Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/928 E. 2021/842 K. 18.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Türk Milleti Adına
“K a r a r”
ESAS NO : 2017/928
KARAR NO : 2021/842

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … – Bulancak/ GİRESUN
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -/ İSTANBUL
DAVA İHBAR OLUNAN : … -…
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/07/2017
KARAR TARİHİ : 18/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkil ….’ın hamileliği boyunca Özel Osmangazı Tıp Merkezi kadın doğum hastalıkları Polikliniğinde görevli doktor Dr…. “e giderek muayenelerini gerçekleştirdiğini,doktorun normal doğumu uygun görmesi halinde 21.06.2015 tarihinde Hacer YIĞIN’ın normal doğum yaptığını, doğumdan sonra müvekkilin 4 kg ağırlığında bir erkek çocuk dünyaya getirdiğini, ancak bebeğin sol kolunda zedelenme olduğunun belirtildiğini, müvekkillerin bebek ….’in sol kolunu kaldıramadığını gördüklerini ve hastaneden görevli ortopedi doktoruna Muayene ettirdiklerini, muayene sonucunda bebek ….’e kolda sinir zedelenmesi brekial pleksus tanısı koyduklarını ve tedavi olarak “ bebeğin kolu ilk bir ay yukarıda kalacak , askıya alacağız” dendiğini, iki günde bir fizik tedavisi yapılması gerektiğinin belirtildiğini, …’ın sol kolu askıya alınarak ayın hastanenin Fizik Tedavi biriminde yaklaşık 2.5 ay , 2 günde bir olmak üzere tedavi gördüğünü, 2.5 ay boyunca bebek Yusuf Egemen’in kolunda bir iyileşme görülmediğini, bu nedenle müvekkillerin Şişli Özel Acibadem hastanesi ortopedi Polikliniği Dr. … “e gittiklerini, Dr Aydın bebeği muayene ederek “bebeğin kolunun askıya alıntnasının doğru olmadığını ,2.5 ay boyunca kolunun askıda kalması nedeniyle sinirlerinin toplandığını” belirttiğini, Kadın doğum uzmanı Dr İbrahim Ögel’in 4 kilo bir bebeğin normal doğumun risklerini bilmesine rağmen normal doğumda israr etmesi nedeni ile bu riskleri bilerek normal doğumda tüm önlemleri alınmaması nedeni ve normal doğumda israr etmesi nedeni ile kusurlu olduğunu ve yine aynı hastanenin fizik tedavi doktorunun yanlış tedavi uygulaması nedeni ile kolunda hasarın iyileşmez hale geldiğinden dolayı kusurlu olduğunu, Doktor … davalı …tarafından 72364550 poliçe nolu Tıbbı Kötü Uygulamaya İlişkin Mali Sorumluluk Sigortası ile teminat altına alındığını, müvekkilimin sol kolunun sakat kaldığını ve sürekli sakatlığının mevcut olduğunu, İleride bu durumdan dolayı maddi ve manevi olarak zarar göreceğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla müvekkilin …’ın sürekli sakatlığı bu zamana kadar yapılan ve ileride yapılması muhtemel tüm tedavi giderleri vs sakatlık giderleri toplamı olan şimdilik 5.000,00’VI, maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili de müvekkilime verilmesine, müvekkilin manevi zararlarına karşılık 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile müvekkilime verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini % 20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki ve husumet itirazında bulunduklarını, tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Mali Sorumluluk Sigorta Poliçelerinde Riziko Tarihi Huzurda görülmekte olan davada müvekkil şirketin sorumluluğunu saptamak için davaya konu tıbbi uygulamanın niteliğinden evvel iddia edilen poliçe kapsamında sorumluluğun araştırılması gerektiğini, bu bakımdan Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın Genel ve Özel Şartları’nın ayrıntılı olarak irdelenmesi gerekeceğini, tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın 19 Temmuz 2011 tarih 2010/1 sayılı Tebliğ ile değişik “A.1. Sigortanın Konusu” başlıklı maddesinde “… sözleşme tarihinden önceki on yıllık dönemdeki veya sözleşme süresi içindeki mesleki faaliyeti nedeniyle verdiği zararlara bağlı olarak sözleşme süresi içinde kendisine yapılan tazminat taleplerine (…) poliçede belirlenen limitler dahilinde teminat sağlar.” şeklindeki düzenleme mevcut olduğunu, yine Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın 28.08.2012 tarih 2010/1 sayılı Tebliğ ile değişik “B. Zarar ve Tazminat maddesinin B.1. Rizikonun Gerçekleşmesi” başlıklı maddesinde: “Sigorta sözleşmesinin konusuna ilişkin olarak sigortalının kendisine tazminat talebinde bulunulduğunu öğrendiği ya da zarar görenin doğrudan doğruya sigortacıya başvurduğu anda riziko gerçekleşmiş sayılır.”denilmektedir.Aynı şekilde Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nın 97558423- 349/23425 sayı 