Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/188 E. 2021/210 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/188 Esas – 2021/210
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/188
KARAR NO : 2021/210

BAŞKAN : ….
ÜYE : …..
ÜYE : ….
KATİP : …..

DAVACI : …. MAKİNE SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ –
VEKİLLERİ : Av.
Av.
Av.
DAVALI : … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av.
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2017
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
YAZIM TARİHİ : 25/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; saç işleme makineleri üretimi yapan davalı firma ile davacı firma arasında 30.06.2015 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme gereğince davacının Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Bingöl, Batman, Mardin, Konya, Aksaray ve Karaman illerinde davalının bayisi olduğunu, sözleşmenin 4.7 maddesi gereğince bayilik bölgesi kapsamında davalı tarafından satılması gereken yedek parçaların bayi üzerinden satılacağı , üreticinin bayinin sorumlu olduğu şehirlerde tüketiciye bayinin bilgisi ve oluru dışında satış yapmayacağı ve fiyat vermeyeceğinin taahhüt edildiğini, ancak davalının sözleşmeye aykın olarak yedek parça ve makine satımı yaptığını , bu sebeple davacının kar mahrumiyeti yaşadığını, davacı tarafından … firmasına yapılan Kasım 2016 tarihli satışa ilişkin siparişin davalı tarafından yerine getirilmediği bu sebeple de kar kaybı olduğu, sözleşme gereğince 43.777,76 TL’lik reklam ve pazarlama giderleri yaptığını, bunun bakiye bayilik süresi olan 1,5 yıllık kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiğini, bayilik sözleşmesi gereğince kurulan ipotek sebebiyle 56.500,00 TL ödediklerini, bunun da bakiye 1,5 yıla tekabül eden bedeli ile sözleşmenin davalının kusuru ile sona ermesi sebebiyle kardan mahrum kalındığını,sözleşme devam ederken davacının bilgisi dışında bölgeye yaptığı satışlardan dolayı elde edilen karın fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 EURO karşılığı 19.600 TL ve 4.000,00 TL maddi zarar ile 50.000,00 TL manevi zararının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 11/02/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; maddi tazminat yönünden dava değerini toplamda 822.669,27 TL ve 5.000 Euro olarak davasını ıslah etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında yapılan bayilik sözleşmesinin davacının kusurlu davranışları nedeniyle fesh edildiğini,davacının bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, leasing sahteciliği yaptığını, ekonomik durumunun kötüleştiğini, davacının 03.08.2016 tarihlî siparişe esas %20 peşinat olan 35,000 Euro’yu ödemediğini, müvekkilinin riskinin mevcut olduğunu, Leasingli satışların davalı tarafından yapılması için taraflar arasında mutabakat olduğunu, … firmasına leasing ile yapılan satışının davacı tarafından davalıya taksitle satılmış gibi gösterildiğini ve beyan edildiğini, ancak gerçeğin daha sonra ortaya çıktığını, davacı firma yetkilisinin hakaret ve tehdit ettiğini, Leasing firmasından parayı tahsil etmesine rağmen davalıya ödeme yapmadığjnı, müşteri ile sorun yaşandığını, … firmasının rakip firma Baykal makineden mal aldığını, sözleşmede yazılı olan peşinat ve taksitlerin daha sonra revize edildiğini, %60 peşin ve 9 taksit şartının uygulanmadığını, davacının bilgisi dahilinde Konya-Adana bölgesine peşin satışlar yaptıklarını ve davacının da itiraz etmediğini, malın kalitesi ve müşteri memnuniyeti için servis-parça sağlamak durumunda olduklarını, ancak davacının kar marjının % l0 olmasına rağmen daha yüksek marjlara parça ve servis sağladığını, davacının nitelikli personel ile sağlaması gereken servis hizmetlerini sağlamadığını, reklam ve pazarlama giderlerine yönelik talebin hukuki dayanağı olmadığını belirterek haksız açılan davanın reddini savunmuştur.
KANITLAR.
Bayilik sözleşmesi, bilirkişi raporları,
KANITLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME
Taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle davacının uğramış olduğu zararların davalıdan tahsiline ilişkindir.
Taraflarca gösterilen kanıt ve belgeler toplanmış, tanıklar dinlenmiş, davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak Antalya, Adana,Mersin,Hatay,Osmaniye, Kahramanmaraş, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Bingöl, Batman, Mardin, Konya, Aksaray, Karaman illeri ve bağlı bulunduğu ilçeler için 30/06/2015-10/01/2017 tarih aralığından bildirilen BA-BS formaları, Adana SGK il Müdürlüğü ve Gaziantep SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacının 2014-2017 yılları arasında çalıştırdığı personeli gösterir SGK dökümlerinin ilgili kurumdan istenilmiştir.
