Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1133 E. 2022/504 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/1133
KARAR NO : 2022/504

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : 1- … – …
DAVACI : 2- … – … …
VEKİLİ : Av. … –
Av. …
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. …
DAVA :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 13/09/2017
KARAR TARİHİ : 20/04/2022
YAZIM TARİHİ : 11/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesi ile; müvekkillerinin; 2007 yıllarında bir dönem “… Eğitim Tesisleri AŞ’inde ortak ve yönetim kurulu üyeliği görevinde bulunduklarını, sonrasında bu görevlerinden ayrıldıklarını, davalı banka tarafından … Eğitim Tesislejf AŞ’ne (bünyesinde bulunan Nilüfer Okulları ile ilgili olarak) kredi kullandırıldığını, müvekkillerinin 23.10.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde “kefil” olarak imzaları bulunduğu iddiasıyla 10 yıl sonra 19.09.2016 tarihinde Bursa 18.Noterliğinin 19.09.2016 tarih ve 36915 yevmiye nolu ihtarnamesi nin keşide edildiğini, bu ihtarnameye cevabi ihtarla itiraz edildiğini, ancak bu kez davalı bankanın Genel Kredi Sözleşmesinin eki -teminat niteliğindeki belgeyi doldurarak “Kambiyo Senedi” haline getirdiğini ve ihtiyati haciz kararı alarak müvekkilleri aleyhinde Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2016/12886 esas sayılı dosyası ile takibe geçtiğini, müvekkillerinin imzası bulunan takibe konu belgenin kambiyo senedi niteliğinde olmadığını, genel kredi sözleşmesi ekinde yer alan bir teminat senedi olduğunu, 10 yıl önce Genel Kredi Sözleşmesi ekindeki bu belgenin usul ve kanuna aykırı olarak kambiyo senedi haline dönüştürüldüğünü, tanzim tarihinin genel kredi sözleşmesi ile aynı tarihi (23.10.2007) taşıdığını, boş olan vade tarihinin ise 10 yıl sonra doldurularak yazıldığını, kefalet mıktarlarının sonradan doldurulmasının usul ve kanuna aykırılık teşkil ettiğini, kefalet miktarlarının müvekkillerine bildirilmediğini, … Eğitim Tesisleri AŞ nin kredilerinin rehinle teminat altına alındığını, rehinle temin edilmiş bir alacakta; ipotegin paraya çevrilmesi yoluna gidilmeden kefalete dayalı takip yapılmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, … Eğitim Tesisleri AŞ (ve bünyesindeki Nilüfer Okullarına;) 23.07.2016 tarihli 667 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 md.si b fıkrasınca el konulduğunu ve Maliye Bakanlığı’na devredildiğini, 17.08.2016 tarihli 670 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinde devir işlemi yapılan kurumlardan alacaklı olanların müracaat yolları ve 5 fıkrasında da rehinli alacakların sırasının belirtildiğini, 20.7.2016 tarihli ve 2016-9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi vb dağıtım kanallarının her türlü taşınır, taşınmaz, malvarlığı, alacak ve haklar ile belge ve evrakarın (devralınan varlık); her türlü tespit işlemini yapmaya, kapsamını belirlemeye, idare etmeye, avans dahil her türlü alacak, senet, çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile diğer her türlü işlemi yapmaya, devralınan varlıklarla ilgili olup kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç ve yükümlülükleri tespite ve hiçbir şekilde devralınan varlıkların değerini geçmemesi, ek mali külfet getirmemesi, kefaletten doğmaması ve Fethullahcı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) ‘ne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle gerçek mal veya hizmet ilişkisine dayanması şartıyla bu varlıkların değerlendirilmesi suretiyle bunların uygun bir takvim dahilinde ödemeye, kapatılan kurum ve kuruluşların taahhüt ve garanti ettiği ancak vermediği mal ve hizmet bedellerinin Ödemesini durdurmaya veya ödemeye, tahsili mümkün olmadığı anlaşılan veya tahsilinde ve takibinde yarar bulunmayan hak ve alacaklar ile taahhüt ve garantilerin tahsilinden vazgeçmeye, her türlü sulh işlemini yapmaya, devralınan varlıklarla ilişkili kredi veya gerçek bir mal veya hizmet ilişkisine dayanan borçlar nedeniyle konulmuş ve daha önce kaldırılmış takyidatları kredinin veya borcun ödenebilmesini sağlamak amacıyla kaldırıldığı andaki koşullarla tekrar koydurmaya ve