Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/387 E. 2020/681 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/387
KARAR NO : 2020/681

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
Av. … – …

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2016
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili firma ile davalı firma arasında davalıya ait Cumhuriyet Mah. Nilüfer Hatun Cad. N:114 Nilüfer/Bursa adresinde bulunan araziye inşa edilecek olan … Nilüfer isimli yaşam ve rekreasyon alanı inşaatlarının sözleşme kapsamında belirtilen işleri yapımı kararlaştırıldığını, inşaat alanı çamurlu olduğundan dolayı faaliyet yapılamadığından saha içerisine 60 cm kalınlığında 6 metre genişliğinden taşlı malzeme kullanılarak 500 metre yol yapıldığını, kepçe ile arazi düzeltilerek silindir ile sıkıştırıldığını, iki kez tekrarlanan bu işlem nedeniyle müvekkiline hiç ödeme yapılmadığını, arazinin kot farkı nedeniyle üst kotundan temel alanına su akıntısı olması nedeniyle temel kazımı ve hafriyat işlerinin yapılamaması nedeniyle 3 metre derinliğinde 1,60 genişliğinde toplamla 1000 metre dranaj yapıldığını, söz konusu dranajın alt kısımda 20 cm alt malzeme serildiğini, 150’lik drenaj borusu döşenerek boru üstünde 60 cm 3 numara mıcır serimi yapıldığını, söz konusu işlemler nedeniyle hiç ödeme yapılmadığını, inşaat alanının alt temel dolgusu sözleşme kapsamında 30 cm olarak kararlaştırılmış iken arazinin yoğun su biriktirmesi nedeniyle alt temel dolgusu 70 cm olarak yapıldığını, 40 cmlik temel dolgusu farkının müvekkiline ödenmediğini, hafriyat çalışması öncesinde arazi üzerinde bulunan 080 x 200 metrelik eski temel alanı bulunması nedeniyle 15 günlük kırıcı çalışması yapılmış olup, sonrasında temel alanı kazınarak molozu alındığını ve söz konusu molozların hafriyat sahasına dökümü yapıldığını, söz konusu işlemler nedeniyle hiç ödeme yapılmadığını, arazinin alt üst kot arasındaki farkın ortalama 17 metre olması nedeniyle yapılan hafriyat sonrası 60.000 m3 şev dolgusu yapılarak, arazideki kot farkının giderilmesi çalışıldığını, söz konusu işlemler nedeniyle hiç ödeme yapılmadığını, inşaat bitim sonrasında şantiye temizliği, kot farkının giderilmesi amacıyla hafriyat dışı çöp, moloz ve toprak alımı yapıldığını, söz konusu atım işlemi yapıldığını, söz konusu atım işleminin yaklaşık olarak 500 sefer kamyon nakliyesi ile yapılmış olup, sefer başına şifahi olarak 150,00 TL ödeneceğinin beyan edildiği halde, 80,00 TL olarak ödeme yapıldığını, çevre düzenlemesi amacıyla ortalama 50-60 cm olarak bahçe toprağı serildiğini, 900 kamyon bahçe toprağının getirtildiğini, kamyon başına şifahi olarak 300,00 TL olarak ödeme yapılacağı beyan edildiğini halde 100,00 TL ödeme yapıldığını, sözleşme kapsamında söz konusu edimlerin yapılması için 1 yıllık süre kararlaştırılmış olmasına rağmen sözleşme yenilenmeksizin 2 yıl boyunca müvekkilinin çalıştırıldığını ve 2. yıl oluşan fiyat farkının müvekkiline ödenmediğini, hakediş tutanaklarının incelenmesi durumunda 2013 yılı için yapılan ödeme birim fiyatlarının 2014 yılında aynen korunduğu ve artışın uygulanmadığının açıkça görüldüğünü, bu nedenlerle şimdilik 10.000 Tlnin sözleşme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkil şirketin davacı yana hiçbir borcu bulunmadığını, davacı yana yaptırılan tüm işlerin bedelleri eksiksiz olarak ödenmiş olup davacı yanın hiçbir alacağı kalmamış olup hiçbir talep hakkı da bulunmadığını, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, davacı yanın davası tamamen kötü niyetli olup bu nedenle de davacı yanın talepleri dinlenemeyeceğini, müvekkil şirketin davacı yana hiçbir borcu bulunmadığını, davacı yanın sözleşme dışı işlere ilişkin beyan ve taleplerinin kabulü mümkün olmadığını, davacı yan iddiasını ispat ile yükümlü olup ,davacı