Dinlenen tanık … beyanında; “…Biz Konyada … Makine olarak …. alt bayisi olarak görev yaptık. Ben de … Makinede görev yapmaktayım. İlk başlangıçta Konya’da bizim bayiliğin dışında Konya’ya makine satışı olmayacaktı …. firması bu satışı gerçekleştirdi. Resmi prosedürü biz bilmeyiz, biz teknik servis olduğumuz için prosödürü bilmeyiz. Biz aynı zamanda satış yapmaya başladıktan sonra …. da hizmet verdik. Ancak …. teknik arasında nasıl bir problem var bunu bilmiyorum. Benim başkaca bir bilgim ve görgüm yoktur..” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dinlenen tanık Mustafa Yalçın Yazdıçutan beyanında; “…Ben 2012-2017 yılları arasında yaklaşık 5 yıl süreyle davacı şirkette satış temsilcisi olarak görev yaptım, davacı şirket davalı şirketin bölge bayisi olarak çalışırdı, bölge bayisinden kastım şudur, … Teknik bölgesi sınırları içerisinde yapılan satışlardan … Teknik sorumlu idi, bu bölge Antalya’dan başlar Konya, Mersin, Adana Diyarbakır, Mardin’e kadar uzanan bir bölgeydi, satış için gittiğim dava dışı firmalar bana ürünleri davalı … şirketinden aldıklarını söylediler, böylelikle davalı şirketin davacı şirketin bölgesinde olan yerlere satış yaptığından haberdar oldum ve bu hususu davacı şirkete bildirdim, 5 yıllık görev sürem içerisinde yaklaşık 300 firmaya gittiysem bunun 50sinden davalı şirketin bu firmalara satış yaptığını öğrendim, davacı şirket tarafından davalıya bu husus bildirildiğinde davalı tarafından bu durum kabul edilmedi ve ürününü davalıdan alan firmalar, davacıdan alış yapmadığından davacı zarara uğradı, bilgim görgüm bundan ibarettir..” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dinlenen davalı tanığı …. beyanında; “…ben … Mak. A.Ş.’nde satış yöneticisi olarak çalışmaktayım, 2011 yılından beri bu işyerinde çalışıyorum, 2015 yılında taraflar arasında bayilik sözleşmesi imazlandı buna göre davacı şirket Çukurova bölgesi dediğimiz, Konya, Adana,Gaziantep ve çevre illerde … A.Ş’ ye ait makina satışı ve servisini gerçekleştirecekti, ancak davacı şirket bir takım usulsüz işlemler içerisine girdi örneğin mersinde bulunan … Otomotiv isimli şirkete vadeli sattığını söylediği makina aslında leasing şeklinde kiraladığı ortaya çıktı ancak bizim sözleşmeye göre leasing ile yapılan sözleşmeler … adına yapılması gerekiyordu, makina gitmeden … Teknik kendi adına bedelini alması usulsüzdür, bedeli alabilmesi için önce sevki irsaliyesi ile makina … tarafından … Otomotive teslim edilmesi gerekiyor, ancak bu teslimat gerçekleşmedi, … Otomotivin sahibi fabrikaya geldi makinasını görmek istediğini söyledi, leasing bedelinide davacı tarafa ödediğini belirtti, bizde hemen davacı şirkete geri dönüş yaptık, bedelin hemen Ermaksana ödenmesini söyledik ancak bize bedel ödenmedi, davacı şirket yüzünden … otomotiv büyük rakiplerimizden bir firmadan aynı nitelikte bir makinayı satın aldı, davacı şirket yüzünden bölgede müşteri kayıplarımız gerçekleşti, davacı şirket yetkilileri bu makinayı teslim etmediğimiz için bizi tehdit etmeye başladılar, davalı şirket yönetim kurulu başkanı olan …’ ya davacı şirket sahibi Kemal Yalçın’ ın makinayı teslim etmezseniz oraya adam gönderirim, sizi gömerim şeklide sözler söylediğini duydum, ayrıca davacı şirket yeterli servis hizmeti sağlayamamıştır, bize bu konuda müşterilerden geri dönüşler oluyordu, yedek parça masrafları …’ın fiyatlarından daha yüksek olduğundan bahisle tepkiler geliyordu, ayrıca yeterli servis ağıda kurulamamıştır, … A.Ş. kendi servisini kendi sağlamıştır, ayrıca … Teknikin alt bayisi Reksik Makina isimli ikinci bir firma açtı … ile ortakdı, bunlar makina üretimine girmişlerdi, bu nedenle davalı şirket maddi sıkıntıya düştü o bölgede makina satışı yapamadı.. