Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/565
KARAR NO : 2020/912
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … İŞ MAKİNALARI NAKL. AKARY. TAAH. SAN.VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 05/07/2013
KARAR TARİHİ : 24/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili duruşmada tekrarladığı dava dilekçesinde özetle;müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden dolayı düzenlenen 30/01/2013 tarih ve 236767 nolu faturadan dolayı devam eden cari hesap alacağını tahsil etmek için Bursa 14.İcra Müdürlüğü’nün 2013/… esas sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığı,borçlu şirketin takip konusu alacağı oluşturan hizmetlerini aldığını,ancak bedelini ödemediğini,borçlunun icr adosyasına sunduğu itiraz dilekçesinden de açıkça anlaşılacağı gibi bu hizmeti almadığına ve faturaya ilişkin herhangi bir itirazı bulunmadığını,müvekkili şirketin bu hizmetlerden kaynaklanan alacağı olduğunun açık olduğunu belirterek,icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile davalı borçlu şirketin %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili duruşmada tekrarladığı cevap dilekçesinde özetle;davacı tarafından müvekkili aleyhine Bursa 14.İcra Müdürlüğü’nün 2013/… esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine başlanıldığını,söz konusu icra takibinde ödeme emrinde,yapılan icra takibinin ve borcun sebebi olarak 30/01/2013 – 236767 nolu faturadan devam eden cari hesap alacağı gösterildiğini,müvekkili şirketin davacı şirkete karşı böyle bir borcunun da olmaması nedeniyle söz konusu icra takibine itiraz edildiğini,yapılan icra takibinde takibin dayanağı olarak hiçbir belgenin müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini,huzurdaki davada tartışılması gereken hususun davacı şirkete verilmiş işlerin ne kadarının yapıldığının bilirkişiler ve tanıklarla ispatlanması olduğunu belirterek,davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ, DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava,hukuki niteliği itibariyle başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali davası istemine ilişkindir.
Bursa 14.İcra Müdürlüğü’nün 2013/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde;alacaklı … İş Mak.Nakl.Akar.Taah.San. Ve Tic.Ltd.Şti tarafından borçlu Palm Yapı San. Ve Dış Tic.Ltd.Şti aleyhine 4.917,68.-TL asıl alacak 157,78.-TL işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 5.075,46.-TL’nin tahsili için icra takibine başlanıldığı,süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 19/02/2014 tarihli oturumunda dinlenen davacı tanığı … beyanında;davacı şirkette nakliyat grubunda tır şoförü olarak çalıştığını,çalıştığı şirkete ait vincin yaklaşık 1 ay kadar davalı şirkette çalıştığını,bunu davalı şirkete tırla birkaç defa yük götürdüğünde gördüğünü,bunden başka bir şey bilmediğini beyan etmiştir.
Aynı oturumda dinlenen davacı tanığı … beyanında;… şirketinde tır şoförlüğü yaptığını,çalıştığı şirketin vincinin davalı şirkette çalıştığını bildiğini,bu vinci çalıştıran operatör arkadaşı olduğu için bildiğini,ancak taraflar arasındaki alacak verecek ilişkisini bilmediğini beyan etmiştir.
Davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak dosya,konusunda uzman SMMM … ‘e tevdii edilmiş,bilirkişiden aldırılan 14/01/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda;davacı tarafından sunulmuş olan 2012 ve 2013 yıllarına ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğunu,defter kayıtlarının Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne ve Muhasebe İlke ve Kurallarına uygun olarak tutulduğunu,davacı tarafın defterlerinin incelenmesi sonucunda 26/04/2013 icra takip tarihi itibariyle davacı alacağının 4.917,68.-TL olduğunu,icra takibinden sonra 13/05/2013 tarihinde davalı tarafından yapılan 1.899,62.-TL’lik ödemesi sonucunda 05/07/2013 dava tarihi itibariyle davacı alacak bakiyesinin 3.018,03.-TL olduğunu,davalı itiraz dilekçesinde belirttiği üzere davalı tarafından kesilen 05/10/2012 tarih ve 003798 nolu 3.018,06.-TL’lik davalı iade faturasının davacı defter kayıtlarında olmadığını bildirmiştir.
