Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/875 E. 2021/990 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/875 Esas
KARAR NO : 2021/990
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACILAR : 1- … – T.C.N…. …
2- … -T.C.N. … …
3- … -T.C.N. … …
4- … – T.C.N…. …
5- … -T.C.N. … …
6- … -T.C.N. … …
7- … -T.C.N. … …
8- … -T.C.N. … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 2- … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 07/07/2017
KARAR TARİHİ : 25/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkillerin kardeşi …, 18.01.2017 tarihinde saat 21.00 sularında bisikletiyle İzmir yolu Merinos yan yolundan Gençosman kavşağı istikametine seyir halindeyken Merkez Bankası otoparkına yaklaştığı esnada 16 … 39 plakalı aracın sahibi ve sürücüsü davalı müvekkilin sürücüsü olduğu bisiklete arkadan çarpmış ve bu suretle meydana gelen kaza sonucu kaldırıldığı hastanede vefat etmiş olduğunu, Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesi 2017/225 Esas sayılı dosyasıyla …’ın ölümüyle ilgili dosya kovuşturulmakta olup dosyadan aldırılan ayrıntılı bilirkişi raporundan da görüleceği üzere davalı … asli kusurlu olduğunu, trafik kazası sonucu oluşan ölüm sebebiyle ölenin yakınlarının tazminat taleplerinde, gerçek kişinin aracın bağlı bulunduğu sigorta şirketlerinin poliçe kapsamında sorumluluk sınırını geçen kısımdan da mesul olduğunu, borçlar kanuna istinaden, davaya konu trafik kazası, müvekkil davacılara karşı araç sürücüsü davalı …’nın gerçekleştirmiş olduğu bir haksız fiii kapsamında olduğunu, bu haksız fiil neticesinde sorumluluğu bulunan davalı gerçek kişinin, maktulün kardeşleri olan müvekkil davacılara karşı, haksız fiilden kaynaklanan, doğmuş ve ileriki yıllarda doğacak olan maddi ve olayın oluşturduğu elem ve ıstırap sebebiyle manevi zararlarını karşılamakla yükümlü olduğunu, bu nedenle, davaya konu olayda maddi ve manevi sorumluluğuna gidilmekte olduğunu, gerçekleşen ölümlü trafik kazası nedeniyle, bu kazaya sebebiyet veren gerçek kişilerin ve de hukuki sorumluluğu doğan tüzel kişi sigorta ettiren ve sigorta şirketlerinin maddi zararları müteselsilen karşılaması gerekmekte olduğunu, trafik kazası olayı sebebiyle oluşmuş ve gelecekteki oluşacak muhtemel zararlarının, sorumlular tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, manevi tazminat talebi bakımından, ölümlü trafik kazası sonucu, maktul yakınlarının büyük elem ve üzüntü içerisinde bulunduklarından dolayı, hukuken manevi tazminat talebi hakları da var olduğunu, ölümlü trafik kazasına sebep olan asli ve tali kusurlu davalıların, müvekkil davacıların elem ve acı ile yaşadıkları bu olayı manevi tazminat ile bir nebze gidermeleri gerekmekte olduğunu, bu sebeple manevi tazminat talep hakkı doğmuş olduğunu, sigorta şirketleri açısından ise her ne kadar da; kural olarak sigorta şirketlerinden manevi tazminat talep edilmemesine rağmen, istisnai biçimde, davalı taraf sigorta ettirenler sigorta şirketleri arasında gerçekleştirilmiş zorunlu mali sorumluluk sigortası ve ya ihtiyari mali sorumluluk sigortası kapsamında manevi tazminat klozuna yer verilmiş ise yargılama safhasında poliçelerde manevi tazminat klozu hususunun yer aldığı ortaya çıktığı takdirde, mahkemece tespit edilmesi halinde, zorunlu mali sorumluluk sigorta ve ihtiyari mali sorumluluk sigortasından manevi tazminat talep hakkını da saklı tuttuklarını, iş bu nedenlerle, ölümlü trafik kazası sonucu ölen …’ın yakınları olan müvekkil davacıların, tüzel kişilerden, zorunlu mali sorumluluk sigortasına istinaden, gerçek kişilerden ise borçlar kanunun haksız fjil neticesinde oluşan maddi manevi zararın tazmini hükümlerine istinaden, davalılardan talep edilen maddi ve manevi zararlarının ve de yargılama aşamasında bilirkişi marifetiyle de ortaya çıkacak diğer zararlarının davalılar tarafından müteselsilen tazmini talebimiz sebebiyle, iş bu davayı ikame etme zorunluluğu doğmuş olduğunu, davalı … adına kayıtlı menkul ve gayrimenkuller adına ihtiyati tedbir konularak davacılar adına toplamda şimdilik, 2.400,00 TL maddi tazminatın davalılar sürücü yönünden, olay tarihi itibariyle, sigorta şirketleri yönünden de dava tarihinden itibaren işleyecek faizi, ile birlikte tüm davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Zaman aşımı nedeniyle iş bu davanın reddi gerekmekte olduğunu, davacı tarafın, sayın mahkemenizin görevli olduğu şeklindeki beyanları doğru olmadığını, davacı tarafın açmış olduğu dava, haksız fiile dayalı maddi ve manevi tazmin talebi olduğunu, haksız fiile dayalı tazminat taleplerine ilişkin davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, 2918 sayılı Kanunun 97 nci maddesi gereğince zarar görenin veya görenlerin, dava yoluna gitmeden once sigorta şirketine başvuru zorunluluğu bulunmakta olduğunu, ilgili kanun maddesine göre sadece sigorta şirketine başvuruda yeterli olmayıp, aynı zamanda sigorta şirketine başvuru sonrasında, sigorta şirketinin 15 gün içerisinde cevap vermemesi veya başvuranın taleplerini yeteri kadar karşılamaması gerekmekte olduğunu, davacı taraf … Sigorta A.