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dinlenen tanık davalı tanığı Murat Pekşen beyanında; “…ben davalı şirkette içanadolu satış sorumlusu olarak 6 senedir çalışıyorum, … Teknik bizim Çukurova bölgesi satış bayimiz idi bu konuda bayilik sözleşmesi imzalandı, … Teknik asıl bayi olarak o bölgede çalışacak alt bayi olarak … makine ile sözleşme akdetmiş, bayilik sözleşmesine göre davacı şirket satış ve servis hizmeti verecekti, ancak servis hizmeti konusuda yetkin elemanları yoktu müşteriler ile bu konuda sıkıntılar yaşadık, ayrıca yedek parça fiyatları bizden aldığı fiyatın üzerine %10 koyarak satış yapma hakkı vardı ancak müşterilerden gelen şikayetlere göre bizden aldığı fiyatın üzerine %20, %30 fiyat koyarak satış yapmış, ayrca … Teknik, Reksik Makina ve … firması ile ortaklık kurarak CNC makinaları imalat işine girerek satış yapmaya başlamıştı, bu nedenle ödemeler aksayınca ödemeler konusunda rahatlatmak için anlaşmalar yaptık, peşinatları %25’e indirdik, leasing sözleşmeleri de … üzerinden gidecekti, ancak Mersinde bulunan … Otomotiv isimli firmaya vadeli satış yaptığını bize söylemesine rağmen leasingli satış yaptığı ortaya çıktı, … otomotiv sahibi fabrikaya gelince haberimiz oldu. Bizden fatura almadan leasing faturası kesmesi imkansızdır, ancak her nasılsa bu faturası kesmiş, kendisi ile telefon ile iletişime geçtiğimizde … Teknik sahibi Kemal Yalçın ile yaptığım telefon konuşmasında leasing bedelinin ödenmesi gerektiğini söylediğimde bana sinkaflı küfürler ettiği ayrıca yönetim kurulu başkanı …’ya hitaben onu gömeceğim şeklinde sözler söyledi, makina bedelleri ödenmediği için tartışma yaşandı, ödeme yapılmadığı için bizde makinaları teslim etmedik, ayrıca vadeye göre de bir zararımız oluştu, müşteri kayıplarımız oldu, rakip firmalardan müşterilerimiz makina satın aldı, biz davacı şirkete belirlenen malzeme fiyatı satışı konusunda uyardık, doğrudan satış yapma hakkımız yoktur, bölgeye çıkınca bayi elemanları ile gezeriz, programları onlar yapar..” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Taraflar arasındaki alacak borç ilişkinin açıklığa kavuşturulması sözleşmenin haklı bir nedenle fesh edilip edilmediği, iddia ve savunmalar doğrultusunda bir değerlendirme yapılması, mahrum kalınan bir kar olup olmadığı, dava dilekçesinde belirtilen tazminat kalemlerinde haklı olup olmadığı yönünden, taraflar arasındaki ticari ilişkinin başlangıcından sonuna kadar olan dönemi kapsayan, ticari defter ve bağlı kayıtları üzerinde, bilirkişi incelemesi yapılarak konusunda uzman SMMM ve hukukçu bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
Aldırılan 18/09/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; taraflar arasında 30.06.2015 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereğince davacının, davalı üretici firmaya ait makine ve yedek parçaların satımı yönünden Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Gaziantep , Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Bingöl, Batman, Mardin, Konya , Aksaray ve Karaman illerinde münhasıran yetkilendirildiği, davalı şirket tarafından [30.06-2015-10.01.2017) tarihleri arasında, davacı şirketin (Bayi) bölgesine; verdiği servis hizmetlerinin bedellerinin 110.942,28 TL +%18KDV 19.969,61 TL = 130.911,89 TL olduğu, davalı şirket tarafından (30.06.2015-10.01.2017) tarihleri arasında, davacı şirketin (Bayi) bölgesine; yaptığı yedek parça satışlarının bedellerinin 917.364,75 TL +%18 KDV 165.125,65 TL = 1.082.490,40 TL olduğu, davalı şirket tarafından (30.06.2015-10.01.2017) tarihleri arasında davacı şirketin (Bayi) bölgesine; yaptığı makine satışlarının bedellerinin 9.048.543,58 TL +KDV 1.243,195,00 TL= 10.291.738,58 TL olduğu, davalı şirket tarafından (30.06.2015-10.01.2017) tarihleri arasında, Katılım Bankası ve Finansal Kiralama Şirketlerine yapılan satışlar ve bu şirketlerin davacı şirketin (Bayi) bölgesine; yaptığı makine satışların bedellerinin 995.595,00 TL +%1KDV 9.955,95 TL=1.005.550,95 TL olduğu, davalının ticari defterlerinde yapıları inceleme neticesinde; davalının davacıya münhasıran bayilik verdiği bölgelerde ve dönemde kendisi tarafından 3.firmalara (leasing satışlar hariç ) toplamda 11.505.140,87 TL ilk makine ve yedek parça satımı yapıldığı ve servis hizmeti verildiği, davalının ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde ; davalının davacıya münhasıra bayilik verdiği bölgelerde ve dönemde kendisi tarafından leasing yolu ile toplamda 1.005.550,95 TL satış yapıldığı, Leasingii + normal satış miktarı toplamının 12.510.691,82 TL olduğu, davacının ticari defterlerinde kayıtlı olan karlılık miktarlarının her yıl çok farklılık gösterdiği; örneğin 2015 yılında yıllık %2,95 kar elde eden davacı şirketin, 2016 yılında %6,57 kar elde ettiği, buna karşılık 2017 yılında %7,28 zarar ettiği, ancak 2018 yılında cirosu ciddi anlamda düşmesine rağmen %32 oranında kar elde ettiği, bu sebeplerle ortalama kar marjının ticari defterlerden ziyade sektörel bazda ele alınması gerektiği, bilirkişi