Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1626 E. 2021/491 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1626
KARAR NO : 2021/491

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :… – … …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI :… – … …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2018
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin alacağını sağlaması amacıyla Bursa 10. İcra Müdürlüğü 2018/… Esas nolu icra dosyası ile borçlu hakkında ilamsız icra yoluyla icra takibine geçildiğini, borçlu süresi içinde borçlu olmadığını iddia ederek, borca itiraz edip takibi durdurduğunu, borçlunun itirazı haksız ve dayanaksız olduğunu, davalı/borçlu itirazında, borcun takip miktarından az olduğunu, faturaların vadesinin gelmediğini, ayıplı hizmet verildiğini yada hizmetin gereği gibi ifa edilmediğini beyan ettiğini ancak bakiye takip miktarı ödenmeyince davalıya Bursa 10. Noterliği’nin 09/11/2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile borç kendilerinden talep edildiğini, buna cevaben gelen yine Bursa 10. Noterliği’nin 16/11/2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarında borcun talep edilen miktardan 33.434,12 TL az olması gerektiği ancak bakiye kısmın kendilerince ödeneceği beyan edildiğini, oysa takibin tamamına itiraz ettiklerini, buradan dahi yapılan itirazın kısmen dahi olsa (ki borcun büyük kısmı davalı tarafından kabul edildiğini) haksız olduğunun açık olduğunu, öte yandan faturalar ve mallar davalıya teslim edilmiş ancak yasal 8 günlük süre içinde bir itiraz yapılmadığını, yine ayıba ilişkin de 6 ayı aşkın süredir herhangi bir usulüne uygun ayıp ihbarı müvekkiline yapılmadığını, borçlunun itirazının yerinde olmadığından bahisle Bursa 10. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, % 20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin fantezi iplik üretimi yapmakta olduğunu, davacı-alacaklıya iplik boyattığını, müvekkilinin geçmiş dönemde boyatmış olduğu iplikleri Batı Dokuma isimli firmaya sattığını, söz konusu firma üretim aşamasında ipliklerde ayıp olduğunu ve bu haliyle üründe kalitesizlik olduğunu ifade ettiğni ve müvekkili firmaya çeşitli tarihlerde mail attığını, ürünlerdeki ayıplar sebebiyle reklamasyon faturası tanzim edip yolladığını, davacı-alacaklının boyamış olduğu mal ve iplikler üzerinde yapılacak olan incelemede iplikte boyamadan kaynaklı ayıp olduğu ve bu haliyle kullanılmasının mümkün olmayacağının görüleceği, hal böyle iken davacı-alacaklının haksız ve mesnetsiz yapmış olduğu icra takibine itiraz neticesinde açılan itirazın kaldırılması davasının reddi gerektiğini, takibe konu edilen faturaların vadesi gelmediğini, vadesinden önce icra takibine konu edilemeyeceğini, alacak davasına konu olamayacağını, taraflar arasında süregelen ticarette ve aralarındaki yazılı sözleşme gereği, müvekkiline ait iplik boyama hizmeti karşılığı 4 aylık vade ile ödeneceğini, taraflar bu konuda mail ortamında yazıştıklarını ve karşılıklı olarak yazılı şekilde anlaştıklarını, buna rağmen davacı-alacaklı cari hesaplardaki alacağını vadesi gelmediği halde icra takibine konu ettiğini, davacı-alacaklı yasaya-sözleşmeye uygun davranmadığını, yine davacı-alacaklı en genel anlamda T.T.K’nın aradığı basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihmal ettiğini, davaya konu olan Bursa 10. İcra Müdürlüğü 2018/… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, takip konusu alacağın cari hesap ekstresi olduğunun görüleceği, detaylı olarak hangi fatura alacağından kaynaklandığı, faturaların sözleşme gereği vadelerin gelip gelmediği belirtilmediğini, gerçekte faturaların vadeleri gelmediğini, davacı-alacaklı muaccel hale gelmemiş