Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1005 E. 2022/1058 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/1005 Esas – 2022/1058
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/1005
KARAR NO : 2022/1058
HAKİM : …
KATİP : … …
MAHKEMEMİZ 2017/1005 ESAS SAYILI ASIL DAVADA:
DAVACI : … OTOBÜSLERİ ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – … TURİZM SEYEHAT –
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Haksız Rekabetin Tespiti. Men-i Ref-i , Maddi ve Manevi tazminat, Ceza-i Şart Alacağı, Alacak
DAVA TARİHİ : 04/08/2017
BİRLEŞTİRİLEN BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/1126 ESAS, 2017/966 KARAR SAYILI DAVADA:
DAVACI : … OTOBÜSLERİ ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … TURİZM SEYEHAT –
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Rekabet yasağına aykırı davranmama
DAVA TARİHİ : 08/09/2017
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
MAHKEMEMİZ İŞBU ASIL DAVASINDA:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilİ şirket ile davalı şirket arasında akdedilen 23/02/2017 tarihli protokolün ve 14.03.2017 tarihli acentelik sözleşmesinin izah haksız feshedilmesi nedeniyle, müvekkil tarafından davalıya ödenen 1.500.000 TL’nin müvekkilin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik kısmi olarak 10.000 TL’sinin haksız fesih tarihi 14.04.2017 tarihindem itibaren işleyen ticari avans falzi ile birlikte davalıdan alırarak müvekkile iadesine, Bahsi geçen pratokolün 5.2. maddesinde belirtilen “İşbu protokol Hükümlerini herhangi bir şekilde ihlaf etmesi halinde TARAFLAR, diğer tarafın maruz kaldığı her türlü zarar ve ziyanın tamamını nakden ve defaten karşı tarafa Ödeyecek olup ve buna ek olarak bu tutarın 962571 kadar bir tutarı cezaj şart olarak ödeyecektir.” Zarar(kar kaybı, mahrum kalınan kazanç, harcamalar, yatırımlar) olarak müvekkilin fazlaya ilişkin hakları saklı katmak koşuluyla şimdilik kısmi olarak 10.000 TL ve Y025’1 cezal şart olarak şimdilik kısmi olarak 2.500 TL’sinin işleyen ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine, Yine protokolün 5.2. maddesinde belirtilen “Mafatya Zafer, işbu Protokolün imzasıyla birlikte almış olduğu pesin ödemeye rağmen yükümlülüğünü yerine getirmeyerek … acenteliğini 1 Nisan 2017’de üstlenmez, mevcut taşımacılık faaliyetlerini sona erdirmez ve işbu sözleşmede yazılı otobüs seferlerini bu sözleşmede tarif edildiği şekilde başlatmaz işe, … tarafından herhangi bir yazılı talep yapılmaksızın, aldığı peşinatı nakden ve defaten geri ödeyeceği gibi, ayrıca peşinatın 96251 kadar cezaj bedel ödeyeceğini, … bu bedelin fahiş olmadığını kabul ve taahhüt eder.”Peşinatın müvekkilin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla şimdilik kısmi olarak 10.000 TL’sinin ve 9025’i cezai tutarın şimdilik kısmi olarak 2.500 TL’sinin davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine, Davalının mal kaçırma ve adres değiştirme ihtimalinin bulunduğundan, müvekkilin atacağının garanti altına alınması amacıyla teminat karşılığı, borçlunun, borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi, menkullerin muhafazası için ihtiyati haciz kararının verilmesine, davalı şirketin müvekkil aleyhine yapmış olduğu itibar zedeleyici eylemler dolayısı ile haksız rekabetin teşpiti, men’i ve refine, haksız rekabet dolayısı ile uğranılan zararın davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, TTK md. 59 uyarınca hükmün kesinleşmesini takiben karar özetinin; Masrafi davalıdan alınmak üzere Türkiye çapında yayın yapan ve hükmün kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına, 1926 yılında kurulan … Otobüsleri A.Ş. Türkiye’nin ilk karayolu yolcu taşıma şirketi olarak 91 yıldır faaliyetlerine devam etmektedir. Kurucusu …’un müşteri memnuniyeti ve iş ahlâkı ilkeleri ışığında sektöründe lider ve öncü olmaya devam ettiğini, … bugün iş ortakları ile birlikte yaklaşık 8.000 kişilik büyük bir aile olduğunu, toplam 67 il, 271 ilçe ve 861 bilet satış noktası ile Türkiye’nin her bölgesinde erişilebilir bir marka konumunda olduğunu, ortalama 1.100 araçlık genç filosu sayesinde yolcularına güvenilir ve konforlu seyahatler sunduğunu, son 8 yılda yolcu sayısını 99134 oranında artırarak 2015 yılında 17 milyon yolcuya hizmet sağladığını, … 2020 büyüme vizyonu olarak ortalama 1800 araçlık filoyla 30 milyon yolcuya hizmet vermeyi hedeflediğini, kurum misyonu olarak her zaman yolcu memnuniyetini ön planda tutmakta ve sektöre hizmet standardı belirleme konusunda öncü olmaktadır. Türkiye’nin şehirlerarası yolcu taşımacılığına sayısız ilkler ve yenilikler kazandırmıştır. 90 yıllık tecrübe ile günümüz yolcu ihtiyaçlarını doğru anlamakta ve yolcu memnuniyeti için personel ve donanım açısından yüksek bir hizmet kalitesi sunduğunu, … Otobüsleri A.Ş. bugün Türkiye’nin en büyük 500 firması arasında yer aldığını, Müvekkil şirket ile davalı şirket 14.03.2017 tarihinde Bursa 10. Noterliği’nin 010114 yevmiye numaralı Acentelik Sözleşmesi(Ek-1), 23.02.2017 tarihinde Bursa 10. Noterliği’nin 007854 yevmiye numaralı Pratokol’ü (Ek-2), Arıkara 9. Naterliği’nin 28.03.2017 tarihli ve 3962, 3964, 3965, 3966, 3975, 3974, 3973, 3972, 3968, 3970, 3961, 3971, 3967, 3963 yevmiye numaraları ile Taşıt Sözleşmeleri(Ek-3), Altıntepsi Mah. Yahya Kemal Cad. Otogar No:93/27 Bayrampaşa/İstanbul adresindeki taşınmaza ilişkin 01.04.2017 tarihli Alt Kira Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeler uyarınca davalı 01.04.2017 tarihi itibari ile Malatya ve Sivas (Gürün) bölgesinde müvekkil şirket acentesi olarak faaliyet göstermeyi, Taşıt Sözleşmesine konu edilen araçları ise müvekkil şirketin D1 yetki belgesine bağlı olarak işletmeyi ve sözleşmelerle yüklenmiş olduğu sair yan edimleri yerine getirmeyi taahhüt ettiğini, işbu acentelik sözleşmesinin uygulanmaya başlayacağı tarih 01.04.2017 olarak belirlenmiş ve 3 yıl süreli olarak düzenlendiğini, davalı … ve davalıya ait şirket müvekkilimizin tanınmışlığından faydalanarak müvekkilimizin acentesi olmayı, 3 yıl boyunca bu ilişkiyi devam ettirmeyi 1 Nisan 2017 tarihinde mülkiyetinde bulunan 16 araç ile … bünyesinde seferlere başlamayı taahhüt ettiğini, müvekkil şirket ise acentelik ve teşkilat devir bedeli olarak davalıya 2.000.,000 TL ödemeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin protokolün 3.2. maddesinde belirtilen ödeme planına uyarak 23.02.2017 tarihinde ve 03.04.2017 tarihinde davalıya 1.500.000 TL ödemelerde bulunduğunu, müvekkil ile davalı arasında akdedilen protokol ve acente sözleşmesi mevcut olduğunu, bahse konu protokol açıklanan şartlar altında imza edildiğini, … firmasının Malatya il sınırları ve Gürün’de …’un acentesi olarak faaliyet göstermesi, …’e ait araçların …’un D1 belgesine bağlı olarak … bünyesinde çalıştırılması sözleşmenin konusu olduğunu, … tarafından işbu protokol süresi boyunca her ay boyunca günde ortalama asgari 17 adet araç … bünyesinde taşıt sözleşmesi ile çalıştırılacağını, işbu protokolün süresi, … tarafından araçların çalıştırılmaya başlanacağı tarih olan 1 Nisan 2017 tarihinden başlamakta olup 3 yıl olduğunu, ödeme planı …’in … bünyesinde çalışmaya başlayacağı tarih olarak kararlaştırıları 01.04.2017 tarihi esas alınarak; 23.02.2017 tarihinde 1.000.000 TL, 03.04.2017 tarihinde 500.000 TL 02.05.2017 tarihinde 500.000 TL olmak üzere 2.000,000 TL ödeneceğinin belirlendiğini, sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde müvekkil tarafından davalıya 23.02.2017 müvekkilinin sözleşmede belirtilen tüm yükümlülüklerin! yerine getirdiğini, tüm bunların aksine davalı yarı hem yükümlülüklerini eksik yerine getirmiş hem de sözleşmenin uygulanmaya başlanmasından 13 gün gibi kısa bir süre sonrasında sözleşmeyi hiçbir haklı neden olmaksızın feshettiğini, müvekkilinin uzun yıllar çalışmayı hedeflediği için ilgili acenteye büyük yatırımlar yaptığını, tüm bu anlatılanlar ve ek olarak sunulan deliller neticesinde müvekkilin alacaklı olduğu kesin olduğunu, söz konusu peşinatın fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak şerhiyle şimdilik kısmi olarak işbu tutarın 10.000-TL’sinin işlemiş olan ticari avans