Ş. şirketine başvuru yaptığına dair hiç bir belge dosyaya sunmadığı gibi, bu durumdan da dilekçesinde hiç bahsetmemiş olduğunu, bu nedenle davacı tarafça açılan iş bu davanın öncelikle usul yönünden reddi gerektiğini, 18.01.2017 tarihinde, müvekkilin sevk ve idaresindeki 16 … 39 plakalı araç, Ankara yolu merinos yarı yolu üzerinden Geriçosman kavşağı istikametine doğru seyir halinde iken, bisiklet yolu olmadığı halde müteveffa …’ın bisikleti ile seyir halinde olması, bisikletinin herhangi bir uyarıcı reflektörü bulunmaması, olayın gece vakti gerçekleşmes ve iş bu şartlarda farkedilmesinin mümkün olmaması sebebiyle ölümlü trafik kazası meydana gelmiş olduğunu, yapılan incelemeler ve raporlarda da, kazaya karışan 16 … 39 plakalı müvekkile ait aracın kaza anında hız limitlerinin de aşılmadığı ortadadır. Bu nedenle müvekkilin, kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru mevcut olmadığını, … hakkında Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/225 E. Sayılı dosyası yürüyen yargılama halen devam etmekte olduğunu, Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/225 E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafların istemiş olduğu maddi tazminat talepleri son derece fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için müvekkil …’nın kazanın oluşumunda tek ve asli kusurlu olduğu kanaatine varılır ise yukarıda belirttiğimiz gibi müteveffa …’ın kazanın oluşumunda kusurlu davranışları ve vefat etmesinde ihmali ve zararı arttırıcı davranışları da mevcut olduğu gözetilerek tazminat miktarında indirime gidilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için müvekkil …’nın kazanın oluşumunda tek ve asli kusurlu olduğu kanaatine varılır ise yukarıda belirttiğimiz gibi müteveffa …’ın kazanın oluşumunda kusurlu davranışları ve vefat etmesinde ihmali ve zararı arttırıcı davranışları bulunduğu da gözetilerek tazminat miktarında indirime gidilmesi gerektiğini, bu nedenlerler davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: Uyuşmazlık, müvekkil şirket nezdinde … sayılı ve 24.11.2016-2017 vade tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigorta teminatı altına alınan 16 … 39 plakalı aracın 18.01.2017 tarihinde karışmış olduğu iddia edilen trafik kazası sonucu …’ın vefat etmesi nedeniyle yakınlarının destekten yoksun kalma tazminat talebinden kaynaklanmakta olduğunu, sigortalı araç, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. Maddesi kapsamında, işletenlerin aynı kanunun 85/I. maddesinde belirtilen tehlike sorumluluğunu karşılayan ve üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler içinde teminat altına alan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin münakit sigorta poliçesinden sorumluluğu; poliçe vadesi, teminat limitleri ve kusur oranları ile sınırlı olduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’ne sevk edilmesini talep etme zarureti doğmuş olduğunu, davacı taraf karşı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu belirtmiş olduğunu, müvekkil şirket sigortalının %50 kusuru olan oran üzerinden ilgili tazminat ödemesini gerçekleşmiştir olduğunu, söz konusu kusur oranının sayın mahkemeniz tarafından yeterli görülmemesi halinde, dosyanın kusur tespiti açısından Adli Tıp 3. İhtisas Dairesine gönderilmesini talep ettiklerini, davacı tarafından, sigortalımızın kusuru ve kusur ile zarar arasında illiyet bağı bulunduğu usulen ispat edilmesi gerektiğini, davacıların talebinin fahiş olduğunu, müvekkil şirket söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, işbu dava tarihine kadar herhangi bir ihbar bulunmamakta olduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, bu nedenlerde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, tanık beyanları, Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/225 esas sayılı dosyası, adli tıp kurumu raporu, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze ve defin gideri ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların kusur oranlarının tespiti yönünden dosya ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek, rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 08/01/2019 tarihli raporunda özetle: Davalı sürücü …’nın %100(yüzde yüz) oranında kusurlu, davacıların yakını müteveffa sürücü …’ın kusursuz olduğu mütalaa edilmiştir.
