Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/604 E. 2020/305 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/310 Esas
KARAR NO : 2020/374

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1- … – … …
2- … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2018
KARAR TARİHİ : 10/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılara, müvekkili bankanın Bursa Uludağ Şubesi tarafından Kredi tahsis edilerek kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığını, Beşiktaş 17. Noterliğinin 29624 y.no.lu 18.10.2017 tarihli ihtarnamesi ile borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtara karşın borcun ödenmemesi üzerine Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… E. sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalı borçlular tarafından haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğinden iş bu davayı açmak zorunluluğunun doğduğunu, davalı borçluların ödeme planı, banka kayıtları ile borcu ödemediğinin sabit olduğunu, davalı borçluların Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… E. sayılı dosyasındaki tüm itirazların iptali ile takibin devamına, itiraz edilen alacağın % 20‘sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin borçlular üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davaya konu icra takibinde müvekkillerinin esas kredi borçlusu şirket ve ortağının kefili sıfatıyla takibe taraf edildiğini, oysa müvekkillerinin davaya dayanak kredi sözleşmesinde geçerli bir imzasının bulunmadığını, 2008 yılında belirli bir limit ile kefil oldukları bir sözleşme mevcut olmakla birlikte 2012 yılında yenilenen kredi sözleşmelerinde müvekkillerinin imzalarının bulunmadığını, takibe konu kredi ilişkisinde davacı banka ile takip borçlusu şirket ve yetkilileri ile yeni bir sözleşmeye dayalı yeni bir kredi ihdas edildiğini, müvekkillerinin bu yenilemeye muvafakatlarının alınmadığı gibi sözleşmelerde imzalarının da bulunmadığını, müvekkillerinin sözkonusu borçtan hesap kat ihtarı ile haberdar olduklarını, kredi tahsisinden takip aşamasına kadar geçen süre içerisinde müvekkillerine hiçbir şekilde hesap özeti gönderilmediğini, herhangi bir uyarıda bulunulmadığını, dava aşamasında takibe konu sözleşmedeki imzayı kabul etmediklerinden imza incelemesi talep ettiklerini, sözleşme aslı veya onaylı örneğinin kendilerine takip ekinde ya da hesap kat ihtarında gönderilmediğinden sözleşme içeriğine dair itiraz ve bayan haklarını saklı tuttuklarını, dava dilekçesinde müvekkillerinin ne sebeple borçlu bulunduğu açıklanmadığından bu konudaki beyan haklarını da saklı tuttuklarını, müvekkilleri aleyhine haksız ve kötü niyetli takibe dayalı davanın reddine, kötü niyetli davacının % 20 ‘den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına kara verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR:
İcra dosyası, Genel Kredi Sözleşmesi, banka kayıtları, bilirkişi raporları, vs.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine alacağın tahsili talebi ile Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyasında, 207.575,98-TL toplam alacak talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı borçluların itirazı üzerin takip durmuştur. Takibe itirazın iptali ile devamını sağlamak amacıyla eldeki dava açılmıştır.