faizi ile beraber davalıdan tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine, müvekkilinin söz konusu akitlere güvendiğinden büyük yatırımlar gerçekleştirdiğini, karşı tarafın sözleşmeyi haksız feshetmesi durumunda müvekkil hedeflemiş olduğu kardan mahrum kalmış, yapmış olduğu harcamalar sonuçsuz kaldığını, müvekkili tarafından Adesar Yapı Dekorasyon İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.’ye sözleşmede belirtilen acentelik faaliyetlerinin gerçekleştirileceği mekanların tadilatı yaptırıldığını, işbu tadilatların yapıldığına ilişkin toplam 16.225,11 TL bedelli faturalar ek olarak sunulduğunu, bunlara ek olarak Bursa 10. Noterliği’nin 23.02.2017 tarih ve 7854 yevmiye numaralı Protokolünün tanzimi esnasında 21.557,25 TL damga vergisi müvekkil tarafından karşılandığını, belirtilen harcamalar müvekkilin davalı ile arasındaki akitlere güvenmesinden dolayı gerçekleştirildiğini, davalı yanın sözleşmeyi haksız feshetmesi dolayısı ile müvekkilinin işbu harcamalar dolayısı ile maddi zarara uğradığını, müvekkilinin harcama kalemlerinden müvekkilin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaşulu ile şimdilik kısmi olarak 10.000 TL’sinin işleyen ticari avans faizi ve cezai şart olan zararın 9025’inin kısmi otarak şimdilik 2.500 TL’siyle birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesine karar verilmesini, bunun yanı sıra müvekkilin akde güvenden kaynaklı uğramış olduğu müspet zarar, mahrum kaldığı kazanç, kar kaybı ve şirket itibarının zedelenmesinden daolayı uğradığı zararlar da açıkça ortada olduğunu, işbu bahsedilen zararlar bilirkişilerce hesaplanarak davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, davalı yan ile müvekkil arasındaki acentelik akdi henüz devam etmekteyken davalı yan sosyal medya aracılığı ile müvekkllin itibarını zedelemeye çalıştığını, henüz haksız fesih bildirimleri müvekkile dahi ulaşmamışken Facebook adlı sosyal medyada davalı yanca müvekkil aleyhine paylaşımlarda bulunulduğunu, davalı yanın müvekkil aleyhine yukarıdaki paytaşımları yapıyar olması kanunda sayılan dürüstlük kuralına aykırı davranışlardan olduğunu, dolayısı ile haksız rekabet somut olay bakımından söz konusu olduğunu, haksız rekabetin tanımı TTK’ nın 54. maddesi “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olduğunu, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde düzenlendiğini, TTK MADDE 56: (1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonamik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,b) Haksız rekabetin menm’ini,c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçtarın ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebileceğini, davacı rehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatirı karşılığına da karar verebileceğini, dolayısıyla davalı yanın paylaşımlarının müvekkil şirketin itibarını zedeleyici olduğu ve bu durumun haksız rekabet oluşturduğu aşikar olduğunu, bu bağlamda haksız rekabet teşkil eden eylemlerin, sosyal medyadaki tüm müvekkil aleyhine paylaşımların kaldırılmasını, men ve red kararı verilmesini talep ettiklerini, ayrıca davalı yan, müvekkilden ödemeleri alıp sözleşmeleri haksız yere feshettikten sonra 17.04,2017 tanzim tarihli dava dilekçesinde Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2017/282 E. numaralı dava dosyası ile müvekkilden alacaklı olduğunu ve müvekkilin tazminat ödemesine karar verilmesini tatep ettiğini, davalı yan hem müvekkilden aldığı 1.500.000 TL tutarındaki ödemeyi lade etmemiş hem de buna rağmen kendisi alacaklıymışçasına müvekkile karşı dava ikame ettiğini, tüm bu anlatılanlar karşı tarafırı kötü niyetle hareket ettiğinin ispatı olduğunu, Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında akdedilen 23.02.2017 tarihli protokolün ve 14.03.2017 tarihli acentelik sözleşmesinin haksız feshedilmesi nedeniyle, müvekkil tarafından davalı yana ödenen peşinatın ve cezai şart olarak peşinatın %25’inin fazlaya ilişkin haklarımız saktı kalmak koşulu ile şimdilik kısmi olarak 12.500 TL’sinin haksız fesih tarihi 14.04.2017 tarihinden itibaren işleyen ticari avans falzi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine, bahsi geçen protokolün 5.2. maddesinde belirtilen “İşbu protokol hükümlerini herhangi bir şekilde ihlal etmesi halinde taraflar, diğer tarafın maruz kaldığı her türlü zarar ve ziyanın tamamını nakden ve defaten karşı tarafa ödeyecek olup ve buna ek olarak bu tutarın 96251 kadar bir tutarı cezai şart olarak ödeyecektir.” Zarar(kar kaybı, mahrum kalınan kazanç, harcamalar, yatırımlar) olarak müvekkilin fazlaya ilişkiri haktarı saklı kalmak koşuluyta şimdilik kısml olarak 10.000 TL ve 9625’i cezai şart olarak şimdilik kısmi olarak 2.500 TL’sinin işleyen ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine, e)Davalının mal kaçırma ve adres değiştirme ihtimalinin bulunduğundan, müvekkilin alacağının garanti altına alınması amacıyla Sayın Mahkemenizce uygun görülecek teminat karşılığı, borçlunun, borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3.Şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi, menkullerin muhafazası için ihtiyati haciz kararının verilmesine, Davalı şirketin müvekkil aleyhine yapmış olduğu itibar zedeleyici eylemler dolayısı ile haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’ine, haksız rekabet dolayısı ile hükmedilecek tazminatın şimdilik kesmi olarak 500 TL’sinin davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, g) TTK md. 59 Uyarınca hükmün kesinleşmesini takiben karar özetinin; masrafi davalıdan alınmak Üzere Türkiye çapında yayın yapan ve hükmün kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına, h)Yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı … Otobüsleri A.Ş. tarafından açılan işbu dava haksız ve hukuka aykırı olup reddi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde davalı olarak gösterdiği “… … TURİZM SEYAHAT” ne gerçek kişi ve ne de tüzel kişi olduğunu, “… Turizm” müvekkilimizin ticaret ünvanı olduğunu, nitekim bu husus bizzat davacı tarafın dava dilekçesi ekinde sunduğu Bursa 10. Noterliği’nin 23.02.2017 tarih, 007854 yevmiye numaralı acentelik protokolünde de açıkça belirtildiğini, tüm bunların yanı sıra yukarıda da belirttiğimiz üzere “… … TURİZM SEYAHAT” ne gerçek kişi ve ne de tüzel kişi olduğundan davada taraf ehliyeti de bulunmadığını, bu nedenle de dava şartlarından olan taraf ehliyetinin bulunmaması nedeni ile “… … Turizm Seyahat” hakkında açılan davanın taraf ehliyeti bulunmadığından reddi gerektiğini, taraflar arasında Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/282 esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan, davacısının işbu davanın davalısı … ve davalısının da işbu davanın davacısı … Otobüsleri A.Ş. olan, acentelik sözleşmesinden kaynaklı alacak davası, derdest olup, işbu davanın tarafları ve konusu aynı olan Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/282 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini sayın mahkemeden talep etiklerini, taraflar arasında imzalanan 23.02.2017 tarihli acentelik protokolü çerçevesinde davalı müvekkilimize 1.500.000,00 TL ödeme yapıldığı doğru olduğunu, yine davalı müvekkilimiz tarafından taraflar arasında imzalanan acentelik protokolü ve acentelik sözleşmelerinin ve bunlara bağlı taşıt sözleşmelerinin, yolcu sayılarındaki azlık ve mahalli halkın davacı tarafa olan bakış açısından dolayı, Malatya 2. Noterliği’nin 14.04.2017 tarih ve 06284 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedildiği de doğru olduğunu, ancak dava dilekçesinde belirtilmeyen gerçek şudur ki, aşağıda detayları ile anlatacağımız fesih nedenlerinden dolayı, davacı müvekkilimiz basiretli bir tacir olarak taraflar arasında yapılan acentelik sözleşmesini feshetmese idi her iki tarafında da bu ortaklık nedeni ile ileride telafisi güç ve hatta imkansız sayılacak maddi zararları oluşacak ve taraflar arasındaki ilişki daha da içinden çıkılmaz bir hal alacağını, yine dava dilekçesinde kötüniyetli olarak belirtilmeyen, müvekkilimiz tarafından yapılan iade ödemeleri bulunduğunu, taraflar arasında imzalanan 23.02.2017 tarihli acentelik protokolü 3.2. Maddesi gereğince, davalı müvekkilimize ait olan 44 … 450 plakalı otobüs, davalı müvekkilimize yapılan ödemelerin teminatı olarak, davacı … Otobüsleri A.