Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/497 E. 2022/103 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/497 Esas – 2022/103
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/497
KARAR NO : 2022/103

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : …. KUNDURA TURİZM İNŞAAT VE YATIRIM ANONİM ŞİRKETİ – 0953040711300014 [25959-64068-82976] UETS
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 12/04/2018
KARAR TARİHİ : 02/02/2022
YAZIM TARİHİ : 23/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Öz Sermaye Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacılar vekili vermiş oldukları dava dilekçesi ile; davacıların murisi …’ın davalı şirketin hissedarı olduğunu, murislerinin hisselerinin kendilerine intikali için başvurmalarına rağmen bu taleplerinin reddedilerek devre onay verilmediği ancak bedeli karşılığında hisselerin davalı şirkete intikal edeceğinin belirtildiği fakat teklif edilen bedelin gerçek değeri yansıtmadığını ,düşük bedel teklif edildiğini bu nedenle teklifi reddettiklerini belirterek 6100 sayılı TTK’nun 493.maddesi gereğince gerçek değerinin tesbitini talep ettiklerini, şirketin zarara uğratılmaması ve alacaklarının tehlikeye girmemesi için davalı şirkete kayyım atanmasına ve hisselerin devrinin engellenmesi için tedbir kararı verilmesini talep etmiştirler.
CEVAP:
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; tesbit davasında tedbir kararı verilemeyeceğini, davanın eda davası niteliğinde olmayıp hukuki durumun tesbiti mahiyetinde olduğunu, tarafların hisse değerlerinin mirasçılara ödenmesi konusunda mutabık olduklarını, bu sebeple bağımsız denetim kuruluşuna değer tesbiti yaptırılarak bulunan değerin %5’inden fazlasının teklif edildiğini ancak bu tekliflerinin kabul edilmediğini, hisse intikali talebinin reddi ile hisselerinin davalı şirket mülkiyetine geçtiğini, davacıların hisselere malik olmadığını, bu sebeple taleplerinin reddi gerektiğini, davalı şirketin hisseleri devir alma bildiriminin kanuni önalım hakkı olduğunu, bunun kullanılmasının ise davacıların kabulüne bağlı olmadığını, davalıların talep hakkının hisselerin gerçek değerine ilişkin alacak hakkı ile sınırlı olduğunu, ihtiyati tedbir talebinin hukuka aykırı olduğunu, davalının kötü niyetli olduğu iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddi ile kayyım atanması talebinin reddine, usul ve yasaya aykırı tedbir kararınına itizarlarının kabulü ile tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
KANITLAR:
Sicil dosyası, dosyadaki bilgi ve belgeler
KANITLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava,TTK 493/5 maddesi uyarınca açılan şirket hissesinin değerinin tesbiti davasıdır.
Davacılar, babaları muris …’dan kendilerine miras olarak kalan davalı şirketteki hisselerin adlarına tescili için davalı şirkete başvurmuşlar,davalı şirkette hisselerin gerçek değerini ödemeyi teklif ederek payları satın almayı teklif etmiş ve davacıların talebini red etmiştir.
Dosyadaki karşılıklı dilekçelerden, davalı şirket tarafından davacılara babalarından kalan şirketlerin hisseleri için bir miktar para teklif edildiği ancak bu paranın miktarı davacılar tarafından gerçek değerinden az bulunduğu için kabul edilmediği anlaşılmıştır.
Yasa koyucu miras yoluyla intikal eden hissenin şirket adına alınabilmesi için gerçek değerin önerilmesini şart koymuş ancak önerilenin gerçek değer olduğunun nasıl tesbit edileceğine dair bir açıklamada bulunmamıştır.