ihyaya, menkul rehinleri dikkate almaya, devralınan varlıklara konulan takyidatların sınırlannı belirlemeye ve kaldırmaya, finansal kiralama dahil sözleşmelerin feshine veya devamına karar vermeye, devralman varlıkların idaresi, değerlendirilmesi, elden çıkarılması için gerekli her türlü tedbiri almaya, gerektiğinde devralınan varlıkların tasfiyesi veya satışı amacıyla uygun görülen kamu kurum ve kuruluşlarına devretmeye, devir kapsamında olmadığı belirlenen varlıkları iadeye, kapatılanların gerçek kişiye ait olması halinde devralınacak varlıkların kapsamım belirlemeye,tereddütleri gidermeye, uygulamaları yönlendirmeye, bütün bu işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye, vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığı yetkili olduğu, 2. madde kapsamında “devralınan varlıklardan nakit ve diğer hazır değerler emanet, diğer varlıklar ise nazım hesaplarda izleneceği, nazım hesaplar da izlenen varlıklardan elden çıkarılan tutarın emanet hesaplarına alınacağı, ödenmesine karar verilen borçların bu emanetlerden ödenerek kalan tutarın bütçeye gelir kaydedileceği, kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının bağlı oldukları şirketlerin faaliyetlerinin sonlandırılarak ticari sicil kayıtlarının resen terkin edileceği, bunların devralınan varlıkları dışındaki varlıkların da Hazineye bedelsiz devredilmiş sayılacağı, bu durumda şirketlere daha önce atanmış kayyımların tasfiye memuru olarak görevlendirilebileceği veya bu şirketlere tasfiye memuru olarak atanabileceği, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve birinci fıkrada yer alan hususları bu şekilde devralınan varlıklar için de uygulamaya Maliye Bakanlığı’nın yetkili olduğu, 1.fıkra kapsamında tespite konu edilebilecek borç ve yükümlülüklere ilişkin olarak hak iddiasında bulunanlarca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış günlük hak düşürücü süre içerisinde ilgili idaresine kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle müracaat edileceği, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten şonra yapılacak kapatma işlemlerinde ise altmış günlük sürenin kapatma tarihinden itibaren başlayacağı, borçların ödenmesinde; malvarlığının aynından doğan vergi borçları, rehinli alacaklar, çalışanların sigorta primleri, kamu idarelerine ödenmesi gereken vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay gibi borçlar, enerji, iletişim ve su kullanım borçları, çeşidine bakılmaksızın Beşyüz Türk Lirasını geçmeyen borçlar ve diğerleri şeklinde sıralama esas alınacağı, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri gereğince kapatılan vakıflara ait olup mülkiyetleri Vakıflar Genel Müdürlüğüne intikal eden taşınmazlar üzerinde bulunan eğitim tesisleri kamu kurum ve kuruluşlarına bedelsiz, özel hukuk tüzel kişilerine ise bedeli karşılığında tahsis edilebileceği, kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kuruluşlar bu madde kapsamında istenilecek bilgi ve belgeleri onbeş gün içerisinde vermek zorunda oldukları, bu çerçevede talepte bulunulanlar özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten kaçınamayacaklarının belirtildiğini ancak davalı banka tarafından bu yola başvurulmadan kefil olduğunu iddia ettiği gerçek kişilere karşı icra takibi yapması usul ve kanuna aykırılık teşkil etmekte olduğunu, kaldı ki davalı-alacaklı bankanın rehinle temin edilmiş alacağı söz konusu olduğunu, yasal olarak öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluna gidilmesi; rehinli gayrimenkule el konulmuş ise bu defa yukarıda açıklanan 670 s. K.H.K. hükümleri uyarınca Maliye Hazinesine müracaat edilmesi gerekirken 10 yıl önceki kefalete dayalı kambiyo takibinin usul ve kanuna aykırılık teşkil ettiğini belirterek, müvekkillerinin icra dosyasında alacaklı görünen davalı bankaya borçlu bulunmadıklarının tespitine, davalı banka aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2016/12886 esas sayılı dosyasındaki takibin müvekkilleri yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacıların haksız ve yersiz olarak müvekkili bankaya borçlu olmadığının tespitinin talep edildiğini, dava dışı … Eğitim Tesisleri İşletme ve Tic AŞ ile banka arasında 23.10.