Ş.’ye 600.000,00 TL bedel ile devredilmiş ve tekrar … Otobüsleri A.Ş.’den kiralanmış ise de söz konusu bu araç ekte sunduğumuz teslim tutanağı ile 15.07.2017 tarihinde davacı tarafa iade edilmiştir. Buna göre, müvekkilimize yapılan ödemelerin teminatı olarak davacı tarafa devri yapılan otobüs, davacı tarafa iade edildiğinden, davacıya olan borcumuzdan 600.000,00 TL. de ödenmiş bulunduğunu, yine; otobüslerde yolculara dağıtılacak ikram malzemeleri, davacı … Otobüsleri A.Ş tarafından sağlanacağından, bu ikram malzemelerinin karşılığı olarak davacı tarafa 400.000,00 TL’lik senet verilmiş ve bu senet kötüniyetli olarak vadeden sonra cirolanmak sureti ile üçüncü şahıs Dermann Otomotiv Turizm İnşaat San. Ltd. Şti.’ne devredilmiş ve bu bahsi geçen üçüncü şahıs tarafından Bursa 10. İcra Müdürlüğü’nün 2017/9147 esas sayılı dosyası üzerinden ihtiyati haciz kararına bağlı olarak icra takibi başlatılmakla, davalı müvekkilimiz haciz baskısı altında bedelsiz olan işbu senedi de icra müdürlüğüne ödemek zorunda kaldığını, bu senet için Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/405 esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açılmış ise de sayın mahkeme burada yetkisizlik kararı vermiş ve ancak bu karar henüz kesinleşmediğini, görüleceği üzere davacı tarafa verilen senet ciro yolu ile üçüncü şahsa geçmiş olsa da senet lehdarının cirosu ile üçüncü şahısta bulunan senet nedeni ile ödeme yapıldığından bu ödemenin de davacıya olan borcumuzdan düşmesi gerektiğini, kaldı ki, bu husustaki menfi tespit davamız devam ettiğini, davalı müvekkilimizin acentelik faaliyetlerine bağlı olarak davacı taraftan alacakları bulunmakta olup, yukarıda da belirttiğimiz üzere acentelik sözleşmesinden kaynaklı alacaklarımız için Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/282 esas sayılı dosyası üzerinden açılan dava derdest durumdadır. Bu nedenle de davacı taraftan olan ve Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/282 esas sayılı dosyası üzerinden ypılacak yargılama sonucu verilecek karar ile hüküm altına alınacak olan alacağımız nedeni ile takas def’inde bulunduklarını, fotokopisini sundukları alt kira sözleşmesi ile, davalı müvekkilimiz tarafından, 01.04.2017 tarihinden itibaren, davacı … Otobüsleri A.Ş’ye aylık net 10.000 TL’ye kiralanan, büyük İstanbul otogarı 27 nolu yazıhanenin kira bedeli kiralandığı tarihten bu tarafa hiç ödenmemiş ve hala davacının kullanımında bulunduğunu, Eylül 2017 ayı itibari ile davalı müvekkilimizin, davacı … Otobüsleri A.Ş.’den 60.000,00 TL. Kira lacağı bulunduğunu, bu nedenle de davacı taraftan olan bu alacağımız nedeni ile de takas def’inde bulunduklarını, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 139. Maddesi gereğince, iki kişi karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise, her biri alacağını borcuyla takas edebileceğini, alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebileceğini, yine 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 143. maddesi hükmüne göre takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesi ile gerçekleştiğini, bu durumda her iki borç takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erdiğini, takas için mutlaka karşılık dava açılması zorunlu olmadığını, davalı, karşılık dava açmadan da takas savunmasında bulunmakla yetinebileceğini, bununla birlikte davalının takas etmek istediği karşılık alacağın miktarı asıl davada istenen alacaktan daha fazla ise ve davalı bu fazla alacağını hüküm altına aldırmak istiyorsa karşılık dava açılması gerekeceğini, karşılık dava, asıl dava ile birlikte incelenirse de, asıl davaya oranla müstakil, ayrı bir dava olduğunu, fatura taraflar arasındaki aktin varlığının isbatı için yeterli bir delil olmayıp, davacı tarafça taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinden dolayı yapılan masraflar dolayısı ile sayın mahkemeye sunulan faturaları kabul etmediğimiz gibi, müvekkilimizin tarafı olmadığı faturaların taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi gereğince yapılan masraflar için tanzim edildiğini de kabul etmeyeceğini, dava dilekçesinde bahsi geçen ve davacı tarafça yapıldığı iddia edilen harcamaların taraflar arasındaki acentelik sözleşmesine bağlı olarak yapıldığına dair bir delil de bulunmamakla birlikte taraflar arasında yapılan protokol ve acentelik sözleşmesinde bu hususta bir anlaşma da bulunmadığını, bununla birlikte davacı taraf sadece, Malatya şehirlerarası terminalinde bulunan müvekkile ait yazıhaneye, kullanılmış büro malzemeleri getirmiş ve ancak sözleşmenin feshinden sonra da bu malzemeler davalı müvekkil tarafından depoya kaldırılmış ve davacı tarafa iadeye hazır bir şekilde bekletildiğini, mahkeme tarafından mahallinde keşif yapılması halinde de müvekkile ait işyerlerine yapıldığı iddia edilen imalatların da yapılmadığı görüleceğini, kaldı ki davacı tarafın dava dilekçesinde iddia ettiği harcamaların biran için yapıldığını düşünsek bile; davacı taraf bu harcana kalemlerinden olan reklam harcamaları ile kendi reklamını yapmış olmakla bu reklam bedellerinin de müvekkilimizden istenmesi abesle iştigal olduğunu, davacı taraf hala Malatya ilinde faaliyette bulunmakta, şehir merkezinde ve şehirler arası otobüs terminalinde büroları bulunmakta olup, yapmış olduğu reklamlar boşa gitmediğini, tüm bu nedenlerden dolayı, davacı tarafın masraflar yönündeki taleplerinin de reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı taraf, 23.02.2017 tarihli protokoldeki cezai şartları kendi menfaatleri doğrultusunda yorumlayarak, sayın mahkemenizden bir takım taleplerde bulunmuş ise de haksız ve hukuka aykırı olarak talep edilen cezai şartları da kabul etmemiz mümkün olmadığını, Cezai şart, borca aykırılık riski karşısında alacağın teminat altına alınmasına yönelik bir hukuki araç olduğunu, cezai şart sayesinde alacaklı, borçlunun borcuna aykırı davranması halinde, zararını ispat etmek zorunda kalmaksızın belirli bir edimin ifasını talep etme hakkını elde edeceğini, sözleşme özgürlüğü ilkesi doğrultusunda taraflar cezai şartın miktarını serbestçe belirleyebileceğini, ancak cezai şart miktarı, menfaatler dengesi bakımından hakkaniyete aykırı olacak biçimde yüksek tespit edilemeyeceğini, aksi halde cezai şartın aşırı olması gündeme geleceğini, bu gibi hallerde hâkimin sözleşmeye müdahale etmesi ve aşırı cezai şartı kendiliğinden indirmesi söz konusu olduğunu, ancak kanun koyucu tacir sıfatını taşıyan borçlular bakımından aşırı cezai şartın indirilemeyeceğini hükme bağlamış ise de yargı kararlarında, hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda tacirlerin aşırı cezai şartın indirilmesini talep edebilecekleri kabul edileceğini, karşılıklı edimler arasındaki açık oransızlık, zarar gören konumundaki tacirin “zor durumda kalmasından (muzayaka)” yararlanılmak suretiyle gerçekleştirilmiş ise TBK. m.28’e başvurulabileceğini, öte yandan borçlunun ekonomik özgürlüğünü ciddi manada sınırlayan veya ortadan kaldıran bir cezai şartın öngörülmesinde alacaklının kastı varsa ahlaka aykırılıktan daha kolay söz edileceğini, diğer bir deyişle alacaklı, söz konusu cezai şartı sözleşmeye koyarken borçlunun ekonomik özgürlüğünü ciddi manada sınırlamayı veya ortadan kaldırmayı bilinçli olarak istemişse (bu şekilde bir saikle hareket etmişse) söz konusu cezai şartın ahlaka aykırılığı gündeme geleceğini, bununla birlikte kasıt unsurunu, ahlaka aykırılığın zorunlu bir koşulu saymamak gerekeceğini, zira kasıt unsurunun tespiti (ispatı) çoğu zaman güç bir iş olduğu gibi, alacaklı başlangıçta bu şekilde bir kasıt gözetmemiş olsa dahi cezai şart sonradan (hâkimin değerlendirme yaptığı tarihte) ahlaka aykırı hale gelmiş olabileceğini, bu husus dinlenecek tanık ifadeleri ile daha da aydınlığa kavuşacağını, Yargıtay’ın bazı hallerde, özellikle ifaya eklenen cezai şart bakımından, cezai şartın aşırı olmasını etik yönden toplumu rahatsız edici bulduğu ve Anayasada (m.18) düzenlenen angarya