yan yaptığını iddia ettiği tüm bu işlemlerin yapıldığını ve kendisi tarafından yapıldığını ispat ile yükümlü olduğunu, asla kabul anlamına gelmemek kaydı ile;davacı yanın sözleşme dışı yapıldığını iddia ettiği tüm bu imalat ve işlemler zaten anlaşılacağı üzere işlemlerin gereği gibi ve basiretli bir tacir gibi yerine getirilmemesi nedeni ile ve davacının kendi kusuru ile de oluşan imalatlar olduğunu, kaldı ki davacı yan bu imalatları yerine getirdiğini ve iddia ettiği imalatın bedelini de almadığını ispat ile yükümlü olduğunu, davacı yan basiretli tacir olarak davranma yükümlülüğü altında olduğunu, kaldı ki bir an için davacı yanın iddia ettiği gibi fazla ve farklı iş yaptığı kabul edilecek olsa dahi; davacı yan basiretli tacir olup, basiretli tacir olarak davranma yükümlülüğü altında olduğunu, tacirin basiretli ve tedbirli olması ( yüklenicinin basiretli ve tedbirli bir tacir gibi davranarak sözleşme ilişkisini kurmasının gerekli olması )basiretli tacir ( yüklenicinin basiretli ve tedbirli bir tacir gibi davranarak sözleşme ilişkisini kurmasının gerekli olması )davacı yan her ne kadar sözleşme imzalanacağı inancına dayanarak işlem yaptığını beyan etse ve davacı yanın iddialarının gerçek olduğu bir an için düşünülecek olsa dahi; davacı yanın basiretli ve tedbirli bir tacir gibi davranarak sözleşme ilişkisi kurması gerektiğini, ancak davacı yanın bunca yıl bu piyasada çalışan bir tacir olması da düşünüldüğünde basiretli ve tedbirli davranması gerekmekte idi. davacı yanın iddia ettiği şekilde iyi niyet, güven ve nezaket ile hareket ettiği iddiası ile sözleşme imzalanmadığı beyanı basiretli bir tacir için gerçeklikten uzak olduğunu, tüm bu hususlar değerlendirildiğinde de; davacı yanın davasının ve taleplerinin hukuki dayanaktan uzak olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, sözleşmeler, hakediş tutanakları, cari hesap dökümü, SGK kayıtları, teknik inceleme raporu, projeler, keşif, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, TBK 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu hafriyat ve inşaat işleri olan eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedeli istemine ilişkindir.
Dava konusu mahalde 1 fen bilirkişisi, 2 inşaat mühendisi, 1 YMMM bilirkişi heyetinden oluşan bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak, dosya rapor düzenlenmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 03/01/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Tarafların tacir oldukları ve aralarında 07/01/2013 tarih ve DAD Uyg-Taş-2013/1 sayılı bir sözleşme düzenlendiği, davacıya ait 2013-2014-2015 yıllarına ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde tasdik ettirildiğini, anılan bu defterlere yapılan kayıtların tek düzen muhasebe sistemi uygulama genel tebliği ile muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak yapıldığını, sahibi adına delil olma özelliğine sahip olmakla beraber takdirin mahkemeye ait olduğunu, davalıya ait 2013-2014-2015 ve 2016 yıllarına ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde tasdik ettirildiğini, davacı ve davalıya ait ticari defterlere yapılan kayıt ve bağlı belgelerin birbiri ile örtüştüğü, 01/01/2013-31/12/2015 tarihleri arasındaki dönemlere ait taraflar arası ticari ilişki sonucu herhangi bir borç alacak durumunun bulunmadığı, davacının 21/03/2016 tarihli dava dilekçesinde belirttiği sözleşme kapsamında yapılan işler ile ilgili eksik ödemeler ile ilgili alacak iddiasının ise tespit, ölçümleme, değerlendirme ve hesaplamalarının teknik bilirkişiler tarafından yapılması gerektiği mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin Nilüfer Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Harita Bürosuna müzekkere yazılmasını talep ederek, toplam hafriyat miktarına ilişkin belgelerin celbini talep etmiştir.
