Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1575 E. 2018/575 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/1575
KARAR NO : 2018/575

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C.N…. – Doğu Mah. Ekol Sk. N:2/2 Pendik/İSTANBUL
VEKİLİ : Av. … – Hacı Halil Mh.Atatürk Cad. A Blok No:55 K:5 41400 Gebze/ KOCAELİ

DAVALI : … … TEKSTİL SAN. VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. – Duaçınarı Mah. Uzun Cad. N:31/Z1 Yıldırım/BURSA
VEKİLİ : Av. … – Küçükbakkalköy Mahallesi Vedat Günyol Caddesi Flora Residance, No:1/20 Flora Daire No:2108 Ataşehir/ İSTANBUL
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2017
KARAR TARİHİ : 26/04/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/04/2018

Mahkememize tevzi edilen Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin hak sahibi mevcut logoyu ve markasını 07/07/2011 başvuru tarihiyle 03/24/25/28/35 nolu sınıfları kapsayacak şekilde 2011/57146 başvuru no ve 197 tescil yayın bülten numarası ile tescil ettirildiğini, müvekkili tarafından yürütülen yoğun pazarlama ve tanıtım faaliyeti sonucunda marka ve logo bebek giyim pazarında önemli bir paya sahip olduğunu, piyasada itibar gören geniş bir portföye sahip tanınmış marka haline geldiğini, davalı tarafın bu duruma rağmen müvekkili şirkete ait logoyu tescil ettirmek için 04/08/2017 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanlığına başvurduğunu, 12/10/2017 tarihinde 286 marka ilan bülten no ile bebek giyim için kendi adına tescil ettirmek için başvurduğunu, söz konusu tescil başvurusunun müvekkilinin sahibi olduğu marka ve logonun piyasadaki tanınmışlığından faydalanmaya dönük kötü niyetli bir hareket olduğunu, müvekkilinin ilan tarihinden itibaren 2 ay içinde yapılması gereken yayına itiraz başvurusunun Türk Patent ve Marka Başkanlığına 24/11/2017 tarihinde yapıldığını ve halen neticelenmediğini, davalının henüz marka başvurusu onaylanmadan adresini dava dilekçesinde bildirilen fabrikada seri üretime geçerek mevzu bahis markayı kullanarak ürünleri ürettiğini ve satışını gerçekleştirdiğini haricen öğrendiğini, müvekkilinin bu durum hasebiyle piyasadaki itibarı ve pazar gücünün günbe gün azaldığını, mağduriyetinin arttığını, bu nedenlerle öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilerek müvekkilinin hak sahibi olduğu markanın kullanıldığının ve markanın kullanılarak yapılan ürünlerin satıldığının tespit edilerek müvekkiline ait markanın kullanımının önlenmesine, markaya ve müvekkilinin haklarına tecavüzün önlenmesine, müvekkilinin uğramış olduğu zararlara karşılık fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL maddi ve 10.000 Tl manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Marka hukukuna ilişkin davalarda yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Fikri Sinai Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacıya ait markaya tecavüz ve haksız rekabet iddiasına dayalı tesbit, men ve maddi-manevi tazminat istemlerine ilişkin davacı yanın iddialarının tümüyle haksız mesnetsiz ve tek tek somut delilleri ile ispatlanacağı üzere hukuken karşılığı olmayan kötü niyetli taleplerden olduğunu, davacının kasten ve kötüniyetli olarak tecavüz iddia ettiği markasının adını zikretmediğini, müvekkiline ait markaların hem isim olarak hem de kalite olarak bilinir markalardan olduğunu, davacının başvuru numarasının bildirdiği ancak ismini özellikle belirtmekten kaçındığı markanın müvekkilinin davalı adını asla kullanmadığını, cucuna isimli Türkiyede hiç kimsenin bilip tanımadığı, internete tdahi yazıldığında Türkiyede ne bir tanıtım görseli ne bir site ne de üretimi olmayan sadece ismi alınmış ancak hiç kullanılmamış hükümsüz bir marka olduğunu, müvekkilinin davacının markasını asla kullanmadığını,bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının da bunu çok iyi bildiğinden dolayı söz konusu markanın adını dava dilekçesinde özellikle yazmaktan kaçındığını, her ne kadar bebek giysi ve aksesuarda ayıcık görseli anonim olduğunu, bu görselin herhangi bir ayırdedici özelliği olmasa da davacının kasıtlı ve kötü niyetli davranışının ileriye sürmesi hukuk nezdinde kabul edilebilir bir talep olmadığını, davacının markası içinde yer alan ayıcık resimlerinin ayırtedici olduğunun idida edildiğini, müvekkilinin Türkiye’de dava konusu ayıcık görselinin bulunduğu ancak ayırt edici olmadığı isim olarak bebek giysi aksesuar ürünlerinde tanınmış albimini markasını bebek giyim aksesuar markası olarak duyurduğunu, geniş bir portföy elde ederek sürekli artan bir şekilde üretim pazarlama faaliyetlerinde kesintisiz olarak bulunduğunu, bu nedenlerle davacının haksız ve mesnetsiz davasının öncelikle usul yönünden yetkisiz ve görevsizlik nedeniyle ayrıca esas yönünden olmak üzere tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Somut olayda, tarafların sundukları dava dilekçesi, cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi, ikinci cevap dilekçesi ile savunmak hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının taraflara sağlandığı anlaşılmakla dosyanın niteliği itibariyle tarafların dinlenilmesinde usul ekonomisi ilkesi gereğince fayda olmayacağı ve HMK’ nın 138. Maddesi gereğince dosya üzerinden incelenerek karar vermek gerekmiştir.

DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi, ikinci cevap dilekçesi, tarafların beyanı, yazılı beyan dilekçeleri, tescil kayıtları, TPE kayıtları, taraflar arasındaki yazışmalar, davacının paylaşımının yer aldığı usb bellek, tarafların yapmış olduğu üretime ilişkin tespit, her iki marka için internet ve pazar araştırmaları, davacıya ait cucuna markası için herhangi bir görsel ve üretim bulunmadığına ilişkin internet sayfa dökümleri, davacı şirkete ait Albimini markasına ait onlarca internet sayfası ve yüzlerce görselin bulunduğu internet dökümleri, marka tescil belgesi, yazılan müzekkere cevapları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, markaya tecavüzün önlenmesi ortadan kaldırılması ve tazminat istemlerine ilişkindir.
HMK’nın 1. maddesinde mahkemelerin görevinin kanunla düzenleneceği, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınacağı belirtilmiştir.
556 Sayılı KHK’nın 71. maddesinde ise “Bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen davalarda, görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir…” denilerek marka hakkı ve bu hakkın kullanılmasından kaynaklı ihtilaflardan doğan uyuşmazlıkların ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerince giderilmesi gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut olayda; davacı vekilinin dava dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi, davacının hak sahibi olduğu logoyu ve markasının tescil ettirdiklerini, davalının buna karşın davacıya ait logoyu tescil ettirmek için başvuruda bulunduğunu, her iki logonun birbirinin aynısı olduğunu belirterek marka halarına tecavüzün önlenmesinin talep edildiği, TPE tarafından davacının Cucuna tescil edilmiş olduğunu, davacının tescilli markaya dayandığı, davalının da cevap dilekçesinde, Albimi isimli markanın tescilli olduğu ve markaya dayandığı anlaşılmakla, marka, markadan kaynaklı haklar, bunların ne suretle kullanılacağı ve korunacağı hususları 556 Sayılı KHK’da düzenlenmiştir. Bu bakımdan, uyuşmazlığın çözümünde 556 Sayılı KHK hükümlerinin ve davalının marka hakkını kullanıp kullanmadığının irdelenmesinin gerektiği aşikardır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/4348 Esas ve 2013/3866 Karar sayılı Kararında da vurgulandığı üzere)556 Sayılı KHK hükümleri uyarınca bu yönde inceleme ve değerlendirme yapmaya bu alanda ihtisas mahkemesi olarak görevlendirilen Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri görevli olup HSYK’nun 24/03/2005 tarih ve 188 sayılı kararı gereğince Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olarak davaya bakmaya Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev, dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mah. Sıfatı ile) görevli olduğuna,
2-HMKnun 20 maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin ( Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mah. Sıfatı ile) taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/04/2018

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.