alacağını takip konusu yapmak istediğini, bu isteğin altında yatan gerçek amaç ise müvekkilinin ayıp iddiasını ve ayıp sebebiyle uğramış oldğu zararı karşılamaktan imtina etmek istemesi olduğunu, davacı-alacaklının haksızlığı ve kötüniyetinin açık olduğunu, müvekkilinin samimiyeti ve iyiniyeti, icra takibi ve dava açıldıktan sonra günü gelen faturalara ait ödemeleri yapmasından da belli olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki ve alacak dolar kuru üzerinden yürütüldüğünü, davacı alacaklının alacağını TL olarak talep etmesi hukuken mümkün olmadığını, taraflar arasındaki yazılı anlaşmaya göre, boyanacak olan ipliklerin ödeme vadeleri 4 ay olarak kararlaştırılmış olup, verilen olan hizmet bedeli de dolar olarak ödeneceği konusuda taraflar mutabık olduğunu, yine sözleşme gereği “…. Vadeli ödemelerinizde çekin verildiği tarihin TCMB dolar satış kuru baz alınıp, hesap takibinden düşülecektir… Verilen çekin tahsil edldiği tarihte dolar kuru değişmişse aradaki fark kur farkı faturası ile güncellenecektir, bu fark dolar kuruna bağlı olarak alıcı veya satıcı için de geçerlidir…” ibaresi yer aldığını, davacı-alacaklı, müvekkilinin verdiği çeklerin verildiği tarihteki dolar kurunu sözleşme gereği TCMB satış kurunu baz alarak güncellemediğnii, kur rakamı olarak afaki bir rakam belirlediğini, iyen davacı-alacaklı çeklerin tahsil olduğu tarihteki kur rakamını sözleşme gereği TCMB satış kuru olarak güncellemediğini, kur rakamını kendi insiyatifi ile afaki bir rakam olarak belirleyen davacı-alacaklı alacağını TL’ye çevirip müvekkilden olan alacağını TL olarak fakat fazla tahsil etmek niyetinde olduğunu, taraflar aradaki alacak-borç rakamında mutabık olmadığını, davacı-alacaklı müvekkil firmanın ipliklerini ayıplı olarak boyadığını, bu ayıp açık bir ayıp olmadığını, üretim aşamasında ortaya çıkan bir ayıp olduğunu, müvekkiline bu konuda ayıp bildirimi geldiği anda davacı-alacaklıya bildirildiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, takibe konu alacakların vadesi gelmediğini, vadesi gelmeyen alacakların takibe konulması hukuken mümkün olmadığını, yine taraflar arasındaki mal ve hizmete ilişkin ödeme dolar olarak 4 aylık vade ile yapılacağına dair yazılı anlaşma olduğunu, ayrıca kur farkı uygulanacağı iş bu yazılı anlaşmada belirtildiğini, müvekkilinin sözleşmeye harfiyen uyduğunu, fakat davacı-alacaklı, basiretli bir tacir gibi davranmaktan imtina etmekte ve sözleşmeye riayet etmediğini, kur rakamlarını çeklerin teslim ve tahsil anında TCBM satış kuruna göre güncelemediği gibi hukuken hakkında daha fazlasını talep ve tahsil çabasında olduğunu, herkes haklarını kullanırken objektif iyiniyet kurallarına uygun davranmak zorunda olduğunu, davacı-alacaklı maldaki boyama esnasında oluşan ayıbı bildiğini, müvekkilinin bu sebeple uğradığı zararı da bildiğini, aradaki yazılı sözleşme gerği ödeme vadesi olarak 4 ay ve dolar ödemesi anlaşıldığı halde i bu yazılı anlaşmayı dahi görmezden geldiğini, vadeli fiyata boyadığı malın ödemesini derhal ve gerçeğe uygun olmayan bir kur rakamını TL’ye çevirerek fazladan tahsil etmek çabasında olduğunu, bu sebeple haksızlığı ve kötüniyeti açık olduğundan bahisle, usul ve yasaya aykırı olan davanın reddine, haksız ve kötüniyetli alacaklının %20 ‘den aşağıya olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 10. İcra Müdürlüğünün 2018/… sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, tanık beyanları, yemin ihtarnameler, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından cari hesaba dayalı olarak 26/11/2018 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri 30/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde 07/12/2018 tarihinde borca itiraz etmiştir.