yasağına aykırılığı ileri sürerek tacir borçlunun ekonomik yıkıma uğramadığı hallerde dahi cezai şartı geçersiz kıldığı görüldüğünü, nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 18.01.2010 tarih, 2009/635 esas ve 2010/64 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, Hukuk Genel Kurulu’nun 20.03.1974 gün, 1970/1053 E. 1974/222 K. sayılı kararı uyarınca, ceza, tacirin iktisaden mahvına neden olabilecek derecede ağır ise tamamen kaldırılabileceği gibi, tenkis yoluna da gidilebileceğini, tüm bu açıklamalar çerçevesinde 23.02.2017 tarihli protokol incelendiğinde ve dava dilekçesinde görüleceği üzere cezai şartlar toplamı davacı tarafın müvekkilimize ödediğini iddia ettiği paranın çok üstünde olduğu gibi, davalı müvekkilimizin iktisaden mahfına sebebiyet verecek düzeyde olduğundan, sayın mahkeme tarafından, talep edilen cezai şartlarda tenkis yapılması gerektiğini, bununla birlikte davacı tarafın, dava dilekçesinin sonuç bölümünde talep ettiği cezai şartlar aşağıdaki tabloda detaylı olarak izah edildiği üzere tamamen haksız ve hukuka aykırı olup reddi gerektiğini, tüm bunların yanı sıra davacı taraf kötü niyetli olduğunu, öyle ki: Dava dilekçesinin açıklamalar kısmının ihtiyati haciz bölümünde davacı taraf, davalı müvekkilimizden 2.000.000,00 TL alacaklı olduğunu belirtmiş ve fakat her nedense 28.000,00 TL’lik dava açtığını, dava dilekçesinde belirtildiği üzere müvekkilimize 1.500.000,00 TL ödeme yapıp daha sonra bu ödeme ve buna bağlı cezai şart olarak dahi sadece 12.500,00 TL istenilmesi de düşündürücü olduğunu, işbu davanın dava tarihi olan 04.08.2017 tarihinden yaklaşık bir ay önce davacıya teminat olarak verilen otobüs iade edilmiş ve 23.02.2017 tarihli protokol gereğince de 600.000,00 TL borcumuzdan düştüğünü, bunları dahii dava dilekçesinde belirtmemek kötü niyetin en açık kanıtı olup, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞTİRİLEN BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/1126 ESAS, 2017/966 KARAR SAYILI DAVADA:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirketin Türkiyenin ilk karayolu yolcu taşıma şirketi olup 91 yıldır faaliyetlerine devam ettiğini, müvekkili şirket ile davalılar arasında acentelik ilişkisi olduğunu, taraflar arasında imzalanmış olan protokol gereğince davalı tarafın rekabet yasağına tabii olduğunu, davalı tarafın sözleşmeyi feshettiği 14/04/2017 itibaren bu yasağı çiğnediğini, bu nedenle ihtiyati tedbir talep etme zorunluluğunun doğduğunu, yine davalı …’in müvekkilinin tanınmışlığından faydalanarak müvekkilinin acentesi olmayı 3 yıl boyunca bu ilişkiyi devam ettirmeyi 01/04/2017 tarihinde mülkiyetinde bulunan 16 araç ile … bünyesinde seferlere başlamayı taahhüt ettiğini, müvekkilinin sözleşmede belirtilen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, tüm bunların aksine davalı tarafın hem yükümlülüklerini eksik yerine getirdğini hem de sözleşmenin uygulamaya başlamasından 13 gün sonra sözleşmeyi hiçbir haklı neden olmaksızın feshettiğini belirterek, müvekkili şirketin maddi ve manevi tazminat olmak üzere her türlü dava ve talep hakları saklı kalmay kaydıyla davalı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalanan protokol uyarınca rekabet yasağının davalı yanca çiğnenmesi dolayısı ile haksız rekabetin tespiti, meni ve refine, haksız rekaet dolayısı ile uğranılan zararın bilirkişi marifetiyle tespit edilmesine, belirsiz alacak hükümlerine tabi olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, davalı şirketin yapmış olduğu sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin uğramış olduğu zararınartmaması ve gecikme halinde daha büyük zararların ortaya çıkmaması için davalı yana ait otobüslerin rekabet yasagında sözleşmesinde belirtilen Malatya – İstanbul – Malatya, Malatya – Ankara – Malatya, Malatya – İzmir – Malatya, Malatya – Bursa – Malatya, Malatya – Antalya – Malatya, Malatya – Karabük – Malatya, – Malatya – Mersin – Malatya, Malatya – Didim – Malatya seferlerine ilişkin interrnet ve sair yollarla sağlanan otobüs bileti satışının durdurulmasına, seferlerle ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 13/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davalının yukarıda belirtilen güzergahlarda sefer yapılmasının önlenmesi, davalı aleyhine rekabet etmeme istemine ilişkindir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, birleştirilen Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1126 esas sayılı dosyası, taraflar arasında imzalanan 23.02.2017 tarihli Protokol müvekkil şirket ile davalı arasında imzalanan 14.03.2017 tarihli Acentelik Sözleşmesi, Ankara 9. Noterliği’nin 28.03.2017 tarihli ve 3962, 3964, 3965, 3966, 3975, 3974, 3973, 3972, 3968, 3970, 3961, 3971, 3967, 3963 yevmiye numaraları ile Taşıt Sözleşmeleri. 01.04.2017 tarihli Alt Kira Sözleşmesi, … Bank A.Ş. aracılığı ile 1.000.000 TL’lik EFT dekontu, T. Garanti Barıkası Â.Ş. aracılığı ile 500.000 TL’lik EFT dekontu, Davalı yanın göndermiş olduğu Fesih Bildirimleri, davacı şirketin acente için yapmış olduğu harcamaları gösterir evraklar, davalı yanın sasyal medya paylaşımları, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, haksız rekabetin tespiti, meni, ref-i ve maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Birleşen dosya önünden davacı vekilinin 13/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava, rekabet yasağı sözleşmesine dayalı davalının belirtilen güzergahlarda sefer yapılmasının önlenmesi, davalı aleyhine rekabet etmeme istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Taraf tanıkları talimat yoluyla beyanları alınmıştır.
Mahkememizin yargılaması sırasında taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin açıklığa kavuşturulması yönünden, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında taraflar arasındaki ticari ilişkinin başlangıcından sonuna kadar olan dönemi kapsayan ticari defter ve bağlı kayıtlar ve özellikle 23/02/2017 tarihli protokol, 14/03/2017 tarihli acentelik sözleşmesi de değerlendirilerek rapor düzenlenmek üzere dosya 1 SMMM bilirkişi ve dava konusu olan taşıt sözleşmesi ve acentelik sözleşmesinde ve haksız rekabet konusunda uzman 1 bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 31/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Taraflar arasında Bursa 10. Noterliğinin 14.03.2017 tarih 010114 yevmiye nolu acentelik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin; 7.17. Maddesinde acentenin iş bu sözleşme ve ekindeki hüküm ve şartlara aykırı davrandığının … tarafından öğrenilmesi ve tesbiti halinde , … * un dilerse derhal sözleşmeyi feshe hak ve yetkisi bulunmakla birlikte , fesihten ayrı olarak acente aykırılığın vaki olduğu tarih itibariyle acentenin en son ay içindeki faaliyeti nedeni ile almış olduğu acentelik ücretinin iki katı tutarındaki meblağı da cezai şart olarak nakden ve defaten ….. ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt etmiştir. ” hükmü yer aldığı, taraflar arasında , karayolları taşıma yönetmeliği hükümleri gereğince noter tasdikli …’e ait araçlar için 16 adet taşıt sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasında , Bayrampaşa Otogar * indaki 93 / 27 nolu dükkan için kira sözleşmesi imzalandığı, kira başlangıç tarihi 01.04.2017 olup, aylık kira bedeli net 10.000,00 TL. olarak belirlendiği, 2.12.2017 tarihli keşifte yapılan incelemede Davacının ibraz ettiği 2014 senesine ait tüm defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde yaptırıldığı ve yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin yasal sürelerinde yaptırıldığı defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı tespit edildiği, Davacı 2015 – 2016 -2017 ve 2018 yıllarında e-defter mükellefi olduğu, Otobüs işletmeciliğinden dolayı davacı davalıya 1.126.749.06-TL borçlu göründüğü, acentacılık işletmeciliği ve otobüs işletmeciliğinden dolayı davacının davalıdan 2017 yılı dava ve takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 373,949,44-TL alacaklı görüldüğü, davacı yapmış oldukları sözleşme ve protokole göre kiralanan acente için 109.404.54-TL tutarında harcama yaptığı mütalaa edilmiştir.
Dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilerek, tarafların bilirkişi raporuna karşı itirazlarını değerlendirir ve davalı tarafın ticari defterlerini inceler hem asıl dosya yönünden hem birleşen dosya yönünden hüküm kurmaya elverişli, gerekçeli ve denetime açık ayrı ayrı alacağın tespit edilmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 02/12/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle: Davacı defterlerine göre Otobüs işletmeciliğimden dolayı davacı davatıya 1.126.280,84-TL borçlu görünmektedir. Acentecilik işletmeciliği ve davalıya gönderilen havalelerden dolayı davacı davalıdan 1,500,230,28-TL alacaklı olduğu, sonuç olarak davacı davalıdan kendi defter ve kayıtlarına göre davacı davalıdan 2017 yılı dava ve takip tarihi itibari ile 373,949,44-TL alacaklı görüldüğü, davalı defter kayıtlarına göre ise davacı davalıdan 256.198,87-TL alacaklı durumda olduğu, aradaki uyumsuzluğun çözümü için tarafların 2017 yılına ait BA&BS formlarını ibraz etmeleri ya da ilgili vergi dairelerinden bu formların istenilmesinde yarar olacağı kanaatinde olduklarını, davacı yapmış oldukları sözleşme ve protokole göre kiralanan acente için 137,214,57-TL tutarında harcama yaptığını beyan ettiği, harcamalara ilişkin faturalar dosyaya ibraz edildiği, davacı ayrıca protokolün tanzimi sırasında 21.557.25-TL danga vergisinin kendileri tarafından ödendiğini iddia ederek bu tutarından davalıdan tahsilini talep etmiştir. protokolün vergilerle ilgili 9.Maddesine göre her türlü masraf ve vergiler yarı yarıya ödeneceğini, davacı vekili dava dilekçesinde bununla ilgili belgenin bilahare itetileceğini ifade etmişse de bu belge dosyada mevcut olmadığını, ibrazı halinde istenilen tutarın sözleşmeye uygun bir şekilde yarı yarıya mı hesaplandığı görülebileceği, 01.04.2017 tarihli kira sözleşmesi ile ilgili olarak istenilen 60,000,00-TL için taraf defterlerinde herhangi bir işlem görülmediği mütalaa edilmiştir.
Mahkememiz yargılaması sırasında dosyanın önceki SMMM bilirkişi ile dosyada görev alan hesap uzmanı hukukçu bilirkişi Hüseyin Avni Bayramoğlunun bilirkişi listesinden kaydının silinmesi sebebiyle yerine nitelikli hesap uzmanı hukukçu bir bilirkişinin ilave edilerek, tarafların iddia ve savunmaları, önceki bilirkişi raporuna karşı itirazlarını değerlendirir, asıl dava, birleşen dava ve ıslah dilekçesindeki talepler değerlendirilerek ek rapor aldırılması talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 15/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacı şirket ile davalı şirket arasında 23.02.2017 tarihinde Protokol imzalandığı, daha sonra 14,03.2017 tarihinde Acentelik Sözleşmesi imzalandığı, taraflarca imzalanan Protokol’ün 2.8 maddesinin, yasada belirtilen üst sınırın (iki yıl) tamamını kapsadığı, ayrıca Protokolde “… markası veya başka bir markayla, …’un sefer yaptığı güzergahlarda taşımacılık yapmayacak, başka bir firmanın D1 belgesine bağlı araç çalıştırmayacak, kendisine ait veya başka bir firmanın F1 belgesine bağlı acentelik faaliyetlerinde bulunmayacaktır.” şeklinde düzenleme yapıldığı görüldüğü, bu durumun davalının ekonomik geleceğini tehlikeye düşürüp düşürmediğinin, sözleşmenin geçerli olup olmadığının, takdiri mahkemede olduğu, dava dosyasında mevcut delillerden, davalının hangi fiil ve hareketleriyle haksız rekabet yasağına aykırı davrandığı, davacı şirketin ne şekilde ve ne miktarda zarar gördüğü yolunda somut bir kanaate varılamadığı, dosyada mevcut delillere göre davalının haksız rekabet yasağına aykırı davranıp davranmadığı takdiri münhasıran mahkemeye ait olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları ve tarafların ba bs formları getirildiği anlaşılmakla bu ba bs formları incelenerek ve davalı tarafça itiraz dilekçesi de incelenerek hüküm kurmaya elverişli gerektiği takdirde seçenekli nihai takdiri mahkemeye bırakarak hesaplama yapılarak rapor tanzim edilmek üzere dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 26/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Muhatapların yayınlanan paylaşımlardan etkilenebileceği olasılıkta haksız rekabetin oluştuğu ve tazmin edilmesi gerektiği; aksi bir durumda, yani eylemlerin muhatapları etkilemeyeceği kanaatine varılması durumunda ise haksız rekabetin mevcut olmadığı: mahkemenin haksız rekabeti kabul etmesi halinde, bu haksız fiilin şirketlerin kar ve zararını ne şekilde etkileyeceğinin hesabının çok zor olduğu; bu halde Mahkemenin hak ve nefasete göre bir tazminat tayin edebileceği, Rekabet yasağı (madde 2.8) maddesinin düzenlendiği Protokolün 23.02.2017 tarihinde yani 14.03.2017 tarihli Acentelik sözleşmesinden önce imzalandığı ve coğrafi sınırlarının net olarak belirlenmediği, BA-BS formlarında iki şirket arasında beyan edilen miktarların ve fatura sayılarının farklı olduğu, tarafların defter kayıtlarında gözüken tutarsız bakiyelerin neden kaynaklandığı anlaşılamamakla beraber bunun tespitinin tarafımızca yapılmasının mümkün olmadığı mütalaa edilmiştir.
Mahkememiz yargılaması sırasında dosya davacı vekilinin davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazları, tarafların savunmaları doğrultusunda ve davacının dava dilekçesindeki talepte bulunduğu kalemlerce bilirkişilerce inceleme yapılmadığından önceki bilirkişiler dışında 1 SMMM , 1 acentecilik sözleşmesi konusunda uzman nitelikli hukukçu hesap bilirkişisinin dosyanın tevdi edilerek, gerektiği takdirde davacı tarafın defterleri üzerinde bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle taraflar arasındaki 23/02/2017 tarihli protokol ve 14/03/2017 tarihli acentecilik sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı, acentecilik sözleşmesinin feshi sebebiyle davacının ödenen peşinat ve cezai şart alacak miktarı, protokolün 5/2. Maddesi uyarınca davacının zararının varlığı ve miktarı, acentecilik sözleşmesinin 7/2 . Maddesi uyarınca davacı yanın eksik araç başına çalıştığı ceza bedeli, acentecilik sözleşmesinin 7/17. Maddesi uyarınca aykırılık sebebiyle davacının alacak miktarı, ve haksız rekabete tespiti konularında ayrıtılı, gerekçeli hüküm kurmak üzere bilirkişilerden rapor alınması talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 27/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Protokol 2.8. Maddesinde yer alan rekabet yasağı düzenlemesi, süre yönünden kanuna uygunsa da; yer, yapılış süresi yönünden kanundaki düzenlemelere uygun olmadığını, davalının sahip olduğu 14 adet otobüs ile kökleşmiş yolcu taşımacılığına ilişkin ticari hayatı gereğince, çalışma özgürlüğüne aykırı nitelik taşıdığının düşünülmesi de mümkündür. Yine kanımızca, ana sözleşme kurulmadan evvel düzenlendiğinden ve eksik unsurları gereğince ana nitelikteki Acentelik aktinin düzenlenmesini sağlamak için baskı niteliği taşıdığının düşünülmesi de mümkün olduğunu, bunun yanı sıra hayatın olağan akışına göre tarafların ticari işletmesi henüz tam olarak teşekkül etmeden, 14 gün sonra aktin feshinin gerçekleştiği dikkate alındığında, kanımızca davacının haksız rekabetten dolayı zararı de oluşmadığını, kaldı ki dosyada yer alan bilirkişi raporlarında, zarara ilişkin sağlıklı bir tespit yapılamayacağı yer almaktadır; işbu saptama içeriğinde illiyet bağı unsurunun oluşmadığını ifade etmektedir , kanısında olduğunu, taraflar Arasındaki 23/02/2017 Tarihli Protokol ve 14/03/2017 Tarihli Acentecilik Sözleşmesinin Feshinin Haklı Olup Olmadığı Hakkında :

