketlerin birbirleri ile hukuka aykırı olarak yarışa girememesi, belirli kişi ve şirketlerin birbirleri ile rekabet etmesinin yasaklanmasına rekabet yasağı denildiğini, TBK m. 444 uyarınca “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.” , davalı … müvekkil şirkette teknik ressam olarak çalıştığını, teknik ressamlar; mühendislik, makine, inşaat, imalat, gıda gibi sektörlerde hizmet veren firmalara gerekli ölçüm ve incelemeler yapmak koşulu ile standartlara uygun teknik projeler hazırlayan kişiler olduğunu, teknik ressam, tasarım fikirlerini mühendislik veya imalat endüstrisinde kullanılabilecek şekilde detaylı planlara dönüştürmekle sorumlu olduklarını, teknik ressam olarak çalışan davalı eski personel, müvekkil şirkete ait üretim sırları ve işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânına sahip pozisyonda çalışmaktadır. Üretim sırları kavramı işletmeyle ilgili, sınırlı bir çevre tarafından bilinen, başkaları tarafından kolaylıkla öğrenilemeyecek ve saklı kalmasında işverenin haklı bir menfaatinin bulunduğu bir olgu olarak tanımlanabileceğini, işverenin işi hakkındaki bilgiler ve üretim sırları ticari, teknik yahut personele ilişkin olabileceğini, özel üretim biçimleri, üretim teknolojileri ve süreci, makinelerin yapısı, ürün içeriği/formülasyonu, işletmenin herkes tarafından bilinmeyen organizasyonu, fiyat seviyeleri, pazar planları, ham madde kaynakları, kredi olanakları, yatırım, işletmenin envanter ve muhasebe kayıtları, işverene ait işçi buluşları örnek olarak sayılabileceğini, işçinin bu bilgileri fiilen ve doğrudan işverenden öğrenmiş olması zorunlu olmadığını, zira objektif koşullar dikkate alındığında işçinin bu bilgileri öğrenebilecek konumda olması yeterli olduğunu, gazlı amortisör sektörü rekabetin yoğun olduğu bir sektördür. Ancak sektörde; yüksek kalite standartlarını yakalayabilmiş, yenilikçi ve ürün geliştirebilen birkaç üretici olduğunu ve … … bu üreticilerden biri olduğunu, bu özelliği sayesinde 1987 yılından bu yana gazlı amortisör piyasasında dünya çapında tanınan bir firma haline geldiğini, günümüzde … …, araç, makina, medikal ekipman, mobilya gibi kullanım alanlarında kaldırma, indirme, hareket ve konumlandırma ile ilgili ihtiyaçlara yönelik gazlı amortisör, hidrolik amortisör ve pozisyon ayarlama ürünleri sunduğunu, davalının çalıştığı … LIFT ise gazlı amortisör sistemlerinin etkin olarak kullanıldığı personel yükseltici lift gruplarını ürettiğini, müvekkil şirket ile davalının çalıştığı şirketin aynı iş kolunda faaliyet gösterdiği açık olduğunu, davalı tarafın en sol aldığı aylık brüt ücret 4.371,20 TL olduğunu, sözleşmeye göre rekabet yasağına aykırı davranış sonucunda bu ücretin 4 katı tutarında cezai şart ödeneceği taahhüt edildiğini, davalı tarafın en son aldığı aylık brüt ücretin 4 katı 17.484,8 TL olarak hesaplandığını, dava açmadan önce zorunlu dava şartı olan arabuluculuk yoluna gidilmiş ancak anlaşma sağlanamadığını, işbu gerekçelerle huzurdaki davayı açma zarureti hasıl olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere 17.484,8 TL’nin dava tarihi itibariyle işleyecek ticari avans faizi ile birlite davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ın davacı … …’de 02.05.2018-22.03.2019 tarihleri arasında teknik ressam olarak görev yaptığını, müvekkil …’ın mesleği makine mühendisliği olmasına rağmen davacı … … bünyesinde teknik ressam olarak çalıştırıldığını, verilen görev, müvekkilin eğitiminin gereklerinin altında kaldığından, lisans döneminde aldığı eğitime yönelik çalışma arzusunda olan müvekkil teknik ressam olarak çalışmayı daha fazla sürdüremediğini, davacı şirket ile olan iş sözleşmesi sona eren müvekkil …’ın ekonomik hayatını ve geleceğini sürdürmeyi düşünerek … … Lift System Amortisör Oto. Yedek Parça San. Ve Tic. A.