Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1514 E. 2020/105 K. 11.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1514
KARAR NO : 2020/105
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … MAKİNA İMALATI SANAYİ VE TİCARET A.Ş. –
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … OTO SERVİS AKARYAKIT TURİZM SAN. TİC. A.Ş. –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA İHBAR OLUNAN : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2018
KARAR TARİHİ : 11/02/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/03/2020
Mahkememize tevzi edilen Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili firmanın 16 … 76 plakalı aracına ait kumandalı yeni ve orjinal bir anahtarı davalı firmadan 21/02/2017 tarihinde satın alındığını, yeni olarak alınan bu anahtarın kumandası 2018 yılı mayıs ayı içerisinde ve garanti süresi dolmadan önce arızalandığını, bu durumun müvekkili tarafından derhal, davalı firmaya bildirdiğini ve garanti kapsamında onarılması veya değiştirilmesi için başvurulduğunu, davalı tarafça bu talebin karşılıksız bırakıldığını, yazılı da cevap verilmemesi üzerine müvekkilinin davalıya e-posta gönderildiğini ve anahtarın bedelsiz tamir edilmesi veya yenisiyle değiştirilmesinin talep edildiğini, anahtarın garanti süresi içinde olmasına rağmen davalı tarafından anahtarın orijinal olmadığı ve dışardan müdahale edildiği gerekçeleriyle değişim veya tamir işleminin davalı tarafça gerçekleştirilmediğini, davalının gerekçesi dahi kendi içinde çelişkili olduğunu zira anahtarın orjinal olmasa dışardan müdahale edilmiş olmasının dışarıdan müdahale edilmiş olsa orjinal olup olmamasının bir önemi olmadığını, davalının iyi inceleme yapmadığından ve sadece yapılamayacak olan bu iki sebebi gerekçe gösterdiğini, müvekkilinin sonuç alabilmek için sabırla davalı tarafla görüştüğünü, fakat hiçbir şekilde sorun giderilmediğini, uyuşmazlık konusu anahtarın davalıdan satın alındığını, anahtara dışarıdan herhangi bir müdahale yapılmadığını, sadece çalışmadığı için manuel olarak kapı kilidine takılarak kullanıldığını, bu kullanımın da anahtarı çevirirken anahtarda küçük bir bükülme mukavemetine neden olduğundan bu durumun iki parçadan oluşan anahtar gövdesinde ayrıklık yarattığını, davalının da bunu anahtarın servis dışında açıldığı şeklinde yorumladığını, bu yorumun dayanağının olmadığını, anahtar gövdesinin iki parçası arasındaki ayrışma anahtarın araç kapı kilidine manuel kullanımının sonucu olduğunu, anahtarın garanti süresi içinde arızalanması nedeniyle garanti kapsamında değişimi veya onarımı yapılması gerekirken davalı tarafça hiçbir işlem yapılmadığını, taleplerin reddedildiğini, müvekkilinin davalıdan aldığı ve kumandası arızalanan anahtarı davalının garanti kapsamında değişim yapmaması nedeniyle manuel olarak kullanmaya devam etmesi gerekeceğinden davalıdan yeniden bir adet anahtar satın almak zorunda kaldığını, müvekkili tarafından yeniden alınan anahtar için davalıya ihtirazi kayıtla 2.948,26 TL ödeme yapıldığını, bu anahtarın bedelsiz olarak müvekkiline teslim edilmesi gerektiğini, hukuka aykırı biçimde alınan bu meblağın müvekkiline iadesinin gerektiğini, bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilerek, 2.948,26 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili firma aleyhine açılmış olan alacak davasının haksız ve yersiz olduğunu, 6502 sayılı TKHK’da ayıplı malın tüketiciye teslimi anında taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan mal olarak tanımlandığını, söz konusu olayda ilgili anahtar üzerinde yetkili servis dışında işlem yapıldığı için garanti uygulamaları yapılamadığını, konu ile alakalı olarak uzman bilirkişi marifetiyle anlaşılabilecek bir durum olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafın yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, bu nedenle de dava hakkı ortadan kalktığını, TTK.m.23 hükmü gereğince, ticari satımlarda, malın inceletilmesinin ve ayıp bildiriminin, malın teslim tarihinden itibaren