Davacının fesih bildirimlerinde ileri sürdüğü soyut nitelikteki ” sözleşmedeki tek taraflı fesih maddesi uyarınca ve gördüğüm lüzum üzerine” ifadesi yanı sıra, tanıkların ifadelerinde yer alan ” bagaj hacmi ve peron değişikliği gibi hususlar ” , basiretli bir tacirin göstermesi gereken özen ve yükümlülüğü gereğince akit öncesi ön görmesi beklenen haller olduğundan, dosyada bulunan delillere göre , davalı tarafından tek taraflı olarak gerçekleştirdiği aktin feshi nedenlerinin haksız olduğu, düşünüldüğü, Acentecilik Sözleşmesinin Feshi Sebebiyle Davacının, Ödenen Peşinat ve Cezai Şart Alacak Miktarı Hakkında : Peşinat Hakkında
her ne kadar mali bilirkişi 31.12.2017 tarihi itibariyle cari hesaptan 373.949,44 TL davacının alacaklı olabileceği sonucuna ulaşmışsa da; davacının ticari defter ve kayıtlarına göre, son kaydın yapıldığı 14.05.2017 tarihi itibariyle işbu alacağı tespit edildiği, 14.05.2017 günü, davanın açılış tarihi olan 04.08.2017 günü öncesine isabet ettiğinden ; davacı … A.Ş.’nin, davalı …’ten peşinat alacağı, dava tarihinde , faizi hariç 373.949,44 TL olduğu, peşinatın iadesine , TBK sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanacağını, Cezai Şart Hakkında: Birinci İhtimalde : Somut olayda , davalının aldığı peşinatın iadesi hükmüyle ile ilgili cezai şart talebi, Protokol 5.2. madde 3.paragrafta hüküm altına alınan, TBK 179/3.md. düzenlenen akitten dönme cezası ( cayma bedeli) olan cezai şart olduğu, davalı Protokol 5.2. Madde 3.paragrafta yer alan aktin hükümlerinin başladığı 01.04.2017 den sonra 27.04.2017 tarihinde akti fesh ettiğinden, ödenen peşinatın % 25 ‘i olan cezai şarttan sorumlu olduğu aldığı peşinat 1.500.000 TL olduğu , dekontlar ve davalının kabulü ile kesin nitelikte olduğu, bu husus mali bilirkişi raporuyla matematiksel olarak da 375.000 TL olarak hesaplandığı, basiretli tacirin özen ve yükümlükleri gereğince kural olarak tacir sıfatını haiz kişinin, sözleşme ile belirlenen cezai şartın indirilmesini talep edemez, kuralından hareketle cezai şart bedeli salt olarak 375.000 TL olduğu, diğer İhtimallerde : Davalının cevap dilekçesinde yer 44 … 450 plakalı otobüsün davacı … Otobüsleri A.Ş.’ye 600.000,00 TL bedel karşılığı devri, peşinatın ödendiği 23.02.2017 günü gerçekleşmiştir. Diğer deyişle 1.500.000 TL peşinatın ödendiği 23.02.2017 günü , aynı zamanda davalı … de 600.000 TL değerindeki otobüsü, davacı …’a devretmiştir. Ticari defter ve kayıtlarda, 23.02.2017 tarihinde alınan ve verilen yer aldığı, 400.000 TL lık senet 01.05.2017 tarihinde deftere işlenmiştir. Fesih tarihinden sonra, davalının iddiaya göre, ikramlar için senet düzenlemeyeceği baz alındığında , muhtemelen senedin tanzim tarihi, 01.05.2017 tarihi öncesine isabet etmekte olup; geç kayıtlara işlendiğini, davacı, 44 … 450 plakalı otobüsün mülkiyetini 600.000 TL karşılığı devralmasına rağmen ticari defter ve kayıtlarına göre , herhangi bir şekilde (havale v.d. yollarla ) 600.000 TL sını davalıya ödediği görülmediği, davacı , otobüs satışını konu 600.000,- TL sı ile 400.000 TL sı senedi kabul ederek cari hesaplarına işlemesi nedeniyle: İkinci İhtimalde: Eğer 400.000 TL lık senedin tanzim tarihi , fesih tarihi olan 27.04.2017 ve öncesine isabet ediyorsa ve 600.000 TL otobüsün mülkiyetinin 23.02.2017 tarihinde peşinatın ödendiği gün, davacı tarafından herhangi bir ödeme yapılmaksızın devralındığı dikkate alındığında; her ikisi 400.000 TL ve 600.000 TL nin mahsubu ile 27.04.2017 tarihli fesih tarihinde davalının peşinattan doğan borcu , peşinat olarak ödenen 1.500.000 TL den mahsup edildiğinde kalan 500.000,-TL sının % 25 i olan 125.000 TL olduğu, üçüncü İhtimalde: Eğer 400.000 TL lık senedin tanzim tarihi , fesih tarihi olan 27.04. 2017’den sonrasına isabet ediyorsa ve 600.000 TL otobüsün mülkiyetinin 23.02.2017 tarihinde peşinatın ödendiği gün, davacı tarafından herhangi bir ödeme yapılmaksızın devralındığı dikkate alındığında; bu durumda sadece 600.000 TL nin mahsubu ile 27.04.2017 tarihli fesih tarihinde davalının peşinatta doğan borcu , peşinat olarak ödenen 1.500.000 TL den mahsup edildiğinde kalan 900.000,-TL sının % 25 i olan 225.000 TL olduğu, protokolün 5/2. Maddesi Uyarınca Davacının Zararının Varlığı ve Miktarı Hakkında; davacı işbu madde hükmüne istinaden esas dosya dava dilekçesi netice-i talep kısmı (1-b) de taleplerini sunduğu, açıklama kısmında işbu taleplerine istinaden; “Müvekkilin zararları tazmin edilmelidir. Müvekkil söz konusu akitlere güvenerek büyük yatırımlar gerçekleştirmiştir. Adesan Yapı Dekorasyon İnş.Taah.Tic.Ltd.Şti ne acentelik faaliyetlerinin gerçekleştireceği mekanların tadilatı toplamı 16.225,11 TL sı ödenmiştir. Acentanın Malatya’da yapacağı açılış için … Lojistik Taş.Petrol Ürünleri San.ve Tic.A.Ş. ‘ne taşımacılık ücreti olarak 3.540 TL ödenmiştir. Malatya Çarşı Şubesi’ne Güçlü Mobilya’dan banko alımı ve açılıştaki ek ürünler için 8.826,40 TL ödenmiştir. Davalıya ait Otogar, Çarşı ve Paşaköşk Şubelerinin elektrik işleri için 3.033,59 TL ödenmiştir. Müvekkil tarafından , M.G.Medya Yayıncılık Hizm.A.Ş. ‘ye acentalık reklamı için 49.367,66 TL ödenmiştir. Müvekkil tarafından Mir Dekorasyon İnş.Taah.San.ve Tic.Ltd.Şti’ne Malatya Şubeleri dekorasyonu için 5.700,24 TL ödenmiştir. … Ahşap Dekorasyon’a Malatya Şubeleri mobilya ücreti olarak 1.534 TL ödenmiştir. The Klan İletişim Hizmetleri A.Ş. ne radyo reklam ücreti olarak 11.530,13 TL ödenmiştir. Yunus Ticaret’e Malatya Şubeleri tadilat ücreti olarak 2.000 TL ödenmiştir. Ankara Kılıç Reklam San.ve Tic.Ltd.Şti’ne Malatya şubeleri yapım işi olarak 35.221,82 TL ödenmiştir. Akgül Reklam’a Malatya şubeleri reklam ücreti olarak 236 TL ödenmiştir. Bundan başka Bursa 10.Noterliği 23.02.2017 tarih ve 7854 yevmiye nolu Protokolün tanzimi sırasında damga vergisi olarak 21.557,25 TL ödenmiştir. Müvekkilinin işbu harcamalar nedeniyle zarara uğramıştır” şeklinde yer aldığı, davacının Protokolün 5.2. Madde 1.paragrafı yer alan hükme dayanan ve aşağıda (1) . Ve (2).bentte yer alan talepleri T.B.K. düzenlenen (72.md.-89.md.) sebepsiz zenginleşme hükümleri ile ilişkilidir. Tüm talepler sırasıyla incelendiğinde: Yapım işi , menkul eşyalar ve taşımacılık giderleridir ve toplam değeri davacının iddiasına göre 16.225,11 TL (tadilat) + 3.540,00 TL (taşıma) + 8.826,40 TL ( banko vs.) + 3.033,59 TL (elektrik) + 5.700,24 TL ( dekorasyon) + 1.534,00 TL (mobilya) + 2.000,00 TL (tadilat) + 35.221,82 TL ( yapım işi) olmak üzere 76.081,16 TL olduğu, faturalar tek başına ispat aracı değildir. Fiziken yerinde mevcudiyetinin tespiti ile değerinin tespiti, dosyaya sunulduğundan faturalarla ilişkilendirilmesi zorunlu olup, tanık ifadeleriyle güçlendirilmesi gerektiği, bunu sağlayacak olan adımlardan keşif ve bilirkişi tespiti dosyada mevcut olmadığından; davacı henüz işbu iddiasını ispatlamış değildir, kanısında olduklarını, reklam giderleridir ve toplam değeri davacının iddiasına göre : 49.267,66 TL + 11.530,13 TL + 236,00 TL olmak üzere 61.033.79 TL olduğu, reklam giderlerine konu işlerin vuku bulup bulmadığının ve bu işlerin birebir davalının Acentasına münhasır yapılıp yapılmadığının, fatura ve tanık ilişkisi ile yerinde tespiti gerekeceği, davalının, davacının Malatya’da Acenteliği