Dava konusu olayla ilgili Bursa C.Başsavcılığnıın 2017/5815 soruşturma sayılı dosyasında kusur raporunun düzenlendiği, yine Bursa 24.ACM’nin 2017/225 esas sayılı dosyasında mahkeme heyeti ile keşif yapılarak kusur raporu belirlendiği, savcılık dosyasında ve mahkeme dosyasında alınan kusur raporlarında davacı tarafa da kusurun yükletildiği ve bu kapsamda ceza mahkemesi tarafından karar verilerek, dosyanın kesinleştiği anlaşılmakla; önceki alınan kusur raporları ile mahkememizin yargılaması sırasında alınan ATK kusur raporu arasında çelişki olduğundan, davalı tarafın itirazlarını değerlendirir genişletilmiş ATK Trafik İhtisas Dairesi’nde kusur konusunda rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 20/11/2019 tarihli raporunda özetle: Davalı sürücü …’nın %100(yüzde yüz) oranında kusurlu, davacıların yakını müteveffa sürücü …’ın kusursuz olduğu mütalaa edilmiştir.
Dosyanın 1 aktüer bilirkişiye tevdi edilerek, dava konusu trafik kazası sebebiyle davacıların destekten yoksun kalma sebebiyle maddi tazminatın hesaplanması konusunda rapor tanzim edilmesi talep edilmiştir.
Aktüer bilirkişinin 27/04/2020 tarihli raporunda özetle: Somut olayda, kaza tarihinde 33 yaşında ve bekar müteveffanın kardeşlerine de destek olduğu davacılarca iddia edilmiş olduğu, tüm dosya kapsamından müteveffanın kardeşlerine düzenli ve eylemli maddi anlamda bir katkısı bulunup, bulunmadığı, müteveffanın yardım etmediği takdirde kardeşlerinin yoksulluğa düşeceği, kardeşlerin müteveffanın desteğine ihtiyaç halinde olduğu ispatlanamadığından, davacı kardeşlerin destekten yoksun kalma tazminatı istemleri yerinde görülmeyip hesaplama yapılmamış olduğu, huzurda görülen davadaki duruma benzer olaylara ilişkin Yüksek Yargı Kararları raporumuzda arz edilmiş olduğu, tanık …’ın beyanı ve davacıların anne ve babasının bulunmaması sebebiyle, müteveffanın en küçük kız kardeşine destek olmasının mümkün olacağı düşünülmekte olduğu, ailenin en küçük kardeşi olan …’ın 26.03.1996 Doğum Tarihli olduğu, kaza tarihinde olan 18.01.2017 Tarihinde 20 Yıl, 9 Ay, 23 Gün yaşında olacağı, 22 Yaşına değin ağabeyinin desteğinde kalacağı, 26.03.2018 tarihte destekten çıkacağı sonucuna ulaşılmış olduğu, bu kabulden yola çıkıldığında müteveffanın bekar olduğu, ailenin en küçük bireyi olan davacıya gelirinin yarısını verebileceği kabulüyle, davacının destekten yoksun kalma zararının 10.414,67TL olacağı hesaplandığı mütaala edilmiştir.
