Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1212 E. 2021/583 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/1212
KARAR NO : 2021/583

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2016
KARAR TARİHİ: 06/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin müteaahhit olarak Bursa ili, Osmangazi Belediyesi sınır içindeki Seç köyüne parke ve bordür alım işini üstlendiğini ve işbu malzemelerin alımı için taşeron firma olan davalı şirket ile anlaştıklarını, tarafların 12/10/2015 tarihli sözleşme akdettiğini ve işbu sözleşmede Osmangazi Belediyesinde bulunan Seç köyünde yapılacak olan parke ve bordür alımı işinde taşeron davalı firma müvekkili şirkete 8lik parke TSE belgeli nakliye ve KDV dahil m2’si 10,50 TL olan, 5000 adet parke için 52.500 TL, bordür adedi 3,80 TL olan KDV dahil adedi 1000 TL’den toplam 3.800 TL olmak üzere toplam 56.300 TL fiyatta anlaştıklarını, müvekkili davacı firmanın sözleşmeye göre işbu bedeli 18.000 TLsini 15 Ocak 2016 tarihinde, 18.000 TL 31/01/2016 tarihinde, 20.300 TL, 18/02/2016 tarihinde olmak üzere düzenlenen çekler ile ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkili firmanın tüm bu çekleri zamanında düzenli olarak davalıya ödediğini, müvekkili firmanın Osmangazi Belediyesinden aldığı köy yolunun parke ve bordür ile döşeme işini 26/10/2015 tarihinde yapıp bitirmeyi belediyeye taahhüt ettiğini, ancak davalı firmanın sözleşme akdedildikten sonra sırayla 22/10/2015, 28/10/2015, 30/10/2015, 12/11/2015, 13/11/2015 tarihlerinde mal sevkiyatını gerçekleştirdiğini, gelen malların ise eksik ve hatalı çıktığını, sözleşmeye göre müvekkilinin sipariş vermesinin ikinci gününde malın şantiye alanında hazır bulundurulması gerektiğini, ancak davalı firmanın malın sevkiyatını geciktirdiğini, zamanında şantiyeye ulaştırmadığını, üstelik gelen parkelerin kalitesinin de sözleşmede yer alan niteliklere haiz olmayan bozuk mallar olarak teslim edildiğini, davalı firmanın müvekkiline toplamda 1.120 m2 parke teslimatı gerçekleştirdiğini, davalı firmanın şantiye alanına getirdiği mal miktarının sevk irsaliyeleri ile sabit olduğunu, müvekkili firma davalı taraf ile 22/10/2015 tarihinde yapmış oldukları görüşmede firma müvekkilinin siparişini 26/10/2015 tarihinden itibaren 10 gün içinde tamamını 3 tır şeklinde malzemelerin tamamının teslim edeceği yönünde yazılı taahhütte bulunduğunu, ancak davalı firmanın 26/10/2015 tarihinden itibaren 10 gün içinde malzemelerin tamamını getirmediği gibi getirdiğini, müvekkilinin ise firmaya sözleşmede kararlaştırılan 56.300 TLlik çeklerin tamamını ödemek zorunda kaldığını, sözleşmede ise davalı tarafça taahhüt edilen mal miktarının 1000 adet parke ve 1000 adet de bordür şeklinde olduğunu, ancak davalı tarafça iş sırasında sevkedilen toplam malın 11.760 TL kadar olduğunu, müvekkili firmanın ödemiş olduğu 56.300 TL bedelden 11.760 TLlik kısmını çıkartarak kalan 44.540,00 TL bedelin iadesi ile birlikte yine sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedeli olarak da günlük 1000 Tl olmak üzere davalı firmanın ifasını geciktirdiği her bir gün hesabı ile 10 günlük gecikme nedeni ile x 1000 TL olmak üzere 10.000 TL de cezai şart olmak üzere toplamda 