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflar arasındaki alacak borç ilişkinin açıklığa kavuşturulması yönünden, banka kayıtları üzerinde bankacı bilirkişi tarafından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Alınan 10/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Davalıların gerek icra takibine yaptıkları ve gerekse davaya cevap dilekçesinde ileri sürdükleri kredi sözleşmelerine ilişkin itirazları incelendiğinde; davaya dayanak kredi sözleşmelerinde geçerli imzalarının bulunmadığı, 2008 yılında belirli bir limitle kefil oldukları bir sözleşme mevcut bulunmakla birlikte, 2012 yılında yenilenen kredi sözleşmelerinde imzalarının olmadığı, iddia edilmekle birlikte, davalıların yukarıda da açıklandığı gibi 2007 ve 2008 yıllarında düzenlenen 2 adet sözleşmelerde, dava dışı diğer kefillerle birlikte imzaları yer aldığı, görüleceği üzere sözleşmenin kefalete ilişkin sözkonusu maddesi; kefillerin, müşterinin borçlandığı ve borçlanacağı tutarlardan da sorumlu olduklarını öngördüğü, ayrıca davalılar, 818 S. Borçlar Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde düzenlenen ve imzalarının bulunduğu kredi sözleşmelerinde; kendilerini kefaletten kurtulma imkânı veren BK. ‘nun 493 ve 494 ‘üncü maddelerindeki haklardan feragat ettiği, diğer bir deyişle kefaletleri devam etmekte ve asıl borçlunun borçlandığı ve borçlanacağı tutarları da kapsadığı, davaya konu nakdi borç; 6 adet kredinin 16.06.2016 tarihinde yapılandırılmasından müteşekkil olduğu, yapılandırılan toplam tutar 218.131,82 TL olup, yapılandırma tarihi ile kat tarihi arasında muhtelif tarihlerde gerek anapara ve gerekse faiz ödemeleri yapıldığı, anapara tutarı kat tarihi itibariyle 161.826,09 TL. ‘ya gerilediği, hesaplanan faiz tutarından ödenenlerin düşülmesi ile ödenmemiş faiz tutarı 25.992,75 TL., BSMV. tutarı 1.299,64 TL. olmak üzere kat tarihi borcu 189.118,48 TL. ‘dır (EK.4). ayrıca; çek banka garanti tutarlarından oluşan 16.420,00 TL. Gayrinakdi kredi borcu bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin *Müşterinin Borçlar Tamamen Ödeninceye Kadar Yükümlülükleri ve Temerrüt Hükümleri* başlıklı 4.2 Maddesinde; “Müşteri, temerrüdün doğduğu tarihten itibaren aynı tür krediler ve hesaplar için banka tarafından T.C. Merkez Bankası’na bildirilen TL / YP en yüksek cari akdi faiz oranının %100 fazlası olarak belirlenen oranda ve bu oranların değişmesi halinde değişen oranlarda temerrüt: faizi uygulanmasını ve bu tutarları ödeyeceğini kabul eder.” hükmü yer aldığı, bankanın en yüksek faiz oranı % 36 ve ‘bu oranın % 100 fazlası temerrüt faiz oranı da % 72 olduğu, takip tarihinde ise temerrüt faizi olarak % 39 oranından talepte bulunulduğu, bu nedenle hesaplamalarda bu oran kullanıldığı, davaya konu borcu teşkil eden krediye uygulanan faiz oranı ise % 19,75 olduğu, davalıların temerrüt tarihleri farklı olup, bu nedenle ayrı ayrı hesaplama yapıldığı, hesaplanan borç tutarları, davacı tarafından takip talebinde istenen borç tutarları ile kıyaslanmış ve sonuçta her iki davalı yönünden *Talebe Uygun Borç Tutarlarının* aynı olduğu görüldüğü, sonuç olarak, davalılar … ve … için takibin 189.118,48 TL Asıl Alacak, 11.617,62 TL İşlemiş Faiz, 580,88 TL % 5 BSMV, 3.721,10 TL İhtar Masrafı, nakit toplam borç 205.038,08 TL. Gayrinakit Borç Tutarı 16.420,00 (Depo Talebi) Toplam 221.458,08 TL olduğu, toplam nakit borç tutarının; asıl alacak tutarına takip tarihinden ödeninceye kadar işletilecek % 39 temerrüt faiz oranından faizi, faizin % 5 BSMV, icra harç ve masrafları ve avukatlık ücreti ile birlikte; tahsilde tekerrür etmemek ve kısmi geri ödemelerin TBK. 100. maddesi gereği önce faiz ve fer‘ilerinde düşümü sağlanmak kaydı ile tahsilinin gerekeceği kanaatine ulaşıldığı, ayrıca; 16.420,00 TL. gayrinakdi riskin nakden depo edilmesi gerektiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce davalılar vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi için dosyanın önceki bilirkişiye tevdii ile ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Alınan 18/04/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda; davalı vekili, asıl