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, söz konusu kredi sözleşmesinin davacılar … ve Eyüp Karakuş tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, … Eğitim Tesisleri İşl ve Tic AŞ nin Kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle Bursa 18.Noterliğinin 19.09.2016 / 36915 tarih ve yevmiye nolu ihtarnamesiyle hesaplarının kat edilerek, müşterek borçlu ve müteselsil kefiller (… ile …) aleyhinde Bursa 3.İcra Md.lüğünün 2016/12886 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itiraza konu takip dayanağı senedin teminat senedi olmayıp, … Eğitim Tesisleri İşl. ve Tic AŞ ‘nin bankaya olan borçlarına mahsup edilmek üzere düzenlendiğini, senedin davacılar tarafından da avalist olarak imzalandığını ve teslim edildiğini, bu kapsamda borçlular tarafından borçların ödenmemesi nedeniyle de söz konusu senede istinaden Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2016/12886 esas sayılı dosyası ile davacılar aleyinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip işlemleri başlatıldığını, davaya konu senedin TTK uyarınca zorunlu unsurları ihtiva eden bono vasfına haiz bir senet olup senedin teminat senedi olabilmesi için, mevzuatta ve Yargıtay içtihatlarında açıkça belirtildiği üzere senette ‘bedeli teminattır’, ‘bedeli rehindir’ ya da benzeri herhangi bir kayıt bulunması zorunlu olup, davaya konu senette bu belirtilen kayıtlara ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığını, Kredi sözleşmesinin 17 maddesinde ve diğer ilgili maddelerde; bankaya olan borçlardan düşülmek üzere müvekkil bankaya verilmiş senedin vadesinde / tarihinde ödenmediği takdirde herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın müşteri ve kefiller/avalistler hakkında derhal takip işlemlerine başlanabileceğinin çok açık bir şekilde düzenlendiğini, kredi ve kefalete ilişkin miktarlarının sonradan doldurulduğu iddiasının asılsız olduğunu, sözleşmenin 17.11 maddesindeki “…müşteri, müteselsil kefil ve avalistler, işbu sözleşmenin aynı zamanda TTK hükümleri gereği banka için açık bono, açık poliçe, açık çek için yetki anlamında olduğunu, bu nedenle bankaya verdikleri kambiyo senetlerinin bu hüküm çerçevesinde doldurularak banka tarafından yasal işleme tabi tutulabileceğini kabul eder….” hükmünün de davacıların iddialarının asılsız olduğunu ortaya koyduğunu, davacıların Genel Kredi Sözleşmesinin müşterek borçlu ve müteselsil kefili, takibe konu bononun ise avalisti olduğunu, rehinle temin edilmiş bir alacakta ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna gidilmeden kefalete dayalı takip yapılmasının usul ve kanuna aykırı olmadığını, taşınmaz rehni ile temin edilmiş alacak için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapılmasında sakınca bulunmadığını, İİK 45/3 maddesindeki gönderme ile İİK167/1 maddesine göre “Alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senete müstenit olan alacaklı, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, bu bölümdeki hususi usullere göre haciz yolu ile veya borçlu iflasa tabi şahıslardan ise iflas yolu iletakipte bulunabileceğini, TBK 586. maddesi kapsamında alacaklının borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebileceğini belirterek davacıların icra takibine konu bono ve imzalanan genel kredi sözleşmesi nedeniyle müvekkil bankaya borçlu olduklarını, davanın reddi ile davacılar aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
KANITLAR
Dosyadaki bilgi ve belgeler, icra dosyası, kredi sözleşmesi, bilirkişi incelemesi, bilirkişi raparou,
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; Bursa 3.İcra Müd. 2016/11346 esas sayılı dosyasında davacılar aleyhine yürütülen icra takibi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti amacıyla açılan menfi tespit davasıdır
Davalı banka tarafından davacılar aleyhine Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2016/11346 esas sayılı dosyasında 1.096.201,19-TL asıl alacak, 81,60 TL iht.haciz masrafı, 400,00 TL iht.haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.096.682,79 TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatılmıştır. .
