Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/344 E. 2021/133 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/344
KARAR NO : 2021/133
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – … –
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – T.C.N…. – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2019
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı tarafça Bursa 17. İcra Müdürlüğünün 2016/… esas sayılı dosyasından 30 Mart 2017 tarihinde dosya borçlusu …’e hacze gelindiğini, fakat borçlunun müvekkili şirketin sadece ve sadece işyerinde belli bir bölmeyi kullanarak müvekkili şirkete olan borcunu ödemek için müvekkili şirketten bağımsız olarak çalıştığını, …’in müvekkili şirket içerisinde ayrı bölümde çalıştığını, borçlu … ile müvekkili şirketin ticari faaliyetlerinin dahi ayrı olduğunu, ilgili dosya borçlusu …’in sırf müvekkili firmanın adresinde müvekkili firmaya olan borcundan dolayı çalışmasını alacaklı tarafın fırsat bilerek müvekkili firmaya olan borcundan dolayı çalışmasını alacaklı tarafın fırsat bilerek müvekkili firmanın bütün mallarını haczettiğini, müvekkilinin yapılan haksız hacze karşı istihkak iddiasında bulunduğunu, Bursa 17. İcra Müdürlüğünün de dosyayı İİK 96 ve 97 maddelerine göre Bursa 4. İcra Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, Bursa 10. İcra Müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasında takibe başlamadan önce Bursa 17. İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı dosyadan muhafazaya gelineceği baskısı altında müvekkili firmadan 35.000 TL para alındığını, müvekkili ilk dosyada verilen talik kararını iş işten geçtikten sonra öğrendiğini, Bursa 10. İcra Müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyada muhafaza baskısı altında yaklaşık olarak 135.000 TL haksız ve kötü niyetli bir şekilde tahsilat yapıldığını, müvekkili firmanın Renault gibi büyük ve sistemli çalışan firmaya iş yaptığından dolayı müvekkili firmada Renoya üretilen malların dahi muhafazaya alınması müvekkili firmanın ticaret hayatının mahvına yol açacağının aşikar olduğunu, davalı tarafın bunu bildiklerinden dolayı müvekkili firmaya hukuka ve kanuna aykırı baskı yaparak alacağı borcun tarafı olmayan müvekkili firmadan aldığını, müvekkili firmanın bu süreçte hem maddi hem manevi olarak yıprandığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile haksız ve kötü niyetli olarak alınan 170.000 Tlnin istirdadına ve 29/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Öncelikle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, Madde 72’de öngörüldüğü üzere, İstirdat Davası ödeme tarihinden itibaren bir sene içerisinde açılabilir. Buna göre Özkaynaklar Sanayi Makine Bakım Servis Bilgisayar ve Gayrimenkul Alım Satım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi(“Davacı Şirket” olarak anılacaktır.) tarafından düzenlenen 150.000,00 TL değerindeki Bono ile alakalı olarak, 31.5.2017 tarihinde 10.000,00 TL miktarındaki, 30.6.2017 tarihinde 15.000,00 TL miktarındaki, 31.8.2017 tarihinde 10.000,00 TL miktarındaki ve Bursa 10. İcra Müdürlüğü’ne ait 2018 / … sayılı İcra Takibi Dosyası ile alakalı olarak, 12.4.2018 tarihinde 3.500,00 TL miktarındaki elden ödemelere ilişkin İstirdat Talepleri Zamanaşımına uğradığını, dava Dilekçesinde belirtilenin aksine ve ekte yer alan Bursa 17. İcra Müdürlüğü’ne ait 2016/… sayılı İcra Takibi Dosyası içeriğinde bulunan 30.3.2017 tarihli Haciz Tutanağından görüleceği üzere, faiz, vekalet ücreti ile harç ve giderler hariç takipte kesinleşen miktar 200.838,36 TL olup, 30.3.2017 tarihinde İcra Memuru … tarafından 170.000,00 TL değerinde tespit edilen menkul mal haczedilebildiğini, bu nedenle de bakiye miktarın temini amacıyla, 30.3.2017 tarihinde haczedilmeyen diğer menkul mallar için 27.4.2017 tarihinde aynı adrese tekrar Fiili Hacze gidildiğini, 30.3.2017 tarihinde gerçekleştirilen Fiili Haciz esnasında yaşanan tartışma ve gerginlik neticesinde İcra Memuru … tarafından 170.000,00 TL değerinde tespit edilen menkul mal haczedilebilmiş ve alacak tamamen temin edilemediğini, bunun sonucu olarak da muhtemel bir tartışma ve gerginliğin önüne geçebilmek amacıyla, 27.4.2017 tarihinde gerçekleştirilen Fiili Haciz, Kolluk Kuvvetleri eşliğinde başlatıldığını, ancak, Şirket Müdürü ve 170.000,00 TL