heyetinin n % 6 net; kar elde edilebileceği kanaatinde olduğu, %6 lık net kar oranı gözetildiğinde davacının bayilik hakkı bulunan bölgeye davalı tarafından yapılan satışlar sebebiyle ; 690.308,45 TL zarar hesaplandığı (11.505.140,87 TLlik satış miktarının %6’sı) Leasingli satışların dahil edilmesi halinde 750.641,51 TL zararın hesaplandığı, davacı firmanın bayilik sözleşmesine konu bölgede davalı firma tarafından Leasing yöntemi satış yapılacağına dair sözleşmenin değiştirildiği yönündeki savunmasın ispatla yükümlü olduğu, buna dair yazılı bir mutabakat veya ek sözleşmenin dosyada bulunmadığı, ancak davacı şirket yetkilisi ve davalı şirket çalışanları arasında bu yönde bir e mail yazışmasının mevcut olduğu, bu iddianın ise davacı tarafından kabul edilmediği, davacının, 3 yıllık bayilik sözleşmesinin bakiye 1,5 yılına tekabül edecek kar mahrumiyeti talebinin sözleşmenin davacı tarafından fesih edilmesi sebebiyle müsbet zarar kapsamında hukuki dayanağının olmadığı, davacının sözleşmeyi fesih etmesi sebebiyle ancak menfi zararını talep edebileceği, bakiye süreye yönelik kar kaybı talebinin müspet zarar olduğu, davacının sadakat yükümlülüğüne- bilgi verme yükümlülüğüne ve ödeme yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi sebebiyle davalının haklı sebeplerle sözleşmeyi fesih ettiğine yönelik beyanının 6.madde çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, bayilik sözleşmesinin davacının kusuru nedeniyle fesih edilebilmesi için davalının sözleşmenin 6.maddesi gereğince davacıya ihtarname göndermesi ve 15 günlük mehil vermesi gerektiği, dosya içerisinde bu yönde bir bilgi ve belge bulunmadığı, davacı tüzel kişiliğin , sözleşmenin fesih veya ihlali sebebiyle manevi zarara uğrayıp uğramadığı, manevi tazminatın yasal şartlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarının ne olabileceği hususundaki nihai değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, davalı şirket tarafından, davacı şirkete 19.02.2016 tarih A04955 no fatura ile 56,500,00-TL (ipotek tesisinde oluşan harç miktarlarının) yansıtma bedeli faturası düzenlendiğinden bakiye bayilik süresine tekabül eden bedelin 56.500 TL / 2 = 28.250 TL olduğu, davalı şirket tarafından, davacı şirkete 26.05.2016 tarih A 050017 no fatura ile 37,609,89 TL+%1B KDV 6.167,87-TL=43.777,76 TL bedelli (2016 Konmak Makine Fuarı için yapılan masrafların yansıtılması) faturası düzenlendiği, sözleşmenin feshi sebebiyle bunun da iadesi gerektiği görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itiraz etmeleri üzerine itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor aldırılmıştır.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 13/01/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda; davalı şirket tarafından, davacı şirkete 19.02.2016 tarih A 049955 no fatura ile 56.500,00TL (ipotek tesisinde oluşan harç miktarlarının) yansıtma bedeli faturası düzenlendiğinden bakiye bayilik süresine tekabül eden bedelin 56.500 TL / 2 = 28.250 TL olduğu tespit ve kanaatine varılmıştır. Burada bilirkişi heyetimiz bayilik sözleşmesinin devam ettiği süre ile bakiye süresini gözeterek bir oranlama yapmıştır. 30.06.2015- 30.06.2018 toplam 3 yıllık sözleşme fesih tarihi itibariyle yaklaşık 1,5 yıl geçmiş bu durumda ipotek gideri de buna göre oranlandığı, davalının bu satış sözleşmesi ve bayilik sözleşmesi gereğince ifa etmesi gereken edimleri ihlal ettiği, bu yönü ile davacının zarara uğratıldığının düşünülmesi durumunda ; davalı şirket tarafından, davacı şirkete 07.10.2016 tarihli proforma fatura gönderildiği (… Otomotiv Ltd Şti.’ne yapılacak satış); proforma faturada fatura bedelinin (190.000 Euro+KDV) 224.200,00 Euro olduğu, teslim tarihinin ön ödemeden itibaren 6-8 hafta olduğu, 10.000 TL peşin, %25 makine çıkmadan önce, kalanı on adet sıralı Euro çeklerle ödeneceğinin belirtildiği, davalı şirket tarafından, davacı şirkete 27.10.2016 tarihli proforma fatura gönderildiği (… Otomotiv Ltd Şti.’ne yapılacak satış); proforma faturada fatura bedelinin (185.000 Euro+KDV) 218.300,00 Euro olduğu, teslim tarihinin ön ödemeden itibaren 6-8 hafta olduğu, 10.000 TL peşin, %25 makine çıkmadan önce, kalanı on adet sıralı Euro çeklerle ödeneceği belirtildiği, davacı şirket tarafından, davalı şirketin banka hesabına 07.10.2016 tarihinde 10.000 TL gönderildiği, davacı şirket tarafından, davalı