Ş.’de eğitimine uygun bir görev olan Ar-ge mühendisi ve sigortalı bir çalışan olarak göreve başladığını, davacı yanın hükümlerine dayanarak tazminat talep ettiği Gizlilik ve Rekabet Yasağı Sözleşmesi’ne göre müvekkil …’a karşı tazminat talebinde bulunulabilecek herhangi bir durum söz konusu olmadığını, davacı yanın hükümlerine dayanarak tazminat talep ettiği Gizlilik ve Rekabet Yasağı Sözleşmesi’nin ( IV-)) numaralı hükmünde ”Personel, hizmet akdinin herhangi bir nedenle feshedilmesi ve/veya ortadan kalkması halinde, işten ayrıldığı tarihten itibaren 1(Bir) yıl içerisinde Marmara Bölgesi’nde, İşveren ile aynı faaliyet alanında çalışan bir şirket kuramaz, aynı faaliyet alanında çalışan diğer şirketlerle hiçbir şekilde ortaklık yapamaz veya herhangi bir iş ilişkisine giremez.” denildiğini, madde hükmünden anlaşılacağı üzere … … kendi bünyesinde çalışmış ve sözleşmesi sona ermiş kişilerin; kendi şirketiyle rekabet edecek bir şirket kurmasını, böyle bir şirkete ortak olmasını ve böyle bir şirketle ticari nitelikte bir iş ilişkisine girmesini istemediği anlaşıldığını, şirket kurmak, şirkete ortak olmak ve şirketle iş ilişkisine girmek eylemleri bir arada aynı madde hükmü olarak sayıldığında … …’in engel olmak istediği ve cezai şart getirdiği eylemlerin niteliğinin kendi şirketiyle rekabet edebilecek boyutta büyük, ticari nitelikte işler olduğu açıktır. Müvekkil … ise bu eylemlerden hiçbirini gerçekleştirmediğini, müvekkil, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten sonraki süre içinde; … … ile aynı faaliyet alanında çalışan bir şirket kurmamış, bir şirkete ortak olmamış ve de ticari bir iş ilişkisine girmediğini, müvekkil …’ın davacı şirket bünyesinde iş sözleşmesi sona erdikten sonra ekonomik hayatını sürdürmeye çalışan her kişi gibi lisans eğitimini gördüğü makine mühendisliği mesleğini yapabileceği sigortalı bir işte çalışmaya başladığını, dolayısıyla bahsedilen bu Gizlilik ve Rekabet Yasağı Sözleşmesine aykırılık oluşturan bir eyleminin olmadığını, bu konuyla ilgili Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/17736 E. 2013/9814 K. Numaralı ilamında, ”Anayasanın 48. Maddesi uyarınca herkes çalışma hürriyetine sahip olup uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 sayılı kanunun 19,20,155,161 ve TMK’nın 23. Maddeleri karşısında davalının daha önce çalıştığı ilçede sözleşmenin sona ermesinden sonra 2 yıl süre ile mesleğini icra edememesi bir rekabet etmeme koşulu değil, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olup, davalının ekonomik özgürlüğünü kısıtlayan bu hüküm ve dolayısıyla buna dayalı cezai şart koşulu da geçersizdir.” denildiğini, dolayısıyla müvekkilin ikamet etmekte olduğu ve Türkiye’nin büyük oranda iş yoğunluğunun bulunduğu Marmara Bölgesi’nde çalışmasına engel olan bu cezai hüküm geçersiz olduğunu, ayrıca davacı … …, çok geniş bir faaliyet alanını kapsayan metal işkolunda faaliyet gösterdiğini, makine mühendisi olan Müvekkili … için, metal işkolunda faaliyet gösteren bir şirkette çalışmak normal olduğunu, kısaca belirtmek gerekirse bir makine mühendisinin metal iş kolunda çalışması hayatın olağan akışına aykırı olmadığını, Rekabet yasağının, işverenin tüm faaliyet alanını kapsamaması ve işçinin somut göreviyle sınırlanması gerektiğini, İş sözleşmesi sonra ermiş bir işçinin Marmara Bölgesi’nde metal işkolunda faaliyet gösteren bir şirkette çalışmasına engel olacak bir hüküm konulması Anayasa’nın 48. Maddesindeki çalışma hürriyetine aykırı olduğunu, ayrıca müvekkil …, davacı … … bünyesinde teknik ressam olarak görevlendirilmiştir. Halen