54.540,00 Tl bedelin davalı firmadan Bursa 20. İcra Müdürlüğünün 2016/… esas sayılı icra takip dosyası ile talep talep edildiğini, davalı borçlu tarafın işbu haksız itirazının iptalini ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davacı arasında akdedilen 12/10/2015 tarihli sözleşmede işin teslimi tarihi olarak 26/10/2015 diye bir tarih kararlaştırıldığını, malın teslimi konusunda müvekkilinin temerrüde düşmediğini, bir an için davacı taraf ile Belediye arasında yapılan ve müvekkilinin imza koymadığı bir taahhüt sebebiyle hukuki ve cezai sorumluluk yükletilmesinin kabul edilemeyeceğini, davanın bu yönüyle reddinin gerektiğini, davacı tarafın toplam 56.300 TL çek verdiğini dile getirdiğini, müvekkiline ödeme olarak toplam 62.000 TL verdiğini, davacı tarafın ödeme olarak verdiğini iddia ettiği çeklerin o çekler olmadığını, dosya kapsamında fotokopisi olan çeklerin ödeme olarak alındığını, davacı tarafın 10 günlük gecikme bedeli olarak 10.000 TL cezai şart talep ettiğini, bu cezai şartın ne şekilde tespit edildiğinin anlaşılamadığını, davacının iddialarının asılsız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 20. İcra Müdürlüğünün 2016/… sayılı icra takip dosyası, 12/10/2015 tarihli sözleşme, sevk irsaliyeleri, 22/10/2015 tarihli yazı, çeklerin ödendiğine dair banka kayıtları, sipariş fişleri, ticari defterler, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından taraflar arasında düzenlenen 12/10/2015 tarihli sözleşmeye dayalı olarak 19/04/2016 tarihinde icra takibi başlattığı, davalı tarafa genel haciz yoluyla düzenlenen ödeme emrinin 02/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından yasal süre içinde 07/06/2016 tarihinde borca itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında sözleşmeden kaynaklanan alacağının olup olmadığı, davalının edimini yerine getirip getirmediği, cezai şart alacağının varlığı ve miktarı konusunda rapor düzenlenmek üzere dosya 1 mali müşavir bilirkişi ile 1 inşaat bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 17/12/2018 tarihli raporunda özetle: Sözleşme gereği 56.300 TL tutarında çek verildiği bu çeklerin ödendiğinin ifade edildiğini, buna göre 15/01/2016 tarihinde 18.000 TL, 31/01/2016 tarihinde 18.000 TL, 15/02/2016 tarihinde 20.300 TL çek verildiği ve ödendiği belirtilmiş ise de bu çeklerle ilgili dosyada herhangi bir belge olmadığını, davalı vekili alınan çeklerin sözleşmeye göre düzenlenmediğini, 1000 adet bordür taşı yerine fazladan parke taşı verildiğini bu nedenle sözleşmedeki tutardan farklı olarak 30/01/2016 tarihli 30.000 TL, 29/02/2016 tarihli 32.000 TL çek olmak üzere 62.000 TL ödeme yapıldığını, fazlalığın bu mal değişiminden meydana geldiğini dilekçesinde ifade ettiğini, ibraz ettiği çek fotokopilerine göre alınan tahsilat davalının da belirttiği gibi 62.000 TL olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre dava konusu imalatlardan toplam 42.410,92 TL olduğu, ödeme tutarı 62.000 TL olduğu, davalının fazladan bordür taşı yerine parke taşı verildiğini ifade etmişse de bunun belgesini biraz etmediğini, kesin hesap bulunmadığından kaç gün gecikme olduğu bulunamadığını, bu nedenle cezai şart tutarının hesaplanamadığı mütalaa edilmiştir.