şirketin banka hesabına 30.12.2016 tarihinde 34.275 Euro gönderildiği, davalı şirket tarafından, davacı şirkete banka hesabına 04.01.2017 tarihinde 10.000 TL Makina Sipariş İadesi banka hesabına gönderildiği, davalı şirket tarafından, davacı şirkete banka hesabına 04.01.2017 tarihinde 34.275 Euro Makina Sipariş İadesi banka hesabına gönderildiği, böylelikle … şirketine satılan makine ile ilgili olarak davacı tarafından davalıya gönderilen tüm paraların davalı tarafından iade edildiği, davalı şirket İsmail Uzgidiş tarafından, davacı şirkete gönderilen 04.01.2017 tarihli e-posta ile siparişe istinaden alınan 187.200 Euro (10 adet vadeli) çekin, davacı şirkete iade gönderildiğinin belirtildiği, davalı şirket tarafından, iade çeklerin dökümü ile ilgili herhangi bir belge sunulmadığı, ticari defter kayıtlarında 04.01.2017 bu çeklerle ilgili her hangi bir kayıt olmadığı, kar marjına göre ; 5.000 Euro olduğu davacının, 3 yıllık bayilik sözleşmesinin bakiye 1,5 yılına tekabül edecek kar mahrumiyeti talebi ; sözleşmenin davacı tarafından fesih edilmesi sebebiyle müsbet zarar kapsamında hukuki dayanağının olmadığı tespit ve kanaatinde olduklarını, davacının sözleşmeyi fesih etmesi sebebiyle ancak menfi zararını talep edebileceği, bakiye süreye yönelik kar kaybı talebinin müspet zarar olduğu, menfi zarar hesaplaması için de bir bilgi ve belge ibraz edilmediğinin bildirildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporuna davalı vekilinin yapmış olduğu itirazları doğrultusunda yeniden ek rapor aldırılmıştır.
02/11/2020 tarihli 2.ek bilirkişi kurulu raporunda ise; davalı vekili, sözleşmenin 2.sayfasının 5. paragrafında yer alan yükümlülüklerin davacı tarafından ifa edilmediğini bu anlamda sözleşmenin geçerli olmadığını iddia etmenin mümkün olduğunu ve her halükarda 19.02.2016 tarihinde gerekli finans ve ipoteğin davacı tarafından sağlandığını ifade ederek bu tarih itibariyle sözleşmenin yürürlüğe girdiğini, bu tarihten önce ise davacının tek satıcı ünvanına sahip olmadığının ileri sürüldüğünü, davalı vekili tarafından davacıya karşı keşide edilen T.C. Bursa 10.Noterliği’nin 10.01.2017 tarih ve 001210 sayılı ihtarnamede sözleşmenin geçerli olmadığına dair bir beyan ve iddia bulunmadığı gibi, davalı vekili iş bu ihtarnamesinde sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle muhatap davacının sözleşmesinin haklı olarak davalı tarafından fesih edildiği beyan edildiği, kaldı ki tarafların beyanlarından da anlaşılacağı üzere Türk Borçlar Kanunu gereğince sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalandığı,bu itibarla sözleşmenin geçerli olduğu tespit ve kanaatinde olduklarını, sözleşmenin 19.02.2016 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiğine yönelik davalı beyanının , sözleşmenin süresi başlıklı 2. sayfasında yer alan ; “SÖZLEŞME SÜRESİ : Bayilik sözleşmesi 30.06.2015 ila 30.06.2018 tarihleri arasında hüküm ifade eder” hükmüne uygun olmadığı, sözleşme, üretici tarafından başka türlü muvafakat verilmediği sürece ancak bayi tarafından satın alma sözleşmesi ile mal alımı ve gerekli teminatın verildiği tarihte yürürlük kazanır” cümlesinin sözleşmenin yürürlüğe girme tarihi olarak yorumlanamayacağı zira sözleşme süresinin bir üst metinde açıkça 30.06.2015 – 30.06.2018 olarak ifade edildiği, sayın davalının ifade ettiği ve atıfta bulunduğu maddenin ise satın alma sözleşmesi, mal alımı ve gerekli teminatları vermesi halinde yürürlükte kalabileceği şeklinde yorumlanabileceği, sözleşmenin geçerli olup olmadığı, yürürlüğe girip girmediği ve hangi tarihte yürürlüğe girdiğine ilişkin nihai değerlendirmenin mahkemeye ait olacağı, sözleşmenin geçerli olduğu, 30.06.2015 – 30.06.2018 tarihleri arasında hüküm ifade ettiği, sözleşmenin 3.3. maddesinin son paragrafında yer alan hüküm gereğince üretici yani davalı, müşteri talebi üzerine kârı kendisine ait olmak üzere doğrudan servis hizmetini verebileceği, davalı, müşteri talebi üzerine doğrudan servis hizmeti sağlamak hakkına sahip olup, bu noktada , davalı firmanın TMK mad. 6 uyarınca müşterinin talebi gereğince sözleşmeye konu bölgedeki müşterilere servis hizmeti verdiği hususunu ispat etmesi gerektiği, davalı vekili tarafından bu hususları ispata hazır olduklarını, kayıtlar üzerinde başka bir heyet tarafından inceleme yapılmasını talep ve muvafakat ettiklerini ifade ettiklerini