bulunduğundan reklam giderlerinin boş yere gitmemiş olabileceği, yönündeki savunması değerlendirildiğinde; tanınmış firmalarında bütçelerinden reklam giderlerine yer ayırması sebebiyle davacının kaybının olmayabileceği , düşünüldüğünü, Bursa 10.Noterliği 23.02.2017 tarih ve 7854 yevmiye nolu Protokolün tanzimi sırasında damga vergisi olarak ödenen toplam 21.557,25 TL olduğunu, damga Vergisi Hakkında Birinci İhtimalde: Damga vergisi , tarafların ayrı ayrı bizzat, devlete karşı yükümlülüğüdür. Aktin feshedilebileceği, basiretli tacir olan davacı tarafında da öngörülebilmektedir ve öngörüldüğü halde devlete işbu vergiyi ödemektedir. Sözleşmede kararlaştırılan cezai şart, bu gibi durumlar göz önüne alınarak getirilen esasında bir tazminat olduğu, bu sebeple davacı damga vergisi ödemesinden doğan zararını, davalıdan isteyemeyeceğini, damga Vergisi Hakkında İkinci İhtimalde : Davacı, kanımızca işbu haksız fesih nedeniyle , Bursa 10.Noterliği 23.02.2017 tarih ve 7854 yevmiye nolu Protokolüne konu süre ve güzergahlarda 17 araç yerine başka bir kişi veya kişilerle Protokol yapmak zorunda kalmış ise, işbu protokol veya protokoller gereğince ödediği damga vergisini, Protokol süreleri dikkate alınarak yapılacak hesaplama ile bulunacak zarar miktarını, davalıdan talep edebileceğini, ancak davacının aynı konuyu içeren Bursa 10.Noterliği 23.02.2017 tarih ve 7854 yevmiye nolu Protokol yerine yaptığı protokol veya protokolleri dosyaya sunması gerekeceğini, bu belgelere dayanarak süreç göz önünde bulundurulmak suretiyle damga vergisinden doğan zararını ispatlayacağını, ancak davacı, üçüncü kişilerle yapılan açıklanan nitelikteki protokolleri dosyaya sunmadığını, bu durumda damga vergisi ödemesinden doğan zararı, ispatlanmış değildir, kanısına olduklarını, Eksik Araç Çalıştırma Hakkında; Acentecilik Sözleşmesinin 7/2 . Maddesi Uyarınca Davacı Yanın Eksik Araç Başına Çalıştığı Ceza Bedeli Hakkında; Acentelik Sözleşmesinin 7.2 maddesi, ileride …’un yazılı muvafakati ve kontrolü ile çalıştırılacak servis araçlarının, güzergahını, marka modelini, bakımını, çalışacak şoförlerin işverenini, poliçelerini ve başkası adına çalıştırılmasının yasak olduğu gibi durumları kapsamaktadır. Acentelik Sözleşmesinin kurulduğu 14.03.2017 den feshin gerçekleştiği 27.04.2017 tarihine kadar hayatın olağan akışına göre servis araç ve güzergahının oluşması olanaklı değildir, kanısında olduklarını, ayrıca dosyada, … un çalıştırılacak servis araçları ile alakalı Acenteye tebliğ ve teslim ettiği yazılı muvafakati yer almadığından, Acentelik Sözleşmesi 7.2 maddesi gereğince davalının ceza bedeli talebi ispatlanmamıştır, kanısında olduğunu, Protokolün 2.2. Maddesi Uyarınca Davacı Yanın Eksik Araç Başına Çalıştığı Ceza Bedeli Hakkında; 01.04.2017 aktin başlangıcı ve 14.04.2017 aktin feshi tarihleri arasında toplam 14 gün olduğu baz alındığında, yukarıda açıklanan haksız fesih işlemi gereğince: Cezai şart olarak eksik araç başına aylık 5.000 TL cezai şart ödeneceği için: 5.000 / 30 (bir araç için bir günlük ceza) x 14 (gün) x 3 (araç) = 7.000,-TL, cezai şartın , cezai şartı olmayacağından ayrıca cezai şart hesaplanmadığını, acentecilik Sözleşmesinin 7/17. Maddesi Uyarınca Aykırılık Sebebiyle Davacının Alacak Miktarı Hakkında; Mali bilirkişi raporunda 01.04.2017 – 14.04.2017 aralığındaki kayıtlar ile 01.01.2017 – 01.04.2017 ve 14.04.2017 – 14.05.2017 arası tüm kayıtlar birbiri ile karşılaştırıldığında , 01.04.2017 ( akit başlangıcı) – 14.04.2017 ( aktin feshi) arası ve diğer dönemler arasında farklılık taşımadığı anlaşılmaktadır. Açıkça Acentelik Komisyonu konulu ödeme kalemine rastlanmamıştır. Kaldı ki taraflar arasındaki hukuki ilişki aktin başlangıcından öncesinden mevcuttur. Bu sebeple davacıya ait ticari defter ve kayıtlara göre , Acentelik Sözleşmesinin 7.17.md. hükmü gereğince cezai şart hesaplanamadığını, haksız Rekabet Hakkında; Somut olayda davacının talepleri incelendiğinde iki konuyu kapsamaktadır. Bunlardan birincisi Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1005 E. Sayılı dava konu davası, eylemlerden dolayı haksız rekabete ilişkin talepleri ; diğeri yapılan ıslah işlemi ile birleşen Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1126 E. Sayılı dosyası ile rekabet sözleşmesinden doğan haksız rekabete ilişkindin talepleri olduğunu, Bursa 2.ATM 2017/1005 E. Davasına Konu Eylemlerden Doğan Haksız Rekabet Hakkında; sonuç Olarak : Yukarıda açıklananlar ışığında, sosyal medyada yer alan ve davacı tarafın iddiasına göre daha akit fesh edilmeden gerçekleşen; “ … MALATYA ATAĞINDAN ELİ BOŞ DÖNDÜ VE ZAFER TURİZM KALDIĞI YERDEN DEVAM EDECEK EN KISA ZAMANDA”, “Evet Arkadaşlar … İle Yapmış Olduğumuz Anlaşmayı Bozmuş Durumdayız. Malatya Halkımıza Yeniden Hayırlı Uğurlu Olsun. Tekrardan … Turizmin Bayrağı Göklerde Olacaktır Kaldığımız Yerden Yeniliklerimizle Ve Tüm Hızımızla Malatya Halkımıza Hizmet Vermekten Gurur Duyuyoruz. “, “Malatya Turizm, anlayışınız için Teşekkür ederiz 80 yıllık Filme 10 Gün Sezon Reklamı Girdi Diyelim Kaldığı yerden tüm hızıyla devam ediyor”, ifadelerine konu paylaşımları her ne kadar davalı bizzat kendisinin gerçekleştirmediği savunsa da yukarıda gerçekleşen açıklamalarda yer alan eylemin üçüncü kişiden kaynaklanıp kaynaklanmamasının önemi kalmamıştır hususu yanı sıra son paylaşımda yer alan 10 gün kadar süreçte aktin fesh edilmesi nedeniyle 10 günün başkaları tarafından bilinemeyeceği paylaşımdan davalının bilgisinin olduğu veya engellemediği birlikte değerlendirildiğinde; önemli olan eylemin orta yetenekteki olağan muhatabın algılama şekline göre : T.T.K. 55.md. sayılan başkalarını veya onların mallarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek; iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak ; kendisini, faaliyetlerini, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde karşılaştırmak ve önüne geçmek niyetini taşıdığı ve sonuç itibariyle ekonomik fayda elde etmek için dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı , düşüncesiyle : Eyleme uygun miktarda manevi tazminatın takdiri Sayın Mahkemenizin takdirindedir. Maddi tazminata ilişkin zarar ve illiyet bağı unsurlarının tespiti mümkün değildir, kanısında olduklarını, Bursa 1.ATM 2017/1005 E. Davasına Konu Sözleşmeden Doğan Haksız Rekabet Hakkında; Protokol 2.8. Maddesinde yer alan rekabet yasağı düzenlemesi, süre yönünden kanuna uygunsa da; yer, yapılış süresi yönünden kanundaki düzenlemelere uygun değildir. Kanımızca davalının sahip olduğu 14 adet otobüs ile kökleşmiş yolcu taşımacılığına ilişkin ticari hayatı gereğince , çalışma özgürlüğüne aykırı nitelik taşıdığının düşünülmesi de mümkün olduğunu, yine kanımızca, ana sözleşme kurulmadan evvel düzenlendiğinden ve eksik unsurları gereğince ana nitelikteki Acentelik aktinin düzenlenmesini sağlamak için baskı niteliği taşıdığının düşünülmesi de mümkündür. Bunun yanı sıra hayatın olağan akışına göre tarafların ticari işletmesi henüz tam olarak teşekkül etmeden, 14 gün sonra aktin feshinin gerçekleştiği dikkate alındığında, kanımızca davacının haksız rekabetten dolayı zararı de oluşmadığını, kaldı ki dosyada yer alan mali bilirkişi raporlarında, zarara ilişkin sağlıklı bir tespit yapılamayacağı yer almaktadır; işbu saptama içeriğinde illiyet bağı unsurunun oluşmadığı mütalaa edilmiştir.