Eldeki dosyada şirketin gerçek değerinin tesbiti istenilmektedir. Hernekadar davacılara miras yoluyla intikal eden şirket hisselerinin mülkiyeti dava konusu edilmemiş gibi görünüyorsa da,davalı şirket tarafından davacıların hisselerinin gerçek değerinin önerilmediği iddia edildiğinden ve davalı şirketin gerçek değeri önermeden davacılara ait hisseleri önalım yoluyla alması halinde, ileride yargılama sonucunda davacıların hisse bedellerini elde edip edemeyeceklerinin şüpheli olduğu,şirketin davacıların hisselerinin gerçek değerini ödeyemeyeceğinin veya davacılara ait tüm hisseleri devralamayacağının (şirketin nakit kaynaklarının ve mali durumunun yeterli olmaması,şirketin ancak ortaklarının hisselerinin %10 unu alabileceği hükmü gibi sebeplerle) anlaşılması halinde davacıların hisselerinin devredilmiş olması nedeniyle içinden çıkılmaz daha büyük sorunlar doğuracağı anlaşıldığından, eldeki, hisselerin gerçek değerlerinin belirlenmesi davasında doğrudan dava konusu gibi görünmese bile hisselerin mülkiyetinin korunmasının davanın sonucu açısından önemli olduğundan; davacılar murisi …’a ait davalı şirketteki hisselerin davacılar haricindeki tüm 3.kişilere satış ve devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
Bursa BAM 5 HD’nin 16/08/2018 tarih ve 2018/1458 – 2018/636 E/K sayılı kararı ile ; Davacıların murisi davalı şirketin hissedarıdır. Ölümü ile davacılar mirasçısı olmuşlardır.Davacılar davacı şirkete müracaat ederek murislerinin adına olan hisselerin adlarına intikaline ve kar payının kendilerine ödenmesini talep etmişlerdir.
Davalı şirket davacıların hisse intikal talebini reddederek gerçek değerinin ödeneceğini bildirmiştir.
Davacılar davalı şirketin bildirmiş olduğu gerçek değerin düşük olduğunu belirterek mahkemeden değer tespiti talebinde bulunmuşlardır. Ayrıca hisse bedellerinin ödenmeme ihtimali ile şirketin içerisinin boşaltılması ihtimaline binaen hisselerin devrinin önlenmesi ve davalı şirkete denetim kayyumu atanması için tedbir talebinde bulunmuşlardır.İlk derece mahkemesi tarafından hisselerin devrinin önlenmesi anlamında tedbir kararı verilmiş, kayyum atanması yönündeki talep reddedilmiştir.6102 sayılı TTK’nun 493. Maddesinde şirketin payların devri talebini reddederek başvurma anındaki gerçek değeri ile kendi veya diğer pay sahipleri yada 3. Kişiler hesabına almayı önerebileceği düzenlenmiştir.Aynı maddenin 4. Fıkrasında; mirasın paylaşımı sonucu paylar iktisap edilmiş ise şirketin payları edinen kişiye sadece paylarının gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde onay vermeyi reddedileceği düzenlenmiştir.Aynı madenin 5. Fıkrasında ise devralanın payların gerçek değerinin belirlenmesini şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden isteyebileceği, mahkemenin karar tarihine en yakın tarihteki şirketin değerini esas alacağı düzenlenmiştir.TTK’nun 494. Maddenin 1. Fıkrasında devir için gerekli onay verilmediği sürece payların mülkiyetinin ve paylara bağlı tüm hakların devredende kalacağı düzenlenmiştir.Buna göre davacılar murislerinin hissesinin devrine onay verilmediğinden gerçek değerinin tespitini mahkemeden talep etmişlerdir.Tespit davası; hukuki bir durumun mevcudiyetini belirlemektedir. Dolayısıyla eda hükmü içermez. Tedbir talepleri ise; eda davasında talep edilen hususlardır. Yani tespit davalarında eda davasına konu olan tedbir talebinde bulunamaz. Mevcut davada bir tespit davası olduğundan yani eda davası olmadığından tedbir kararı verilemeyeceği gerekçeleriyle mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davacılar vekili tarafından Prof. Dr….. imzalı 01/07/2020 tarihli hukuki mütalaa ibraz edilmiştir.Mütalaanın incelenmesinde;Yıldırım Holding şirketlerinde 1/3 orannda pay sahibi olan muris …’ın vefatı nedeniyle malvarlığına ilişkin haklarının miras hukuku gereği mirasçıları ……….’a geçtiğini,vefat ile birlikte derhal mirasçılara geçmiş olan malvarlığı hakları içerisinde kar payı,tasfiye payı,hazırlık dönem fazi,bedelsiz payları edinme hakkı gibi..vs hakların mirasçılar tarafından kullanılmasında herhangi bir sakınca/engel bulunmadığı,mirasçıların yanlızca genel kurula katılma ve oy haklarının bulunmadığını,oydan yoksun pay sahibi sıfıtanı sahip mirasçıların pay defterine kayıt edilmeyi talep haklarının olduğu,murise ait hisselerin gerçek değerinin mahkemelerce belirlenmesi halinde şirketin artık mirasçıların pay defterine yazılması taleplerinin reddi kararından vazgeçmelerinin mümkün olmadığı,şirketin artık eğer mirasçılar mahkemece belirlenen değeri kabul ederse bu bedeli ödemek zorunda olduğu,ancak şirketin ilk yapmış olduğu teklifin mahkemece belirlenen tekliften yüksek olması halinde,mirasçıların ilk teklifi kabul etme seçenekleri olduğu gibi,mahkemece belirlenen değeri kabul etme zorunluluğu da bulunmadığı,mirasçının bu şekilde gerçek değeri kabul etmediği takdirde,oydan yoksun pay sahibi olarak şirket pay defterine işlenmesi gerektiği mütalaa olunmuştur.