değerinde tespit edilen menkul malların Yediemini olan Davacı Şirket Müdürü … başta olmak üzere haciz mahalinde bulunan şahısların olumsuz tavırları neticesinde, bakiye miktarın temini için haczedilecek menkul malları başka bir Yediemine bırakmak gerekmiş ve bu nedenle de menkul malların nakliyesini gerçekleştirecek araçlar ile başka bir Yediemin çağırıldığını, sonrasında ise, Davacı Şirket Müdürü … telefon üzerinden Müvekkil Davalı … ile konuşmuş ve Borçlu … ile beraber görüşme talebinde bulunduğunu, bunun neticesinde de Müvekkil Davalı … tarafından hiçbir işlem yapılmaması talep edildiğini, 150.000,00 TL değerindeki Bononun Düzenlenme Tarihi ile Ödeme Tarihi arasında 10 ay gibi uzun bir süre bulunmasına rağmen, Davacı Şirket tarafından herhangi bir Menfi Tespit Davası açılmamış ve Ödeme Tarihinden önce Davacı Şirket Müdürü … tarafından 31.5.2017 tarihinde 10.000,00 TL miktarında, 30.6.2017 tarihinde 15.000,00 TL miktarında ve 31.8.2017 tarihinde 10.000,00 TL miktarında elden ödeme yapıldığını, bunun yanında, 115.000,00 TL değerindeki bakiye Borç miktarı için açılan Bursa 10. İcra Müdürlüğü’ne ait 2018/… sayılı İcra Takibi Dosyası 29.5.2018 tarihinde tamamen kapatılmasına rağmen, Davacı Şirket Müdürü tarafından kendi iradesiyle 15.000,00 TL değerinde yeni bir Bono düzenlendiğini, söz konusu Fiili Süreç, icra baskısı altında ödenen paranın istirdadına ilişkin talebin hayatın olağan akışına uygun olmadığının açık ispatı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 10. İcra Müdürlüğünün 2018/… sayılı icra takip dosyası, Bursa 17. İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı dosyası, Bursa 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/362 esas sayılı kararı, 30/06/2017 tarihli kısmi ödeme, banka dekontları, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/2899 Bakanlık Muharabe dosyası, tanık beyanları, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, Bursa 17. İcra Müdürlüğünün 2016/… esas sayılı icra takip dosyası ve Bursa 10. İcra Müdürlüğnün 2018/… esas sayılı dosyası kapsamında davalı tarafın cebri icra tehdidi altında yapılan ödemenin istirdadı talebine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davacı tarafından ileri sürdüğü istirdat davasında yapılan ödemelere ilişkin açıklamada bulunması için ön inceleme duruşmasında kesin süre verildiği ve 14/11/2019 tarihli dilekçe ile elden yapılan ödemeler ve icra dosyasının kapanması ile asgari 170.000 TL tutarındaki bedeli ödediklerinin beyan edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı tanığı …: “Daha önce savcılıkta ifade vermedim, ilk defa mahkemenizde ifade veriyorum, dava konusu dosya içerisinde bulunan 27/04/2017 tarihli haciz tutanağının tutulduğu sırada ben haciz mahallinde bulunmuyordum, ben davalı … Tatlıoğlunun eşinin üzerine kayıtlı AMS Taşımacılık firmasının ofisinde 5 yıldır ön muhasebede çalışırım, tam tarihini hatırlamamakla birlikte 2 seneyi geçen bir sürede bizim ofise … ile … geldiler, davalı … ağabey ile görüşmek istediklerini belirttiler, bende kendisinin yurtdışında olduğunu söyledim, bana telefon ile görüşme yapabileceklerini söylediler, bende İlhan ağabeyi kendi telefonumdan aradım, İlhan ağabeyde bana …’ı da çağır, hep birlikte konuşalım dediler, bunun üzerine bende İsmail Hakkı Sağ’ı çağırdım, geldi aradık, odada …, … … ve ben vardım, bu şekilde ben İlhan ağabeyi aradım, telefondan görüntülü konferans yoluyla konuşma gerçekleşti, … borcunu ödeyeceğini, gerekirse senet verebileceğini söyledi, İlhan ağabey de zaten senin 17 tane icrada dosyanın olduğunu, borcu ödeyemeyeceğini söyledi, o zaman … de icra dosyasında taahhüt imzalayayım dedi, sizin bana borcunuz toplam ….000 TL değil mi dedi, … ve … de evet borcun bu kadar olduğunu söylediler, İlhan ağabey de kalan 200.000 TLnin ne olacağını söyledi, ortağın …’ın bu konuda ne düşündüğünü sordu, o sırada … da 200.000 TLnin 50.000 TLsini sil, kalan 150.000 Tlsini senet verebileceğini söyledi, sonrasında avukat … ile görüşmek için çıktılar, o sırada 150.000 TL bedelli senet düzenlenmedi, sonrasında neler olduğunu bilmiyorum, ofise öğleden sonra 14.00-15.00 civarlarında geldiler, öyle olmasını tahmin ediyorum, tam kesin saati veremem, hava karanlık değildi, akşam değildi, sabah çok erken de değildi” beyan etmiştir.