Davacılar vekili, davalı tarafın defterdarlığa müracaat ederek ödeme talep ettiğini, davalının alacağı rehinli alacak olup, öncelikli alacaklardan olduğundan defterdarlık tarafından davalının alacağının ödenmesi halinde bu davanın konusu kalmayacağından, defterdarlık işlemlerinin sonucu beklenmesi talep edilmiş, mahkememizce davalı bankanın 670 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Maliye Bakanlığına yapmış olduğu başvurunun neticelenmesinin beklenilmesine karar verilmiştir.
Bursa defterdarlığına yazı yazılarak, dava konusu alacak ile ilgili davalı bankaya ödeme yapılıp yapılmadığı ve yapılıp yapılmayacağı hususunda, yapılan başvurunun akibeti hakkında bilgi talep edilmiş,cevabi yazıda davalıya ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.
Dosyanın 1 Borçlar hukuku öğretim görevlisi, 1 banka hukuku öğretim görevlisi ve 1 bankacı bilirkişi heyetinden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdii edilerek bilirkişi heyetinden tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda rapor aldırılması için İstanbul Nöb.Asl.Tic.Mah. talimat yazılmıştır.
İstanbul 3.Asl.Tic.Mah. 2021/7 Tal.sayılı dosyasında; M. Mali Müşavir Emekli Banka Müdürü Müfettiş Fahrettin Ülkü, İZÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Murat Canyürek, Türk Alman Üniversitesi Huk. Fak.Ticaret Hukuk Öğretim üyesi Doç.Dr. İrfan Akın tarafından düzenlenen 18/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı yanın taraflar arasında akdolunan ve kefili olduğu 10 Milyon TL’lik sözleşmeye ve aval verdiği 10 milyon TL’lık bonoya istinaden kullandırılan kredilerin (dava dışı) asıl borçlu firma … Eğitim Tesisleri İşl ve Tic AŞ tarafından, tamamen ödenerek kapatıldığını ve sözleşme son bulmakla bononun da bedelsiz kaldığını, kendilerinin şirket ortaklığından ayrılmalarını müteakip, davalı banka ile asıl borçlu … Eğitim Tesisleri İşl ve Tic AŞ arasında yeni bir sözleşme akdedildiğini, davaya konu banka alacağının, aval verilen senetten ve kefil olunan eski sözleşmeden değil, taraflar arasında akdolunan yeni sözleşmeden kaynaklandığını, kendilerinin sorumlu tutulamayacağını, davalı bankaya takip tarihi itibariyle borçlu olmadığının tespitini, iddia, beyan ve talep etmiş etmiş olmakla birlikte; dava dışı asıl borçlu … Eğitim Tesisleri İşl ve Tic AŞ ile davalı T.Finans Katılım Bankası arasında ikinci bir sözleşme imzalandığına dair bir belgeye rastlanılamadığı anlaşılmakla, davaya konu kredilerin davacıların kefaleti bulunan 10 milyon TL’lik sözleşmeye ve avalinin bulunduğu bonoya istinaden kullandırıldığı, kullandırılan kredilerin tamamen ödenerek kapatıldığına dair bir belgeye ve davacıların şirket ortaklığından ayrılmış olduklarına dair bir belgeye de rastlanılamadığı, davacın ilk sözleşmeye ve bonoya istinaden kullandırılan kredilerden kaynaklanan borcun ödenerek kapatılması ile Genel Kredi Sözleşmesinin ortadan kalktığını, aval vermiş olduğu bononun da karşılıksız kaldığı beyanına karşılık, ilk sözleşmeden sonra taraflar arasında yeni bir sözleşme düzenlendiğine