Davacıların sosyal ekonomik durumları, davacılar vekilinin rapora karşı itirazlarını değerlendirir ek rapor aldırılmak üzere dosya önceki aktüer bilirkişiye tevdi edilerek, ek rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Aktüer bilirkişinin 08/05/2021 tarihli ek raporunda özetle: Somut olayda, kaza tarihinde 33 yaşında ve bekar müteveffanın kardeşlerine de destek olduğu davacılarca iddia edilmiş olduğu, tüm dosya kapsamından müteveffanın kardeşlerine düzenli ve eylemli maddi anlamda bir katkısı bulunup, bulunmadığı, müteveffanın yardım etmediği takdirde kardeşlerinin yoksulluğa düşeceği, kardeşlerin müteveffanın desteğine ihtiyaç halinde olduğu ispatlanamadığından, davacı kardeşlerin destekten yoksun kalma tazminatı istemleri yerinde görülmemiş olduğu, huzurda görülen davadaki duruma benzer olaylara ilişkin Yüksek Yargı Kararları raporumuzda arz edilmiş olduğu, Yüce Mahkemece aksi kanaatte olunması halinde; müteveffanın tüm kız kardeşlere ebeveyn sıfatıyla tek başına destek verdiği ilkesinin kabulüyle, …’ün destek zararının 43.020,22TL, …’ın destek zararının 43.020,22TL, …’in destek zararının 43.020,22TL, …’un destek zararının 35.662,07TL, …’nin destek zararının 38.810,35TL olacağı hesaplanmış olduğu, tüm kız kardeşlere ebeveyn sıfatıyla diğer erkek kardeşleriyle birlikte destek verdiği ilkesinin kabulüyle, …’ün destek zararının 14.340,07TL, …’ın destek zararının 14.340,07TL, …’in destek zararının 14.340,07TL, …’un destek zararının 11.887,36TL, …’nin destek zararının 12.936,78TL olacağı hesaplanmış olduğu, tarafımca en makul modellemenin bu seçenek olabileceği düşünülmekte olduğu, Yüce Mahkemece Davacı … … …’ün tek başına destek gördüğü iddiasının karşılanması gerektiğinin düşünülmesi halinde, mteveffanın kız kardeşine ebeveyn sıfatıyla tek başına destek verdiği ilkesinin kabulüyle, …’ın destek zararının 203.533,09TL olacağı hesaplanmış olduğu, kız kardeşe ebeveyn sıfatıyla diğer erkek kardeşleriyle birlikte destek verdiği ilkesinin kabulüyle, …’ın destek zararının 67.844,36TL olacağı hesaplanmış olduğu, tarafımca en makul modellemenin bu seçenek olabileceği düşünülmekte olduğu, cenaze nakil gideri olarak yapılan araştırmada; rayiç bedelin 800-2.400TL aralığında olduğu ortalama 1.600TL tutarındaki bir meblağın kabulünün mümkün olacağı sonucuna ulaşılmış olduğu, cenaze defin gideri olarak yapılan araştırmada; dava dosyasında hiçbir. Bulguya erişilememiş olduğu, ancak son zamanlarda, Belediyelerin sosyal politikaları gereği, defin giderlerini büyük ölçüde üstlendikleri görülmekte olduğu, bu sebeple, dönemin brüt asgari ücreti düzeyinde bir masrafın davacılar tarafından karşılanmasının hayatın olağan akışına uygun olacağı sonucuna ulaşılmış olduğu, sonuç olarak 1.777,50TL tutarındaki bir bedelin kabulünün mümkün olacağı mütalaa edilmiştir.
Davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan ıslah dilekçesi ile; …’ün destek zararı 14.340,07-TL, …’ın destek zararı 14.340,07-TL, …’in destek zararı 14.340,07-TL, …’un destek zararı 11.887,36-TL, …’nin destek zararı 12.936,78-TL, Cenaze nakil gideri 1.600,00-TL, Cenaze defin gideri 1.777,50-TL olmak üzere toplam 68.821,85-TL olarak davayı ıslah etmiştir.
Davalı tarafın zamanaşımı def-i savunması yönünden, davanın ölümlü trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası olup fiilin cezai gerektirdiğinden KTK’ nın 109/2 .maddesi kapsamında uzamış ceza zamanaşımı olan 15 yıllık süreye tabidir. Dolayısıyla kaza tarihi olan 18/01/2017 tarihinden itibaren zamanaşımı süresi geçmediğinden bu savunmaya itibar edilmemiştir.
