Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/964 E. 2023/255 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/964 Esas – 2023/255
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/964 Esas
KARAR NO : 2023/255
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ : Av
DAVALI : TÜRKİYE …. BANKASI ANONİM ŞİRKETİ – .
VEKİLİ : Av. Ö.
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 10/11/2017
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/03/2023
Mahkememiz e Bursa 2. Tüketici Mahkemesinin 2017/349 Esas ve 2018/268 Karar sayılı dosyasında görevsizlik kararı verilerek gönderilen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacıya davalı bankanın Bursa Gemlik Şubesi’nden 17/09/2010 tarihli 9.000,00 TL, 20/07/2010 tarihli 10.000,00 TL, 24/02/2010 tarihli 10.000,00 TL, 29/09/2009 tarihli 9.000,00 TL, 29/09/2009 tarihli 9.000,00 olmak üzere toplam 47.000,00 TL bireysel tüketici kredisi kullandırıldığını, Rekabet Kurumu’nun 08/03/2013 tarih 2011-4-91 Dosya ve 2013/198-100 Karar sayılı kararı ile, davalı bankanın da aralarında bulunduğu 12 bankanın 21/08/2007-22/09/2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda anlaşma ve uyumlu eylemde bulunmak suretiyle 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesini ihlal ettiklerinin tespit edildiğini, bankaların bir araya gelerek rekabeti bozucu anlaşmayı yaptıkların ve bu şekilde haksız fiil olan eylemi gerçekleştirdiklerini, davalı bankanın da bu anlaşmaya uyarak davacı müvekkiline normalde uygulayabileceği faiz oranından daha fazla faiz uygulaması neticesinde davacının davacı normalde ödeyeceğinden daha fazla faiz ödemek zorunda kaldığını, davacının kullanmış olduğu kredilerde oluşan her türlü zararın davalı banka tarafından giderilmesi gerektiğini belirterek davalı bankanın elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan kârlarının 3 katı oranında tazminatın davalı bankadan tahsili ile belirsiz alacak davası olmak üzere davacı müvekkilinin şimdilik uğramış olduğu 1.000,00 TL zararın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davacının iddia ettiği gibi Rekabet Kurulu kararına bağlı bir zararı söz konusu olmadığını, davacının Rekabet Kurulu Kararında belirtilen türde bir kredi kullanmadığını ve Rekabet Kurulu Kararında belirtilen orandan daha düşük oranda kredi kullandığını ve dava konusu tüm kredilerin ticari nitelikli kredi olduğunu, tüketici işleminin söz konusu olmadığını, davanın görevli mahkemede açılmadığını, davacının talebinin zaman aşımına uğradığını, dava konusu tüm kredilerin ticari nitelikli kredi olduğunu, ava konusu tüm kredilerin ticari nitelikli kredi olduğunu, tüketici işleminin söz konusu olmadığını davanın reddi ile yargılama ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/74 E. Sayılı dosyası, Bursa 2. Tüketici Mahkemesi’nin 2017/349 E. 2018/268 K. Sayılı ilamı, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, davacının davalı ile düzenlendiği iddia edilen 17/09/2010 tarihinde 9.000 TL, 20/07/2010 tarihinde 10.000 TL, 24/02/2010 tarihinde, 10.000 TL, 29/09/2009 tarihinde 9.000 TL, 29/09/2009 tarihinde 9.000 TL bedelli kredilere uygulanan faiz oranlarının, davalının da aralarında bulunduğu 12 bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri açısından aralarında kartel oluşturmak suretiyle faiz oranlarının serbestçe belirlenmesine engel olunduğu, bu engelleme sebebiyle davacıdan fazla tahsil edildiği iddia edilen faiz ile bu faizin üç katı oranında cezanın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle davalı bankanın kredinin kullandırıldığı tarihlerde iddia edildiği şekilde oluşturulan kartel içinde yer alıp almadığı, yer aldığının belirlenmesi halinde ise faiz oranlarının davacının zararına olacak şekilde belirlenip belirlenmediğinin tespiti gerekmektedir. Taraflar arasındaki ilişki özel hukuk sözleşmesine ilişkin olup sözleşmenin tarafların serbest iradesi ile imzalanması nedeniyle davalı bankanın oluşturulduğu iddia edilen oluşum içinde yer almadığının kesin olarak tespiti halinde ise davacının herhangi bir zarara uğramadığının kabulü zorunlu bulunmaktadır. Davalı bankanın iddia olunan oluşum içinde yer almaması halinde davacının serbest iradesi ile davalı bankayı seçerek sözleşmesel ilişkiye girmesi nedeniyle davacının bir zararının oluştuğundan söz edilemez.