Dosya önceki bilirkişi heyeti ile 1 hukukçu bilirkişiye tevdi edilerek, taraflar arasındaki ticari ilişki, sunulan sevk irsaliyeleri kapsamında ek rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 06/05/2019 havale tarihli ek bilirkişi raporunda özetle: Davalı alıcı ile davalı satıcı arasında parke ve bordür alımına ilişkin 12/10/2015 tarihli kök sözleşme ile 22/10/2015 tarihli ek sözleşme imzalandığı, sözleşmeler gereğince davacı alıcı tarafından davalıya ödenen toplam bedelin 62.000 TL olduğu, sözleşme konusu malları teslim etme külfetinin davalı satıcıya ait olduğu ve davalı satıcı tarafından ibraz edilen sipariş fişlerinin dikkate alınması halinde davalının davacıya 5280 m2 parke ve 4 palet bordür teslim ettiği, 12/10/2015 tarihli sözleşmede satıma konu malların hangi tarihte teslim edilmesi gerektiğine ilişkin bir hüküm olmadığı, ancak gecikme halinde 1000 TL günlük gecikme cezasının davalı satıcı tarafından ödenmesinin hüküm altına alındığı, 22/10/2015 tarihli sözleşme ile teslim tarihinin 26/10/2015 tarihinden itibaren günlük 450 m2 olacağı ve 10 gün içerisinde teslimatın tamamlanması gerektiği, aksi takdirde 300 TL günlük kepçe ücreti ve çalışan ustaların işçilik ücretinin davalı satıcıdan kesileceğinin hüküm altına alındığı, davalının ibraz ettiği belgelerin doğru kabul edilmesi halinde davalı tarafından ödenmesi gereken bir gecikme cezasının mevzu bahis olamayacağı, davalının ibraz ettiği belgelerin doğru kabul edilmemesi halinde ise davacının gecikmiş ifa halinde ihtirazi kayıt beyan ettiğine dair belge sunulmaması sebebiyle gecikme cezasının söz konusu olamayacağı mütalaa edilmiştir.
Dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilerek, 4 palet bordür taşının işin yapıldığı tarih itibariyle rayiç değerinin ne kadar olduğuna dair ek rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 21/05/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davalının 24.12.2018 tarihli dilekçesi ekinde ibraz ettiği sipariş fişlerinde yazılı olan mal miktarının toplam 5.280 m2 parke ve 4 palet bordür taşı olduğu, davalının ibraz ettiği belgelerde teslim alan kısmında yer alan isimlerin kimin elemanı olduğuna dair dosyada bir belge ve bilginin olmadığı, davacı yanın da bu belgeleri kabul veya red ettiğine dair bir beyanda bulunmadığı, Davalının sunduğu sipariş fişleri gereğince 5.280 m2 parke x 10,50 TL sözleşme fiyatının 55.440 TL, bakiye teslim edilmesi gereken malın değeri ise 6.560 TL olduğu, 4 palet bordür taşın miktarı tarafımızca bilinemediği için davalının teslim ettiğini beyan ettiği 4 palet malın değerinin tarafımızca hesaplanamadığı, 4 palet bordür taşının, işin yapıldığı tarih itibariyle raiç değerinin ne kadar olduğuna dair ek rapor aldırılmasına karar verilmesi üzerine tekrar yapılan incelemede bir palet bordürde 75x30x15 cm lik 24 adet bordür bulunduğu, işin yapıldığı 2015 yılı piyasa rayiçlerine göre 1 adet bordürün 5,00 TL/Ad., 1 palet bordurun raiç değerinin 5,00 x 24,00 = 120,00 TL + KDV olduğu, 4 palet bordürün 2015 yılı rayiçlerine göre bedelinin ise: 120,00 x 4 = 480,00 TL + KDV olduğu mütalaa edilmiştir.
Davalı tarafından 07/12/2020 tarihli yemin teklifine dair dilekçe ile davacı tarafa yemin metnini içerir davetiyenin tebliğ edildiği ancak duruşmaya şirket yetkilisi katılmadığından yeminin eda edilmediği, yemine konu vakıaların ikrar edildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki icra takibine konu 12/10/2015 tarihli sözleşmenin , 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Uyuşmazlığın, eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilip çözülmesi gerekli ve zorunludur. Eser sözleşmelerinde, kural olarak yapılan işin miktar ve değerini ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir. Bir başka deyişle yüklenici yaptığı işin tutarını, iş sahibi de iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar, bu da: yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur.