Dosya,İnşaat Mühendisi …’e tevdii edilerek,bilirkişiden davacı vekilinin 11 Eylül 2013 tarihli dilekçesine ekli belgeler incelenmek suretiyle tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda rapor düzenlemesi istenilmiş,bilirkişiden aldırılan 19/03/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda;davalı vekili tarafından mahkememize sunulan çalışma puantajının hangi işe ait olduğu ve altında puantörün ya da işverenin görevlendirdiği bir kişinin imzası bulunmadığını,bu sebeple davalı tarafından mahkememize sunulan bu puantajın,puantaj özellikleri bulunmadığından,üzerinde işin ismi ve puantörün imzası bulunmadığından herhangi bir geçerliliği bulunmadığını,bu durumda mahkemeye sunulan ve geçerliliği olmayan puantaja göre değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığını,davalı vekili tarafından tanık olarak gösterilen davacı şirket çalışanı vinç operatörü Süleyman Kayacı’nın mahkememize getirtilerek tanık olarak dinlenemediğini,diğer taraftan mahkememizde bilirkişi olarak görevlendirilen SMMM Tuncay Şimşek tarafından hazırlanan 14/01/2015 tarihli bilirkişi raporunda,davalı itiraz dilekçesinde belirtildiği üzere davalı tarafından kesilen 05/10/2012 tarih ve 003798 nolu 3.018,06.-TL’lik davalı iade faturasının davacı defter kayıtlarında olmadığının belirtildiğini,sonuç olarak;mahkememizce bilirkişi olarak görevlendirilen SMMM Tuncay Şimşek tarafından hazırlanan 14/01/2015 tarihli bilirkişi raporunda;davalının itiraz dilekçesinde belirttiği üzere davalı tarafından kesilen 05/10/2012 tarih ve 003798 nolu 3.018,06.-TL’lik davalı iade faturasının davacı defter kayıtlarında olmadığının belirtildiğini,davalı tarafından mahkememize sunulan isimsiz ve imzasız puantaj cetvelinin geçerliliğinin olmadığını ve davalının iddialarını kanıtlayacak belgeler olmadığını bildirmiştir.
Davacı vekili,müvekkiline ait araç ve şoförle davalıya nakliye,taşıma ve işçilik hizmeti verdiğini ancak davalının bu hizmet bedeli olarak 1.899,62 TL ödediğini kalanı ise ödemediğini belirterek alacaklı olduğu iddiasında bulunmuştur.
Bu durumda ispat yükü davacıda olup,davacı davalıya iddia ettiği bedel kadar hizmet verdiğini ispat etmekle yükümlüdür.
Dinlenen davacı tanıkları, davacının kaç gün süreyle hizmet verdiğine dair tam bir açıklamada bulunamadıkları için,davacı tarafından düzenlenen ve üzerinde işin ismi ve puantörün imzası bulunmadığı için geçerli olmayan puantaj cetveli de delil olarak kabul edilmemiştir.
Bu durumda davacı davalının ödediği 1.899,62 TL haricinde bakiye alacağı olduğu iddiasını ispat edemediğinden davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. HD’nin 31/05/2017 tarih ve 2016/1278-2017/3260 E/ K sayılı kararı ile; “Dava nakliye ve işçilik hizmetinden kaynaklanan cari hesap alacağı sebebiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece sırf davacı defterlerini inceleyerek sonuca varan bilirkişi raporuna itibar edilerek davacının hizmetin verildiğini ispatlayamadığı kabul edilmişse de varılan sonuç eksik incelemeye dayalıdır. Taraflar tacir olup ticari defterlere delil olarak dayanıldığında her iki tarafın da ticari defterlerinin istenip kayıt ve belgelerinin incelenerek delillerin değerlendirilmesi gerekir. Dosyada davacı defterleri incelenmiş, davalının kestiğini ileri sürdüğü iade faturası kaydının olmadığı, dava konusu faturanın ise kayıtlı olduğu anlaşılmış; davalı iade faturası kestiğini savunmuş ise de iade faturasını davacıya gönderip tebliğ ettiğini ispat edememiştir. Bu durumda, HMK 222. maddesi uyarınca taraflar arasındaki akdi ilişkinin ve hizmetin verildiğinin tespiti yönünden davalı defter ve kayıtlarının da incelenerek davaya konu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığının tespiti ve taraf defterlerindeki kayıtların karşılaştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilerek, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davalı tarafın ticari defterlerini mahkememiz yargı çevresi dışında olduğu anlaşıldığından davalı tarafın ticari defterlerinin bulunduğu yerin yargı çevresi içindeki ilgili Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak, taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin açıklığa kavuşturulması yönünden, taraflar arasındaki ticari ilişkinin başlangıcından sonuna kadar olan dönemi kapsayan ticari defter ve bağlı kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması istenilmiştir.