dair bir belgeye rastlanılamadığı, bu durumda davaya konu kredilerin (sonradan imzalandığı düşünülen/farz edilen ikinci bir sözleşmeye istinaden değil) 23.10.2007 tarihli sözleşmeye (ve bonoya) istinaden kullandırıldığının söylenebileceği, ilk sözleşmeye istinaden kullandırılmış ve ödenerek kapatılmış bir kredinin bulunmadığı, ve taraflar arasında akdolunan 23.10.2007 tarihli sözleşmenin de ortadan kalkmadığı, dolayısıyla davacıların sözleşme kapsamındaki kefaletinin devam ettiği gibi; aval vermiş oldukları 10.000.000,-TL lık senedin de bedelsiz/karşılıksız kalmadığının söylenebileceği, davacıların asıl borçlu firma … Eğitim Tesisleri İşl ve Tic AŞ’indeki hisselerini (devir gözükmemekle birlikte) üçüncü bir şahsa devretmesi ile şirkete olan borç ve kefaletlerinin sona ermeyeceği, şirketten ayrılan ilgililerin sorumluluğunun ortadan kalkması için kefaletten rücu ettiklerini noter kanalı ile davalı bankaya bildirmesi gerektiği, davacının böyle bir bildirimi bulunmamakla, sözleşmenin halen yürürlükte olduğu ve bu sözleşme kapsamında bankaya verilen bonodaki avalinin de halen geçerli olduğunun söylenebileceği, davacıların, takibe konu edilen bononun teminat senedi olduğu iddiasında bulunmakla birlikte, bir senedin teminat senedi olabilmesi için üzerinde “Teminattır” ibaresinin dahi yeterli görülmediği,Yargıtay’ın yerleşik ve süreklilik arz eden içtihatlarına göre; “neyin teminatı olduğunun senet üzerinde açıklanmalı” veya “ayrı bir belge ile senedin Teminat Senedi olduğunun” belirlenmesi gerektiği, aksi durumda senedin Teminat Senedi vasfını taşımadığının kabulü gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmede de davaya konu işbu bonoya atıf yapılarak, senedin teminat senedi olduğu konusunda bir belgeye rastlanılamamış olmakla, bononun teminat senedi değil dava dışı asıl borçlu firmanın kredi borçlarını ödemek maksadı/ ifa maksadı ile verilmiş bir senet olduğunun söylenebileceği, banka tarafından alınan bu senedin, banka kayıtlarında teminat senetleri hesabına kaydedildiğine dair bir belgeye de rastlanılamamış olduğu belirlenmekle davacı iddia, beyan ve taleplerinin yerinde (olup) olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu, davalı bankanın 05.10.2016 takip tarihi itibariyle, aval veren davacılar … ile … ‘tan 1.093,245,50-TL asıl alacak, 81,60- TL ihtiyati haciz masrafı, 400.00-TL İht. Haciz olmak üzere toplam 1.093.727,10 -TL alacaklı olduğu, takip talebinde banka tarafından toplam 1.096.201,19-TL alacak talep edildiği, alacaklı (davalı) bankanın 1.093.245,50 TL olarak tespit edilen asıl alacak miktarlarına takip tarihinden itibaren % 10,50 (değişmesi /halinde değişen) nispetlerde avans/temerrüt / kar kaybı, faizi isteyebileceği, tarafların sair taleplerinin sayın mahkemenin takdirlerinde olduğunun bildirildiği görülmüştür.
İstanbul 3.ATM ‘ne yeniden talimat yazılarak dosyanın önceki bilirkişilere tevdi ile davacılar vekilinin rapora karşı itirazlarını irdeler ve itirazlarını ayrı ayrı değerlendirir hüküm kurmaya elverişli gerekçeli rapor aldırılmıştır.
