Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1145 E. 2021/99 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/1145
KARAR NO : 2021/99

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2018
KARAR TARİHİ : 09/02/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin aslen mermer kesiminde kullanılan su jeti adı verilen bir makine üreticisi olduğunu, davalı borçluya 27/10/2014 tarihli sözleşme ile MJT_PK004000 pompa CNC makinesi sattığını, bu satış akabinde sözleşme gereği doğrudan garanti dışı aksamlara verilen servis parça değişimi ve garanti süresi dolmuş aksamlara verilen servisler parça değişimi nedeni ile 13/07/2015 tarih 1 adet ve 16/07/2015 tarihli 4 adet faturalar kesildiğini, hatta 12/11/2014 tarihli 122 nolu makinenin henüz takıldığında verilen servis formunda sözleşmeye uygun olarak elektrik dalgalanmasından doğacak arızalarda firmanın sorumlu olmayacağının ihtar edildiğini, yine yüksek basınç parçalarının garanti kapsamında olmadığı, hidrolik elektronik parçaların ise anlaşma gereği 100 sat ya da 1 yıl garanti olması yine madde 7 kapsamında kararlaştırıldığını, öte yandan 119 nolu ve 01/11/2014 tarihli ek 5 makine kurulum servis formunda bu durumun ayrıca firma ilgililerine hatırlatıldığını ve uyarı tavsiyede bulunulduğunu, sonuçta bu itirazı nedeniyle davalıya Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/… esas nolu dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını bu davada davalının aynı itirazları ileri sürdüğünü, ancak ne hikmetse bu ticari uyuşmazlıktan sonra müvekkilinin mermer firmalarına hiçbir satış yapamadığını ve 2017 yılı boyunca hemen hemen hiçbir makine satışı gerçekleşmediğini, bu nedenle müvekkili imalatçı firmaların kendisinden neden makine almadığı hususunda araştırma yapma ihtiyacı duyduğunu, müvekkili firmanın bu yalan haber ve kötüleme eyleminden zarar gördüğünün çok açık olduğunu, dinlenecek olan ve bu camia da çok iyi tanınan tanıklarının da haberlerin müvekkiline yönelik ne kadar yıkıcı bir etkisi olduğunu beyan ettiklerini, ticari itibarın zedelenmesi nedeniyle 100.000 TL manevi tazminatın davalının son haksız paylaşım yaptığı 15/10/2016 tarihinden bu yana işletilecek faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin tüzel kişi olduğunun dava dilekçesinde belli olduğunu, bu hususun hem davacılar hem de vekilleri tarafından bilindiği halde sadece müvekkilinin sorumlu tutulması için davalı gösterildiğini, davacının müvekkili ile aralarında olan başka davalardan dolayı müvekkilinin davalı olarak gösterilmesinin tamamen bu nedenle olduğunu, müvekkilinin herhangi bir şekilde davacının manevi zararına neden olacak bir eylem yapmasının söz konusu olmadığını, yine davacının manevi tazminat istediği eylemlerin suç olup olmadığı ve bu suçun kim tarafından yapıldığının belli olmadan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davanın husumet yönünden de reddinin gerektiğini, davacının kendi ürettiği makineleri satamadığını beyan ederek müvekkili aleyhine manevi tazminat davası açıldığını, davacının ürettiği makinelerin benzerlerinin yurt dışında uzun yıllardan beri seri üretim yapıldığını, davacı tarafından istenen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, müvekkilinin herhangi bir elemi ve kusurunun da olmadığını, dava konusu olayın da kimin tarafından yapıldığının tam olarak belirlenmesi gerektiğini, davanın müvekkili bakımından husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, sözleşme, servis formları, Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/… esas sayılı dosyası, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, sosyal paylaşım sitesi üzerinden davacı şirketin kişilik haklarının ihlal edildiği ve ticari itibarının zedelendiği iddiasıyla açılan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı tarafından whatsapp uygulaması ile mermerciler formunda15/10/2016 tarihinde “Sevgili Mermer Camiası Teknotaş olarak yaklaşık 2 yıl önce Bursa’da imal edilen … firmasından waterjet aldık. Makinanın bir KMT kopyası olduğunu biliyorduk. Yerli ve bir Bursa firması olduğundan büyük oranda desteklemek amaçlı yabancı muadilleri ile hemen hemen aynı paralarla aldık makinayı. Getirdiler kurdular ve kuruş o kuruş. Makina almamış dert satın almışız. 2 yıldır makina 1 saat çalıştıysa 3 saat durdu parça bekledi arıza verdi, işlerimizi aksattı. Arkadaşlarımızın makinalarına 10 bin saati geçmesine rağmen daha anahtar değmemişken bizim makina daha 1000 saatte iki gömleği birden patlattı. Her ne hikmetse makinanın her yerine 2000 saat garanti veren firma gömleklere (intensifier) 1000 saat garanti vermiş. Bize tam 35.000 TL fatura çıkardılar. Öncesinde 7 yıllık waterjet tecrübemiz olmasa kullanım hatası diye yüklenecekler – ki denemesini de yaptılar – Bunun dışında CNC kısmında da arızalar oldu ve her seferinde paçayı temin ettikleri firmaları suçladılar. Düşünün bir araba alıyorsunuz diyelim Tofaş, karbüratör arıza yapıyor ve Tofaş da diyor ki biz üretmiyoruz karbüratörü Brezilya’dan alıyoruz. Sonuç olarak bu makinayı alarak ciddi maddi ve işgücü kaybımız oluştu. Şu an mahkemelik durumdayız ve bize 1 yıldan fazladır servis vermiyorlar. Almayı düşünürseniz 1000 kere düşünün. Satın alan firmaları arayın (onlar vermezse ben size veririm) sözleşmenizi bir avukata okutun vs ” paylaşımda bulunmuştur.