Taraflarca gösterilen kanıt ve belgeler toplanmış, değer tespiti istenilen şirketlerin yurtiçi ve yurt dışında faaliyet ve iştirakleri olan holding ve holdingin iştiraki olan ciddi miktarda malvarlığına (fabrika ,gayrımenkul,arazi,gemi ..v.s ) sahip şirketler olduğundan bu şirketlerin değerlemesinin bilirkişi listesinde kayıtlı bilirkişiler tarafından yapılması mümkün ve sağlıklı olamayacağından SPK’dan şirket değerlemesi yapabilecek bu bağımsız denetim şirketleri sorulmuş,gönderilen listeden tarafların mutabık kaldıkları Denge Bağımsız Denetim Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik A.Ş.nin bilirkişi olarak seçilmesine karar verilerek Bilirkişilik Daire Başkanlığının uygun görüşleri doğrultusunda bilirkişi olarak sisteme eklenip dosya tevdi edilmiştir
Bilirkişi şirketine davalı şirket kayıtları üzerinde kayıt ve belgeleri, taşınır ve taşınmazları, yurt dışı iştirakleri, vergi dairelerine yapılan vergi beyannameleri ve şirketin faaliyet raporları da göz önüne alınarak hisse senetleri ve şirketin mal varlığına dair olabilecek tüm hususlarda inceleme yetkisi verilerek davalı şirketlerin dava tarihi ve rapor tarihi itibariyle rayiç değerlere göre şirket değerlerinin hesaplanması istenilmiştir.
Bilirkişi Denge Bağımsız Denetim Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik A.Ş. tarafından sunulan 1709/2021 tarihli bilirkişi raporunda, dava dosyası ile ilgili bilgi ve belgelerin davalı taraf avukatlarından ve Holding mali işler direktöründen talep edildiği, ancak bu bilgi ve belgelerin taraflarına iletilmemesi üzerine, Mahkeme Başkanlığınca 17 Haziran 2021 tarihinde toplantı düzenlendiğini ve bu toplantıdan sonra davalı taraftan tekrar bilgiler 21Haziran tarihli e-posta ile talep edildiği, değerleme görevinin yürütülebilmesi için kademeli olarak 2 Temmuz 2021 ve 21 Ağustos 2021 tarihine kadar süre tanındığı, ancak, e-posta ile gerekli bilgiler gelmediği, bu aşamada, davalı taraf avukatı Süleyman Sevinç’e e-posta yollanıldığı, 06 Temmuz 2021’de kendisine telefon edildiği ancak yanıt alınamadığı, 08 Temmuz’da tekrar telefon yoluyla arandığı,09 Temmuz’da telesekretere not bırakıldığı, müteakiben aynı gün Süleyman Seviç’den gelen mesaj içeriği “ Neşe hanım, müvekkil bir geri dönüş yapmadı. Bilginize, saygılarımla” şeklinde olduğu, son olarak 02 Ağustos’da davalı taraf avukatına whattsapp mesajı yollanarak “1 Ağustos itibariyle müvekkilinizden bir dönüş olmadı sanırım. Teyit edebilir misiniz? denildiğini ancak bugüne kadar bu mesaj dahil bir geri dönüş alınamadığı, gerekli bilgi ve belgeler davalı tarafından kendilerine sunulmadığından “Değerleme Çalışması”nı yürütme imkanının bulunmadığı, teslim edilen dava klasörlerini iade etmek, ayrıca, gerek Bursa’ya yapılan seyahat masraflarını gerekse, dava dosyaları üzerinde ve Yıldırım Holding halka açık verileri üzerinde yapılan çalışma ücretleri için toplam harcanan zamanın bedeli (83.000 TL) olmak üzere toplam 85.800 TL* KDV’nin kendilerine ödenmesinin talep edildiği bildirildiği görülmüştür.