Dava konusu yapılan işin niteliği dikkate alınarak önceki bilirkişi heyetine 1 inşaat bilirkişi, 1 eser sözleşmesi ve hizmet sözleşmesi konusunda uzman hukukçu bir bilirkişi ilave edilerek, dosyada rapor düzenlenmek üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 14/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Yüklenicinin sözleşme kapsamında yapmış olduğu işlerin karşılığı olarak iş sahibine ödemenin yapılabilmesi için gerekli olan ve çeşitli belge ve formların yer aldığı hakediş raporunun işleme konulabilmesi için yüklenici veya işbaşında bulunan vekili tarafından imzalanmış olması gerektiğini, yüklenici veya vekili bildirilen günde, hakedişe esas ölçülerin alınmasında hazır bulunmazsa yapı denetim görevlisi ölçümleri tek başına yaparak hakediş raporunu düzenler, eğer yükleniciye eksik ödeme yapılmışsa, bu durumda yüklenicinin ilgili hakediş ödemesine yazılı olarak itiraz etmiş olması şartı arandığını, yüklenicinin geçici hakedişleri, itirazı olduğu takdirde karşı görüşlerin neler olduğu ve dayandığı gerçekleri, eğer yüklenicinin hakediş raporunda yapılabilecek düzeltmelere bir itirazı olursa bu itirazını dilekçe ile iş sahibine bildirmek zorunda olduğunu, yüklenici itirazlarını bu şekilde bildirmediği takdirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı, buna göre usulüne uygun şekilde ve süresinde itiraz etmeyen davacıya eksik hesaplandığı iddia edilen hakedişlerin düzeltilmesi veya ödenmesinin söz konusu olmadığı mütalaa edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin , 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Uyuşmazlığın, eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilip çözülmesi gerekli ve zorunludur. Eser sözleşmelerinde, kural olarak yapılan işin miktar ve değerini ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir. Bir başka deyişle yüklenici yaptığı işin tutarını, iş sahibi de iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar, bu da: yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur.
O halde yukarıdaki açıklamalar ve toplanan delillerden somut olayda, taraflar arasında hafriyat ve inşaat işleri yapılmasına dair eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, davacının yüklenici, davalının ise iş sahibi olduğu açıktır. Davacı tarafından işin yapıldığı, davalıya teslim edildiğini sözleşme kapsamında ve sözleşme dışı iş sahibi yararına ilave işler yapıldığını ödenmeyen hak ediş bedeli sebebiyle alacaklı olduğu ileri sürülmüş olup uyuşmazlık, davacı yüklenicinin yapmış olduğu iş sebebiyle hak ediş bedeli ve sözleşme dışı işin yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflarca düzenlenen sözleşme, hak ediş tutanakları, hafriyat keşif özetleri, ticari defterler, SGK ve Belediye kayıtları ve ibraz edilen deliller ile dava konusu işin yapıldığı mahalde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 02/05/2019 tarihli bilirkişi heyetinin rapor ve 14/10/2019 tarihli ek bilirkişi raporunun gerekçeli denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek davacı yükleniciye düzenlenen hak ediş tutanaklarına göre ödemelerin yapıldığı ve bu tutanaklara davacı tarafından usulune uygun olarak itiraz edilmediği gibi davacının ileri sürdüğü ödenmeyen işlerin toprak altında kalan imalatlar olup varlığı ve miktarının teknik inceleme ile tespitinin mümkün olmadığı, tanık ifadelerinin subjektif olup, objektif bir bakış açısı ile tespit yapılması gerektiğinden tanıkların beyanlarına itibar edilmeyerek ve ayrıca işin niteliği gereği ispatın güç olup davadan önce delil tespiti yaptırılmadığından davacının ilave ve sözleşme dışı işlerin yapıldığının usulune uygun delillerle ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın subut bulmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78 TL’den mahsubu ile bakiye 116,38 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.