O halde yukarıdaki açıklamalar ve toplanan delilerden, davacıların kardeşi mütevaffa …’ ın sürücüsü olduğu bisiklet ile davalıların sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu 16 … 39 plakalı araç arasında meydana gelen 18/01/2017 tarihli ölümlü trafik kazasında, düzenlenen kaza tespit tutanağı, Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/225 Esas sayılı dosyasında kazaya ilişkin bilirkişi raporu ve mahkememiz yargılaması sırasında düzenlenen ATK Trafik İhtisas Dairesinin 20/11/2019 tarihli kusur raporu kapsamında, davacıların kardeşi-müteveffa …’ ın kaza mahalline dair kara yolunda, yolun sağını takiben seyir halinde iken davalı tarafın aracının yola gereken dikkat ve özeni göstermeyerek arkadan çarpmasında davalı tarafın %100 oranında kusurlu olduğu, bisikletin arka ışık donanımının bulunmadığı savunulmuş ise de kaza mahallinde aydınlatmanın mevcut olduğu, davalı tarafından bisikleti önlem alabilecek mesafede fark edebileceğinden bu savunulmaya itibar edilmeyerek, davacıların kardeşi müteveffanın kusursuz olduğu kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan destekten yoksun kalma tazminatının yasal dayanağı Türk Borçlar Yasası’nın 53.(Eski BK 45) maddesi olup, destek kavramı, hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu amaçlar ve hısımlık ilişkisine ya da yasanın nafaka hakkındaki düzenlemelerine dayanmaz. Yasa gereğince bir kimseye yardım etmek zorunda bulunan kişi değil, eylemli ve düzenli olarak onun geçiminin bir bölümünü veya tümünü sağlayacak biçimde yardım eden ve olayların olağan akışına göre, eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Diğer bir anlatımla; yasa ile ya da sözleşmeye konulmuş bir ödev bulunmaksızın bir kimsenin eylemli ve düzenli olarak ötekine yardım etmesi ve ileride yardımın sürüp gitmesinin beklenir bulunması ölenin destek sayılması için yeterlidir. Destek kavramının dayanağı hukuksal bir ilişki değil, eylemli bir durumdur. Bu nedenle miras hukuku veya nafaka yükümlülüğü ile ilgili değildir. Eylemli destek, yardımlarda düzenlilik ve devamlılık halinde söz konusu olur.
Destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Ayrıca kardeşlerin birbirine karşı kural olarak bakım görevi yoktur. Ancak, bir kardeşin diğer kardeşe eylemli ve düzenli olarak yardım etmesi halinde, bu kardeş diğerinin desteği sayılır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 364/1. maddesinde “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir. ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/01/2019 tarihli 2018/5534 Esas 2019/341 Karar sayılı kararında açıkça vurgulandığı üzere)
Bu durumda somut olayda, muris … kaza tarihinde 34 yaşında olup kardeşleri … ve … ile birlikte yaşadığı, sabit, düzenli bir işinin olmadığı, günlük yevmiye ile çalıştığı, davacılar … ve … dışında diğer kardeşlerinin evli olduğu anlaşılmaktadır. Dinlenen tanıkların beyanlarında müteveffanın kardeşleri … ve … ile birlikte yaşadığı, kız kardeşi …’ a yardımda bulunduğu ifade edilmiş olup dosya kapsamında müteveffanın düzenli ve eylemli olarak kardeşlerine maddi anlamda bir katkısı bulunduğunun sabit olmadığı her ne kadar tanıkların beyanlarında …’a yardımda bulunduğu belirtilmiş ise de …’ ın evli, çocuğunun olmadığı, eşinin işçi olup çalıştığı anlaşılmakla müteveffanın …’ ya ne kadar yardım ettiği, yardımın düzenli bir yardımın olup olmadığı, yardım etmediği takdirde kardeşi …’ nın yoksulluğa düşeceği, engelli vs. hali nedeniyle bakıma muhtaç halde olduğunun, ve müteveffanın desteğine ihtiyaç halinde olduğunun ispatlanamadığından davacıların destekten yoksun kalma tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacıların cenaze defin gideri ve ulaşım gideri masrafları yönünden eylemin haksız fiil olup davalı tarafın %100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla, dinlenen tanık beyanları ve aktüer bilirkişi raporu ile davacıların 1.600 TL cenaze nakil gideri ve 1777,50 TL cenaze defin gideri olmak üzere 3.377,50 TL ıslah ile talep edilen maddi tazminat talebinde haklı olduklarından bu miktarlar yönünden talebin kabulune, davalı … yönünden kaza tarihi olan 18/01/2017 tarihi itibariyle temerrüt oluştuğundan bu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, diğer davalı …Ş yönünden ise dava tarihi olan 07/07/2017 tarihi itibariyle temerrüt gerçekleştiğinden bu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karar vermek gerekmiştir.