İstanbul 3.Asl.Tic.Mah. 2021/117 Tal sayılı dosyasında bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 04/03/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; davacı yanın taraflar arasında akdolunan ve kefili olduğu 10 milyon TL’lık sözleşmeye ve aval verdiği 10 milyon TL’lık bonoya istinaden kullandırılan kredilerin (dava dışı) asıl borçlu firma … Eğitim Tesisleri İşl ve Tic AŞ tarafından, tamamen ödenerek kapatıldığını ve sözleşme son bulmakla bononun da bedelsiz kaldığını,kendilerinin şirket ortaklığından ayrılmalarını müteakip, davalı banka ile asıl borçlu … Eğitim Tesisleri İşl ve Tic A.Ş arasında yeni bir sözleşme akdedildiğini, davaya konu banka alacağının, aval verilen senetten ve kefil olunan eski sözleşmeden değil, taraflar arasında akdolunan yeni sözleşmeden kaynaklandığını, kendilerinin sorumlu tutulamayacağını, davalı bankaya takip tarihi itibariyle borçlu olmadığının tespitini, iddia, beyan ve talep etmiş etmiş olmakla birlikte; dava dışı asıl borçlu … Eğitim Tesisleri İşl ve Tic AŞ ile huzurdaki davalı T. Finans Katılım Bankası arasında ikinci bir sözleşme imzalandığına dair bir belgeye rastlanılamadığı anlaşılmakla, davaya konu kredilerin; davalının kefaleti bulunan 10 milyon TL’lik sözleşmeye ve avalinin bulunduğu bonoya istinaden kullandırıldığı, kullandırılan kredilerin tamamen ödenerek kapatıldığına dair bir belgeye ve davacıların şirket ortaklığından ayrılmış olduklarına dair bir belgeye de rastlanılamadığı, davacı ilk sözleşmeye ve bonoya istinaden kullandırılan kredilerden kaynaklanan borcun ödenerek kapatılması ile Genel Kredi Sözleşmesinin ortadan kalktığını, aval vermiş olduğu bononun da karşılıksız kaldığı beyanına karşılık, ilk sözleşmeden sonra taraflar arasında yeni bir sözleşme düzenlendiğine dair bir belgeye rastlanılamadığı, bu durumda; davaya konu kredilerin (sonradan imzalandığı düşünülen / farz edilen ikinci bir sözleşmeye istinaden değil) 23.10.2007 tarihli sözleşmeye (ve bonoya) istinaden kullandırıldığının söylenebileceği, ilk sözleşmeye istinaden kullandırılmış ve ödenerek kapatılmış bir kredinin bulunmadığı ve taraflar arasında akdolunan 23.10.2007 tarihli sözleşmenin de ortadan kalkmadığı, dolayısıyla davacların sözleşme kapsamındaki kefaletinin devam ettiği gibi aval vermiş oldukları 10.000.000,-TL’lık senedin de bedelsiz/karşılıksız kalmadığının söylenebileceği, davacıların asıl borçlu firma … Eğitim Tesisleri İşl ve Tic AŞ’indeki hisselerini (devir gözükmemekle birlikte) üçüncü bir şahsa devretmesi ile şirkete olan borç ve kefaletlerinin sona ermeyeceği, şirketten ayrılan ilgililerin sorumluluğunun ortadan kalkması için kefaletten rücu ettiklerini noter kanalı ile davalı bankaya bildirmesi gerektiği, davacının böyle bir bildirimi bulunmamakla, sözleşmenin halen yürürlükte olduğu ve bu sözleşme kapsamında bankaya verilen bonodaki avalinin de halen geçerli olduğunun söylenebileceği, davacılar, takibe konu edilen bononun teminat senedi olduğu iddiasında bulunmakla birlikte; bir senedin teminat senedi olabilmesi için üzerinde “Teminattır” ibaresinin dahi yeterli görülmediği, yüce Yargıtay’ın bankacılık tatbikatı temelli sorunlar karşısında yerleşik ve süreklilik arz ettiği ifade olunan içtihatlarına göre; “neyin teminat olduğu senet üzerinde açıklanmalı” veya “ayrı bir belge ile senedin Teminat Senedi olduğu” nun belirlenmesi gerektiği, aksi durumda senedin Teminat Senedi vasfını taşımadığının kabulü gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmede de davaya konu işbu bonoya atıf yapılarak, senedin teminat senedi olduğu konusunda bir belgeye rastlanılamamış olmakla; bono nun teminat senedi değil dava dışı asıl borçlu firmanın kredi borçlarını ödemek maksadı/ ifa maksadı ile verilmiş bir senet olduğunun söylenebileceği, banka tarafından alınan bu senedin, banka kayıtlarında teminat senetleri hesabına kaydedildiğine dair bir belgeye de rastlanılamamış olduğu belirlenmekle; davacı iddia , beyan ve taleplerinin yerinde (olup) olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu, davalı bankanın 05.10.2016 takip tarihi itibariyle, aval veren davacılar … ile … “dan (tahsilde tekerrür olmaması sayın Mahkemece gözetilmek üzere…) bu arz edilen seçeneklerin yüce mahkemece kabulü konstrüksiyonunda 