belirli bir süre içinde yapılması öngörülmüş ve öngörülen gözden geçirme ve bildirim yükümlülüklerine aykırılık durumunda malın olduğu gibi kabul edilmiş sayılacağı açıkça benimsendiğini, söz konusu yasal düzenlemeler ve yargısal uygulamalar ışığında somut olaya bakılacak olursa, derdest dava satın alma işleminden yıllar sonra açılmış ve bu süre içinde malın gözden geçirildiğine ve herhangi bir ayıp saptandığına dair TTK.m.18/3 hükmüne uygun bir bildirimde bulunulmadığını, bu bağlamda davacı şirketin, yasada öngörülmüş 2 ve 8 günlük gözden geçirme ve ayıp bildirimi yükümlülüklerine uygun davranmadığını, Borçlar hukukunun ve özelde 219’uncu maddenin “ayıp” algılama ve tanımlamasına göre, bir maldaki ayıp iki türlü olduğunu, satıcı, daha önce alıcıya, mala ilişkin olarak bildirdiği niteliklerin malda bulunmasından sorumlu olduğu kadar, böyle bir bildirim yapmamış olsa bile niteliği gereği kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıplardan sorumlu olduğunu, davacı taraf, aracın ayıplı olduğu iddiası ile 2.948,26 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ettiğini, söz konusu arızanın kullanımdan ve dış müdahaleden meydana geldiği yönündeki savunmalarımızı tekrarla, davacı tarafın faiz talep etmesi hukuken mümkün olmadığını, faiz ile tazminat taleplerinin ödenmesine karar verilmesi halinde davacı sebepsiz zenginleşeceğini, tarafların edimlerini karşılıklı olarak yerine getirmeleri gerekmekte olup, bedel iadesi talep edilen anahtar teslim edilmediğini, Yargıtay’ın kararlarından da açıkça görüleceği üzere talep edilen bedele dava tarihinden itibaren işletilen faiz usule, hukuka ve yargıtayın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, 21/02/2017 tarihli fatura, e-postalar, 01/11/2018 tarihli fatura, dekont, 27/09/2018 tarihli ve 040990 yevmiye numaralı ihtarname ve tebliğ şerhi, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, hukuki niteliği itibariyle taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan ayıba dayalı alacak istemine ilişkindir.
Dava konusu araç kumandası hususunda 1 otomotiv bilirkişisi, 1 makine bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak, dava konusu araçta çalışıp çalışmadığı hususunda rapor düzenlenmek üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 31/07/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Dava konusu araç anahtarının mevcut hali ile uzaktan kumanda ve immobilieser fonksiyonlarının çalışır olduğu, aracın elektronik kontrol ünitesine yeni anahtarın tanıtılması nedeni ile keşif sırasında aracın çalıştırılamadığı, dava konusu aracın değişen anahtarında 01/11/2018 tarihinde oluşan arızanın geçici bir arızadan kaynaklanmış olabileceği, anahtarın testten geçirilmeden servis tarafından değiştirildiği, 01/11/2018 tarihinde ikinci kez davalı … Oto Servis ve Tic. A.Ş tarafından yenilenen anahtarın değişim bedeli olan 2.948,26 TLden, davacı … Makina San. Ve Tic. A.Ş.’nin sorumlu olmadığı, ayıplı hizmet nedeni ile 2.948,26 TLden davalı … Oto Servis Ve Tic. A.Ş.’nin sorumlu olacağı mütalaa edilmiştir.
Davalı tarafın bilirkişi raporuna karşı itirazlarını değerlendirmek üzere ek rapor alınmak üzere dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 05/12/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle: Dava konusu aracın anahtarında oluşan geçici oluşan anahtarın elektronik kontrol ünitesi tarafından geçici olarak tanımaması arızasının neden kaynaklandığını, raporda çelişki olmadığını, bir aracın anahtarındaki arızanın neden kaynaklandığının araştırılmadan anahtar üzerindeki çiziklere bakarak garanti harici bırakılması veya onarılmasının mümkün olmadığı sonucuna varılması hayatın akışına uygun bir durum olmadığını, ayrıca yetkili servislerin vermiş olduğu hizmetlerin arasında sadece parçaların yenisi ile değişimi değil, arızalı kısımların bakım ve onarımlarının yapılması olduğunu, dava konusu aracın anahtarında oluşan arızanın niteliğinin araştırılmadan doğrudan parça değişiminin yapıldığı mütalaa edilmiştir.