29.07.2015 tarihli Sektör Duyurusunda ise bu husus şu şekilde ifade edildiğini, bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, hekimlik uygulamasının uygulamanın gerçekleştirildiği tarih değil, hekimin kendisine yahut sigorta şirketine yönelik tazminat talebinde bulunulduğu tarihteki Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi tarafından teminat altına alındığı anlaşılacağını, dolayısıyla rizikonun gerçekleşme tarihi; şirketimize yöneltilen maddi ve manevi tazminat taleplerinin iletildiği tarih olduğunu, bahsi geçen talepler şirketimize dava dilekçesi ile yöneltilmiş olup ilgili dilekçenin tebliğ tarihi olan 12.09.2017; rizikonun gerçekleştiği tarihin Dr. …’in Riziko Tarihini Kapsar Tıbbi Zorunlu Poliçesi Müvekkil Şirket Bünyesinde düzenlenmediğini, hükümlerden de anlaşılacağı üzere hekimlerin mesleki faaliyetleri, kendilerine yahut sigorta şirketlerine tazminat talebinin iletildiği tarih itibariyle geçerli Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile teminat altına alındığını, somut olayda bu tarih maddi ve manevi tazminat taleplerinin yöneltildiği dava dilekçesinin şirketimize tebliğ olduğu tarih olduğu ve hekimin bu tarihi kapsar zorunlu tıbbi kötü uygulamaya ilişkin mali sorumluluk poliçesinin müvekkil şirket tarafından düzenlenmediği açık olduğunu, bu hususta Dr. …’e ilişkin Tramer sorguları da, anılan riziko tarihini kapsar poliçenin şirketimiz nezdinde bulunmadığını göstermediğini, davanın Konusu İtibariyle hekime ihbar edilmesinde zaruret olduğunu, açıklanan nedenlerle yetkisiz mahkemelerde açılan huzurdaki davanın yetkili İstanbul Anadolu Mahkemelerine gönderilmesine, müvekkil şirket için husumet yönünden davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline, davanın Dr. …’e ihbar edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacı … Yığın’ın doğum sırasında ve hamilelik süresince dava dışı doktor ….’in eylemi ile sürekli malül kalıp kalmadığı, bu kapsamda davalının tıbbi kötü uygulamaya ilişkin mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olup olmadığı ve maddi tazminat ve manevi tazminatın koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
Mahkememizce yargılamaya yapılarak, Bursa il Sağlık Müdürlüğü,Medılıfe Özel Hastanesine, Aritmi Osmangazi Hastanesine, Özel Acıbadem Taksim Hastanesine, Çekirge Devlet Hastanesine müzekkere yazılarak davacının tedavi evrakları, …den ise dava konusu poliçe evrakları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Dosyamız temin edilen evraklar ile birlikte Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas kurulundan sağlık kurulu raporu temin edilmiştir.
30/11/2020 tarihli ATK raporunda özetle; Anne …’in Aritmi Osmangazi Tıp Hastanesi’nde 21/06/2015 tarihinde vajinal doğum yapması sonucu dünyaya geldiği ve doğum sonrası yapılan muayenesinde sol brakial pleksus felci tespit edildiği bildirilen Ahmet oğlu 21.06.2015 doğumlu … hakkında düzenlenen adli ve tıbbi belgelerin değerlendirilmesinde; 1992 doğumlu …’in 21/06/2015 tarihinde sancı nedeniyle başvurduğu Aritmi Osmangazi Tıp Hastanesi’nde yapılan muayenesinde; 39 haftalık gebe, AFİ: N, FK: +, erkek, baş gelişli, tuşe: 2 cm olduğu, kişinin aynı tarihte epizyotomili normal vajinal doğum ile 4000 gr ağırlığında, 52 cm boyunda canlı bir erkek bebek doğurduğu; bebeğin doğum sonrası yapılan muayenesinde sol kolda güçsüzlük saptandığı, fizik tedavi bölümüne konsülte edildiği, bebekte sol brakial pleksus hasarı tespit edildiği, Hacer Yiğin’in vaginal yoldan doğum yaptırılmasının tıbben uygun olduğu, bebeğin fiziksel gelişiminin normal yoldan doğum yaptırılma sınırları içinde değerlendirildiği, mevcut durumda sezeryan ile doğumu gerektirecek tahmini bebek ağırlığının diabetik olmayan gebelerde 5000 gram üzerinde diabetik gebelerde en az 4500 gr olması nedeniyle sezaryen endikasyonunun bulunmadığı, küçükte doğumdan sonra sol kolunda saptanan brakial pleksus lezyonunun normal doğum eylemi sırasında tüm özenin gösterildiği durumlarda dahi bebeğin vaginal yoldan çıkartılması sırasındaki manevralara bağlı olarak görülebildiği ve doğum eyleminin komplikasyonu olarak nitelendirildiği, söz konusu komplikasyon tanısının zamanında konulduğu, sezaryen yöntemi ile gerçekleşen doğumlarda da brakial pleksus yaralanmalarının görülebildiğinin tıbben bilindiği birlikte değerlendirildiğinde; küçüğün doğumunda görev alan sağlık çalışanlarının eylemlerinin tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu mütalaa edilmiştir.