Öte yanden bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
O halde yukarıdaki açıklamalar ve toplanan delillerden somut olayda, taraflar arasında 12/10/2015 tarihli Osmangazi Belediyesinde bulunan Seç köyünde yapılacak olan parke ve bordür alımı işinde 8lik parke TSE belgeli nakliye ve KDV dahil m2’si 10,50 TL olan, 5000 adet parke için 52.500 TL, bordür adedi 3,80 TL olan KDV dahil adedi 1000 TL’den toplam 3.800 TL olmak üzere toplam 56.300 TL bedelli parke ve bordür taşının teslimine dair eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, davacının iş sahibi davalının ise yüklenici olduğu sabittir.
Davacı tarafından davalının 1.120 m2 parke teslim ettiği ( sözleşmeye göre 11.760 TL bedelli)ikrar edilmiş, kalan parke ve pordür taşının teslim edilmediğini iddia etmiştir.
Davalı tarafından ise 5000 m2 parke taşı ve 1000 adet bordür taşı anlaşma sonrasında, bordür taşının fazla olduğu yerine parke taşının davacı ve tedarikçi firma Çeltik Beton Ltd Şti firmasına teslim ettiğini, borcunun bulunmadığını savunmuştur.
Davalı tarafından bordür yerine parke taşı teslimine dair yeniden 22/10/2015 tarihli ek sözleşme kurulduğu savunulmuş ise de bu sözleşmede açıkça bordür yerine parke taşı tesliminin kararlaştırılmadığı ve parke taşlarının teslim edildiği belirtilmediğinden bu savunmalara itibar edilmemiştir.
Davacı tarafından davalıya teslim edilecek parke ve bordür taşı için 32.000 TL ve 30.000 TL bedelli çeklerin verildiği, bedellerin ödendiği davalının da kabulundedir. Dolayısıyla sözleşme kapsamında yapılan işin miktar ve değeri ve teslim edildiğinin ispat yükü yüklenici davalıda olduğu açıktır.
Bu kapsamda davalı tarafından 5280 m2 parke ve 4 palet bordür taşının davacı tarafa teslim edildiğine dair sipariş fişleri sunulduğu, bu belgelerde teslim eden ve alan imzasının bulunduğu kişilerin tanık olarak dinlenilmesine karar verildiği ancak davalı tarafça tanıkların tebliğe elverişli adresleri bildirilmediğinden dinlenilmediği ve davacı tarafça inkar edildiğinden bu belgelere itibar edilmemiştir.
Davalı tarafından parke ve bordür taşının teslim edildiği savunması yönünden yemin deliline dayanmış, davacı şirkete usulune uygun olarak yemin metnini içerir davetiye 07/01/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davacı tarafça yeminin eda edileceği duruşmasından haberdar olunmasına rağmen şirketin yeminin eda ettiği sıradaki yetkilisi yerine işin yapıldığı tarihteki yetkilisinin hazır edildiği, davalı tarafça yeniden şirketin yetkilisinin yemin için hazır edilmesi talebine muvafakatleri olmadığını ifa edilmiş olup davacı tarafça yemin davetiyesinin usulsüzlüğü iddia edilmiştir.
Davacı tarafın yeniden yeminin eda edilmesi ve davetiyenin şirkete değil şirket yetkilisine çıkarılması itirazı yönünden:
Bilindiği üzere kendisine yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır değilse, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır (HMK m.228.1). Davetiye, yemin teklif edilen kişinin bizzat kendisine usulüne uygun bir biçimde tebliğ edilir. Tüzel kişilerde yemin davetiyesi iradi vekile değil, tüzel kişiye tebliğ edilir ve yemini temsile yetkili kişi veya organ yahut kanuni mümesil eda eder. Ayrıca yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır (M.228/2).Dolayısıyla Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/1476 Esas ve 2020/4344 Karar sayılı ilamında açıkça vurgulandığı üzere tüzel kişilerde davalı tarafın yemin metnini içerir davetiyenin davacı şirkete tebliğ edileceği, yeminin ise şirketin tüzel kişinin yetkilisi tarafından eda edileceği, duruşma sırasında gerçek kişinin şirketi temsil yetkisine sahip olduğunun ise imza sirküleriyle denetlenip yeminin eda edileceğinden, davacının şirket yetkilisinin ticaret sicil müdürlüğüne müzekkere yazılarak tespiti ve bizzat yetkiliye davetiye çıkarılacağına dair itirazlarına itibar edilmemiş, davacı şirket yetkilisinin duruşmaya gelmeyerek yemini eda etmekten kaçındığından yemine konu vakıaların ikrar edildiği kabul edilmiştir.