ancak dava dosyasında bu beyanlarına esas kayıt ve belgeler mevcut olmadığını, teslim edilen belgelerin 22.05.2019 tarihli raporda belirtildiğini, bu belgeler arasında müşteriden gelen servis talep formaları veya e mailleri mevcut olmadığını, ayrıca eğer servis kayıtları üzerinde bir inceleme yapılacaksa bu kayıtların bir makine mühendisi tarafından da değerlendirilmesinde yarar olduğunu, davacının verdiği servis hizmet bedellerinin ve kullandığı parçaların sözleşmeye aykırılık teşkil edip etmediği iddialarının tespiti yönünden davalı taraf, davacının ticari defterlerine dayandıklarını ifade ettiği, davalı tarafça bu konuda somut bir beyan ve bilgi vermediğini, davacının ticari defterleri üzerinde böyle bir inceleme konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğunu, ayrıca , davacının servis hizmet bedelleri ve kullandığı parçalara ilişkin tarafımızca somut bir değerlendirme yapılamadığından (örneğin;davalı açıkça ; davacı , X firmasına servis sağladı ancak … TL fatura kesmesi gerekirken … TL fatura kesti veya X firmasına sağlanan serviste davalıdan alması gereken parçayı , rakip Y firmasından aldı vb. gibi bir somut iddia belirtmediğinden değerlendirme yapılamamıştır) davalının bu sebebe dayalı fesih iradesinin taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.maddesine uygun olup olmadığı değerlendirilemediğini, 2.maddesi gereğince çaresi bulunabilen bir ihlal ( çaresi bulunabilen bir ihlalin ne olup olmadığı sözleşmede tanımlanmamıştır ve her türlü yorum- değerlendirmeye açıktır ) söz konusu ise üreticinin ihbarı ile 15 gün içerisinde düzeltme için girişimde bulunulmazsa veya sorun giderilmezse bayilik sözleşmesini üretici fesih edebileceği, 6.5. maddesinde ise yedek parça ve sarf malzemelerinin üretici dışında 3.kişilerden temin edilmesi halinde sözleşmenin üretici tarafından haklı nedenlerle fesih edilebileceği ifade edilmiştir. 6.2. maddesindeki ihbar verilmesini gerektiren fesih hakkı ile 6.5. maddesindeki fesih hakkının nihai değerlendirmesinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, davalının yedek parça ve servis hizmetleri konusundaki iddiasını ispat etmesi halinde ; fesih hakkının 6.5 maddesi kapsamına girdiğinin değerlendirilmesi durumunda davalının doğrudan fesih hakkının bulunduğu sonucuna varıldığı, davalının yedek parça ve servis hizmetleri konusundaki iddiasını ispat etmesi halinde ; fesih hakkının 6.2 maddesi kapsamına girdiğinin değerlendirilmesi durumunda ise davalının öncelikle ihtarname keşide etmesi gerektiği, ihtarname şartının yerine getirilmesi ve 15 günlük süre içerisinde ihlalin giderilmemesi halinde davalının fesih hakkının var olduğu sonucuna varılabileceği, ödeme aksaklıkları ve ihlalleri konusunda ise; davacının ödeme yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde , davalının sözleşmenin 6.2. maddesine göre davacıya önel vermesi gerektiği,kaldı ki taraflar arasındaki sözleşmenin 6.5 maddesinde bayinin ödeme şartlarını yerine getirmemesi, yılda iki defa temerrüde düşmesi.. denilerek ödeme yükümlülüğünün fesih sebebi olabilmesi için yılda iki defa temerrüde düşmesi gerektiği ifade edildiği, davacının , ödeme şartların ihlal etmesi sebebiyle yıl içerisinde iki defa temerrüde düştüğünün davalı tarafından ispat edilmesi halinde davalının 6.5.maddesi gereğince haklı olarak fesih hakkının bulunduğu sonucuna varılmalıdır. Ancak dosyada davacının iki defa temerrüde düştüğüne dair bir kayda rastlanmadığı, … firması ile ilgili olarak sahte işlem yapıldığı ve davalı şirket yöneticisinin tehdit edildiği iddiası hakkında ise; davacının , sözleşmenin 6.5. maddesi gereğince satışlar ve servis hizmeti hakkında veya kasten yanıltıcı bilgi verilmesi, üreticiye haklı nedenlerle fesih hakkı verdiği, … firmasına yapılan satışla ilgili olarak sahte fatura ve irsaliye düzenlendiği ile ilgili olduğu ifade edilen Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/ 14862 soruşturma ve 2017/ 1079 Karar sayılı dosyası – kararı dava dosyasında bulunmadığı, davalının ifade ettiği üzere davacının sahte fatura ve sevk irsaliye kullanması söz konusu ise bu durumda davalının da 6.5 gereğince fesih hakkı olduğu tespit ve kanaatine varılabileceği, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/12680 soruşturma numarası ile incelendiği anlaşılan bu iddia hakkında T.C. Bursa 20. Asliye Ceza Mah. 2017/973 