Davacıların manevi tazminat talebi yönünden değerledirildiğinde, bilindiği üzere Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önüne alarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı asıl olarak ne tazminat ne de bir cezadır. Amacı zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmak ve ruhi ızdırabını dindirmek olması nedeniyle tazminata benzer bir fonksiyonu vardır. O halde tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yukarıdaki açıklamalarda, toplanan delillerden, meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların kardeşinin ölümü ile sonuçlanan olayda, tarafların kusur oranları, olayın meydana geldiği tarih, olayın meydana geliş şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, olay tarihindeki paranın alım gücü, desteğin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmende olsa giderilmesi amacıyla, müteveffanın kardeşleri davacılar için 8.000 er TL manevi tazminatın hak ve nesafet kuralları çerçevesinde takdir edilerek manevi tazminat talebinin davalı sürücüden alınarak davacılara verilmesine dair manevi tazminat talebinin kısmen kabulune, davalı tarafın eyleminin haksız fiil olup kaza tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiğinden bu tarih itibariyle yasal faiz işletilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
A-Davacının destekten yoksun kalma tazminatı ve maddi tazminat talebinin Kısmen kabulü ile, davacının maddi tazminat talebi olan 1.600,00 Tl cenaze nakil gideri, 1.777,50 Tl defin gideri olmak üzere toplam 3.377,50 Tl maddi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 18/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, diğer davalı …Ş yönünden ise 07/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
B-Davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile,
-Davacı … için 8.000 Tl,
-Davacı … için 8.000 TL,
-Davacı … için 8.000 TL,
-Davacı … … için 8.000 TL,
-Davacı … için 8.000 TL
-Davacı … için 8.000 TL,
-Davacı … için 8.000 TL,
-Davacı … … için 8.000 TL olmak üzere toplam 64.000 TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihi olan 18/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine,
C-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.602,56 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 281,44 TL ve ıslah harcı 235,07 TL olmak üzere toplam 519,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.083,05 TL nispi karar ve ilam harcının davalı … Keşanlıdan alınarak hazineye irad kaydına, (Davalı … şirketinin sorumlu olduğu miktarın alınan harç içerisinde kaldığı anlaşılmakla sadece davalı … yönünden))
3-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 600,00 TL, ATK rapor masrafı 723,00 posta, talimat ve tebligat gideri 475,55 TL olmak üzere toplam 1.795,55 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 800,01 TL yargılama gideri ve peşin alınan 281,44 TL ve ıslah harcı 235,07 TL olmak üzere toplam 519,51 TL harç olmak üzere toplam 1.316,52 TL yargılama giderinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı … tarafından yapılan; ATK rapor masrafı 314,50 TL, posta masrafı 62,50 TL olmak üzere toplam 377,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 209,03 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davacılar vekil ile temsil edildiğinden maddi tazminat talebi yönünden AAÜT’ye 13. Maddesine göre belirlenen 3.377,50 TL vekalet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın reddedilen destekten yoksun kalma tazminatı talepleri yönünden, davalı … ve … Sigorta A.Ş yargılama sırasında kendilerinin vekil ile temsil edildiğinden A.A.Ü.T’ye göre davacılar ihtiyari dava arkadaşı olup her bir davacı yönünden belirlenen … aleyhine 5100 TL vekalet ücreti, … aleyhine 5100 TL vekalet ücreti, … aleyhine 5100 TL vekalet ücreti, … aleyhine 5.100 TL vekalet ücreti, … aleyhine 5.100 TL vekalet ücreti, … aleyhine 300 TL vekalet ücreti, … aleyhine 300 TL vekalet ücreti, … için 300 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 26.400 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine
7-Manevi tazminat talebi yönünden, davacıların ihtiyari dava arkadaşı olduğundan ve yargılama sırasında kendilerinin vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen Davacı … için 5.100,00 TL, … için 5.100,00 TL, … için 5.100,00 TL, … için 5.100,00 TL, – … için 5.100,00 TL, … için 5.100,00 TL, … için 5.100,00 TL, … için 5.100,00 TL olmak üzere toplam 40.800,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,
8-Davanın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalı …’nın yargılama sırasında kendilerinin vekil ile temsil edildiğinden A.A.Ü.T’ nin 10. Ve 13/2 Maddesine göre belirlenen her bir davacı aleyhine 2.000 TL olmak üzere toplam 16.000 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
9-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.