Öte yandan tarafların sundukları deliller, ticari defter kayıtlar, ödeme belgeleri ve bilirkişi heyetinin 02/05/2019 tarihli rapor ve 21/05/2021 tarihli ek bilirkişi raporu kapsamında, davacının 12/10/2015 tarihli Osmangazi Belediyesinde bulunan Seç köyünde yapılacak olan parke ve bordür alımı işiyle davalı tarafa 62.000 TL ödeme yaptığı, davalı tarafından bu ödemelere karşılık sipariş fişleri ve yemine konu vakıaların ikrarı sebebi ile 5280 m2 parke taşı ve 4 palet bordür taşının teslim edildiğinin sabit olduğu, 5280 m2 parker taşının (5280*10,50 TL) 55.440 TL, 4 palet bordür taşının ise ( 1 palet bordürde 24 adet bordür bulunduğu, 24*4=96 bordür, sözleşmeye göre 1 adet bordür 3,80 TL olup 96*3,80=364,8 TL ) 364,8 TL olmak üzere 55.804,8 bedelin ödendiği anlaşılmakla davacı iş sahibi tarafından fazla ödeme yapıldığından 6.195,20 TL(62.000-55.804,8) alacaklı olduğu ve bu miktar yönünden davanın kısmen kabul ve itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın gecikme cezasına yönelik alacak iddiası kapsamında, taraflar arasında 12/10/2015 tarihli parker ve bordür taşının hangi tarihte teslim edileceğinin düzenlenmediğinden bu sözleşmeye dayalı davacının gecikme cezası isteyemeyeceği, davalı tarafından ibraz edilen 22/10/2015 tarihli ek sözleşme yönünden ise davacının icra takip talebinde ve dava dilekçesinde açıkça 22/10/2015 tarihli sözleşmeye dayanılmadığından bu sözleşme kapsamında da gecikme cezası isteyemeyeceği kanaatine varılmıştır. Kaldı ki davalı tarafından ibraz edilen 22/10/2015 tarihli sözleşme kabul edilse dahi sözleşmede ” 300 TL bedelli kepçe parası ve çalışan usta ve işçi ücretleri” kararlaştırıldığı bu şartın ifaya ekli cezai şart olup davalı tarafından sunulan sipariş fişleri ve yemine konu vakıaların ikrarı sebebiyle parke ve bordürün teslim edildiği sırada ihtirazi kayıt konulmadığından davacı tarafın cezai şart alacağı oluşmadığı anlaşılmakla gecikme cezası alacağına dair talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu alacağın eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığı likit olmadığından, davacının icra inkar tazminat talebinin reddine, davacının takipte kötü niyetli olduğu sabit olmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davalının Bursa 20. İcra Müdürlüğünün 2016/… esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 6.195,20 TL asıl alacağın takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek temerrüt faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-İİK’nun 67 maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatı koşulları oluşmadığından reddine,
3-İİK’nun 67 maddesi uyarınca davalı lehine kötü niyet tazminatı koşulları oluşmadığından reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 423,19 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 393,99 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan bilirkişi gideri 1.250,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 323,05 TL olmak üzere toplam 1.573,05 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 178,68 TL yargılama gideri ve 29,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 207,88 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 32,40 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 28,72 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 7.084,82 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/07/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.