Uyuşmazlık noktaları; dava konusu 16 … 76 plakalı araca ait taraflar arasındaki 21/02/2017 tarihli satım sözleşmesi kapsamında teslim edilen kumandanın ayıplı olup olmadığı, ayıbın açık ayıp mı, gizli ayıp mı olduğu, ayıp ihbarının zamanında yapılıp yapılmadığı, sözleşmenin feshinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki ilişki ticari satım sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Ticari satım sözleşmesinin düzenlendiği 21/02/2017 tarih itibariyle yürürlükte bulunan hükümler değerlendirildiğinde,
6098 Sayılı TBK’nun 219.maddesine göre, satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmamasından da sorumludur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.
Ticari satımlarda, 6102 Sayılı TTK 23/1-c bendine göre, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK 223.maddesi 2.fıkrası uygulanır.
6098 Sayılı TBK’nun 223/1 fıkrasına göre, alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
6098 Sayılı TBK’nun 223/2. fıkrasına göre ise , alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Ayıpları bildirmenin içeriğini ve zamanında yapıldığını ispat külfeti, alıcıya düşer.
TBK’nun 223.maddesindeki ihbar süreleri hak düşürücü süre olup, hakim tarafından re’sen gözönünde tutulur.
Ayıp ihbarının süresinde yapılmamış olması halinde, satıcı ayıplı maldan sorumlu olmaz.
Diğer yandan 6102 Sayılı TTK.18 maddesinin 3 fıkrasında “tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığı ile taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır” düzenlemesi bulunmaktadır.
Satılan maldaki ayıpların ihbarı herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Ancak, uyuşmazlık halinde ayıp ihbarının kanıtlanması şekle tabidir. Tacirler arası ticari satımlarda ayıp ihbarının 6102 Sayılı TTK.’nun 18/3 maddede öngörülen şekilde yapıldığı kanıtlanmalıdır. Diğer bir anlatımla bu yön ispat koşuludur.
O halde somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasında 16 … 76 plakalı araca ait kumandanın satışına dair 21/02/2017 tarihli satım sözleşmesi kurulduğu, davacıya kumandanın teslim edildiği sabit olup ve araç kumadasının çalışmaması üzerine davacının ihtarnamede bulunması ve garanti süresi içerisinde bildirildiğinden ayıp ihabarının yapılmış sayıldığı anlaşılmakla uyuşmazlık noktasının araca ait kumandanın ayıplı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu kapsamda araç üzerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ve rapora itirazlar üzerine düzenlenen 05/12/2019 tarihli ek bilirkişi raporunun gerekçeli denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan, aracın kumandasındaki arızanın kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, anahtarın testten geçirilmeden servis tarafından değiştirildiği, garanti kapsamında kaldığı, ayıplı olduğu anlaşılmakla ayıp sebebiyle ödenen yeni kumanda için 2.948,26 TL’ den davalı yetkili servisin sorumlu olduğundan, davanın kabulu ile taraflar arasındaki arızalı kumandaya dair yapılan ticari satış sözleşmesinin feshi ile arızalı kumandanın davalıya iadesine, yeni kumanda için ödenen bedelin arızalı kumandanın tesliminden itibaren işletilecek ticari faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kabulü ile, taraflar arasında davacıya ait 16 … 76 plakalı aracın kumandasının satışına ilişkin kurulan 21/02/2017 tarihli satış akdinin feshi ile,
a-Dava konusu 16 … 76 plakalı araca ait keşifte de bilirkişilerce tespit edilen arızalı bu kumandanın davalıya iadesine,
b-Dava konusu kumandanın davalıya teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte 2.948,26 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 201,40 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 50,35 TL’nin mahsubu ile bakiye 151,05 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan bilirkişi gideri 1.000,00 TL, keşif harcı 314,00 TL, posta ve tebligat gideri 69,70 TL olmak üzere toplam 1.383,70 TL yargılama gideri ve 50,35 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.434,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 2.948,26 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,

Dair, davacı vekilinin, davalı vekilinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı, dava konusu uyuşmazlığın miktarı dikkate alınarak, HMKnun 341 maddesi gereğince 2020 yılı itibariyle kesinlik sınırının altında olduğundan kesin olmak üzere karar verildi,verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/02/2020

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.