Dosyamız ayrıca İstanbul mahkemelerine talimat yazılmak suretiyle Maltepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalından uzman raporu temin edilmiştir.
30/06/2021 tarihli sağlık kurulu raporunda özetle; Bebeğin ağırlığı 4000 gr’dir, 4500 gr’dan küçüktür, anne şeker hastası değildir Ve bi 4220 doktorun normal doğumu tercih etmiş olması Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü’nün “Doğum ve Sezaryen Eylemi Yönetim Rehberi’ne, literatür bilgisine ve tıbbın kurallarına uygundur. Dolayısıyla en baştan sezaryen doğumun tercih edilmemiş olmasından dolayı tıbbın gerek ve kurallarına göre doktor ve hastaneye kusur izafe edilmesi mümkün olmadığını, bütün kurallara uygun davranıldığında bile, pleksus brakiyalis paralizisi öngörütemez ve tüm ihtimama rağmen önlenemez bir komplikasyon olduğunu, doğumdan sonraki süreçteki takip ve tedavi uygulamaları da tıbba uygun olup, bir kusur, abeaklık vava ihmal söz konusu olmadığı bildirilmiştir.
Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde açılan dava; davacı …’un annesi Hacer’in 21/06/2015 tarihinde, doğum yaptıran doktorun sezaryen yerine normal doğumda ısrar etmesi neticesi iddiası , fizik tedavi doktorunun yanlış tedavi uygulaması iddiası neticesinde bebek Yusuf’un sol kolunda zedelenme/kalıcı hasar oluştuğu, doğum doktorunun davalı … şirketi tarafından Tıbbı Kötü Uygulamaya İlişkin Mali Sorumluluk Sigortası ile teminat altına alındığı, davacı …’un sürekli sakatlığı, yapılan-ileride yapılması muhtemel tüm tedavi giderleri, sakatlık giderleri tazminatlarının(maddi tazminatların), manevi tazminatın davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesine ilişkindir.Her ne kadar davacı tarafça, doğum esnasında yanlış doğum yönetiminin ve fizik tedavi uzmanının yanlış tedavi uyguladığından bahisle davalı sigortadan maddi-manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de gerek ATK tarafından tanzim edilen raporda gerekse talimat mahkemesi aracılığıyla aldırılan, akademisyenler tarafından tanzim edilen bilirkişi heyet raporunda özetle doktorun normal doğumu tercih etmiş olmasının tıbbın kurallarına uygun olduğu, doğumdan sonraki süreçteki takip ve tedavi uygulamalarının da tıbba uygun olduğu, kusur , ihmal, aksaklık söz konusu olmadığının belirtildiği, gerek bilirkişi heyeti tarafından gerekse ATK tarafından tanzim edilen raporlarda davaya konu hususlar bilimsel, gerekçeli ayrıntılı olarak açıklanmış, raporların mahkememizce hükme esas alınmaya yeterli olduğu kanaatine varılarak, davacı …’un doğumunda ve fizik tedavi uygulamalarında ihmal-kusur-aksaklık olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın peşin alınan 358,63 TL’den mahsubu ile artan 299,33 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 40,00 TL’lik yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 13.925,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından karar tebliği için gerekli miktar kullanıldıktan sonra artan kısmın kararın kesinleşmesi halinde HMK’nın 333.maddesi uyarınca istek halinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde HMK’nın 333.maddesi uyarınca istek halinde davalıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.18/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.