Tarafların ticari defterleri talep edilmiş taraflarca ibraz edilen ticari deftelrer bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin 17/07/2019 tarihli raporunda özetle: Davacı ve davalı ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler neticesinde; davacı … Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. Tarafından sunulmuş olan 2018 yılı yevmiye defterinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürelerinde yapıldığı, davacı … Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. Firmasına ait 2018 yılı ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda 26/11/2018 icra takip tarihi ve 13/12/2018 dava tirihi itibari ile 167.069,43 TL alacak bakiyesinin olduğu, davalı … … ip Kum İth. İhr. Ltd. Şti tarafından sunulmuş olan 2018 yılı e-defterlerinin beratlarının Nisan ayı dışında diğer aylara ait beratlarının yasal sürelerinde yapıldığı, her ne kadar taraf defterlerinin açılış fişi ve devam eden kayıtlarında mutabakatsızlıklar var ise de davalı tarafından 01/08/2018 tarihinde yapılan “MUTABAKA FARKI” kaydı ile cari bakiyelerin uyumlu hale getirilmeye çalışılıdğı, 26/11/2018 icra takip tarihindeki (167.069,44-133.638,51)=33.430,93 TL’lik reklamasyon faturasının davacı kayıtlarına alınmamış olmasından ve faturaların yuvarlama farkından (yuvarlama farkı 3,35 TL) kaynaklanmış olduğu, davalı itirazında yer alan icraya konu fatura alacaklarının vadelerinin henüz gelmediği konusu ile ilgili yapılan incelemelerde faturaların üzerinde herhangi bir vade tarihine rastlanılmadığı ayrıca söz konusu faturaya konu ticarette ödemelerin hangi vadelerde yapılacağına dair dava dosyasında herhangi bir evrak tespiti yapılamadığı, ancak davacı vekili tarafından verilen 22/01/2019 havale tarihli dilekçesi ekinde dava dosyasına sunulan 18/09/2018 tarihli fiyat listesi belgesinde “Ay içi kesilen faturaların ödemesi, takip eden ayın 15’ine kadar yapılacaktır” şeklinde belirtilmiş olduğu, bu şartın tüm faturalar için geçerli olacağının düşünülmesi halinde bile davacının en son kesmiş olduğu faturanın 25/10/2018 tarih 16114 seri numaralı fatura olduğu, bu faturanın vade tarihinin takip eden ay olan 15/11/2018 tarihi olabileceği, icra takibinin 26/11/2018 olduğu bu durumda icra takibine konu faturaların vadesinden sonra icra takibi yapıldığı sonucuna varıldığı, davacı tarafından Bursa 10. Noterliği aracılığı ile göndermiş olduğu ihtarname neticesinde davalının 17/11/2018 tarihi itibari ile temerrütte düştüğü, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar geçen süre için davacı defter kayıtlarında tespit edilen 167.069,44 TL’lik alacağına hesaplanan avans faiz tutarının 803,31 TL olduğu, mahkeme tarafından ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü ve buna ilişkin kesilen 33.434,12 TL’lik reklamasyon faturasının hesaplamaya alınması yönünde karar verilmesi halinde davalı 133.638,51 TL ‘lik borcuna temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar işleyecek avans faiz tutarının 642,56 TL olacağı mütalaa edilmiştir.
Dosya önceki bilirkişiye tevdi edilerek davalının rapora karşı itirazlarını değerlendirir ek rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin 17/07/2019 tarihli ek raporunda özetle: Davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde belirtiği üzere dava dosyasına sunulu 18/09/2018 tarihli 01/10/2018 tarihi itibariyle geçerli fiyat listesinde peşin fiyat sütununun yanında ayrı bir sütunda da 4 ay vadeli fiyatlarının da yazılı olduğu tespit edilmiş ve gerekli hesaplamalar rapor içeriğinde ayrıntılı olarak yapıldığı, davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde belirtilen “Davacı tarafından düzenlenen 13/10/2018 tarihli kur farkı faturasının davalı defter kayıtlarında 01/12/2018 tarihinde işlenmiş olduğu” itirazı yerinde bir itiraz olarak kabul edilmediği, itiraza konu davacı tarafından düzenlenmiş olan 13/10/2018 tarihli fatura düzenlendiği tarih itibari ile hesaplamaya alındığı, davalı tarafından faturanın neden geç işlendiği ya da geç işleme gerekçesi hesaplamanın konusu olmadığından değerlendirilmediği, davalı defterlerinde olup davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davalı tarafından düzenlenmiş 31/10/2018 tarih 57232 seri numaralı 33.434,12 TL’lik reklamasyon faturasının hesaplamaya dahil edilmesi halinde yapılan alternatifli hesaplama; a)Fiyat listesinde yer alan 01/10/2018 tarihi itibari ile geçerli olduğu belirtilen vadelerin sadece 01/10/2018 tarihinden sonraki davacı faturalarına uygulanması yönünde karar verilmesi halinde her ne kadar 63.063,47 TL’lik fatura toplamının icra takibine konu olmayacağı tespit edilmiş ise de 01/10/2018 tarihinden önceki davalı kendi kayıtlarına göre var olan 246.465,74 TL’lik borcundan dolayı 26/11/2018 tarihinde davacının 167.069,43 TL’lik icra takip alacağı talebinin yerinde bir talep olacağı, b) Mahkeme tarafından dava dosyasına sunulu 18/09/2018 tarihli fiyat listesinde yer alan 4 ay vadeli satış koşulunun tüm yıl carisine uygulanması yönünde karar verilmesi halinde tüm davacı faturalarına 4 ay vadelendirme ve tüm davalı çeklerindeki vade tarihlerine göre yapılan hesaplama sonucunda 26/11/2018 icra takip tarihinde davacının 121.393,85 TL alacağının olacağı, davalı defterlerinde olup davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davalı tarafından düzenlenmiş 361/10/2018 tarih 57232 seri numaralı 33.434,12 TL’lik reklamasyon faturasının hesaplamaya dahil edilmemesi halinde yapılan alternatifli hesaplama ; a)Fiyat listesinde yer alan 01/10/2018 tarihi itibari ile geçerli oldğu belirtilen vadelerin sadece 01/10/2018 tarihinden sonraki davacı faturalarına uygulanması yönünde karar verilmesi halinde her ne kadar 63.063,47 TL’lik fatura toplamının icra takibine konu olmayacağı tespit edilmiş ise de 01/10/2018 tarihinden önceki davalı kendi kayıtlarına göre var olan 246.465,74 TL’lik borcundan dolayı 26/11/2018 tarihinde davacının 167.069,43 TL’lik icra takip alacağı talebinin yerinde bir talep olacağı, b) Mahkeme tarafından dava dosyasına sunulu 18/09/2018 tarihli fiyat listesinde yer alan 4 ay vadeli satış koşulunun tüm yıl carisine uygulanması yönünde karar verilmesi halinde tüm davacı faturalarına 4 ay vadelendirme ve tüm davalı çeklerindeki vade tarihlerine göre yapılan hesaplama sonucunda 26/11/2018 icra takip tarihinde davacının (121.393,85+33.434,12)=154.827,97 TL alacağının olacağı mütalaa edilmiştir.
Mahkememiz dosyası İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yolu ile gönderilerek, davalı tarafın 10/06/2019 tarihli dilekçesinde bildirdiği ayıplı ürünlerin bulunduğu adreste keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak dava konusu boyama hizmeti verilen ürünlerin tarafların iddia ve savunmaları kapsamında ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise açık ayıp gizli ayıplı olup olmadığı ve ayıp giderim bedellerini tespit eder şekilde gerekçeli denetime açık rapor tanzim edilmek üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2020 tarihli talimat gönderme yazısında; Keşif mahallinde keşfi istenen ürünler hazır bulunmadığından bilirkişinin bu şekilde rapor hazırlayamayacağını beyan etmiş olması üzerine gerekli bilirkişi incelemesi yapılamadığından dosyanın mahkememize gönderildiği bildirilmiştir.