TTK 493/4 maddesinde “paylar ,miras,mirasın paylaşımı,eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmişlerse ,şirket payları edinen kişiye ,sadece payları gerçek değeriyle satın almayı önerdiği takdirde onay vermeyi red edebilir.” şeklinde yasal düzenleme yapılmıştır.
TTK 493/5 maddesinde,”Devralan,payların gerçek değerinin belirlenmesini,şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden isteyebilir.bu halde mahkeme şirketin karar tarihine en yakın tarihteki değerini esas alır.Değerleme giderlerini şirket karşılar.
Davacıların miris …’ın vefatı nedeniyle mirası davacılara geçmiştir.
Miras hukukundan kaynaklanan yasal haklar nedeniyle davacıların muristen kalan tüm malvarlığı haklarına sahip olacakları tartışmasızdır.
Ancak TTK 493/4 te miras yoluyla intikale istisna olarak, anonim şirket ortaklığının miras yoluyla intikali halinde şirket yönetim kuruluna miras yoluyla payları devralan ortağa ,hisse bedelini ödeyerek şirkete hissedar olma talebini rededebilme hakkı tanımıştır.
Bu madde uyarınca davalı şirket, davacılara payların gerçek değerini ödemeyi önerdiği takdirde davacıların hisselerini satın alabilecektir.
Taraflar arasında davacılara miras yoluyla intikal eden şirket hisselerinin değeri konusunda anlaşmazlık vardır.
Davacılar vekili de dava dilekçesinde davacıların şirket hisse değerlerinin tespitini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların üzerinde ittifak etmeleri nedeniyle bilirkişi olarak seçilen ……..Ltd Şti’ne davalı şirket defterleri,kayıtları ve tüm menkul ve gayrımenkul malları üzerinde inceleme yapma yetkisi verildiği halde davalı taraf kötü niyetli olarak bilirkişiye tüm kayıtlarını açmamış,arada taraf vekilleriyle toplantı yapılmasına ve durumun davalı vekiline izah edilmesine rağmen davalı taraf bilirkişi şirketine incelemeleri için şirket merkezi ve kayıtlarını açmamıştır.
Davacı vekilleri 08/12/2021 tarihli oturumdaki beyanlarında; dosyaya sunmuş olduğumuz CMA CGM şirketine ait son değerleme raporunun Türkçe tercümesine göre miras bırakan …’ın bu şirket nezdinde 1.375.000.000-USD hisse payı olduğu görüldüğünü, dosyada henüz hisse payının gerçek değerinin tespiti yapılmadığını, davalı tarafa kendilerine verilen süre içerisinde istenen evraklar sunulmadığı için HMK 219- 220/3 gereği kendileri tarafından sunulan evraklar üzerinden güncel değer tespiti yapılmasını belirterek ek rapor aldırılmasını talep etmiş ise de Yargıtay içtihatları ve TTK 493/5 maddesi uyarınca şirket değerlemesinin karar tarihine en yakın gerçek rayiç değerler üzerinden yapılması gerektiğinden davacılar vekilinin bu talebi yerinde görülmemiştir.
Dava dilekçesinde davacılar vekilinin talebi sadece davacıların hisselerinin değerinin tespiti olduğu için mahkemece taleple bağlı kalınarak inceleme yapılmış ve d
avalı taraf şirket defter/kayıt ve belgelerini bilirkişi incelemesine açmadığı için davacıların hisselerinin değeri tespit edilemediğinden değer tespiti davasının reddine karar verilmiştir.
Hernekadar dava rededilmiş ise de,davalının davacıların ortaklığını pay defterine kaydetmediği için değer tespiti için dava açılmasına sebebiyet verdiği gibi TMK2 maddesi bağlamında iyi niyetli davranmayarak değer tespitine de engel olduğundan davalının vekalet ücreti ve tüm yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile, bakiye 44,80-TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Davacılar tarafından yapılan 628,50- TL yargılama gideri ile peşin alınan 35,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacılar yararına ölçümlenen 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair; Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/02/2022

Başkan 37281 Üye 125958 Üye 194065 Katip 66319
¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır.

Davacılar gideri:
41,10 TL ilk gider,
587,40 TL tebligat , posta gideri,

628,50 TL toplam gider,