borçlu ile 2012 yılında; eski sözleşme esaslarını tamamen ortadan kaldıran yeni bir sözleşme imzalandığını, 2016 yılında (2014 olacak) da yeni bir sözleşme daha imzalanarak yapılandırmaya gidildiğini iddia ettiği, asıl borçlu ile imzalanan yeni sözleşmelerin; eski sözleşme/lerin esaslarını tamamen ortadan kaldırdığı iddiasının hukuki bir dayanağı bulunmadığı, müşterek borçlu ve müteselsil kefilin asıl borçlunun borcundan olan sorumluluğu; sözleşmedeki kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçları ile sınırlı olduğu, somut olayda, davalı …’ın; 06.12.2007 tarihli sözleşmede 250.000,00 TL 20.03.2008 tarihli sözleşmede ise yine 250.000,00 TL. limitle *müşterek borçlu ve müteselsil kefil* sıfatı ile kefalet imzası yer aldığı, sonuçta sorumluluğu, 500.000,00 TL. kefalet limiti ve kendi temerrüdünden kaynaklanan temerrüt faizi, gider vergisi ve fer’ileriyle sınırlı bulunduğu, …’ın 2009 yılında hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılması; kefalet sorumluluğunu etkileyen bir unsur olmadığı, ortaklıktan ayrılmakla kefaletin kendiliğinden sona ermesi kuşkusuz sözkonusu olamayacağı, kaldı ki; 818 S. Borçlar Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde düzenlenen ve imzalarının bulunduğu kredi sözleşmelerinde; kendilerini kefaletten kurtulma imkânı veren BK. ‘nun 493 ve 494 ‘üncü maddelerindeki haklardan feragat edildiği, diğer bir deyişle kefalet, davacının ortaklıktan ayrılmasında sonra da devam etmekte ve kefalet *asıl borçlunun borçlandığı ve borçlanacağı* tutarları da kapsadığı, davalı vekilinin kredi sözleşmesine ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadığı iddiasının doğru olmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce; Dosyanın önceki bilirkişiye tevdii ile takibe konu kredinin hangi kredi sözleşmesinden kaynaklındığı hususunda ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Alınan 01/07/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; yapılandırma kredisinin tesisi tarihi olan 16.06.2016 tarihinde; herhangi bir sözleşme imzalanmadığı, rapordaki tablodaki sözleşmelerin gerek miktar ve gerekse teminat yönünden yeterli bulunduğu, bir kredi sözleşmesinin tesisi sırasında tahsis edilen kredinin sonraki tarihlerde ödenmesi; kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı düşüncesinde oldukları, sonuç olarak; takibe konu kredinin dayanağı, yukarıdaki tabloda açıklanan 4 adette 2.250.000,00 TL. tutarındaki sözleşmeler olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce; Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi, taraf vekillerinin dosyaya sunulan bilirkişi raporlarına karşı beyanları dikkate alınmak suretiyle yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, alanında uzman bankacı bilirkişinin resen seçilmesine karar verilmiştir.
Alınan 24/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı … Barıkası’nın Uludağ Şubesi tarafından, dava dışı Bolatlar Metal Pik Kok Kömür ve Nakl. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne kullandırılan ve davalılar …’ın 500.000,00 TL, diğer davalı … (Yılmaz)’ın da 250.000,00 TL limitle akdi müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğu yapılandırma kredisi ve gayrinakdi kredi hesaplarından doğmuş banka alacağı, dosya kapsamından incelenmiş ve hesaplandığı, yaptığımız hesaplama sonuçlarına göre davacı bankanın davalılardan … yönünden 207.538,73 TL ve daha geç temerrüde düştüğü üzere diğer davalı … (Yılmaz) yönünden 207.171,44 TL. kefaleten alacağı bulunduğu tespit edildiği, bankanın talep bağlılığıyla her iki davalı yönünden de takip tarihinde aynı tutarda yani 205.504,17 TL banka nakdi alacağı bulunduğu, bu sonucumuz her iki davalı yönünden de “tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” geçerli olmak üzere banka talep düzeninde yazılırsa; 26.12.2017 Takip tarihinde 189.584,57 Asıl alacak 11.617,62 İşlemiş %15,48 Cari ve %39,00 Temerrüt faizi, 580,88 Bsmv%5 3.721,10 İhtarname masrafı, 205.504,17 TL Nkdi kredi alacağı 26.420,00 TL. Gayrinakdi depo alacağı, 231.924,17 TL. toplam banka alacağı olduğu, bu sonuçlara göre Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2017 / … E sayılı dosyasına vaki davalı … ve (itiraz dilekçesine rastlanılamamakla birlikte, itirazı mevcut ise) diğer davalı … (Yılmaz) borca itirazlarının 231.924,17 TL toplam alacakla sınırlı olmak üzere iptali, 189.584,57 TL asıl alacağa takip tarihinden borç tamamen tasfiye olana kadar akdi yıllık %39,00 oranında temerrüt faizi, bunun %5’i oranında gider vergisi (Bsmv) uygulanabileceği, icra harç, masrafı ve vekalet ücretiyle birlikte, TBK100. Md göre ve “tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” takibin her iki davalı yönünden de devamı hususları Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu, davalıların imzalarını havi GKS’leri ticari nitelikte ve genel hükümlere tabi sözleşmeler olduğu, Eklerindeki Kefalet’e ilişkin “Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefalet Şerhi” başlığındaki belge metni de sözleşmedeki kefaletlerin sürekliliğini içerdiği, dosya kapsamında (her ne kadar belge sunulmamış olsa da) taraf beyanlarından her iki davalının da şirket ortaklığından ayrıldıkları anlaşıldığı, ancak ortaklıktan ayrıldıkları tarihte, bankaya başvurup, “ortaklıktan ayrılma tarihi itibariyle” sorumluluklarının kalmayacağını ve yerlerine yeni kefil imzalarının atılması gerektiği konusunda bir yazılı mutabakat yapmadıkları, bu bağlamda kişinin firma ortaklığından ayrılmasının, banka sözleşmesindeki müteselsil kefalet sıfatını ve sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, ilk sözleşme ile açılan banka borçlarının sona erdiği iddiası da sadece davalıların beyanına dayalı kaldığı, mahkeme tarafından bu yaklaşım ve tartışmanın aksine kanaate varılması ve bu detayın araştırılmasına gerek görülmesi olası halinde; (12 yıl öncesi kayıtlara ulaşılması bankaca mümkün müdür, bu da bilinmemekle beraber), “06.12.2007 ilk sözleşme tarihinden 16.06.2016 hesapların kat tarihi arası asıl borçlu şirkete kullandırılan eksiksiz tüm kredi hesaplarının hesap ekstreleri ve geri ödeme tablolarının” dosyaya celp edilmesi halinde, bu belgeler üzerinden ayrı ve yeni bir inceleme yapılması gerektiği, ancak bu durumun dahi arz ettiğimiz kefaleten sorumluluk durumunu etkileyip etkilemeyeceği ve böyle bir araştırmaya / irdelemeye gerek olup / olmadığı noktalarında da takdir mahkememizin olduğu bildirilmiştir.
Yargıtay 19.HD. 2017/5383 E.- 2019/5234 K. Sayılı ilamında “davalı şirket ile davacı banka arasında birden çok genel kredi sözleşmesi imzalanmış olup, davalıların kefil olarak imzası bulunmayan genel kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan kredilerden sorumlu tutulması mümkün değildir” denilmektedir.
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı …’n 06/12/2007 tarihli sözleşmede, diğer davalı …’ın 06/12/2007 ve 20/03/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefil olarak imzalarının bulunduğu, davalı dışı şirket ile davacı banka arasında 02/07/2012 tarihli 500.000,00 TL’lik ve 02/01/2014 tarihli 1.250.000,00 TL’lik 2 adet yeni bir kredi sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır. Davaya konu icra takip dosyasına konu borç miktarının tutarı son iki kredi sözleşmesinin bile oldukça altında olduğu görülmektedir. Takibe konu kredilerin son kredi sözleşmelerine istinaden verildiği kanaatine varılmıştır. Davalı dışı şirket ile davacı banka arasında birden çok genel kredi sözleşmesi imzalanmış olup, davalıların kefil olarak imzası bulunmayan son iki genel kredi sözleşmelerinden sorumlu tutulamayacağı anlaşılmış olup davanın reddine, davacı bankanın icra takabini yapmada haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının icra takabini yapmada haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 3.544,88 TL’den mahsubu ile artan 3.490,48 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Kararın niteliği gereği davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraflarca yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davalılar yararına ölçümlenen 22.980,32-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/09/2020

Katip …
¸E-imzalıdır.

Hakim …
¸E-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.