E. sayılı dosyası ile dava açıldığı anlaşıldığı, davalının ek rapora itiraz dilekçesi ekinde bu kez Bursa Asliye 20. Ceza Mah. 2017/973 E. 2019/70 K. sayılı ilamını ibraz ettiği, bu mahkeme ilamına göre ;Sanık …. katılan … 04.01.2017 tarihinde tehdit ettiği sonucuna varılarak hüküm verildiği, bu durumda ;eğer davacı firma yetkilisi davalı firma yetkilisini ve çalışanlarını davalı tarafından yapılan fesih işlemi öncesinde tehdit etmiş ise veya iftira atmış ise bu durumda bayilik sözleşmesi ilişkisinin devamının davalı firma açısından mümkün olmadığı , bu sebeple de davalının sözleşmenin 6.maddesi gereğince ( 6.4. son cümle …. Sözleşmenin devam etmesinin ÜRETİCİ’den beklenemeyecek hale geldiği durumlarda.. ) bildirimsiz – ihbar önelsiz olarak haklı sebeplerle fesih edilebileceği tespit ve kanaatine varılabilir. Bu çerçevede ceza mahkemesi kararına konu tehdit maddi vakıasının değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde olduğu, Bursa Asliye 1.Tic. Mah. 2017 / 668 sayılı dava dosyasında davacı … tarafından davalı … TEKS. … – … MAK. LTD. ŞTİ. firması aleyhine 11.05.2017 tarihinde cari hesaptan kaynaklanan alacak davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama neticesinde 554.674,34 Euro ve 29.028,87 USD alacağın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiği,bu mahkeme kararı gereğince davacı firmanın 11.05.2017 tarihi itibariyle davalı firmaya olan borçları nedeniyle temerrüde düştüğü ve borcunu ödemediği için hakkında dava açılarak bunun hüküm altına alındığı görülmektedir. 11.05.2017 dava tarihi, davacının sözleşmeyi haklı nedenle fesih ettiğini beyan etmekte olduğu 10.01.2017 tarihinden sonraki bir tarih olduğu ancak davacının borçlarının davalıya verdiği çeklerin karşılıksız çıkması sebebiyle ortaya çıktığı bu sebeple temerrüt olgusunun 11.05.2017 dava tarihinden önce meydana geldiği, dolayısıyla da bu mahkeme kararının özellikle taraflar arasındaki sözleşmenin 6.4 maddesi gereğince davalı yana fesih hakkı verebileceği bu noktadaki takdirin de mahkemeye ait olacağı, davalı firma tarafından İPOTEK bedelinin ödendiğine dair dekont ibraz edildiğinden bu konuda değerlendirilme yapılmadığını, davacının acze düştüğü iddiası yönünden ise; taraflar arasındaki sözleşmenin 6.4. maddesi gereğince ; ÜRETİCİ, Bayi’nin iflas, konkortato, haciz veya benzeri uygulamaya maruz kalması, acze düşmesi ve bunlarla sınırlı olmamak kaydı ile sözleşmenin devam etmesinin ÜRETİCİ’den beklenmeyecek hale geldiği tüm durumlarda , sözleşme süresinin sonunu beklemeksizin ve başka bir ihtara lüzum kalmaksızın , yazılı bildirimde bulunarak doğrudan zararlarını talep ile sözleşmeyi tek taraflı fesih edebilir. Bu taktirde BAYİ, her ne ad altında olursa olsun tazminat talebinde bulunmayacağını beyan taahhüt ettiği, davalının bu maddeye göre ifade ettiği icra dosyalarına ilişkin olarak dava dosyasında bir bilgi bulunmadığı ayrıca bu dosyaların numaralarının tamamı 2017 ve sonrasına ait olup, davalı ise 2017 yılının l.ayının 10. günü davacının sözleşmesini haklı olarak fesih ettiğini beyan ettiğini, bu durumda davalının, davacının aczi sebebiyle sözleşmeyi fesih ettiğini beyan ettiği Bursa 10.Noterliği’nin 10.01.2017 tarih ve 1210 sayılı ihtarnamesi öncesinde davacının acze düştüğünü – haciz- – iflas – konkordato’ya maruz kaldığını ispat etmesi gerektiği, ancak bu madde kapsamındaki değerlendirmenin Bursa Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2017/658 E. 2019 / 483 K. Sayılı ilamı ile ilgili yaptığımız değerlendirmeden bağımsız olup, Bursa Asliye 1. Ticaret Mah. 2017/658 E. sayılı dava dosyası ; davacının davalıya karşı ödeme yükümlülüklerini yerine getirmeyerek temerrüde düştüğünü ispat ettiği, bu sebeple bayilik ilişkisinin 6.4. kapsamında davalı için devamının mümkün olup olmadığına dair değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Dosyadaki kanıt ve belgelere alınan, asıl ve ek bilirkişi kurulu raporları ile tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 30.06.2015 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereğince davacının davalı üretici firmaya ait makine ve yedek parçaların satımı yönünden Antalya , Mersin, Adana, Hatay , Osmaniye, Kahramanmaraş, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Bingöl, Batman, Mardin, Konya , Aksaray ve Karaman illerinde münhasıran yetkilendirildiği anlaşılmıştır.