Davalı tanığı … ” Dava konusu dosya içerisinde bulunan bana göstermiş olduğunuz 27/04/2017 ve 30/03/2017 tarihlerindeki haciz teslim tutanaklarının altındaki imzalar bana aittir. O tarihteki haciz sırasında yaptığımız işlemler haciz tutanağında yer almaktadır. O tarihlerde haciz sırasında tarafların bono düzenlenmesi ile ilgili herhangi bir bilgim ve görgüm bulunmamaktadır. Taraflar arasında bononun düzenlenip düzenlenmemesine ilişkin şuan da halen hatırlamıyorum. Bu konuda savcılıkta da ifade verdim. ” beyanda bulunmuştur.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/2899 Bakanlık Muharabe dosyasında davalı vekili hakkında fezleke düzenlendiği bildirilmiş olup davacı vekili tarafından celsede bu dosyanın bekletici mesele yapılmamasını beyan etmiştir.
O halde toplanan delillerden somut olayda, davacı, davalı ile arasında herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığını, dava dışı … hakkında davalı tarafından başlatılan takip nedeniyle işyerinde haciz yapıldığını, haciz baskısından kurtulmak için keşideci sıfatıyla 27/04/2017 keşide tarihli 150.000 TL bedelli TL bedelli bono ve 27/05/2018 tarihli 15.000 TL bedelli bonoları imzalamak zorunda kaldığını, akabinde de senet bedelini elden ve icra takibi yoluyla davalıya ödediğini ileri sürerek, bu miktarın davalıdan istirdadı talep edilmiş olup davalı ise düzenlenen bonoların haciz baskısı altında düzenlenmediğini, kendi iradesi ile düzenlendiği ve ödendiğini savunmakla uyuşmazlık, davacı tarafından düzenlenen bonoların haciz baskısı altında ödenip ödenmediği ve haciz baskısı altında bono düzenlemenin hangi delille ispat edileceği noktalarında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere kambiyo senetleri sebepten mücerret olup, bono nedeni ile borçlu olmadığının ispatı ancak yazılı delille mümkündür. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK madde 190). Bu nedenle ispat külfeti davacıdadır. Davacı ise hukuki ilişki gereği iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. (Yargıtay 13. Hukuk 2017/3639 Esas ve 2020/4713 Karar sayılı benzer davadaki Kararda açıkça vurgulandığı üzere 09.10.2013 düzenleme tarihli senette bedelin nakten alındığı senet metninde yazılı olup, davacının iddiasını miktar itibariyle yine aynı kuvvette yazılı bir belge ispatlaması gerekir. Bu durumda davacı, söz konusu senetle ilgisi bulunmadığına ve haciz baskısı altında senedi imzaladığına ilişkin iddiasını yazılı bir belge ile ispatlayamadığından reddine karar verilmelidir.)
Bu durumda, davacı tarafından düzenlenen bonoların kambiyo senedi olup borçlu olmadığının ve haciz baskısı altında düzenlendiğinin ancak davacının yazılı delille ispatla yükümlü olup yazılı belge ile haciz baskısı altında bonoların düzenlendiğinin davacı tarafça ispat edilmediği gibi kaldı ki davalı tarafın dinlenen tanık …’ in beyanında dava konusu borcun kabul edildiği ve 150.000 TL bedelli senedin düzenlenebileceğinin beyan edildiği, diğer tanık …nun beyanı ve haciz tutanaklarında haciz mahallinde bonoların düzenlendiğinin sabit olmadığından ve davacının yazılı delil ile bonoların haciz baskısı altında düzenlendiğinin ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın subut bulmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 2.903,18 TL’den mahsubu ile bakiye 2.843,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 20.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.