Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/335 E. 2020/680 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/335
KARAR NO : 2020/680

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1- … – … …
VEKİLİ : Av. … –

2-
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2018
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili firmanın 6102 sayılı TTK gereği basiretli bir tacir gibi sözleşmeden kaynaklanan ve üzerine düşen her türlü asli ve tali yükümlülükleri yerine getirdiğini, ancak davalı tarafın asli yükümlülüğü olan bedel ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, buna binaen alacak hakkının elde edilmesi gayesiyle cebri icra yoluna başvurulduğunu, İİK. gereği maddi hak ve alacakların yerine getirilmesi amacıyla Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı dava dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu ilamsız takipte yer alan borcun tamamını kabul etmediğini, icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkili firmaya karşı para ödeme borcunu ifa etmeyen davalı aleyhine yapılan icra takibine haksız bir şekilde itiraz eden davalının itirazının iptaline, alacağın %’20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı yanın alacak iddiasında alaccağın tarihi belirtilmediğinden borcun zaman aşımına uğramış alacaklardan olması sebebiyle zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, davacı taraf ile müvekkili firma arasındaki ticari ilişki davacı tarafından dava dilekçesinde müvekkili firma üzerine düşen malın teslimi borcunu ifa ettiğini, buna karşılık davalı borçlu üzerine düşen para ödeme borcunu ifa etmediği şeklinde açıklamış olduğunu, bu beyanın tamamen gerçek dışı olduğunu, bu zamana kadar davacı firma tarafından herhangi bir alacak iddiasında bulunulmamışken birden bire taraflar arasında görülmekte olan 2016 yılında açılan marka davası akabinde bu şekilde 77.606,33 TL bedelli bir alacak iddiasının ortaya atıldığını, müvekkili davalılar borçlu olduğunu, birden bire bu kadar yüksek bedelli bir alacak bekletildiğini, takip yapılmadığını, keza davacı yan neden alacak iddiasını ihtarname ile dile getirmeyerek müvekkili davalıları temerrüte düşürmediğini, ticari hayatın olağan akışına ters olan bu durumun davacı firmanın haksız ve kötü niyetli hareket ettiğini, dosyanın esasında böyle bir borcun bulunmadığının ortaya çıktığını, davacı yanın işbu davaya dayanak icra takibinde iddia ettiği alacağın fatura sunmaması alacağın şüpheli olması sonucunu doğurması ve gerçekte olmaması, taraflar arasında iddia edildiği gibi mal teslimi karşısında para borcunun ifa edilmediği şeklinde bir ticari ilişkinin olmaması, keza borcun tarihinin açıkça belirtilmemiş olması nedeniyle zaman aşımına uğramış alacaklardan olma ihtimalinde olduğu, ödeme emrinde belirtilen faiz oranının ve türünün hukuka aykırı olması, ödeme emrinde açıkça alacağın konusu belgenin sunulmamış olması nedenleriyle haklı olarak davalılar tarafından yapılan itiraz geçerli ve hukuki olup, iptali için yeterli delil bulunmamakta davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, cari hesap ekstresi, tahsilat makbuzları, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından cari hesap ekstresine dayalı olarak 29/06/2017 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri 18/07/2017 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde 21/07/2017 tarihinde borca itiraz etmiştir.
Tarafların ticari defterleri talep edilmiş davalı tarafça ibraz edilen ticari defterler bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin 12/03/2019 tarihli raporunda özetle: Davalının ticari defterlerinin tasdiklerinin süresinde yaptırıldığını, sahibi lehine delil teşkil ettiği, tarafların tacir oldukları, aralarında düzenlenmiş ticari bir sözleşmenin bulunmadığı, davacıya ait 2005-2013 arası yıllara ait ticari defterlerin noter tasdikleri her na kadar yasal süreleri içerisinde yapılmış ise de defterlere yapılan kayıtlarla ilgili herhangi bir belge sunulmadığı, 31/12/2012 yıl sonu kapanış kayıtları ile 02/01/2013 tarihli açılış kayıtlarıyla ilgili düzenlenmiş cari hesap ekstresindeki 77.606,33 TL alacak iddiasındaki ticari defter kayıtlarıyla ve bağlı belgelerle ispat etmesi gerekirken fiziki olarak bir menşein olmaması ve bu nedenlerle defter kayıtlarının ihticaca salih bulunmadığından hareketle ibraz edilen defter ve belgeler esas alınarak davacının davalıdan alacaklı olduğuna dair herhangi bir tespit yapılamadığı için davacının davalıdan olan alacağının ticari defter kayıt ve belgelerle ispatlanması gerektiğini, davalı tarafından inceleme günü ibraz edilen 2010 yılı ticari defterler ile bu defterlere yapılan kayıtların tek düzen muhasebe ilke kuralları ile tek düzen muhasebe genel tebliğine uygun olarak zamanında yapıldığı, sahibi adına delil olma özelliğine sahip olmakla beraber takdirin mahkemede olduğunu, davalı tarafından ibraz edilen 2010 yılı ticari defter kayıtları ile bağlı belgelere göre davacıya 2010 yılında 51.895,73 TL tutarında mal sattığı ve satılan mal bedellerini peşin olarak tahsil ettiği için davacıdan herhangi bir alacağının olmadığı gibi borcunun da bulunmadığı mütalaa edilmiştir.
Davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla dosya İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş olup, davacı tarafça ibraz edilen ticari defterler bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu 26/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacının 2010-2011-2012 yıllarına ait resmi defter ve belgelerin incelenmesi sonucunda resmi defterlerin kapanış tasdikinin usulüne uygun yapılmadığından sahibi lehine delil vasfında olmadığı, davalının 2010 yılına ait incelenen bilirkişi raporunda davacı adına düzenlenen faturaların KDV dahil kayıt edildiği ve peşin olarak tahsil edildiğinin tespit edildiğini, 2010 yılında cari hesap ilişkisinin mevcut olduğu, davalının davacı adına düzenlediğini, faturaların ödemelerini çek karşılığı yapmış olduğu, davalı 2010 yılında davacı adına düzenlediği 14/04/2010 tarih, 15806 ve 15807 nolu toplam 4.067,04 TL tutarlı iki adet faturanın davalı yanın kayıtlarında mevcut olmadığı, davalının 2010 yılında davacı adına düzenlediği 14/12/2010 tarihli, 47578 nolu 155,29 TL tutarlı faturanın davacı kayıtlarında mevcut olmadığı, 31/12/2010 tarihi itibariyle davacının incelenen resmi defterlerinde 49.305,61 TL davalıdan alacaklı olduğu, davalı yanın 2011-2012 yıllarına ait resmi defterlerinin incelenmesinin takdirinin mahkemede olduğu mütalaa edilmiştir.
Davalı şirketin 2011-2012 yılı ticari defterlerini incelemek üzere önceki bilirkişi İsmet Erdem’in vefat etmiş olması nedeniyle yeni bir bilirkişiye dosya ve ticari defterler tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 02/07/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacı şirketin, Davalı firmadan mal alarak ihraç ettiği, Davacı şirket ile Davalı firma arasında mal alım satımına ait yazılı bir sözleşme olmadığı, Tarafların açık hesap usulü çalıştığı, Cari hesap ekstresine göre; tarafların USD bazında Gayri resmi olarak çalıştıklarının anlaşıldığı, davacı şirketin 2010-2011-2012 yılları ticari resmi defterlerinin incelenmesi sonucu; bilirkişi Ali Ekber Kartal tarafından 26.12.2019 tarih rapor düzenlendiği, Rapora göre Davacı şirketin ticari defterlerinde; Davacı şirketin Davalı firmadan 77.606,33 TL alacaklı gözüktüğünün belirtildiği, davalı firmanın 2010-2011-2012-2017 yılları ticari defterlerinin ve belgelerinin tarafımdan incelenmesi sonucu; Ticari Defterlere göre; Davalı firmanın icra takip tarihinde; Davacı şirkete 39.023,84 TL borçlu gözüktüğü, cari hesap ekstresine göre; tarafların Gayri Resmi olarak USD bazında çalıştıkları ve tüm hesap hareketlerini (resmi, gayri resmi) kapsayan Gayri resmi cari hesap ekstresinde hesabın sıfır olduğu, Davacı ve Davalı tarafın birbirlerinden herhangi bir alacağının olmadığı mütalaa edilmiştir.
.Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı tacirin davalıya mal sattığı, faturaların düzenlendiği ancak bedelin ödenmediği ileri sürülmekle, taraflar arasında TTK m. 89. anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin uygulamada sıkça karşılaşılan “açık hesap” ilişkisinin olduğu davacının davalı ile ticari ilişkinin olduğu 2010, 2011 ve 2012 yılına ait ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin usulune uygun yapılmadığından davacının lehine delil olarak kabul edilemeyeceğinden bu defterlere göre düzenlenen bilirkişi raporundaki davacı lehine kayıtlara itibar edilmemiş ( Yargıtay HGK 2017/19-823 Esas ve 2019/553 Karar sayılı Kararda açıkça vurgulandığı üzere ticari defterlerinin kapanış tasdiki olmaması nedeniyle lehe delil olamazsa da kendi defterinde kayıtlı borç bakımından aleyhine delil olacaktır.) ve tarafların ticari defterlerindeki kayıtları inceleyen mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 02/07/2020 tarihli rapora itibar edilerek davacı ile davalının tüm hesap hareketlerini gösteren davacı tarafından bilirkişiye ibraz edilen USD kayıtlarının da yer aldığı cari hesap ekstresinde davacının alacaklı olmadığı anlaşılmakla davacı tarafından ispat edilemeyen davanın reddine, davacı tarafından davalı gerçek kişi tacir … dışında ticari ünvan olarak gösterilen …… OTOMOTİV’ in tüzel kişiliğinin bulunmadığından bu davalıya husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmakla bu davalı yönünden de davanın reddine, davacının takipte kötü niyetli olduğunun sabit olmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın subut bulmadığından reddine,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 1.325,33 TL’den mahsubu ile bakiye 1.270,93 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bilirkişi ücreti 600,00 TL, posta ve tebligat ücreti 150,00 TL olmak üzere toplam 750,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 10.888,82 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğuna gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.