Sözleşmede, sözleşmenin 30/06/2015-30/06/2018 tarihleri arasında hüküm ifade edeceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin bu açık hükmü karşısında, davalının sözleşmedeki “sözleşme üretici tarafından başka türlü muvafakat verilmediği sürece ancak bayi tarafından satın alma sözleşmesiyle mal alımı ve gerekli teminatın verildiği takdirde yürürlük kazanır” maddesi uyarınca sözleşmenin yürürlük tarihinin 19/02/2016 olduğu yönündeki itirazlarına bu düzenlemenin sözleşmenin davacının mal alımı ve gerekli teminatları vermesi halinde yürürlükte kalacağı anlamına geldiğinden davalının savunmasına itibar edilmemiştir.
Davacı şirket tarafından gönderilen Bursa 10.Noterliğinin 10/01/2017 tarih ve 1210 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle, davalının, davacının bölgesinde ürün, yedek parça ve sarf malzemesi satmama ve müşterilere fiyat vermeme, bayinin satış bölgesinde satış yapmama hususundaki sözleşme şartlarına uymadığı belirtilerek sözleşmeyi fesih ettiğini karşı tarafa ihtar etmiştir.
Davalı şirket tarafından gönderilen Bursa 10.Noterliğinin 16/01/2017 tarih ve 1881 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle sözleşmeyi fesih ettiğini karşı tarafa ihtar etmiştir.
Sözleşme önce davacı tarafından fesih edilip davalıya ihtar edilmiştir.
Davalı ticari defterlerinin incelenmesinde;davalının sözleşme şartlarına aykırı olarak davacının tek bayi olarak yetkilendirildiği bölgede sözleşmeye aykırı olarak yedek parça ve makine satımı yaparak sözleşme koşullarını ihlal ettiğinden davacı sözleşmenin feshinde haklıdır.
Davalı taraf ise,davacının davalı şirket yetkilisini tehdit etmesi nedeniyle davalıya sözleşmeyi haklı nedenle fesih hakkı vermiş olup ancak bu hak davalı tarafından kullanılmamıştır.
Davalının davacının acze düştüğü ve ödemelerini geciktirdiği iddiası,davacının acze düştüğünün ispatlanamaması ve davacının fesih ihbarından sonra davalının 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde alacak davası açmış olması nedeniyle davalının bu sebeplerle fesih hakkı bulunmamaktadır.
Davalının,davacının verdiği servis hizmetler bedellerinin ve kullandığı parçaların sözleşmeye aykırılık teşkil etmesi sebebiyle haklı sebeplerle sözleşmeyi fesih ettiğine yönelik beyanının 6.madde çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, bayilik sözleşmesinin davacının kusuru nedeniyle fesih edilebilmesi için davalının sözleşmenin 6.maddesi gereğince davacıya ihtarname göndermesi ve 15 günlük mehil vermesi gerektiği ve dosya içerisinde bu yönde bir bilgi ve belge bulunmadığından davalının bu sebeple fesih hakkının olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sözleşmenin feshinde iki tarafta eşit kusurlu olup, sözleşme önce davacı tarafından fesih edildiğinden, davacı davalıdan uğramış olduğu menfi zararı ve yapmış olduğu masrafları isteyebilecektir.
Bilirkişi raporunda davacının menfi zararı olarak hesaplanan 690.308,95 TL, sözleşmenin yürürlükte kaldığı süreye oranlanması sonucu bulunan 28.250 TL ipotek harç bedeli ile 2016 yılında yapılan makina fuarı yansıtma faturası bedeli olan 43.777,76 TL olmak üzere toplam 762.336,21 TL’ye hükmedilmiştir.
Davacının … şirketine leasingli olarak satmak istediği makinayı önce davalıdan kendisinin satın alıp sonrasında üçüncü kişilere leasingli olarak fatura edebileceğinden bu konudaki kazanç kaybına ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı şirketin kişilik haklarına doğrudan bir saldırı olmadığından davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlere kararın dayandığı gerekçeye ve kurulun takdirine göre;
1-Davacının ıslah talepli davasının KISMEN KABULÜ ile; 690.308,45-TL maddi zarar, 28.250,00-TL ipotek teshisi sırasında yatırılan harç bedeli, 43.777,76-TL fuar yansıtma faturası olmak üzere toplam 762.336,21-TL’nin 3.000,00-TL’sinn dava tarihinden, kalan kısmının ise ıslah tarihi olan 12/02/2020 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının diğer taleplerinin ve manevi tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 52.075,19 -TL harçtan peşin alınan 15.378,91-TL (peşin ve ıslah harcı toplamı ) mahsubu ile bakiye 36.696,28-TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından aşağıda dökümü yazılı 2.264,25 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.098,19-TL yargılama gider ile peşin alınan 15.378,91-TL (peşin ve ıslah harcı toplamı ) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı yararına ölçümlenen 55.166,81-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Reddedilen maddi tazminat yönünden davalı yararına ölçümlenen 14.011,31-TL, manevi tazminat yönünden ise 4.080,00 TL olmak üzere toplam 12.723,30- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından gider yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair; Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/03/2021

Başkan … Üye … Üye .. Katip …
¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır.
Davacı gideri;
36,00- TL ilk gider
1.500,00- TL bilirkişi ücreti,
728,25-TL tebligat ve posta gideri,
2.264,25- TL toplam gider,