Davacı şirketin, davalı tarafın whatsapp uygulaması ile mermerciler formundaki paylaşımları sebebiyle zararın varlığı yönünden ticari defterleri talep edilmiş olup, davacı tarafça ibraz edilen ticari defterler bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin 08/10/2019 tarihli raporunda özetle: Davacının ticari defterlerinin tasdiklerinin süresinde yaptırıldığını, sahibi lehine delil teşkil ettiği, davacı firmanın davaya konu yurtiçi makine satışlarının geçmiş yıllar ile karşılaştırılması sonucunda 2015 yılında 6 adet, 2016 yılında 4 adet, 2017 yılında 1 adet ve 2018 yılında ise 9 adetmakine satışının olduğunun tespit edildiğini, davacı firmanın karlılıklarının 2015 yılında 6 makine satışı ile 65.741,31 Tl seviyesinde iken 2016 yılında makine satışı ile 103.566,27 Tl ve 2017 yılında 1 adet makine satışı ile 65.741,31 TL olduğu yani davacı firmanın makine satış adeti ile karlılık tutarlarının doğru orantılı olmadığı, davacı firmanın makine satışı dışında gelirleri olduğundan makine satışı ile karlılık oranları hakkında kesin bir tespit yapılamadığı, davacı firmanın 2015, 2016 ve 2017 yılları yurtiçi satış hasılatlarının sadece 2017 yılında değil 2016 yılında da düşüş meylinde olması, davacı şirket karlılık oranının 2015 yılında %2,18 iken, 2016 yılında %3,46 ve 2017 yılında 3,01 gibi yaklaşık oranlarda olduğu, 2014 ve 2015 karlılık oranından yüksek olduğu mütalaa edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/01/2016 tarih ve 2014/4-213 Esas, 2016/70 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; ”Tüzel kişilerin manevi tazminat talep edip edemeyeceği tartışmalı olmakla birlikte hukuk düzeninin tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğuna göre, kişisel varlıklara yapılan saldırı nedeniyle elem ve ızdırap duymayacaklarından söz edilerek tüzel kişilerin manevî tazminat adı ile bir paranın ödetilmesi davası açamayacaklarını kabul etmek yasa koyucunun amacına aykırı düşecektir. Gerek Medenî Kanun ve gerekse Borçlar Kanunu yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerin de kişisel haklarını korumaktadır. Günümüzde doktrin ve Yargıtay tarafından yaygın olarak benimsenen görüş, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul etmektedir.” tüzel kişi manevi tazminat talep edebilecektir.
Tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, onun kişisel değerleri içinde yer alır. Ticari şeref ve haysiyetin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabilir. Ekonomik itibar da tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin bir görüntüsüdür. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri de toplum tarafından değerlendirilmektedir ve kişilik haklarından olan onur ve saygınlığı onun korunan değerlerinin başında gelir. Bu sebeple tüzel kişi onur ve saygınlığından vazgeçemeyeceği gibi, bu değerlerini hukuka ve ahlaka aykırı olarak da sınırlayamaz. 6098 sayılı TBK’nun 58. maddesindedüzenlenen manevi zarar, kişinin kişisel çıkarlarında ( haklarında) uğradığı bir eksilmedir. Değişik bir ifade ile, bu zarar çeşidi maddi değerler yönünden değil, manevi değerler yönünden bir eksilmeyi anlatır. Bir tüzel kişinin kişisel haklarından olan ( adı, şerefi, onuru ve itibarı gibi) varlıklarına yapılan saldırının; bu manevi değerlerinde bir eksilmeye ( manevi zarara) sebep olacağı kabul edilmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10/1. fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak, ifade özgürlüğünün sözleşmenin 10/2. fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen haber veya fikirler için değil, aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını, bunun çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın demokratik toplum olamayacağını belirtmiştir. 10. maddede güvence altına alınan bu hak bazı istisnalara tabi ise de, bu istisnaların dar yorumlanması ve bu hakkın sınırlandırılmasının ikna edici olması gerekir. Basın özgürlüğü bağlamında, gazetecilerin kanıtlayamayacağı söylenti ve iddiaların yayınlanması yönünden ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi doğruluk koşulunu makul olmayan, hatta olanaksız bir talep olarak değerlendirip, basının sadece bütünüyle kanıtlanmış olguları yayınlama zorunluluğu ile karşı karşıya bırakılması halinde hemen hemen hiçbir şeyin yayınlanamayacağı, bunun da basın özgürlüğüne zarar vereceği yönündedir. (YARGITAY 4. Hukuk Dairesi 2016/8897 E 2018/6166 K)
Düşünce ve kanaat özgürlüğü sınırının aşılması ve kişilik hakkına saldırı seviyesine ulaşması hâlinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddeleri gereğince manevi tazminat istenebilecektir.
O halde toplanan delillerden yukarıdaki açıklamalardan somut olayda, davalı tarafından whatsapp uygulaması ile mermerciler formundaki 15/10/2016 tarihli paylaşımının düşünce ve kanaat özgürlüğü sınırında kaldığı, şirket tüzel kişiliğine yönelik ticari itibarını zedeler nitelikte bir saldırı ya da manevi tazminatı gerektirir bir husus bulunmadığı kaldı ki davacının ticari defterlerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davalının paylaşımı sebebiyle davacının karlılık oranında açık bir azalma olmadığı ve zararının bulunduğu sabit olmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın subut bulmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.707,75 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.648,45 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan posta, talimat ve tebligat gideri olan 326,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye 10/3. Maddesine göre belirlenen 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,

Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.