Davacı vekilinin rapora itirazları kapsamında ek rapor aldırılmak üzere ara karar kurulmuş olup, davacı vekilince bilirkişiler için takdir edilen 2.500’er TL ek ücretin yatırılmamış olduğu anlaşıldığından dosya bilirkişilere tevdi edilememiştir.
O halde toplanan delillerden somut olayda asıl dava yönünden, davacı tarafından taraflar arasında düzenlenen 23/02/2017 tarihli protokol ve 14/03/2017 tarihli acentelik sözleşmesi düzenlendiği davalının acentelik sözleşmesinin feshinde haklı olmadığını ödenen peşinatın iadesinin talep edildiği anlaşılmakla davalı tarafından 14/04/2017 tarihli ihtarname ile sözleşmenin fesh edildiği sabittir.
Davalı tarafından gönderilen ihtarnamede görülen lüzum üzerine fesh edildiğinin belirtildiği, cevap dilekçesinde de ileride ortaklık için telafisi imkansız maddi zararların oluşabileceği ve davalı tanıkların beyanların bagaj miktarı ve peron değişikliği sebebiyle yolcuların şikayetleri olduğu ifade edilmiş ise bu beyanların sözleşmenin kurulması sırasında öngörülebileceği davalının basiretli olarak iş ve işlemlerinde hareket etmesi gerektiğinden davalının savunmalarına itibar edilmeyerek sözleşmenin feshinde davalının haksız olduğu kanaaatine varılmıştır.
Bu durumda sözleşmenin davalı tarafından haksız feshi sebebiyle ödenen peşinatın iadesi gerektiği ve sözleşmenin 5/2. Maddesi uyarınca sözleşmeden dönme bedelini davacı davalıdan talep edebilecektir. Dolayısıyla davacı tarafından davalıya 1.500.000,00 TL peşinat verildiğinin davalının ikrarı ile sabit olduğu, davalı tarafından 600.000 TL araç bedeli, 400.000 TL bono verildiği anlaşılmakla 500.000 Tl alacaklı olduğu ancak davacı tarafın ticari defterlerinde peşinat alacağının 373.949,44 TL olduğu görülmekle bu miktara itibar etmek gerekmiştir.
Diğer yandan sözleşmeden dönme bedeli olarak bakiye peşinatın 373.949, 44 %25 i olan 93.487,36‬ TL cezai şart alacağının olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından ödenen peşinat ve cezai şart alacağı olarak 12.500 TL talep ettiği anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi kapsamında bu miktar yönünden alacak talebinin kabulune, dava tarihi öncesinde temerrüdün gerçekleşmediğinden dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan taraflar arasında düzenlenen protokolün 5.2 maddesi uyarınca kar kaybı, mahrum kalınan kazanç, harcamalar, yatırımlar ile cezai şart alacağın, yine aynı protokolün 5.2 maddesi uyarınca sözleşmeye aykırılık sebebiyle cezai tutar alacağı yönünden ve sözleşmenin devamı sırasında sosyal medyada davalının paylaşımlarda bulunarak davacı şirketin itibarının zedelenmesi ve dürüstlük kuralına aykırı davranarak haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduğunu haksız rekabetin tespiti, refi, meni ve maddi ve manevi tazminat yine acentelik sözleşmesinin 7/2 maddesi gereğince eksik araç başına cezai bedel alacağı ile 7.17 maddesi uyarınca cezai şart alacakları yönünden davacı tarafından talepte bulunulmuştur.
Bilindiği üzere 4721 sayılı TMK’nın 6. Maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 190. Maddesine göre “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” dava konusu olayda davalının sorumluluk ve kusur durumu haksız rekabet eden eylemler illiyet bağı gerçek zarar miktarı, alacak kalemleri tespiti yönünden ispat yükü davacıdadır.
HMK’nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez.
Bu durumda davalının haksız rekabet teşkil eden eylemleri, maddi tazminat miktarı, kar kaybı, mahrum kalınan kazanç, harcamalar, yatırımlar ile cezai şart alacağı yönünden dosyada aldırılan 26/05/2021 tarihli rapor ile 26/01/2022 tarihli rapor arasında çelişki olduğu, rapora karşı itirazların irdelenmesi amacıyla ek rapor aldırılmasına karar verildiği ve takdir edilen bilirkişiler için delil avanslarının kesin süre içinde yatırılmadığından HMK 324. Maddesi uyarınca bilirkişi delilinde vazgeçtiği ve kesin süreye uyulmadığından davalı taraf yönünden usuli kazanılmış hakkın doğduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemleri eylem ile zarar arasındaki illiyet bağı, maddi tazminat miktarı, kar kaybı, mahrum kalınan kazanç, harcamalar, yatırımlar ile protokolün 5.2 maddesi cezai şart alacağı, acentelik sözleşmesinin 7/2 maddesi gereğince eksik araç başına cezai bedel alacağı ile 7.17 maddesi uyarınca cezai şart alacakları yönünden iddiaların ispat edilemediğinden bu taleplerin reddine karar verilerek asıl dava yönünden davanın kısmen kabulune dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Birleşen dava dosya yönünden uyuşmazlığın; davacı vekilinin 13/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava, rekabet yasağı sözleşmesine dayalı davalının “Malatya – İstanbul – Malatya, Malatya – Ankara – Malatya, Malatya – İzmir – Malatya, Malatya – Bursa – Malatya, Malatya – Antalya – Malatya, Malatya – Karabük – Malatya, – Malatya – Mersin – Malatya, Malatya – Didim – Malatya” güzergahlarda sefer yapılmasının önlenmesinin talep edilmiştir.
Davacı ile davalı arasında imzalanan 23.02.2017 tarihli protokolün 2.8.
maddesinde “ İşbu Protokol sona erse dahi … Protokol’ün sona ermesinden
sonra 2(iki) yıl süresince … markası veya başka bir markayla, …’un
sefer yaptığı güzergahlarda taşımacılık yapmayacak, başka bir firmanın D1 belgesine bağlı
araç çalıştırmayacak, kendisine ait veya başka bir firmanın F1 belgesine bağlı acentelik
faaliyetlerinde bulunmayacaktır.” rekabet yasağına dair düzenleme öngörülmüştür.
Bu düzenlemenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti başlıklı 48 ve devamı maddelerinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu bildirilmiş, BK 19/1.maddesinde (TBK 26) bir aktin mevzunu kanunun gösterdiği sınır dairesinde serbestçe tayin olunacağı belirtilmiş, BK 20.maddesinde (TBK 27) ise kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu düzenlenmiştir. Sözleşmenin tarafları sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu belirlemekte özgür iseler de bu özgürlüğün sınırsız ve sonsuz olduğu söylenemeyecektir. Buna göre taraflar arasındaki sözleşmenin rekabet yasağını düzenleyen 2. 8. Maddesi hükmü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olması ve tarafların aralarında imzalayacakları bir sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal anlamına gelecek herhangi bir düzenleme yapmalarının mümkün bulunmaması geçersiz olup bu hükme dayalı davalının belirtilen güzergahta sefer yapılmasının önlenmesi, davalı aleyhine rekabet etmeme istemine dair davanın sübut bulmadığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
A-Mahkememiz işbu asıl dosyası yönünden;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 12.500 TL ödenen peşinat ve cezai şart alacağının dava tarihi olan 27/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 853,88 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 822,48 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 5.250,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 1.400,00 TL olmak üzere toplam 6.650,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 2.968,75 TL yargılama gideri ve 31,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.000,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan posta-tebligat masrafı 90,70 TL’den davanın kabul ve ret oranlarına göre hesaplanan 50,21 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
B-Mahkememiz işbu dosyası ile birleşen Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1126 esas, 2017/966 karar sayılı dosaysı yönünden;
1-Davanın subut bulmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 49,30 TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.