çalışmakta olduğu şirketteki görevi ise Arge mühendisliği olduğunu, müvekkilin metal işkolunda faaliyet gösteren bir şirkette herhangi bir sıfatla çalışmasına engel olmaya çalışmak Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde lisans eğitimini almış olduğu mesleğini yapmasına engel olmak anlamına geldiğini, bu nedenlerle … … tarafından Rekabet Yasağı Sözleşmesine aykırı eylem nedeniyle müvekkil …’a karşı tazminat talebinde bulunulan işbu dava Anayasa’ya, Kanun’a ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilin, yukarıda da bahsedildiği gibi sözleşmeye aykırı bir eylemi olduğunu, kaldı ki söz konusu sözleşme içerdiği hükümler yönünden geçersiz olduğunu, herhangi bir tazminat talebine konu edilemeyeceğini, dolayısıyla haksız olarak açılmış bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, davalı ile yapılan gizlilik ve rekabet yasağı sözleşmesi, iş sözleşmesi, ücret bordroları, istifa dilekçesi, ibraname, SGK kayıtları, sicil kayıtları, yoklama fişi, tahakkuk sorgulaması, tanık anlatımları, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, davalı işçinin sözleşmedeki rekabet yasağına aykırı çalışması nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsiline ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Tarafların bildirdikleri tanıkların beyanları alındıktan sonra davacı ile dava dışı davalı işçinin çalıştığı firmaya ait kayıtlar celp edilerek dosya 1 teknik ressam konusunda uzman makine mühendisi ve 1 rekabet yasağı konusunda uzman hesap bilirkişisine tevdi edilerek, taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi hükümleri, TBKnun rekabet yasağına ilişkin maddeleri değerlendirilerek, davalının davacı şirkette çalıştığı konum itibariyle davacıya ait ticari sırlara, üretim teknolojisine, özel üretim biçimi gibi üretim sırları ya da müşteri çevresine erişebilme imkan ve ihtimalinin bulunup bulunmadığı, bu kapsamda davacı işverene zarar verme ihtimal ve riskinin olup olmadığı, dava dışı firmanın faaliyet alanları da incelenerek, rakip firma olup olmadığı da raporda açıklanarak, davacının rekabet yasağı sözleşmesi kapsamında alacağına ilişkin rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davaya konu iş sözleşmesinin 02.05.2018 tarihli olması sebebiyle değerlendirmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 444. maddesi vd. hükümleri kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği, bu kapsamda yapılan değerlendirmede davalının, davacı işyerinden ayrıldıktan bir süre sonra dava dışı başka bir işyerinde çalışmaya başlaması, davacı ve davalının sonradan çalışmaya başladığı şirketlerin aynı sektörde faaliyet göstermesi, yine davacı ve davalının sonradan çalışmaya başladığı şirketlerin aynı ilde faaliyet göstermesi gibi koşullar gözünde bulundurulduğunda davacı şirket ile davalı arasında imzalanmış 02.05.2018 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin IV. Maddesinde düzenlenen rekabet yasağının ihlal edildiği, bahse konu iş sözleşmesinde düzenlenen cezai şart tutarı olan 4 aylık brüt maaş karşılığının (4.371,10 x 12 = 17.484,80-TL.) olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı ile davalı arasında iş akdinin sona erdiği 22/03/2019 tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve devamı maddelerinin tatbik edilmesi gerekmektedir.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır.
O halde yukarıdaki açıklamalardan toplanan delillerden somut olayda, davalı işçinin davacı şirkette 02/05/2018 tarihi itibariyle teknik ressam olarak çalışmaya başladığı, 22/03/2019 tarihinde işten istifa ederek ayrıldığı ve dava dışı … LIFT firmasında 01/04/2019 tarihinde ARGE bölümünde çalışmaya başladığı sabittir.