Davalının bildirdiği tanık …’in celse sırasındaki ifadesinde,”Ben Rasade isimli firmada 5 yıldır çalışıyorum.Bu firma iplik büküm ve fantezi ürünleri üretmektedir.Davacı ve davalı firmayı da çok yakından tanıyorum.Davalı firmaya teknik danışmanlık desteği veriyorum.Ayrıca davalı benim müşterim olur.Fason işleri yapıyorum. Örneğin davalı bana iplik gönderiyor, ben bunun büküm işlerini yapıp geri gönderiyorum.Davalı firma bana reklamasyon oluştuğunu bildirdi.Destek istedi.Ben de bizzat giderek iplikleri gördüm.İpliklerin haslık testinin yapılmadığını gördüm ve …’e sevk edildiğini gördüm.Bu ürünü de reklamasyon şirketi olan …Triko Şirketine sevk edildi.Bu şirketten de bu ürünün ayıplı olduğu bildirildi.Mamul haline yani kullanıcının kullanabildiği giyim haline geldiği sırada, boyanan ipliklerin renk kustuğunu söylediler ve buna istinaden ürünlerle ilgili yapılan zararın karşılanmasını talep ettiler. Ben de bu ürünleri gördüm.Ürünlerin ancak mamul hale geldiği sırada tespit edilebileceği, mamul hale gelmeden tespitinin mümkün olmadığını ben de tespit ettim.Ben bu ürünlerin dokunmuş mamul halini gördüm, iplik halini görmedim.Bu tespitlerin mamul halini gördüğüm sıradaki tespitlerimdir. Ben bu mamul ürünün numunesinin bir parçasını gördüm.Bütün ürünleri görmedim.Bütün ürünleri görmediğim için bu ürünün bir numunesinin bütün ürünlere hasledilebip hasledilemeyeceğini bilmiyorum.Reklamasyon ayıbı şöyle işlemektedir:Ürünler firmaya üretilip verildikten sonra tüketilir, tüketildikten sonra satılamayacağı anlaşılır.Karşı tarafa reklamasyon faturası kesilir, dedi” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalının bildirdiği tanık …’nin celse sırasındaki ifadesinde,” Ben davalı firmada yaklaşık 10 yıldır muhasebe ve satın alma kısmında çalışmaktayım.Davacı ile ticari ilişkimiz yaklaşık 10 yıldır devam etmektedir.Biz davacı firmaya ham ipliği gönderip davacı da bize boyama hizmeti vererek ürünümüzü iade etmektedir.Bu şekilde bir ticari ilişkimiz bulunmaktadır.Bizim müşterimiz Batı Triko ile yaklaşık 4 yıldır çalışmaktaydı.Bize talimat verir, nasıl boyanacağını, nasıl ürün istediğini belirtir.Biz de bu talimatlar kapsamında ürünlerimizi çalıştığımız firmalarla boyama işlemi yapıp müşterimize satmaktayız.Dava konusu ürünleri de davalı firmayla boyama işlemi yaptırdık.Batı Triko bize mallarda problemler olduğunu ilettiler.Bize yaklaşık 200 kilo kadar bir ürünü iade ettiler.Biz de bu ürünler üzerine inceleme yaptırdık. Ürünlerin boyamadan kaynaklı olduğunu tespit ettirdik.Davacı firmanın çalışanı Mehmet bey bize bu ürünlerin boyanmaması gerektiğini, böyle bir problemin olacağını kendi yetkililerine bildirdiler. Batı Trikodan bu ürünlerle ilgili reklamasyon faturası geldiğinde biz bu faturayı davacı firmaya kestik.Sonrasında ben davacı firmanın yetkilileriyle bizzat görüştüm, ilk başta kabul ettiler.Çeki verin, biz mutabakatı imzalayacağız, dediler.Sonrasında ise cari hesaplardaki TL alacağının dolardan daha fazla alacaklı olması sebebiyle mutabakatı imzalamadılar.Dava için avukata verildiğini ifade ettiler.Biz davacı firmayla dolar üzerinden anlaşmaktayız.4 ay vadeli iş yapmaktayız ve ödemelerimiz de bu vade dolunca yapılmaktadır.Cari hesaplardaki TL ödemeler o tarihlerde dolar hesabımızda para bulunmadığından TL üzerinden ödeme yapılmıştır.Merkez Bankasının satış kuru üzerinden hesaplama yapılmıştır.200 kilo kadar ürün hala firmamızda bulunmaktadır, dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalının bildirdiği tanık …’in celse sırasındaki ifadesinde, ” Ben davalı firmada 3 yıl önce 1 yıl kadar çalıştım şimdi başka bir firmada çalışıyordum, davalı firmada planlama görevlisiydim. Davacı firma bizim fason boyama işlemi yaptırdığımız firmaydı, biz iplikleri davacı firmada boyatıp biz teslim alıp müşteriye satışını yapıyorduk, ayıpla ilgili herhangi bir bilgim yoktur, ben ileri sürülen tarihlerde firmadan ayrılmıştım, ayıba konu malları görmedim, müşteri tarafından ayıplı olduğu belirtilen mallara ilişkin de bir bilgim yoktur. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacının bildirdiği tanık …’nin celse sırasındaki ifadesinde,” Ben davacı firmada yaklaşık 2010- 2011 yılından itibaren çalışıyorum görevim boyahane müdürüdür, davalı ile ticari ilişki konusunda bilgi sahibiyim, bizim firma fason iplik boyama işlemi yapar ve bunun karşılığında da bedellerini alırız, davalı firma ile de bizim yaklaşık tam tarihini bilememekle birlikte 2014-2015 yılından beri bu şekilde ipliklerini bize getirirler, bizde boyama işlemi yapar teslim ederiz, bunun karşılığında da ücretleri alırız, dava konusu ürünleri biz boyama işlemi yaptıktan sonra davalıya teslim ettik, davalı taraf da kendi müşterilerine ürünleri verirler, bu olayda da biz boyama işlemi yapıp ürünleri teslim ettikten sonra ödeme konusunda davalıdan talepte bulunduk, davalı da bize zamanını dahi hatırlayamadığımız bir boyama işlemi ile ilgili reklamasyon faturası kestiler, bu sebeple bize ödemeyi gerçekleştirmediler, davalı tarafın iddia ettiği ileri sürdüğü reklamasyon faturasına konu ayıplı ürünler bize teslim edilmedi, en azından bir numune bile getirilmedi, buna ilişkin de herhangi bir tespit yapılmadı, dedi. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacının bildirdiği tanık …’nin celse sırasındaki ifadesinde,” Ben davacı firmada yaklaşık 10 yıl çalıştım görevim boyahane müdürüydü, 2018 yılında bu firmadan ayrıldım, bizim firma fason iplik boyama işlemi yapar, iplikler müşteriden bize gelir biz de boyamayı gerçekleştiririz müşteriden onay alırız sevkiyatı sağlarız bunun karşılığında da ödemeyi alırız. Davalı firma bizim fason müşterimizdi, onlardan da aynı şekilde bize fason iplik gelir boyanır kendilerinin müşteri temsilcileri tarafından onay alınır sevkiyatı sağlanır. Bizim teslim ettiğimiz ürünlerin ayıplı olup olmadığı ayıplı ürün sevkiyatı sağladığımıza ilişkin bir bilgim yoktur, reklamasyon faturası kesilip kesilmediği konusunda da bilgim yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalının ibraz ettiği yemin metni üzerine davacı şirket yetkilisi tarafından yemini eda ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden somut olayda; taraflar arasında davalıya ait ipliklerin davacı tarafından boyama hizmeti verilmesine yönelik eser sözleşmesi ilişkisi olduğu, davacının yüklenici, davalının ise iş sahibi olduğu açıktır. Davacı tarafından yapmış olduğu iş sebebiyle hak ediş alacağı olduğunu, faturalar düzenlendiğini, cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacak bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise boyanan ipliklerin ayıplı olduğunu, reklamasyon faturası düzenlendiğini, satış faturalarının 4 ay vadeli olduğunu alacağın muaccel olmadığını savunmakla uyuşmazlık, davacının icra takibine konu cari hesap ekstresinden kaynaklanan hak ediş alacağının miktarı, teslim edilen boyalı ipliklerin ayıplı olup olmadığı ve bütün faturalara 4 ay vadeli ödeme koşulunun uygulanıp uygulanmayacağı noktasındadır.
Davalı tarafından düzenlenen 31/10/2018 tarihli 57232 numaralı 33.434,12 TL bedelli reklamasyon faturası diğer bir değişle ayıp savunmasına dair fatura, kapsamında inceleme yapılmıştır.
Davalı tarafından ayıplı olduğu ileri sürülen ürünlere ilişkin ön inceleme duruşmasında verilen kesin süre ile ürünlerin yerinin bildirilmesi istenilmiş, 10/06/2019 tarihli dilekçe ile Ümraniye/İstanbul-Batı Triko İplikçilik firmasında olduğunu beyan etmiştir.