1.093.245.50-TL asıl alacak, 81,60-TL ihtiyati haciz masrafı ,400,00 TL iht haciz olmak üzere toplam 1.093.727,10 TL alacaklı olduğu, takip talebinde banka tarafından 1.096.201,19 TL asıl alacak talep edildiği, netice-i taleple bağlılık kuralı hüküm esnasında sayın mahkemece gözetilmek kaydıyla, salt hesaplama usulü açısından bakıldığında bankacılık tatbikatı bazlı hesaplamalara nazaran; alacaklı olduğunu savlayan davalı bankanın 1.093.245,50 TL olarak tespit edilen asıl alacak miktarlarına takip tarihinden itibaren % 10,50 (değişmesi halinde değişen) nispetlerde avans/temerrüt / kar kaybı, faizi isteyebileceğinin üzerinde durulmasının nazara alınmasının olanaklı görülebileceği, tarafların sair taleplerinin de mahkemenin takdirlerinde olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Davalı banka ile dava dışı … Eğitim Tesisleri İşl ve Tic AŞ arasında imzalanan 23/10/2007 tarihli kredi sözleşmesine davacılar müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak kefil olmuşlar ve bu sözleşmedeki kredi borcu için verilen 10.000.000 TL’lik bonoyu da aval veren sıfatıyla imzalamışlardır.
Davacıların 1.iddiası dava konusu kredi borcunun ödenerek kapatıldığı ve dava dışı şirketle ikinci bir kerdi sözleşmesi imzalandığı yönünde olup; bilirkişi kurulu tarafından yapılan incelemede yeni bir kredi sözleşmesine rastlanılmadığından ve bu kredi borcunun ödenerek kapatıldığı ispatlanamadığından bu iddia yerinde görülmemiştir.
Davacıların 2. iddiası dava konusu bononun teminat için verildiği yönünde olup;yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere bononun teminat bonosu olduğunun bono üzerinde yazılı olması veya bu yönde neyin teminatı olduğunu da açıklayıcı yazılı belge ile ispatlanması gerektiğinden ve davacılar tarafından bu yönde delil ibraz edilemediğinden bononun teminat için verildiği iddiası yerinde görülmemiştir.
Kredi sözleşmesi veya bono imzalandıktan sonra kefil/aval veren davacıların asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrılmalarının kredi borcu tamamen ödeninceye kadar kendilerinin kefalet sorumluluğunu sona erdirmeyeceğinden davacıların bu iddiaları da yerinde görülmemiştir.
Usul ve yasaya uygun bulunan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada davalı bankanın 1.093.245.50-TL asıl alacak, 81,60-TL ihtiyati haciz masrafı ,400,00 TL iht haciz olmak üzere toplam 1.093.727,10 TL alacaklı olduğu anlaşılmış olup, takip talebinde 1.096.201,19 TL asıl alacak talep edildiğinden aradaki fark olan 2.955,69 TL sinden davacıların borçlu olmadığının tesbitine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar ve davalı tarafından kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de, yasal koşulları oluşmadığından davacılar ile davalının kötü niyet tazminat istemlerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlere, yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara göre;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davacıların Bursa 3.İcra Müd. 2016/12886 esas sayılı takip dosyasında başlatılan icra takibindeki asıl alacağın 2.955,69 TL tutarından borçlu olmadıklarının tespitine, fazlaya ait istemin reddine,
2-Koşulları oluşmadığından davacıların ve davalının kötü niyet tazminat taleplerinin reddine,
3-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 201,90-TL harçtan peşin alınan 18.720,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.518,48-TL harcın karar kesinleştiğinde istem halinde yatırına iadesine,
4-Davacılar tarafından yapılan aşağıda dökümü yazılı ‭4.821,1‬0-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan 12,99- TL yargılama gideri ile peşin alınan 201,90-TL harcın davalıdan alınarak davacılar verilmesine, bakiye giderlerin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Davacılar yararına ölçümlenen 2.955,69- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı yararına ölçümlenen 71.080,45- TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 65,50- TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 65,32-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20/04/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır. ¸E-imzalıdır.

Davacı gideri,
49,10 TL ilk gider,
272,00 TL tebligat ve posta gideri,
4.500,00 TL bilirkişi ücreti,
‭4.821,1‬0 TL toplam gider,