Talimat mahkemesince dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davalı şirketin düzenlemiş olduğu fatura icra takibinden 5 ay 19 gün önce, 9,5 gün süre ile yapılan hizmetlerden kaynaklı olarak düzenlenmiş olduğu, 05/10/2012 tarih, 3798 seri sıra nolu ve usulüne uygun düzenlenen faturanın dikkate alınması ile davacının alacağının olmadığı, yerel mahkeme kararının yerinde olduğu, davalı şirketin batık durumda olması nedeniyle defter ve belgelerin ibraz edilmemiş olması, sahibine lehine delil olmadığı dikkate alınması durumunda ise davacının yapmış olduğu icra takibinden bakiye 3.018,06 TL alacağının yerinde olabileceği mütalaa edilmiştir.
İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak, davalı şirketin ticari defterlerini 4 haftalık kesin süre içerisinde talimat mahkemesine ibrazı istenmiş olup, davalı tarafa usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen defter ve kayıtları ibraz etmediği anlaşılmıştır.
Davacının tarafların ticari defterlerine dayandığı anlaşılmakla ticari defterlerin delil olması yönünden bilindiği üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. (1086 sayılı HUMK’nın 326.) maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. (6762 sayılı TTK’nın 83/2.) maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220 (HUMK’nın 330.) maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde (HUMK’nın 330 ve sonraki maddeleri) anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 82.) maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. (6762 sayılı TTK’nın 69. vd.) maddeleri uyarınca da defterlerini yöntemince Tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4, 6762 sayılı TTK’nın 84,85)
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden Yargıtay Bozma İlamı ışığında, davacı tacirin davalı şirkete hizmet verdiği ve faturaların düzenlendiği, taraflar arasında TTK m. 89 anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin uygulamada sıkça karşılaşılan “açık hesap” ilişkisinin olduğu, dava konusu faturanın davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ticari defterlerinin usulune uygun tutulduğundan, ticari defterin kesin delil olduğu, davalı tarafın süresi içinde ticari defterlerini sunmadığından davacının defterlerinin HMK’ nın 220. Maddesi gereğince kabul edilebileceği anlaşılmakla, dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden hüküm kurmaya elverişli kabul edilen 17/02/2020 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek ve davalının usulune uygun tebliğ edilen bilirkişi raporuna itiraz etmediği gibi ticari defteri sunmaktan kaçındığından davanın kabulu ile takibin devamına, davacının icra inkar tazminat isteminin, davacının alacağının fatura alacağı olduğu, alacağın likit olduğu, icra takibine itirazda haksız olduğundan koşulları oluşmakla, icra inkar tazminatı talebinin kabulu ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kabulü ile, davalının Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 3.018,06 Tl asıl alacak üzerinden takip talebindeki şartlarla birlikte devamına,
2-İİKnun 67 maddesi gereğince icra inkar tazminatının koşulları oluştuğundan alacağın %20’si olan 603,61 Tl icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 206,16 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 26,25 TL’nin mahsubu ile bakiye 179,91 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan; bilirkişi gideri 800,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 409,05 TL olmak üzere toplam 1.209,05 TL ile bozmadan sonra yapılan; bilirkişi gideri 600,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 270,50 TL olmak üzere toplam 870,50 TL olmak üzere toplam 2.079,55 TL yargılama gideri ve 26,25 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.105,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 3.018,06 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtaya temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/12/2020
Katip …
¸e-imzalıdır.
Hakim …
¸e-imzalıdır.
Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.