Bildirilen adreste talimat yoluyla keşif yapılmasına karar verildiği, davacının keşfe katıldığı davalı tarafın ise keşfe katılmadığı, ayıplı olduğu ileri sürülen ürünlerin bilirkişiye keşifte gösterilmediği anlaşılmaktadır
Bilindiği üzere ayıbın varlığı ve niteliğinin belirlenmesi teknik incelemeyi ve bu nedenle bilirkişi raporu alınması gerektirdiğinden iş sahibi ayıbın varlığını ve niteliğini kanıtlama yükümlülüğü nedeniyle kendisine teslim edilen esere ilişkin bilirkişi inceleme yapılabilmesini mümkün kılacak şekilde davranmalıdır. Aynı zamanda ayıbın varlığı ve niteliği konusunda algı kişiden kişiye değişebildiğinden, objektif bir bakış açısının yapılması gerekli olup bu değerlendirmeyi de ancak teknik bilirkişinin incelemesi ile ortaya çıkabileceğinden tanık beyanı ile ispatın güç olup ayıbın varlığı halinde davadan önce delil tespiti yaptırılması ispat kolaylığı sağlamaktadır.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/15-1976 Esas ve 2015/1184 Karar sayılı ilamın) Dolayısıyla davalı tarafça ayıba konu ürünlerin sunulmadığı gibi ayıbın varlığı halinde davalı tarafça yapılmış delil tespitinin bulunmadığı ve dinlenen tanıklar ve ibraz edilen delilller kapsamında eser sözleşmesine konu ürünün ayıbın varlığı, niteliği, ayıp sebebiyle zarar miktarının ispat edilemediğinden davalının ayıp savunmalarına itibar edilmemiştir.
Her ne kadar davalı tarafça yeniden keşfi yapılması talep edilmiş ise de mahkememizce açıkça ön inceleme duruşmasında davalı vekiline ayıplı ürünlerin yerinin bildirilmesinin istenildiği, bildirilen adreste keşif yapıldığı, keşfe davalı tarafın katılmadığı, her hangi bir mazeret bildirilmediği, keşif tarihine kadar da ayıplı ürünlerin bulunduğu yere dair yeni bir adres bildirilmediği, yeniden keşif yapılmasına davalı tarafça açıkça muvafakatte bulunulmadığı anlaşılmakla verilen kesin sürenin davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan davalı tarafın yeniden keşif yapılması savunmasına itibar edilmemiştir.
Öte yandan tarafların ticari defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, SMMM bilirkişinin rapor ve itirazlar üzerine düzenlenen 14/01/2020 tarihli raporda da vurgulandığı üzere davalı tarafın ibraz ettiği 18/09/2018 tarihli davacının imzasının olduğu fiyat listesinde 01/10/2018 tarihi itibariyle geçerli olduğunun taraflarca kararlaştırıldığından, 4 ay vadeli satış koşulunun tüm faturalara değil 01/10/2018 tarihinden sonra düzenlenen faturalara uygulanması gerektiğinden, davalının tüm faturalara uygulanmasına yönelik itirazına itibar edilmemiş ve bu kapsamda davalının kendi defter kayıtlarında davacı lehine cari hesaptan kaynaklı 246.465,74 TL borcu olduğu ve davacının usulune uygun yemini eda ettiğinden, davacının icra takip tarihi itibariyle cari hesap ekstresi kapsamında davalıdan 167.069,43 TL alacaklı olduğunun ispat edildiği ayrıca davacının davalıya 09/11/2018 tarihli noter ihtarnamesi gönderdiği ve ihtarnamenin tebliği , ihtarnamede tanınan 3 gün süre ile 17/11/2018 tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiği ve 26/11/2018 tarihine kadar avans faizi olarak 803,31 TL işlemiş faizin doğduğu anlaşılmakla davacının işlemiş faiz talebinde haklı olduğundan davanın kabulu ile itirazın iptaline, davalı tarafın tacir olduğundan avans faizi işletilmesine, dava konusu alacağın eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığı, davalının ayıp savunmasında bulunduğu, alacağın bilirkişi incelemesini gerektirdiği likit olmadığından davacı tarafın icra ve inkar tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kabulü ile davalının Bursa 10. İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 167.069,43 TL asıl alacak 803,31 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 167.872,74 TL alacak üzerinden ve bu alacağın167.069,43 TL asıl alacak kısmına takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile devamına,
2-İ.İ.K’nın 67. Maddesi uyarınca icra inkar tazminatı koşulları oluşmadığından reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 11.467,39 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 2.027,49 TL’nin mahsubu ile bakiye 9.439,90 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan bilirkişi gideri 834,90 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 145,90 TL olmak üzere toplam 980,80 TL yargılama gideri ve 2.027,49 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.008,29 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan posta, talimat ve tebligat giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 19.897,91 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸e-imzalıdır.