Diğer yandan taraflar arasında düzelenen iş sözleşmesinin 5. Maddesi uyarınca davalı işçinin 1 yıl süre ile Marmara Bölgesinde rakip firmada, aynı iş kolunda çalışmayacağına dair rekabet yasağı öngörülmüştür.
Davalı tarafından Marmara Bölgesi ile sınırlanmasının çalışma özgürlüğüne aykırılık teşkil ettiği savunulmuştur.
Bilindiği üzere 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’da da İsviçre Borçlar Kanunu’ndaki düzenlemeye yakın bir düzenleme getirilmiştir. TBK’nın 445. maddesinde “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu maddenin temelinde rekabet yasağı sözleşmesinde kanunda öngörülen sınırlamaları aşan hükümler öngörülmüş ise hakimin MK’nın 4. maddesi gereği hakkaniyet ölçüsünü de gözeterek aşırı kaydı “yasal ya da uygun seviyeye” indirmesi düşüncesinin yattığı söylenebilir. TBK’nın 445 hükmünün, TBK’nın 27/1 ve MK’nın 23/2. hükümleri karşısında özel norm sayılıp, bu nedenle de bu maddelere aykırılığın yaptırımı olan kesin hükümsüzlük yaptırımı uygulanmamalıdır. (Dr. Nagehan Kırkbeşoğlu, Türk Özel Hukukunda Kısmi Hükümsüzlük, İstanbul-2011, s.324. Vd.).
“Tüm bu yapılan açıklamalar çerçevesinde her ne kadar mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde yer alan “Tüm Dünya” ibaresinin yaptırımının kesin hükümsüzlük olduğu kabul edilmiş ise de TBK’nın 445/1 ve 2. maddesi hükmü nazara alındığında hakime, rekabet yasağı sözleşmesindeki aşırı hükümlere karşı sözleşmeyi ayakta tutacak önlemleri alma ve sözleşmeye müdahele etme imkanı tanınmış olup, somut uyuşmalıkta rekabet yasağı konusunda tarafların iradeleri birleştiğinden anılan sözleşmede kesin hükümsüzlük-butlan hali bulunmayıp hakimin müdahalesi ile giderilebilecek hükümsüzlük hali bulunduğundan TBK’nın 445/2. maddesi hükmüne göre bir değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken,”(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/12450 Esas ve 2016/6672 Karar sayılı İlamında vurgulandığı üzere tüm dünya ibaresi olsa da TBK 445/2. Maddenin uygulanması gerektiği) Bu durumda TBK 445/2 sözleşmenin ayakta tutulmasının öngörüldüğünden davalının tek başına Marmara Bölgesi ile sınırlamanın çalışma özgürlüğüne aykırılık teşkil ettiği savunmasına itibar edilmemiştir.
Davacı şirket ile dava dışı … LIFT firmasına ait ticaret sicil kayıtları, SGK ve Vergi Kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi heyetinin 16/03/2021 tarihli raporun hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek, davacı şirket ile dava dışı … Lift firmasının aynı faaliyet alanında , … ve endüstriyel amörtisör, bloker konularında iş yaptıkları, rakip firma olduğu, davalı işçinin teknik ressam olarak davacı firmada çalışıp dava dışı çalıştığı firmada ise ARGE bölümünde çalışarak davacı firmada edindiği üretim sırlarını yeni geliştirilecek ürünlerde kullanma ihtimalinin bulunduğu, davalı işçinin ticari sırlara, üretim teknolojisine, özel üretim biçimi gibi üretim sırları ya da müşteri çevresine erişim ihtimalinin bulunup davacıya zarar verme ihtimal ve riskinin bulunduğu anlaşılmakla davalının rekabet yasağı hükmünün ihlal edildiği sabit olduğundan brüt ücretin dört katı olan 17.484,80 TL cezai şart alacağına dair davanın kabulune, davalının elde ettiği kazanç, cezai şart miktarı dikkate alınarak tenkis yapılmasında hakkaniyet olarak takdiren yer olmadığından aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kabulü ile, 17.484,80 TL cezai şart alacağının dava tarihi olan 22/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.194,39 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 298,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 895,79 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan bilirkişi gideri 1.300,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 179,50 TL olmak üzere toplam 1.479,50 TL yargılama gideri ve 298,60 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.778,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/07/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.