Rekabet Kurulu’nun davaya konu kararı üzerine bankaların açtıkları iptal davalarının ve bu kapsamda da davalı banka tarafından açılan davanın Ankara 2. İdare Mahkemesinin 05/12/2014 tarih ve E:2014/136, K:2014/1396 sayılı kararıyla reddedildiği, sözü edilen kararın Danıştay 13. Dairesinin 16/12/2015 tarih ve E:2015/3038, K:2015/4613 Karar sayılı ilamı ile onandığı ve karar düzeltme talebinin aynı Dairenin 21/05/2019 tarih ve 2016/4604 Esas-2019/1785 Karar sayılı ilamı ile kabulü ile Ankara 2. İdare Mahkemesinin 05/12/2014 tarih ve E:2014/136, K:2014/1396 sayılı Karar sayılı kararının bozulmasına karar verildiği, bozma kararına karşı Ankara 2. İdare Mahkemesi tarafından verilen 19/07/2019 tarih ve E:2019/1090, K:2019/1468 Karar sayılı ısrar kararının temyiz edilmesi üzerine ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen 31/05/2021 tarih, E:2019/2714, K:2021/1111 Karar sayılı karar ile davalı Halk Bankası AŞ hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesi ile ısrar kararının bozulduğu ve bu karara karşı yapılan karar düzeltme başvurusunun da 2021/3409 E-2022/654 K sayılı kararı ile reddedildiği ve neticede Ankara 2. İdare Mahkemesi tarafından da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararı gereğince davacı bankanın Rekabet Kurulu’nun kararının iptali istemiyle açtığı davanın kabulü ile işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davanın dayanağı olan Rekabet Kurulu’nun 08/03/2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararının hukuka aykırı olduğunun idari yargı kararı ile kesinleşmiş olması karşısında, davalı banka tarafından, davacı ile yapılan kredi sözleşmesi kapsamında rekabetin ihlal edildiğinden bahsedilemeyecek olup ve yine bankacı bilirkişiye dosyanın tevdi edilerek davacının zararının tespiti, fazla faiz tahsil edilip edilmediği noktasında 24/05/2022 tarihli celse de ara karar kurulduğu ve davacıya ihtarlı davetiyenin tebliğine rağmen delil avansının yatırılmadığından bilirkişi incelemesinden vazgeçilerek, davacının faiz sebebiyle zararının oluşmadığı, rekabetin ihlal edilmediği anlaşılmakla davacının tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. Bu itibarla davanın sübut bulmadığından reddine karar vermek gerekmiştir
Diğer yandan Rekabet Kurulu’nun iptali istemiyle açılan davanın kesinleşmesinin beklenilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklandığı üzere davaya dayanak teşkil eden Rekabet Kurulu kararının hukuka aykırı olduğuna Danıştay 13. Dairesi ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından karar verildiği ve bu kararlar uyarınca da yerel mahkemece de sözkonusu idari işlemin iptaline karar verildiği ve bu nedenle de karar henüz şeklen kesinleşmemiş ise de idari yargılama usul hükümleri gereğince kesinleşmiş sayıldığı ve kararın şekli anlamda kesinleşmenin beklenmesine gerek olmadığı kanaatine varılmıştır.( Erzurum BAM 3. Hukuk Dairesinin 2022/1717 Esas ve 2022/1994 Karar sayılı Karar, Samsun BAM 5.Hukuk Dairesinin 2022/1664 Esas ve 2022/1442 Karar sayılı Karar benzer şekilde kararlarda bu yöndedir.)
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kararın mahiyeti gereği kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/03/2023

Katip 136164
¸E-imzalıdır.

Hakim 125958
¸E-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip 136164
¸E-imzalıdır.